POLİTİKA - 04 Ekim 2015 Pazar 17:00

Davutoğlu AK Parti’nin seçim beyannamesini açıkladı

A
A
A
Davutoğlu AK Parti’nin seçim beyannamesini açıkladı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kendi işini kurmak isteyen gençlerimize proje karşılığı 50 bin liraya kadar karşılıksız nakdi destek vereceğiz" dedi.

CHP, MHP ve HDP’nin ardından AK Parti de bugün 1 Kasım seçimleri için hazırladığı seçim beyannamesini ATO Congresium’da açıkladı. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı "Huzur ve İstikrarla Türkiye’nin Yol Haritası" başlıklı 46 sayfalık seçim beyannamesinde çocuklara, gençlere, işçilere, kadınlara, engellilere, yaşlılara, emeklilere ve memurlara yönelik birçok vaat yer alıyor. 81 ilde yapılacak 100 önemli projenin de açıklandığı seçim beyannamesinin önemli başlıklarını içeren broşürler de basıldı.

"HAYAL TACİRLİĞİ, UMUT SİMSARLIĞI VE AFAKİ PROJELER YOK"

"Hazırlamış olduğumuz bu beyanname ile 1 Kasım’dan sonra yeniden iktidara geldiğimizde bakış açımızı, vizyonumuzu ve yapacaklarımızı ortaya koyuyoruz" diyen Davutoğlu, "Laf olsun’ diye, ’seçim geleneğidir’ diye bir beyanname hazırlamadık. Milletin sesine, duygusuna her zaman olduğu gibi kulak verdik ve beyannamemizi milletimizin talepleri doğrultusunda yazdık. Yenilenmenin, dirilmenin, akit tazelemenin adıdır bu beyanname. Tekrar ’haydi Bismillah’ diyerek yola çıkmanın adıdır, bu beyannamede Türkiye için kurduğumuz hayaller, hazırladığımız ve projeler var. Gelin bu hayalleri, projeleri birlikte hayata geçirelim. Bu beyannamede hayal tacirliği, umut simsarlığı ve afaki projeler yok. Çünkü AK Parti siyasetinde millete yalan söylemek yoktur. 13 yıl boyunca milletimize verdiğimiz her sözü tuttuk, buna da milletimiz şahittir. Bu beyannamede sadece ve sadece yapabileceklerimize yer veriyoruz, milletimize tutacağımız sözü veriyoruz" ifadelerini kullandı.

"BEKLENTİLERİ, İHTİYAÇLARI TESPİT ETTİK"

Türkiye’nin 13 yılda her alanda büyüdüğünü vurgulayan Davutoğlu, bu beyannameyle daha da ileriye gideceğini kaydetti. Davutoğlu, "Bugün yeni hedeflere yürürken biliyoruz ki ülkemiz büyüdükçe, ilerledikçe her alanda yeni ihtiyaçlar, yeni talepler ortaya çıkıyor. AK Parti hiçbir zaman sadece bugünün meselelerinin çözümüne odaklanmış bir parti olmadı. Yenilenmenin, değişimin, dinamik bir ülke olmanın getirdiği yeni ihtiyaçları ve yarının ihtiyaçlarını düşünerek hesabımızı yapıyoruz. Toplumumuzun her kesimiyle konuşarak bu beklentileri, ihtiyaçları, talepleri tespit ettik" diye konuştu.

"İNSAN ONURUNU ESAS ALACAĞIZ"

Hukukun üstünlüğü ilkesinin gereği olarak bütün vatandaşları kuşatan demokratik düzeni kalıcı bir hukuk zeminine oturtacaklarını belirten Davutoğlu, "Bütün vesayet odaklarının kalıntılarıyla mücadele edecek, millet iradesini gölgeleyecek, milletimizin ülkesine aidiyetini yaralayacak hiçbir odağa fırsat vermeyeceğiz. Bu çerçevede de yine sözleşmemizin bir parçası olarak bugün de diyoruz ki insan onurunu esas alan ve insan onurunu esas almayı reddederek insan onurunu zedeleyen hiçbir uygulama, politika meşru görülemez ve gösterilemez. Yeni Anayasamızın da çerçevesini oluşturacak en temel ilke budur. İnsan onuruyla taçlandırılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı taşıyan hiç kimse hiçbir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemez. İnancı, rengi, dili, cinsiyeti, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söyleminin muhatabı kılınamaz. Demokratik düzenin sağlam temeller üzerinde inşa edilmesi ve bir daha asla müdahaleye maruz kalmaması, vatandaşlarımızın ülkemize aidiyetlerinin güvence altına alınmasına bağlıdır. Bunun için özgürlüklerle toplumsal güvenin, hukuk devletinin teminat altında olması şarttır. Demokratik gelişme, ekonomik gelişmenin olmazsa olmaz şartıdır" ifadelerini kullandı.

"İLK OLARAK YENİ BİR ANAYASA VAAT EDİYORUZ"

Başbakan Davutoğlu, demokratik ve ekonomik istikrarın, ekmeğin, aşın en temel güvencesi olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"13 yılda gerçekleştirdiğimiz, sessiz devrimlerin kalıcı bir düzen kavuşması ve cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemizin bütün demokratik düzenlerde dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasına girmesi için AK Parti olarak beyannamemizin ilk ve esası olarak yeni bir anayasa vaat ediyoruz. Yeni bir anayasa yeni Türkiye’nin en temel taşıdır. Vaatler, vaat edenlerle birlikte değerlendirilir. Sözün önce sahibine bakılır, sonra kimin söz verdiğine bakılır ve bunu milletimiz çok iyi bilir. AK Parti Genel Başkanı olarak sizler adına söz veriyorum. Verdiğimiz sözün arkasında milletimizin iradesi vardır. Verdiğimiz sözün arkasında 13 senelik muazzam birikimimizle yönetim tecrübemiz vardır. Allah’ın izniyle ve milletimizin bize vereceği destek sayesinde neler yapacağımızı beyannamemizde detaylı olarak göstereceğiz. Özgürlükçü, katılımcı, kurumsallaşmış bir demokrasiyi esas alan yeni bir anayasa yapacağız. Temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alınması başta olmak üzere demokrasinin tüm kurum ve süreçlerinin hayata geçmesi için uluslararası sözleşmelere tam uyum sağlayacağız."

