GÜNDEM - 20 Ağustos 2016 Cumartesi 12:43

Danıştay’ın 2013’te aldığı karar iptal edilince mağdur oldular

A
A
A
Danıştay’ın 2013’te aldığı karar iptal edilince mağdur oldular

2013 yılında Danıştay tarafından yürürlüğe giren Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda (KPSS) alt öğrenimden tercih hakkının iki ay önce kaldırılmasıyla mağdur olan vatandaşlar, bu kararı veren üst kuruldan 3 yargıcın FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınmasıyla harekete geçti.

Kendilerine 2013 yılında verilmiş olan alt öğrenimden tercih hakkının iptal edilmesinin devleti itibarsızlaştırmak için yapıldığını ileri süren vatandaşlar, 2013 yılında yürürlüğe giren alt öğrenimden tercih hakkına güvenerek maddi olarak birçok yükün altına girdiklerini ifade etti. Mağduriyetlerinin giderilmesini isteyen vatandaşlar konuyu mahkemeye taşıdı. Danıştay kararıyla 2013 yılında üst öğrenimden KPSS'ye girenler teknik ve sağlıkla ilgili alt bölümlere ait kadrolar için de tercih yapabiliyordu. Ancak Danıştay’ın üst karar organı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu kararı iki ay önce iptal etmişti. 2013 yılında bu kararın çıkmasıyla lisans mezunu olan ve atanamayan birçok kişi tekrar üniversite sınavlarına girip özellikle sağlık bölümlerini tercih ederek okumaya başladı. Okulu bitirmelerine az bir süre kala bu kararın iptal edilmesiyle mağdur olan öğrenciler, kararı alan 3 yargıcın FETÖ'den açığa alınmasıyla verilen kararın geriye dönük olarak tekrar gözden geçirilmesini istiyor. İptal kararının devleti itibarsızlaştırmak ve ülkeyi karıştırmak için alındığını iddia eden mağdurlar, konuyu mahkemeye taşıdı.

“O karara güvenerek okuduk”
Biyoloji öğretmenliği bölümünü bitiren Kamuran Balyen, atanamadığı için 2013 yılında Danıştay 12. Dairesi’nin verdiği karara güvenerek sınava girip diyaliz teknikerliği bölümüne başladığını söyledi. Balyen, Danıştay’ın 2013 yılında aldığı kararla ilgili olarak, “Bu karara göre lisans mezunları iki yıllık bir sağlık bölümü veya teknikerlik bölümünü okuma hakkı kazandılar. Bu karara güvenerek diyaliz teknikerliğine başvurduk. Kazandık. Gittik okuduk. Diplomayı aldık. Fakat iki ay önce Danıştay’ın üst kurulu Danıştay 12. Daire’nin aldığı kararı bozdu. Bu karara göre biz lisans mezunları olarak alt öğrenimden tercih yapamayacaktık. Yani okuduğumuz üst öğrenim neyse sadece oradan tercih yapabileceğiz. Bu şu anlama geliyor. Bizim okuduğumuz bu iki yıllık fakülte tamamen boşa gitti. Aldığımız diploma, emeklerimiz tamamen boşa gitti anlamına geliyor. Bununla ilgili olarak dava açtık, itiraz ettik. Birçok yere mail gönderdik, faks çektik. Ulaşabildiklerimize arayıp sorduk fakat herhangi bir geri dönüş olmadı” dedi.

“Arkadaşım ön lisans puanına göre, ben lisans puanına göre aynı yere tercih yapabiliyoruz”
Diyaliz teknikerliği bölümünde okuduğu arkadaşının KPSS tercihlerinde ön lisans puanıyla, kendisinin ise lisans mezunu olması nedeniyle lisans puanıyla tercih yapabildiğini aktaran Balyen, "Ortada bir adaletsizlik varsa yine bize yapılıyor" diyerek şu ifadeleri kullandı:
"Ben lisans mezunuyum, benimle birlikte diyaliz teknikerliği okuyan başka biriyle aynı sınava giremiyoruz. O ön lisans sınavına girerken, ben lisans sınavına girebiliyorum. Lisans sınavı ön lisans sınavından çok daha zordur. Örneği ben lisans sınavında 70 net yaptığım zaman 70 puan alırken, ön lisans sınavına giren arkadaşım 70 net yaptığında 80 puan alabiliyor. Yani burada eğer yine bir adaletsizlik varsa bu yine bize yapılıyor. Çünkü biz aynı bölümü okuduk, aynı bölümden mezun olduk fakat biz daha zor bir sınava tabi tutuluyoruz ve o sınavdan aldığımız puanla tercih yapabiliyoruz. En azından bizden alınan o hak geri verilsin. En azından lisans sınavından aldığımız puanlarla tercih yapabilelim.”