"HİÇBİR SURETTE EŞİT VATANDAŞLIK ZEDELENMESİNE İZİN VERİLMEYECEK"

Demokratikleşme ve adalet reformu çerçevesinde atılacak adımları anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"AK Parti olarak 1 Kasım’dan sonra da demokratikleşme ve hukuk devletinin güçlenmesi için var gücümüzle çalışacağız. Herkes inandığı gibi yaşayabildiği, fikirlerini özgürce ifade edebildiği, refahtan hak ettiği payı aldığı, emniyet ve huzur içinde yaşayan bir toplumu birlikte inşa edeceğiz. Bu çerçevede özgürlüğü, demokrasi ve insanı odağa alan, yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü, toplumsal çeşitliliğin temsil edildiği, merkezi ve yerel yönetimin güç kazandığı, karar alma süreçlerinin hızlandığı, her türlü vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sistemi hayata geçirecek yeni anayasa yapacağız. Bu çerçevede daha önce de zikrettiğimiz gibi, birçok kez vurguladığımız gibi dinamik tarihi akış içinde hedefimiz bütün unsurlarıyla milletimizi tarihin nesnesi değil öznesi, millet iradesine dayanan devletimizi tarihin takipçisi değil öncüsü kılacağız. Eşit vatandaşlık ilkesini çağdaş siyasal meşruiyetin temeli olarak egemen kılacağız. Bu temelde hiçbir surette eşit vatandaşlık zedelenmesine izin verilmeyecektir. Bu temel üzerinde cumhuriyetimizin yüzüncü yılına girerken önceliğimiz ülkemizin katılımcı, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasayla yönetilmesini sağlamaktır. Özgürlük ve eşitlik, adalet değerleri üzerine inşa edilecek yeni anayasal düzenimizin en temel ilkesi insan onurudur. İnsan onuru ancak ve ancak insanın tercih ve irade gücünü yansıtan özgürlüklerle hayat bulabileceğinden yeni anayasal düzenimizin odağında insan hak ve özgürlükleri olacaktır. Kadim kültürümüzde esasları korunmuş olan, canın, aklın, neslin, inancın ve mülkün korunması kamunun sorumluluk alanlarını, çağdaş toplumsal hayatın temelini dokuyan evrensel insan hakları beyannamesi ise vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını tanımlayacak. Bu çerçevede düşünce, ifade, inanç ve girişim özgürlüğü insan onurunun ayrılmaz parçaları olarak koruma altına alınacaktır. Bu ilkeler ekseninde Türkiye’nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili bir hükümet modeline kavuşmasını arzu ediyoruz."

BAŞKANLIK SİSTEMİ

AK Parti olarak seçimlerden sadece temsilin değil aynı zamanda güçlü bir hükümeti de mümkün kılan, istikrarsızlığa geçit vermeyen, vesayet odaklarının önünü kapatan çağdaş ve etkin bir hükümet sisteminin hayata geçmesini arzu ettiklerini belirten Davutoğlu, "Bu çerçevede de bu mantıkta kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış bulunan, demokratik doğasını kaybeden parlamenter sistemin yol açtığı siyasi istikrarsızlıklar karşısında yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim anlayışına dayalı, özgürlükçü başkanlık sisteminin daha uygun bir model olduğunu düşünüyoruz. Yeni sistemde meşru siyasi otoriteye ve hukuk düzenine tabi olmayan hiçbir paralel yapıya kesinlikle izin verilmeyecektir. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin, iç hukuka dahil edilmesine devam edeceğiz. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik perspektifini koruyacak, ülkemizin AB üyeliği çalışmalarına hız kazandıracağız. Uluslararası sözleşmelere ilişkin özgürlükçü, demokratik düzlem mantığıyla bağdaşmayan şerhleri, bütün hükümleri kaldıracağız. Avrupa’ya uyumlu olarak merkezi idari ve yerel yönetimler arasındaki ilişkileri yeniden düzenleyeceğiz. Ayrıca yerel yönetimlerin güçlendirilmesini ve suistimallerin önüne geçilebilmesi için etkin bir denetimi esas alan yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz" ifadelerini kullandı.

"SİYASİ PARTİLER KANUNU’NU KALDIRACAĞIZ"

Davutoğlu, askeri dönemlerden kalan yürürlükteki Siyasi Partiler Kanunu’nun kaldırılarak yerine siyaset kurumunu güçlendirmek üzere siyasi parti özgürlüğünü güvence altına alacak, parti içi demokrasiyi güçlendirecek, siyasete katılımı teşvik edecek yeni bir siyasi partiler kanununun ivedilikle çıkarılacağını bilirdi. Demokratik düzenin sağlam temeller üzerinde gelişmesi için siyaset kurumunu her manada güçlendireceklerini söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Toplumun denetiminde olan demokratik siyasete ve bu siyasetin öncülerine güç ve güven kazandırmak amacıyla açıklık, saydamlık, hesap verilebilirlik, tarafsızlık, dürüstlük ve objektiflik ilkelerine dayalı siyasi etik kanunu çıkaracağız. Siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanının şeffaflaştırılmasına yönelik Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Siyasi Partiler Kanunu’nda acilen değişiklikler yapacağız. Milletvekili ve belediye başkan adaylarına yapılacak nakdi yardımların kendi adlarına açılmış seçim hesaplarına yatırılmasını ve şeffaflığı sağlayacağız. AK Parti bir erdemliler hareketi olarak başladı ve siyasete de erdemi temel maya, temel doku olarak egemen kılacağız İnşallah. Adaylara ve siyasi partilere yapılacak ayni ve nakdi yardımlara bazı sınırlamalar getireceğiz. Siyasi partilere yapılan bağış miktarının elektronik ortamda ilan edilmesini ve seçim hesaplarıyla yapılan harcamalarının yapılmasını ve sonuçlarının elektronik ortamda ilan edilmesini sağlayacağız. Yüksek Mahkeme başkan ve üyeleriyle daire başkanlarının TBMM Başkanlığı’na mal bildiriminde bulunmasını sağlayacağız. Siyasi partileri güçsüz kılan, millet iradesinin adaleti temsilini ve siyasi çoğulculuğu engelleyen ülke seçim barajıyla ilgili yeni bir düzenleme yapma yoluna gireceğiz. Seçim barajının temsilde adalet, yönetimde istikrar ilkesine göre yeniden düzenleyeceğiz. Sosyal sorunları ve ihtilaf alanlarını toplumsal uzlaşı yoluyla aşacağız."