“3 yargıç FETÖ kapsamında açığa alındı”
Danıştay 12. Dairesi'nin kararını bozan üst kurulda görevli 3 yargıcın FETÖ soruşturması kapsamında açığa alındığını ifade eden Balyen, “Bizim kanaatimize göre bu alınan karar tamamen bilinçli olarak alındı. Bizi devlete ve hükümete karşı tamamen soğutmak, ülkeyi karıştırmak için alındı diye düşünüyoruz. Çünkü bu karar tamamen hukuksuz ve adaletsiz bir karar. Binlerce kişi mağdur edildi. Yani devlet bir hak verdi. Öğrenciler, insanlar bu hakka güvenerek gidip okudular. Emek verdiler, yıllarını verdiler. Maddi olarak büyük bir kayba girdiler. Fakat bir anda birileri çıkıp bir karar aldı. Ve her şey sıfırlandı. Bu kararın bilinçli olarak verildiğini düşünüyoruz. Bir an önce alınan bu hukuksuz ve adaletsiz kararın geri çekilmesini bekliyoruz. Elimizden gasp edilen haklar geri verilsin” diye konuştu.

“Türkiye genelinde 25 bin mağdur var”
Habip Çiçek ise biyoloji bölümü mezunu olduğunu, o karara güvenerek kendisinin de Avrupa Meslek Yüksek Okulu İlk ve Acil Yardım Bölümü'nü bitirdiğini ve Türkiye genelinde 25 bin kişinin bu durumda olduğunu söyledi. Çiçek, "Atamamıza iki ay kala bu hak elimizden alındı. Kararı iptal eden Danıştay hakimlerinden üçü FETÖ soruşturması kapsamında açığa alınmıştır. Devleti itibarsızlaştırma politikası izlemişlerdir. Zaten Danıştay’ın 2 yıl içerisinde verdiği bütün kararlar devlet nezdinde de gözden geçirilecektir. Bunu da geçen gün haberlerden öğrendik. 15 Temmuz’dan önce Danıştay’ın verdiği kararlar gözden geçirilecek denildi. Bu kararın da gözden geçirilmesini istiyorum. Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum. Hiç değilse bundan sonraki süreçte alt öğrenim hakkı verilmesin mağdur olan insanlara atama hakkı verilsin" şeklinde konuştu.

“Verilen haklar geriye dönük olarak alınamaz”
Yine Danıştay’ın verdiği karara göre hareket eden iktisat bölümü mezunu Mesut Vural, kendisinin de diyaliz teknikerliği bölümünü okuduğunu ve verilen haklarının geri alınamayacağını söyledi. Vural, "Hukukçu arkadaşlara sorduğumuzda verilen hak geriye dönük olarak alınamaz dediler. Biz o maddeye dayanarak gidip okuduk. Maddi manevi bayağı bir emeğimiz var. İl dışında okuduk, özel üniversitelerde okuduk. Bu hakkımızın tekrar geri iade edilmesini istiyoruz. En azından okuyanları kapsamaması gerekiyordu bu kararın. Bu şekilde atananlar da var. Onlar da görevden alınmadı. Fazla okumak suç olmamalı bu ülkede. Hukuk devleti sonuçta. İnşallah hakkımız geri verilir” dedi.

EMRAH KIZIL 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ASYOD Üyesi Prof. Dr. Özlü: "Uzayan öksürüğü ciddiye alın, bu bir alarmdır" Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, bir öksürüğün 8 haftadan uzun sürüyorsa dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek, "Buna ‘öksürüktür geçer gider’ dememek lazım ve mutlaka sebebini araştırmak gerekiyor. Öksürük bir alarmdır, vücudumuzda bir şeylerin doğru olmadığını, yanlış gittiğini, bir yerlerde sorun olduğunu bize duyurur, bu alarmı ciddiye almak gerekir" dedi. Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Katılımlı Akciğer Sağlığı Kongresi (UASK) 2024, Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi. Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, uzayan öksürükler hakkında bilgiler verdi. Solunum yolu enfeksiyonu sırasında görülen öksürüklerin 3-4 hafta içinde geçmesi gerektiğine değinen Özlü, “Ama bir öksürük 8 haftadan uzun sürüyorsa bu önemlidir. Buna, ‘öksürüktür geçer gider’ dememek lazım ve mutlaka sebebini araştırmak gerekiyor. Aslında öksürük bir alarmdır. Yani vücudumuzda bir şeylerin doğru olmadığını, yanlış gittiğini bir yerlerde bir sorun olduğunu bize duyurur. Bu alarmı ciddiye almak lazım. Alarmı kapatmak yeterli değil. Yani öksürüğü tedavi edelim, bitti olmuyor. Alarmın sebebini bulmamız lazım. Neden bu alarm çalıyor? Onu bulmamız lazım ve ona yönelik tedavi yapmamız gerekiyor” diye konuştu. "Sebebi bulunup tedavi edilmeli" Uzayan öksürüklerin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizen Özlü, “Çünkü bu öksürükler gerçekten kişinin günlük yaşam kalitesini etkiliyor. Gece uyku kalitesini etkiliyor. İnsanlar toplum içinde, bu öksürükten dolayı zor durumlara düşebiliyorlar. dolayısıyla bu öksürüklerin mutlaka dikkate alınması ve araştırılıp sonucunun sebebinin bulunması ve tedavi edilmesi gerekiyor. Bunların altında çok farklı nedenler olabilir. Alerjik bir duyarlılık olabilir. Post enfeksiyon, öksürük dediğimiz bir bronşiyel bir duyarlılaşma olabilir, bazılarında astım, reflü gibi ya da üst solunum yolu alerjileri gibi durumlar olabilir. Ama her ne olursa olsun uzayan öksürüklerin ciddiye alınması ve bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurulması ve sebebinin bulunarak tedavi edilmesi gerekir" ifadelerine yer verdi. "Bahar alerjisinin tedavisi var" Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte atopik bünyeye sahip olan kişilerin tozlardan etkilenmeye başladığını dile getiren Özlü, “Burunları akmaya, hapşırmaya başladılar. Geniz akıntıları, öksürükler, hırıltılı solunumlar, nefes darlık gibi semptomlar, gözlerde sulanmak, kaşıntı gibi durumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bahar mevsiminin gelmesiyle beraber bu mevsimsel alerjileri çok sık görüyoruz. Bu bahar alerjileri çoğu zaman polenlere bağlıdır. Bahar alerjileri, çiçek, çimen, ağaç polenlerine maruziyetle ortaya çıkar ama bazen de polen olmadan da diğer alerjenlerle de tetiklenebilir. Hava durumundaki iklimdeki, nemdeki, durumundaki değişiklikler ev tozu akarları gibi ya da mantar gibi diğer yani hava yoluyla solunan alerjenlerin yoğunluğunu artırabilir. Bunlara bağlı olarak bu tür mevsimsel alerjiler ortaya çıkabilir. Mevsimsel alerjiler kişinin yaşam kalitesini, sosyal uyumunu, gece uyku kalitesini bozar. Gece boyu öksürükten uyuyamayan hastalarımız var. Art arda 30-40 defa hapşırıyorum hocam. Kesilmiyor, hapşırık var. Sürekli genzinde bir akıntı var. Bir türlü onu koparıp atamıyorum. Geleneksel tedavi alanlar var. Bahar alerjilerinin neden olduğu bulunduktan sonra tedavileri var. Bu kişiler gayet sağlıklı, baharı doya doya yaşayabiliyorlar" dedi.