"BÜTÜN KESİMLERE DÖNÜK ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR YAKLAŞIMI EGEMEN KILACAĞIZ"

"Bütün toplum kesimlerine dönük olarak özgürlükçü bir yaklaşımı egemen kılacağız" diyen Davutoğlu, "Cemevleri, Alevi öğretisiyle ilgili eğitim sisteminde sağlıklı bilgilendirme, üniversitelerde araştırma ve uygulama merkezleri oluşturma gibi konularda Alevi kanaat önderleriyle diyalog içinde, demokratik uzlaşı temelinde gerekli adımları atacağız. Türkiye’de Kürt-Türk, Sünni-Alevi gibi ayrım yapmak isteyenlere karşı bütün kimliklerin serbestçe ifade edilmesi AK Parti iktidarı döneminde mümkün olmuştur. 2010 yılından bu yana yürütülen Alevi çalıştaylarında kanaat önderleriyle hükümetlerimiz arasında çok yoğun istişareler gerçekleştirildi. Sayın Cumhurbaşkanımız ve ben birçok kere Alevi kanaat önderleriyle bir araya geldim. Hacı Bektaş-ı ve Tunceli ziyaretlerinde de hep bu hususlara vurguda bulunduk. Bundan sonra da Alevi toplum kesimlerimizin, kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için gerekli her adımı atacağız" şeklinde konuştu.

GELENEKSEL İRFAN MERKEZLERİ VE CEMEVLERİNE HUKUKİ STATÜ

Bu noktada geleneksel irfan merkezleri ile cemevlerine hukuki statü tanınacağını açıklayan Davutoğlu, "Aynı şekilde geleneksel irfan merkezlerinin ve cemevlerinin ihtiyaçlarının karşılanması için Belediyeler Kanunu, İmar Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanunu’nda gerekli değişiklikleri yapacağız. Buradan Hacı Bektaş-ı Veli’ye selam olsun. Onun yolunda yürüyen ehlibeyt ve Anadolu İslamı içinde geleneğini sürdüren bütün Alevi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması bizim için vatandaşlık görevleri bağlamında en önemli sorumluluk alanlarından biridir. Hacı Bektaş’ta ve Tunceli’de yaptığımız konuşmalarda vurguladığımız hususları tek tek hayata geçireceğiz. Önümüzdeki dönemde bir başka toplum kesimiyle ilgili başta istihdam, iskan ve eğitim sorunları olmak üzere bütün toplum kesimlerinin ve Roman vatandaşlarımızın sorunlarının çözümüne hız vererek her türlü ayrımcılık zeminini ortadan kaldıracağız. Bu ülkede hiçbir vatandaş ait olduğu kültür, etnik ve mezhebi geçmiş dolayısıyla tahkir edilemeyecek, dışlanamayacak, ötekileştirilemeyecek. Hepsi devletin başının üzerinde olan vatandaşı olarak en saygın konuma oturtulacak" dedi.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİ KESİNLİKLE KORUYACAĞIZ"

Davutoğlu, çözüm sürecini güvence altına almak ve nihayete erdirmek, kalıcı huzuru tesis etmek amacıyla çıkarılan "6551 Sayılı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" ile silahın, şiddeti ve terörün tamamen gündemden çıktığı bir noktaya ulaşmak için gereken tüm tedbirleri alacaklarını belirtti. "AK Parti olarak, uzun yılların yaralarını sarmayı, eşit vatandaşlık temelinde birlik ve beraberliği tesis etmeyi amaçlayan ve hiçbir zaman dönemsel bir mesele olarak bakmadığımız çözüm süreci perspektifimizi kesinlikle koruyacağız" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Çözüm sürecinin muhatabı ve sahibi millet, taşıyıcısı ise başta AK Parti olmak üzere, ülkemizde huzur, istikrar ve barışı isteyen herkestir. Çözüm sürecini sabote etmeye, akamete uğratmaya çalışan terör örgütü; kamu düzenini yok sayarak yeniden eline silaha sarılmıştır. 2013’de verdiği sözlerin tam aksine, eylemsizlik yerine her türlü baskı ve şiddete başvuran terör örgütü, ne Türkiye’yi terk etmiş ne de silahı bırakmıştır. Çözüm sürecini varlığına tehdit gören örgüt yeniden terör eylemlerine başlamıştır. Terör örgütünün eylem ve sabotajları süreci sürdürülebilir olmaktan çıkarmıştır. Halkın hakkını hukukunu koruyabilmek için kamu düzenini tahkim ederek özgürlük- güvenlik dengesini mutlaka kuracağız. Kamu düzeni tesis edilinceye kadar terörle mücadelemize; hukuk ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilinceye kadar da çözüm süreci anlayışımızı korumaya devam edeceğiz. AK Parti reformlardan, hizmetlerden, yatırımlardan asla vazgeçmeyecek, geri adım atmayacaktır. Süreçte farklı sebeplerle oluşan güvenlik risklerini gidermek, bölge insanını ceberut ve zalim örgütün baskısından korumak devletimizin öncelikli görevi olmaya devam edecektir."

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN MİMARI AK PARTİ’DİR"

"Çözüm sürecinin mimarı, yürütücüsü ve lokomotifi AK Parti’dir" diyen Davutoğlu, "AK Parti’nin güçlü olması sürecin neticeye ulaşması, şiddetin son bulması, terör örgütünün önce halka ve devlete yönelttiği silahların gömülmesi açısından önem taşımaktadır. Süreci bozan, zehirleyen, sabote eden yapılara rağmen özgürlük-güvenlik dengesini koruyarak her vatandaşımızın huzur içinde yaşadığı Türkiye hedefimize yürüyeceğiz" dedi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nu etkinleştireceklerini belirten Davutoğlu, bu kurumların AİHM ve BM kapsamında Türkiye’nin üstlendiği sorumlulukları hayata geçirmesi için gerekli tedbirleri alacaklarını kaydetti.

ADALET REFORMU

Davutoğlu, yargıda etkinlik, hızlılık, hesap verebilirlik, ekonomiklik ve şeffaflığı sağlayacaklarını vurgulayarak, "Anayasal değişikliklere bağlı olarak yüksek yargıda içtihat düzeyinde dağınıklığı gidereceğiz. Bu çerçevede, askeri yargı disiplin mahkemeleri çerçevesinde faaliyet gösterecektir. Yeni Yargı Reform Stratejisi Belgesi’ni etkin bir biçimde uygulayarak hayata geçireceğiz. Temyiz mahkemelerinin, alt derece mahkemeleri üzerindeki hukukilik denetiminin ötesine taşan etkilerini azaltacağız ve temyizi, hukuki denetim ile sınırlandıracağız. Yargı üst yönetimi ile temyiz mahkemelerinin oluşumunda TBMM’nin rolünü güçlendireceğiz, böylece yargının toplumsal meşruiyetini artıracağız. Yüksek Mahkemeler, bölge adliye ve idare mahkemeleri ile ilk derece mahkemelerinin faaliyet raporları hazırlayıp kamuoyuna duyurmalarını sağlayacağız. Yüksek mahkeme üyeliklerini ömür boyu kazanılmış hak olmaktan çıkarıp Avrupa örneklerine benzer şekilde makul sürelerle sınırlayacağız. İhtisas mahkemelerinin sayısını artıracağız. Ticaret ve iş mahkemesi gibi bazı ihtisas mahkemelerinde meslekten olmayan hakimlerin de yer almasını sağlayacağız" dedi.

"HSYK YENİDEN YAPILANDIRILACAK"

"HSYK’yı yeniden yapılandırarak Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu kuracağız" diyen Davutoğlu, bu alanda yapılacak reformları şöyle sıraladı:

"Yargı mensuplarının mesleki etik ve davranış kurallarını uluslararası ölçütlere göre belirleyeceğiz. Bilirkişilik müessesesini yeniden yapılandıracağız. Bilirkişilerin seçimi ve görevlendirilmesine yönelik standartlar belirleyerek, sertifikalandırma sistemine geçeceğiz. Hakimlerin bilirkişiye müracaatlarını uyuşmazlıkların hukuki mahiyeti dışında, tamamıyla teknik bir meselenin vuzuha kavuşturulmasıyla sınırlandıracağız. Hukukun tüm dallarında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ağırlık verecek, yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak amacıyla savunma hakkı ve adli yardımı güçlendireceğiz. Koruyucu ve önleyici hukuk yaklaşımını yaygınlaştıracağız. Ülke genelinde ideal yargılama sürelerinin belirlenmesini ve yargıda zaman yönetiminin uygulanmasını sağlayacağız. Vatandaşlarımızın daha kolay adalet hizmeti alabilmesi için birçok gelişmiş ülkede uygulanan Hukuki Yardım (Himaye) Sigortası Sistemi geliştireceğiz. Noterlik sistemini yeniden yapılandırarak, noterliklerden idarenin ve yargı organlarının iş yükünün azaltılması için faydalanacağız. Adli ve idari yargıda istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesini sağlayacağız. Ceza infaz sistemini mükerrer suçluluğu önleyecek şekilde etkili hale getireceğiz."

"KENDİ İŞİNİ KURMAK İSTEYEN GENÇLERE KARŞILIKSIZ 50 BİN LİRA"

Gençler için atılacak adımları açıklayan Davutoğlu, "Seçilme yaşını 18’e indireceğiz. Seçme yaşını biz 18’e indirmiştik, seçilme yaşını da 18’e indiriyoruz. 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açan bir sultanın nesilleri olarak 18 yaşındaki gençlerimizin dahi ülke yönetiminde etkin bir sorumluluk alabilecek altyapıya sahip olduklarına inanıyoruz" dedi.

Gençlere nerede olurlarsa olsunlar sınırsız ve ücretsiz internet müjdesi veren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yine iş kurma konusunda sorular gelmişti, kendi işini kurmak isteyen gençlerimize proje karşılığı 50 bin liraya kadar karşılıksız nakdi destek vereceğiz. Yani bir genç meslek lisesini bitirmiş olabilir, bir ustadan bir eğitim almış olabilir, üniversite mezunu olabilir ne olursa olsun bir proje getirip ’ben yeni bir iş kuracağım’ dediğinde bakın kredi değil karşılıksız destek verilecek. Cebine 50 bin lira konulacak, denilecek ki ’Buyur, madem bu projede iddialısın, bunu hayata geçir.’ Yine eğer 50 bin lira nakdi destek yetmiyorsa kendi işini kurmak veya geliştirmek isteyen gençlerimize 100 bin liraya kadar faizsiz kredi vereceğiz. 50 bin lirayı hibe olarak aldı cebine koydu, dedi ki ’Bu yetmiyor’ bu sefer 100 bin lira da faizsiz olarak ona kredi verilecek. Peki gençler faizsiz kredi almaları için nereden kefalet bulacaklar? Gençlerimizin kullanacağı 100 bin lira kredi için Kredi Fonu aracılığıyla yüzde 85 oranında kefaret imkanı sağlayacağız. İşimizi sağlam kazığa bağlıyoruz. Yeni iş kuran gençlerimize 3 yıl boyunca gelir vergisi muafiyeti sağlayacağız. 50 bin lirayı aldı, 100 bin lira da faizsiz krediyi aldı, kefareti de var, 3 yıl da gelir vergisi ödemeyecek. Yeter ki iş kurabilsin."