İstanbul Nadir hastalığıyla mücadele ediyordu, babasının karaciğeriyle yaşama tutundu Akraba evliliği yapan Demir çiftinin nadir olduğu belirtilen transaldolaz eksikliğiyle dünyaya gelen çocukları Hafsa Betül, babasının donör olmasıyla yapılan karaciğer nakliyle yaşama tutundu. Nakli gerçekleştiren Prof. Dr. Yıldıray Yüzer, “Aldolaz enzim defekti çok nadir görülüyor, bu bebeklerde çok erken yaşta siroz ve karaciğer kanseri gelişiyor, kanser nedeniyle de hayatlarını kaybediyorlar. Babası donör oldu, şu an çok sağlıklı, bu da son derece mutlu ediyor. Dünyada 8’nci bebek olarak geçti, mutlaka uluslararası dergilerde yayınlayacağız” dedi. Sancaktepe’de yaşayan Mustafa ve Neslihan Demir çifti 3’üncü çocuklarının olacağını öğrenince büyük mutluluk yaşadı. Akraba evliliği yapan çiftin gittiği doğum öncesi kontrollerde ise bebekte bazı problemler tespit edilirken doğum sonrası da takipler sürdü. Gelişim geriliği gibi birçok soruna neden olan genetik ve metabolik bir hastalık olduğu belirtilen transaldolaz eksikliği tanısı alan, Hafsa Betül adı verilen bebekte görülen problemler zaman içerisinde artmaya başladı. Nadir olduğu belirtilen hastalığıyla mücadele eden Hafsa Betül’ün değerleri 3 yaşına geldiğindeyse ciddi seviyelere ulaşınca karaciğer nakli kararı alındı. Donör arayışı başlarken tetkikler sonrası babanın verici olabileceği anlaşıldı, hemen ameliyat hazırlıklarına başlandı. Babadan kızına karaciğer nakli başarıyla gerçekleşirken Demir ailesi de rahat bir nefes aldı. Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yıldıray Yüzer ve Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Dilek Güller hastanın durumu ve nakil sürecine ilişkin bilgi verirken Demir ailesi yaşadıkları zorlu süreci anlattı. “Çok nadir bir hastalık olduğunu söylediler” 3 yaşındaki kızına donör olan 45 yaşındaki Mustafa Demir, “Kızımın rahatsızlığı zaten anne karnında birazcık belliydi ama müdahale edilemiyordu. Doğduktan 5 ay sonra tıbbi genetikte kan verdik, sonucunda rahatsızlığını öğrendik. Transaldolaz enzim eksikliği tedavisinin şu an için mümkün olmadığını, dünyada çok nadir bir hastalık olduğunu söylediler. En son geldiğimiz noktada karaciğer değerleri devamlı yüksek çıkıyordu. Karaciğerinde tümör ve ileri derecede siroza çevirme durumunu, nakil mecburiyetini öğrendik. Babası olarak ben karaciğer verdim. Biz bu konuda şanslıyız, şanslı olmayan aileler de var” dedi. “İkisi aynı anda ameliyata girdi, zor bir gündü” Hem kızı hem eşi için endişelendiğini, ameliyatın başarıyla tamamlanmasıyla çok mutlu olduğunu anlatan 36 yaşındaki Neslihan Demir, “Anne karnında gelişim geriliğiyle 5’nci ayından sonra takibe alındık. 37 haftalıkken doğdu, 1 ay kuvözde yattı. Sürekli gastroenteroloji takibindeydik, karaciğer enzimlerimiz yüksek çıkıyordu. Sonrasında artık karaciğer nakli olmasını önerdiler, yoksa ‘Karaciğer kanserine yol açar’ dediler. Çok şükür, zordu ama güzel bir ameliyat sürecimiz geçti. Nakil babadan oldu, babanın kan grubu uydu, benimki uysa illa ki ben de verecektim. İkisi aynı anda ameliyata girdi, benim için zor bir gündü ama 24 saat sonrasında ikisinin de uyanık ve sağlıklı bir şekilde olduğunun haberini alınca çok mutlu oldum. Ameliyata girmeden önce bile burnu kanadı, ameliyat sürecinde kanaması durmazsa nasıl olur diye çok korktum, endişelendim” diye konuştu. “Dünyada 8’nci bebek, mutlaka uluslararası dergilerde yayınlayacağız” Hafsa Betül’ün hastalığı ve nakil sonrası süreçlere yönelik bilgi veren Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yıldıray Yüzer şöyle konuştu: “Aslında genetik bir eksiklikten bahsediyoruz. Bu tür genetik eksikliği olan çocuklar genellikle alıştığımız herhangi bir şikayetle başvurmuyor. Çocuğumuz büyümüyor, gelişmiyor, kasları çok zayıf, bir türlü kilo almıyor gibi her tarafa çekilebilecek yakınmalar oluyor. Fakat artık ülkemizde de çok gelişmiş genetik laboratuvarları var, bu bilince sahip çocuk hekimlerimiz var. Eksik olan genetik enzim ya da o maddeye sahip olan bir karaciğeri, eksik olan karaciğerin yerine koyduğunuz zaman hayat normale dönebiliyor. Bu bizim mesleğimizin en güzel olaylarından birisi. Bebeğimizde de bir kuşku üzerine araştırılınca ortaya çıkıyor. Özellikle aldolaz enzim defektinde kansere karşı ciddi açıklıkları var, karaciğerlerinde erken yaşta siroz gelişiyor. Hafsa bebeğin babası donör olmaya çok gönüllüydü, biz de onun gereken çalışmalarını yaptık. Babası donör oldu, çok problemsiz, güzel bir nakil süreci yaşadı. Bugün de kontrole geldi, çok sağlıklı, hayat dolu, bu da bizleri son derece mutlu ediyor. Metabolik genetik hastalıkların bazılarında nakil yüzde yüz, kesin çözüm olabiliyor. Bizim için en dramatik yönü; bu bebeklerde çok erken yaşta siroz ve karaciğer kanseri gelişiyor ve kanser nedeniyle de hayatlarını kaybediyorlar. Aldolaz enzim defekti çok nadir görülen bir defekt, dünyada 8’nci bebek olarak geçti. Mutlaka uluslararası dergilerde yayınlayacağız, çok nadir görülen, çok nadir tanınabilen bir olay” “Nakil yapılmasaydı çok daha kötü sonuçlar doğurabilirdi” Akraba evliliklerinde kalıtsal hastalıkların çocuklara aktarılma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade eden Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Dilek Güller, “Anne baba arasında akraba evliliği olduğu için büyüme, gelişme geriliğinden dolayı doğumdan sonra takipleri yapılırken transaldolaz enzim eksikliği tespit ediliyor. Dünyada çok nadir görülen hatta yayınlara baktığımızda neredeyse 40-50 ailede tespit edilebilen bir genetik hastalık durumu. Bize yönlendirilme nedeni; kanamalarının olması bunun yanında enzim eksikliği nedeniyle karaciğerin tutulmasına bağlı olarak sirozunun gelişmesi biz de hastayı değerlendirdik. Karaciğer nakli yapılarak daha sağlıklı olabileceğine karar verdiğimiz için nakil yaptık. Nakilden sonra yüzde 75-80 bütün problemlerinin çözülmüş olmasını bekliyoruz. Şu an kanamayla ilgili hiçbir problemi kalmadı, organı da babadan aldık, gayet iyi çalışıyor. Bundan sonra beklentimiz sağlıklı ve mutlu bir şekilde büyümesi. Nakil yapılmasaydı kanama bozuklukları, karaciğerin siroz olması, üzerine de kanser eklenmesiyle tabi ki çok daha kötü sonuçlar doğurabilirdi. Akraba evliliği, hamilelik sürecinde büyüme, gelişme geriliği gelişiyor. Doğum sonrasında yüz anomalileri, ekstremitelerde kısalık, büyüme, gelişme gerilikleri vardı, şu anda Türkiye’de bütün her yerde genetik tahliller yapılıyor. Bunların sonucunda da hastalıkların tanıları çok güzel koyulabiliyor. Bu hastalıklarda erken tanı önemli çünkü dünyada 11 aylık çocuklarda kanser tespit edilmiş. Organ bağışının artması bizim için her zaman çok önemli çünkü sırada bekleyen çocuklarımız var” şeklinde konuştu.