"İLK KEZ ÇALIŞAN GENÇLERİN MAAŞI DEVLETTEN"

Gençler için devrim mahiyetinde bir adım atacaklarını vurgulayan Davutoğlu, "İlk kez iş bulan her gencimizin maaşının bir yıl boyunca devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız. Bu çift yönlü bir destektir, aynı zamanda işverene bir destektir. Yani işveren genç istihdam ettiği zaman 1 yıl maaşı devlet tarafından karşılanacak. Gençlerimizin istihdamının bu derece desteklendiği dünyada herhangi bir örnek yok. Yeter ki gençlerimiz her an bir işe ulaşabilsinler ya kendi işini kursunlar ya da bir işe müracaat ettiklerinde avantajlı bir şekilde müracaat edebilsinler" dedi.

"GSS GİDERLERİ 2 YIL SÜREYLE ÜCRETSİZ"

Başbakan Davutoğlu, "Yine bugünlerde çok gündemde olan bir husus, lise veya üniversite mezunu gençlerimizin Genel Sağlık Sigortası (GSS) giderlerini 2 yıl süreyle gelir testi yapmaksızın ve prim almaksızın karşılayacak ve böylece gençlerimize ücretsiz sağlık hizmeti sunmuş olacağız" diye konuştu.

Önümüzdeki dönemde yüksek öğrenimde yurt için müracaat eden tüm gençlere barınma imkanı sağlayacaklarını bildiren Davutoğlu, "Gençlerimizin orta öğretimden yüksek öğretime geçişte eğitim ve kariyer planlamasına yardım edecek kariyer merkezleri kurulacak. Kritik eşikler vardır, ben de bir öğretmen, geçmişte ve şimdi de gençlerle beraber olarak birçok hayat planlaması içinde yardım olmaya çalışmış birisi olarak en kritik eşiğin liseden üniversiteye geçiş esnasındaki meslek tercihi olduğunu bilirim. Kariye merkezleri kurup gençlerimizin yönlendirilmesi ve bilgilerine, becerilerine en uygun tercihlerde bulunması için yardımcı olacağız. Yeni bir destek programı geliştiriyoruz, Gençdes. Bu program ile gençlerimizin kısa film, ilk film, kitap, dergi ve benzeri sanatsal ve sportif faaliyetlerine proje bazlı karşılıksız destek vereceğiz" açıklamasında bulundu.

"HER ŞEYE ENGEL OLURSUNUZ DA AŞKIN ÖNÜNE GEÇİLMEZ"

"Her şeye engel olursunuz da aşkın önüne geçilmez" diyen Davutoğlu, gençlere ve engellilere yönelik vaatleri şöyle sıraladı:

"Gençlerde evliliğin teşvik edilmesi amacıyla çeyiz hesabı uygulaması başlatacağız. İş, aş, eş. İşi üniversite eğitimiyle en uygun şartlarda bir meslek suretiyle elde ettikten, aşını kazandıktan sonra da çeyiz hesabıyla da gençlerimizin rahat ve kolay bir evlilik süreci yaşamalarının önünü açacağız. Çeyiz hesabında yani anne babaların evlatlarını evlendirmek için açtıkları çeyiz hesabında biriktirilen paranın yüzde 20’si oranında devlet destek verecek. Yani 100 bin lira aile biriktirdiyse devlet de 20 bin lira evlilik hediyesi verecek. Engelli vatandaşlarımızın bizim dönemde ne kadar büyük, devrim mahiyetinde imkanlara kavuştukları herkesin malumudur. Engelsiz bir hayat için bundan sonra da gerekli her türlü altyapıyı oluşturacağız. Engellilerin bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim imkanlarını artıracağız. Görme ve ortopedik engelliler başta olmak üzere ihtiyaç sahipleri için gerekli yazılım ve donanımı teşvik edeceğiz. Yaklaşık 350 bin engelli vatandaşımızın bilgi ve iletişim teknolojisini kullanmasını sağlayacağız. Yine sadece engellileri değil aileleri de ilgilendiren devrim mahiyetinde bir adım, engelli genç ve çocukların kısa süreli gündüz ve yatılı bakımı için güvenli bir biçimde kalabilecekleri engelli yaşam merkezleri kuruyoruz."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Vatandaşlar tarafından beslenen deniz kaplumbağaları balıkçı barınağını mesken edindi Mersin’de uzun yıllar boyunca vatandaşlar tarafından beslendiği için balıkçı barınağını mesken edinen deniz kaplumbağalarının yeniden normal beslenme alanlarına dönmesi için bilinçlendirme çalışması yapılıyor. Üreme döneminde Çamlıbel Balıkçı Barınağı’na gelen deniz kaplumbağaları, gerek restoran teknelerden atılan yiyecekler, gerek küçük ölçekli balıkçıların ıskartaları denize atması, gerekse vatandaşların attığı yiyecekler nedeniyle barınağı mesken edindi. Süreç devam edince barınaktaki deniz kaplumbağalarının sayısı zamanla 100’ü geçti. Kolay şekilde beslenebildikleri için barınağı mesken edinen deniz kaplumbağalarının doğal hayat dengesi de bozuldu. Bu durum üzerine Mersin Üniversitesi (MEÜ) ile Biyosfer Doğa Araştırmaları Derneği iş birliğinde deniz kaplumbağalarının vatandaşlarca beslenmesinin önüne geçilmesi ve onların doğal hayatlarına geri dönebilmelerini sağlamak amacıyla yaklaşık 7 ay önce bilinçlendirme çalışması başlatıldı. Bu kapsamda da barınak civarındaki restoran tekneler, balıkçılar ve çevredeki vatandaşlara yönelik broşür dağıtılarak, çeşitli yerlere afişler asıldı. Belirli aralıklarla gerçekleştirilen çalışmalara gönüllüler de destek vermeye başladı. "Kaplumbağaların sayısı son 10 yılda giderek artıyor" Çalışmayı yürüten MEÜ Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, yaklaşık 1,5 yıldır Çamlıbel Balıkçı Barınağı’ndaki kaplumbağaları izlediklerini söyledi. Deniz kaplumbağalarının ’kaç yıldır barınakta olduklarını ve yıldan yıla artıp artmadıklarını öğrenebilmek için’ bir anket çalışması da yaptıklarını anlatan Ayas, "Mersin Üniversitesi ve Biyosfer Derneği olarak çalışma yürüttüğümüz bu çalışmada gördük ki; Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda hem yeşil kaplumbağalar, hem de caretta caretta türü kaplumbağaların sayısı son 10 yılda giderek artıyor. Aslında biz tüm Akdeniz’deki balıkçı barınaklarını geziyoruz. Buralarda birer ikişer tane görülmesi normal ama Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda geçen kasım-aralık ayında yürüttüğümüz çalışmalarda 100’ün üzerinde hem yeşil hem de caretta caretta kaplumbağası olduğunu gördük. Bu aslında çok büyük bir sayı" dedi. Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda yıldan yıla artan bir deniz kaplumbağası popülasyonu olduğunu belirten Ayas, "Bunlar sürekli buradalar. Normalde ekim ayında kışlama göçüne gitmesi gereken kaplumbağalar burada kalıyorlar. Bunun temel sebebi buradaki restoran teknelerin balık atıklarını atması, onun dışında küçük ölçekli balıkçıların ıskarta dediğimiz yenilebilir malzemelerini denize bırakması. Aslında bunlar iyi niyetle yapılan davranışlar fakat bu ciddi anlamda bu hayvanların davranış değişikliğine sebep oluyor" diye konuştu. Barınağa gelen deniz kaplumbağalarına insanların evcil hayvan gibi davranmasının barınaktaki kalıcılıklarını artırdığına işaret eden Ayas, şöyle devam etti: "Burada deniz kaplumbağalarının kalıcılığının önüne geçebilmek için restoran tekne işletmecileriyle de konuşuyoruz, küçük ölçekli balıkçılarla da konuşuyoruz. Bunların neden beslenmemesi gerekiyor? Bunların evcil hayvanları olmadığı, bu yapılan faaliyetin onlar için bir iyilik değil, bunların korunma çalışmalarına dahi zarar verecek boyutlu bir süreç olduğunu anlatıyoruz. Eğer bu kaplumbağaları balık atıklarıyla, ıskartalarla beslemezsek, normal beslenme alanlarına geri dönerler ve normal habitatlarında yaşamaya devam ederler." Çalışmalara gönüllüler de destek veriyor Çalışmalara destek veren Biyosfer Derneği gönüllüsü avukat Azize Altıok Özmen de deniz kaplumbağalarının yaban hayvanları olmasına rağmen, iyi niyetli olarak beslendikleri için üremek için barınaktan ayrılmadıklarını söyledi. Bunun doğayı ve ekosistemi etkileyen bir durum olduğunu vurgulayan Özmen, "Biz de bunların beslenmemesi için hep birlikte konuşmaya geldik. Umarım herkes bu konuda bilinçlenir ve carettaların buradan üremek için gitmesini sağlayabiliriz" dedi. Gönüllülerden ODTÜ Deniz Bilimleri’nde yüksek lisans yapan Aybüke Uysal ise deniz kaplumbağalarının beslenmesinin onların ekosisteme davranışlarını ve diğer popülasyonları olumsuz etkilediğini ifade ederek, "Bu yüzden de balıkçıları bilinçlendirmek için buraya geldik. Normalde burada kışlama yapan deniz kaplumbağaları üremek için başka sahillere gider. Çünkü yazları buraya gelir üremek için. Fakat burada balıklarla beslendikleri zaman hem beslenme davranışları hem de üreme davranışları değişiyor. Ve bütün kış burada kalıyorlar. Biz de bunları balıkçılara anlatıp, onları beslenme konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Barınakta yaklaşık 17 yıldır restoran tekne işleten Ayhan Alıçlı da yürütülen çalışmaları desteklediklerini söyledi. Çalışma kapsamında deniz kaplumbağalarının neden beslenmemesi gerektiğinin kendilerine anlatıldığını ifade eden Alıçlı, "Biz de burada vatandaşları bilinçlendirmeye çalışıyoruz. ’Bunun doğasıyla oynamayın, beslerseniz buralardan bu hayvanlar ayrılmaz’ diyoruz" şeklinde konuştu.