Osmaniye Osmaniye Valisi Yılmaz’dan Mehmetçiğe sürpriz Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, Jandarma Er Yusuf Kara’yı Ankara Keçiören’de yaşayan eşi Kübra Kara ile görüntülü konuşmada buluşturarak sürpriz yaptı. Osmaniye Valisi Erdinç Yılmaz, İl Jandarma Komutanlığında düzenlenen iftar programında Destek Bölük Komutanlığı emrinde görevli Mehmetçiklerle buluştu. İftar programına Vali Yılmaz’ın yanı sıra 2’nci Komando Tugay ve Garnizon Komutan Vekili Albay Hakan Kocabaş, Cumhuriyet Başsavcısı Uygur Kaan Arısoy, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Halit Gülten katıldı. Okunan ezanla oruçların açıldı, iftar yemeğinin ardından dua okundu. Programda konuşan Vali Erdinç Yılmaz, "Allah ayağınıza taş değdirmesin. Bu kutsal görevinizi layıkıyla, hakkıyla yapacağınıza inanıyorum. Vatan görevi kutsal. Bu görevi yaptığınız için hepinize çok teşekkür ediyorum. Bence her Türk genci askerlik yapmalı, askerlik yapmış olmak büyük şeref, büyük gurur. Allah sizlere bu şerefi, bu gururu nasip ettiği için de ne kadar mutlu olsanız az. Bizler de sizinle gurur duyuyoruz. Bugün sizlerle beraber olmaktan çok mutlu oldum. Her zaman yanınızdayız, Allah eksikliğinizi göstermesin. Ailelerinize kavuşmanızı diliyorum. Bu vatan görevinden dolayı bugün buradasınız ve bu vesile ile bir araya gelmiş olduk. İl Jandarma Komutanımıza da çok teşekkür ediyorum sizlerle bizleri bir araya getirdiği için. Garnizon Komutanımız ve Cumhuriyet Başsavcımız burada ve bugün iftarımızı beraber açmış olduk. Hayırlı Ramazanlar diliyorum, şimdiden bayramınızı kutluyorum, daha nice güzel bayramlara kavuşun inşallah" dedi. Askerlerle bir süre sohbet eden Vali Yılmaz, Jandarma Er Yusuf Kara´yı Ankara Keçiören´de yaşayan eşi Kübra Kara ile görüntülü konuşmada buluşturarak Mehmetçiğe sürpriz yaptı. Vali Yılmaz, Er Yusuf Kara’nın ailesi ile bir süre sohbet etti. Jandarma Er Yusuf Kara, Vali Yılmaz´a bu güzel sürpriz için teşekkür etti.
Bursa Bozbey: “Yorulmak yok, asıl şimdi başlıyoruz” Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, günde 10 durak noktasına uğrayan Bozbey, “Sizlerin bu coşkusunu görmek gücümüze güç, enerjimize enerji katıyor. Yorulmak nedir bilmeden çalışacağız. Asıl şimdi başlıyoruz” dedi. 31 Mart Pazar günü gerçekleşecek 2024 Türkiye Yerel Seçimleri’ne doğru geri sayım başladı. Vatandaşların 5 yıl boyunca yerelde kendilerini yönetecek isimleri belirleyeceği seçimler öncesi adaylar son hazırlıklarını gerçekleştiriyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yarışacak 27 isimden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in günlük programlarının yoğunluğu dikkat çekiyor. Adaylığını açıkladığı ilk günden bu yana her gün Bursa’nın Farklı ilçesine ve mahallelerine giden Bozbey, seçime 4 gün kala da hızlı temposuna devam etti. Günde 9 rota oluşturan Bozbey, ilk önce Osmangazi’de Amatör Spor Külüpleri Federasyonu’yla güne başladı. Ardından sırasıyla Namazgâh ve Elmasbahçeler pazar ziyaretini yapan Başkan Adayı, Atıcılar mahalle ziyareti ve iftar organizasyonunun adından Başaran mahallesine geçti. Burada esnaf ziyaretlerini sürdüren Bozbey, Yeşilova, Küçükbalıklı ve Altınova mahalle sakinleriyle kucaklaşarak günü noktaladı. Küçükbalıklı meydanında vatandaşlara seslenen Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı, Geç saate aldırış etmeden bizi karşıladığınız için teşekkür ediyorum. Sizlerin bu coşkusunu görmek gücümüze güç, enerjimize enerji katıyor. 5 yıldır sahadayız. Sıkılmadık el gezilmedik mahalle bırakmayacağız demiştik. Yorulmak nedir bilmeden çalışacağız. Asıl şimdi başlıyoruz. 1 Nisan’dan itibaren aynı tempoyla görevimize başlayacağız” ifadelerini kullandı. Mustafa Bozbey, 28 Mart Perşembe günü programına İnegöl ve Kestel’deki 13 durak noktasıyla devam edecek.