Mersin Dünya çocukları Mersin’deki festivalde buluştu Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla bu yıl ilki gerçekleştirilen ‘Uluslararası Mersin Çocuk Festivali’ ile kentteki bayram coşkusu dört bir yanı sardı. Festival kapsamında Mersin’e gelen 14 ülkeden 350 çocuk, kendi ülkelerine ait gösterilerle izleyenlere unutulmaz bir bayram yaşatarak izleyenleri adeta büyüledi. Kültür ve Sosyal İşleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde düzenlenen ve 21-22-23 Nisan tarihleri boyunca devam eden festivalde dünya çocukları unutulmaz bir bayram neşesine şahit oldu. ‘Uluslararası Mersin Çocuk Festivali’, Mersinli çocuklara ve dünyanın dört bir yanından gelen çocuklara unutulmaz anlar yaşattı. Festival sayesinde kentte adeta bir kültür mozaiği oluştu ve dünya çocukları bu festivalde buluştu. Dünya ülkelerinden çocukların bir araya gelerek kaynaşmalarına, barış ve kardeşlik ortamının oluşmasına vesile olan festival, kentte büyük bir memnuniyet ortamı oluşturdu. Farklı ülkelerden Mersin’e gelerek festival coşkusuna ortak olan çocuklar da gördükleri en güzel festivallerden biri olduğunu vurgularken, Mersin’e hayran kaldıklarını ve tekrar gelmek istediklerini de ifade ettiler. Mersin sahili bu festivalle rengarenk Özgecan Aslan Barış Meydanı’nda dünyanın dört bir yanından gelen halk dansları toplulukları gösterilerini sergilerken, izleyenler de adeta büyülendi. Halk dansları toplulukları ayrıca üstü açık otobüs ile kent turu attı ve festival coşkusu tüm şehri sardı. Festival için Litvanya, Kazakistan, Ukrayna, Gürcistan, Rusya, Moldova, Romanya, Kuzey Makedonya, Polonya, Bulgaristan, İran, Bosna Hersek, Almanya ve Kosova’dan gelen 350 çocuk kendi ülkelerine ait danslarını yaptı. Yetişkinler özledikleri bayram günlerine geri döndü Kentte 7’den 70’e herkesin bayram coşkusuna büründüğü festival sayesinde yetişkinler çocukluklarına dönerek eski bayramları hatırlarken, çocuklar da çocuk kalbini dolduran bu büyük bayram sayesinde neşe ve sevinç içinde bayram coşkusuna doydu. Büyükşehir Belediyesi sayesinde dopdolu geçen etkinliklerle Mersin unutulmaz bir 23 Nisan kutlamasına sahne oldu. Halk dansları gösterileri öncesinde de Mersin Büyükşehir Belediye Bandosu tarafından birbirinden güzel marşlar çalındı, ebeveynler ve çocuklar doyasıya eğlendi. Çocuklar bayram sevinciyle koştu Çocuklara ‘Çocuk Koşusu’ için göğüs numaraları, tişört ve şapkaları Gençlik ve Spor Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından verildi. Renkli görüntülere sahne olan Çocuk Koşusu sahilde gerçekleşti. Koşuyu tamamlayan tüm çocuklara madalyaları hediye edildi. Bütün daire başkanlıkları kolektif çalıştı Sahilde Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından açılan Üretici Kadın Stantlarına da vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ayrıca çocuk deneyim alanında da çocuklara yüz boyama, resim yapma gibi etkinlikler yapılırken, patlamış mısır, pamuk şeker ve balon hediye edildi. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı çocuklara çiçek hediye ederken, çocuklara kendi elleri ile saksılara diktikleri begonyalar hediye edildi. Ayrıca ‘Satın Alma Sahiplen’ temasıyla barınaktaki sahipsiz hayvanlar alana getirilerek sahiplendirme yapıldı. İtfaiye Dairesi Başkanlığı da hazırladıkları gösteriler ile etkinliğe ayrı bir renk kattı. Çocuklar için hazırlanan parkurda minikler itfaiyeci kostümü giyerek hem eğlendi hem yarıştı. Kurulan zipline ile çocukların eğlence ve coşkusu ikiye katladı. Mini zodyak gösterisi etkinliğe ayrı bir renk katarken, yüksekten ip ile iniş-çıkış gösterisi de izleyenlere adrenalin dolu anlar yaşattı. Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi tarafından alana getirilen güneş teleskobu ile güneş gözleminde güneş patlamaları ve lekeleri ayrıntılı bir şekilde incelenirken, Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı tarafından kurulan sahnede çocuklara ‘Sanal Gerçeklik Yöntemi ile Bilim Tabanlı Mersin’ tanıtımı yapıldı. Elektrik Mühendisleri Odası Mersin Şubesi EMO Çocuk Kulübü tarafından kurulan alanda da güneş enerjili araba yarışı yapıldı. Çocuklar son ışık bükücü yarışması yaptı. İlk kez Mersin’e geldiğini söyleyen ve çok eğlendiğini vurgulayan Kosovalı Melisa Kasumllari, “Mersin’in eski evlerini gezdik ve çok beğendik. Çok iyi hissediyorum çünkü çocuklara değer veriyorlar” ifadelerine yer verdi. Mersin’e hayran kaldığını söyleyen Kazakistanlı Asinur Nurlankızı, “Birçok ülkeden çocuklar gelmiş, kendi kültürlerini tanıtıyorlar ve çok keyifli. Herkesin 23 Nisan’ı kutlu olsun” şeklinde konuştu. 6 Şubat depremini yaşayan illerden olan Hatay ve Adıyaman’dan da halk dansları toplulukları Mersin’deydi. Deprem bölgesi Hatay’dan Mersin’e ilk defa gelen ve kenti çok seven Aliye İnan Bolat da “Burada kültürleri tanıdık, yeni arkadaşlarla tanıştık” dedi. Danslarının da çok beğeni aldığını belirten Bolat, “Ekip olarak buraya yeniden gelmek isteriz” diye konuştu. Adıyaman’dan gelen Edanur Sincan ise “Mersin çok güzel bir yer. İlk kez geldim. Bayram çok güzel geçiyor ve çok eğleniyoruz. Kazakistan’dan gelenlerle arkadaş oldum. Burası çok güzel bir yer. Mersin’e 23 Nisan için yeniden gelmek isterim” diye konuştu.
İstanbul TCG İstanbul, yüzde 80 yerlilik oranıyla Mavi Vatan’da görev alıyor İstanbul Tersane Komutanlığı ve bünyesinde barındırdığı Dizayn Proje Ofisi, Türkiye’nin Mavi Vatan’dan gücüne güç katmak için projelerine devam ediyor. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda inşa edilen İ sınıfı fırkateyn TCG İstanbul, yüzde 80 yerlilik oranıyla hava savunma harbi, denizaltı savunma harbi ve suüstü savunma harbi alanlarında faaliyet gösterebiliyor. Ayrıca İstanbul Tersane Komutanlığı’nda onarım ve bakım işlemleri devam eden Savarona gemisinin de yaz aylarında seyir edebilmesi planlanıyor. MİLGEM projesini gerçekleştirmek amacıyla 1997 yılında Taşkızak Tersanesi Komutanlığı bünyesinde oluşturulan, 2015 yılından beri İstanbul Tersanesi Komutanlığı yerleşkesinde yeni binasında faaliyetlerine devam eden Dizayn Proje Ofisi, Türk donanmasının gücüne güç katan projelere devam ediyor. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın uzman kurumu olan ve muharip gemilerin tekne makine ve elektrik sistemleri, savaş sistemleri ve sistem entegrasyon tasarımlarını yapan Dizayn Proje Ofisi Müdürlüğü, halihazırda harp gemisi tasarımı için ihtiyaç duyulan gemi inşa, makine, elektrik ve elektronik mühendislikleri disiplinlerinde faaliyet gösteriyor. Türkiye’nin mavi vatanda gücünü etkin kılmak için çalışmalarına devam eden İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda şu anda iki adet açık deniz karakol gemisinin projesi de devam ediyor. TCG İstanbul, hava, denizaltı ve suüstü savunma harbi alanlarında kullanılabiliyor MİLGEM projesi çerçevesinde yüzde 80 yerlilik oranıyla İstanbul Tersanesi Komutanlığında inşa edilen İstif sınıfı fırkateynlerin ilk gemisi olan, 19 Ocak 2024 tarihinde hizmete giren TCG İstanbul da İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nın rıhtımında bulunuyor. Hava savunma harbi, denizaltı savunma harbi ve suüstü savunma harbi gibi farklı fonksiyonlarda kullanılabilen TCG İstanbul, Deniz Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri Araştırma Merkezi Komutanlığı, ve HAVELSAN tarafından ortaklaşa geliştirilen Ağ Destekli Veri Entegre Savaş Yönetim Sistemi (ADVENT) ile entegre edilmiş durumda. ROKETSAN tarafından geliştirilen satıhtan satıha atılan ATMACA güdümlü mermisi, milli dikey lançer atım sistemi ile satıhtan havaya atılan HİSAR-D güdümlü mermisi ile donatılan TCG İstanbul, aynı zamanda ASELSAN tarafından geliştirilen CENK 3 boyutlu arama radarı, AKREP atış kontrol radarı, elektronik harp sistemi, ve GÖKDENİZ yakın hava savunma sistemlerini de donanımında barındırıyor. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda yürütülen faaliyetlerden bahseden İstanbul Tersanesi Komutanı Tuğamiral Recep Erdinç Yetkin, “Türk Deniz Kuvvetlerimizin Mavi Vatanımızda arama kurtarma, sancak ve varlık gösterme görevlerinde kullanmak üzere iki adet açık deniz karakol gemimizin projesi de büyük bir hızla ilerlemektedir. Bu projenin ilk gemisi olan AKHİSAR gemisinde donatım faaliyetleri devam etmektedir. Geçtiğimiz hafta içerisinde yine bir ilk olarak Makine ve Kimya Endüstrisi tarafından üretilen milli deniz topumuz bu gemimizde ilk defa entegre edilmiştir” dedi. Rıhtımda bulunan TCG İstanbul hakkında konuşan Tuğamiral Yetkin, “Şu anda rıhtımımızda 2 adet gemimiz var. Bunlardan biri 515 bordro numaralı ilk milli fırkateynimiz TCG İstanbul, hemen sağ tarafımızda Pakistan MİLGEM korvet projesinin ilk gemisi PNS Babur korveti var. Her iki gemiyi de teslim ettik. Açık işlem maddelerinin ve eğitimlerinin tamamlanmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz hafta içerisinde PNS Babur atış testlerinden büyük bir başarıyla geçti. İstanbul gemimizin de eğitimleri büyük bir hızla devam etmektedir, Mavi Vatanımızda görev yapmaya hazırdır. TCG İstanbul yüzde 80 yerlilik oranıyla bulunmaktadır. Tek eksik noktamız olan ana tahrik sistemleri, yani makinelerimizde büyük bir gayretle millileştirme yolunda devam ediyoruz Milli Savunma Bakanlığımızın gayretleri ve destekleriyle inşallah adım adım hedefe doğru ilerlemekteyiz. 23 Ocak 2021 tarihinde denize indirilen İstanbul fırkateynimiz 19 Ocak 2024 tarihinde teslim edildi” dedi. Savarona’nın onarımı devam ediyor 1989 yılında hurdaya çıkarılan, ardından bir iş adamına kiralanan, 2013 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesine alınan, daha sonra 2019’da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na devredilen, Atatürk’ün de ölümümden önce yaklaşık 50 gününü geçirdiği Savarona yatının bakım ve onarım işlemlerine İstanbul Tersanesi Komutanlığında devam ediliyor. Savarona’da şu ana kadar 80 ton asbest giderilirken 55 ton sac değişimi yapıldı. Savarona’nın bu yaz aylarında yeniden seyir edebiliyor olması planlanıyor. Savarona’nın onarım süreci hakkında konuşan Tuğamiral Recep Erdinç Yetkin, “Tersanemizin en önemli altyapılarından biri olan taş havuz olarak adlandırdığımız kısımda bulunuyorsunuz. Şu anda arkamızda bulunan taş havuzun arka kısmındaki bölümünde, Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten miras Savarona’nın bakım ve onarımlarına büyük bir motivasyon, şevk ve heyecan içerisinde devam ediyoruz. Devletimizin sağladığı bütün imkanları kullanarak bu gemimizi yaz aylarında yeniden seyir yapabilir hale getirmek için büyük bir özveri ile çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Geminin 7 yıldır suda bulunmasından mütevellit elbette tekne ve karine onarımlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu onarımlar büyük oranda tamamlanmış durumdadır. Atatürk de son 54 gününü bu gemide geçirmiştir, son bakanlar kurulu bu gemide yapılmıştır. Dolayısıyla onun da mirasına uygun bir şekilde tarihi sorumluluk altında ve aslına sadık kalarak onarılmasına büyük bir gayretle devam etmekteyiz. Şu ana kadar maalesef gemide asbest tespit edildi. Bunun temizlenmesi, bertaraf edilmesi çevre mevzuatımıza uygun bir şekilde tamamlanmıştır. Şu ana dek 80 ton asbest giderildi, geminin içerisinde yaklaşık 55 ton sac değişimi yapıldı. Güvertelerin neredeyse tamamını yeniden elden geçiriyoruz ve uygun teknolojilerle, kaliteli işçiliğimizle yeniden emniyetli şekilde seyir yapmak için her türlü gayreti gösteriyoruz” dedi. Tuğamiral Yetkin, ayrıca Savarona’nın onarım sonrasında öncelikle eğitim gemisi olarak faaliyet göstermesinin, daha sonrasında halka denizciliği sevdirecek şekilde limanlarda seyir yapmasının planlandığını belirtti.