POLİTİKA - 31 Ocak 2015 Cumartesi 21:24

Davutoğlu: 'Avrupa’nın geleceği biz olmadan yazılamayacak'

A
A
A
Davutoğlu: 'Avrupa’nın geleceği biz olmadan yazılamayacak'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Avrupa bizim asli coğrafyamızdır ve Türkler Avrupa’nın asli unsurlarıdır. Avrupa tarihi bizim arşivlerimiz olmadan yazılamaz, Avrupa’nın geleceği de biz olmadan yazılamayacak" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda ’Yeni Türkiye Yolunda’ adıyla yayınlanan halka seslenişinde, "Değerli vatandaşlarım, tekrar hayırlı akşamlar diliyorum. Bu yılın ilk ayının sonunda birlikteyiz. Eskilerin güzel bir tabiri vardır, güzel başlangıçtan sonra hep akıbet hayır ola denir. Öncelikle vatandaşlarımıza hitap ederken hep bir ay içinde ülkemizin ve Avrupa’nın değişik köşelerinde vatandaşlarımızla buluşmamız aklıma geldi. 9 vilayetimize ziyarette bulundum bu ay içinde. Ülke dışında Avrupa’da da yurt dışı temaslara da ayrıca değineceğim ama 5 ayrı şehirde vatandaşlarımızla kucaklaştık. Çok zorlu günler sonrasında ne zaman vatandaşlarımızla kucaklaşsam ya da şimdi sizlerle olduğu gibi hitap etme imkanı bulsam yeniden enerjiyle doluyorum. Bu aslında siyasetin, devlet hayatının en önemli prensibi. Enerjiyi halktan alacaksınız ve enerjinizi halk için kullanacaksınız" diye konuştu.

Ay içinde Mersin, Osmaniye, Aydın, Muğla, Tekirdağ, Diyarbakır, Batman, İzmir ve Manisa’da ziyaretlerde bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Dikkat ederseniz ülkemizin her köşesi, toplumumuzun her kesimi, güzel coğrafyamızın her dağı ve tepesiyle, nehriyle buluşmak demek bu. Aydın’da Menderes Irmağının, Diyarbakır’da Dicle Nehrinin kenarında vatandaşlarımızla kucaklaştık. Aydın’da efeler karşıladı bizi zeybeklerle, Muğla’da yiğit kardeşlerimizle buluştum. Osmaniye’de yörük obaları büyük bir yörük şenliğinde bizi bir araya getirdi, Mersin’de Akdeniz sahilinde Akdeniz’in sıcaklığıyla kucaklaştık. Nasıl Osmaniye’de yörük obalarının şenliğinde buluşmuşsak, Diyarbakır’da, Batman’da Kürt, Zaza aşiretlerinin güzel zılgıtlarıyla karşılandık her yerde sevinç vardı, coşku vardı, kutluk vardı. Bir tarafta Tekirdağ’da Evlad-ı Fatihan, diğer tarafta Batman’da Evlad-ı Resul."

İzmir’de Cumhuriyetimizin yıldız yükselen şehri, Manisa’da Osmanlı’nın şehzadeler şehri. Her biri bize ait, her biri bizden bir şey söylüyor. Ne zaman zorlukla karşılaşsak her biri sanki manen sesleniyor ve biz buradayız diyor."

Siyaset ve devlet sorumluluğunun güzel tarafının bu olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nasıl vilayetlerimizde böylesine bir birlik, beraberlik içinde kucaklaşmışsak Avrupa’ya gittiğimdeki tekrar tekrar bütün vatandaşlarımıza selamlarımı iletiyorum. Zürih’te, Brüksel’de, Berlin’de al bayraklarla Avrupalı salonları dolduran gurbetçilerimiz bu kez bir tek vilayetin değil, Türkiye’nin her yanından aynı kaderi paylaşan kardeşler olarak salonlardaydı. Ortak iki şey vardı bütün bu ziyaretlerde farklı lehçelerde bile olsa aynı yürekten dua ve salonları, meydanları dolduran al bayrağımız"

"Hiç unutmuyorum, Muğla’da Şâhidî Hazretlerinin huzuruna çıkarken yol kenarına gelmiş olan 90 yaşlarında bir nine yatalak halde beni beklediğini söyleyerek dualar etmişti" diyen Davutoğlu, "Diyarbakır salonunda ise bu kez yine 90 yaşlarında bir dedenin Kürtçe değişlerle dualar ettiğini söyledi.

Davutoğlu, bu duaları aldıklarını belirterek "bu yola çıkmışken işte her ay seslendiğimizde arkamızda artık 77 milyonu da aşmış olan bu ay ki istatistikle nüfusumuzun gücünü hissediyoruz. İzmir’le, Diyarbakır, Tekirdağ’la, Batman arasına psikolojik duvar örmeye çalışanlara fırsat vermesin. Al bayrağımızı bir büyük sembol olarak Avrupa’da yüreklerinde ve ellerinde taşıyan gurbetçilerimize güç versin kuvvet versin. O gurbetçilerimiz ki 70’li yıllarda dövize çevrilir mevduatlarla bir yekun içinde sayılıp, çiziliyordu. Şimdi ise arkalarında G-20 Dönem Başkanlığını üstlenen küresel bir gücün, Türkiye’nin varlığını hissediyorlar" dedi.

"ARKANIZDA KUDRETLİ VE ŞEFKATLİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ VAR"

Türkiye’nin her köşesindeki, Avrupa’nın her şehrindeki vatandaşlara bir kez daha seslenmek istediğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: "Hiç merak etmeyiniz, arkanızda kudretli ve şefkatli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var. Siz uyurken dahi, uyumayan, rüyasında sizlerle beraber olan, size hizmet etmek için gece gündüz çalışan temsilcileriniz var. Bundan emin olunuz, hiçbir ırk, mezhep, din ayrımı gözetmeden bütün vatandaşlarını bağrına basan bir siyaset anlayışı var. Bugün geçen günlerde bir görevli arayarak bir yakınınız arıyor şöyle bir talep için dediğinde şunu söyledim, benim artık yakınım 77 milyon, 77 milyon yakınım var ayrıca özel bir yakınım yok. İşte bizim yaygınlaştırmak istediğimiz, bir muhabbet tohumu gibi bu topraklara ekmek istediğimiz siyaset anlayışı bu"

"BİZ, MERHAMET SİYASETİNİN BUGÜNKÜ TEMSİLCİLERİYİZ"

Yine bu ay içinde gayrimüslim vatandaşların dini temsilcileriyle bir araya geldiklerini söyleyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçen ay hatırlarsanız Alevi cemaatimizin entelektüel ve dini öncüleriyle bir araya gelmiştik, hep beraber sohbet ettik. Gayrimüslim vatandaşlarımızın dini temsilcilerimizle Diyanet İşleri Başkanımızla birlikte çok güzel bir akşam sofrasında birlikte bu toprakların ortak kültürü üzerine konuştuk. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Sünni, Alevi, Türk, Kürt, Arap ve Balkan, Kafkas, Ortadoğu kavmi, lehçesi, dili bizim dilimizdir. Bu topraklar bağrına bastığı insanlara merhamet aşılayan topraklardır. Biz merhamet siyasetinin bugünkü temsilcileriyiz"

"HAZRETİ PEYGAMBERE DÖNÜK HERHANGİ BİR HAKARETE HİÇBİR ZAMAN SESSİZ KALMADIK, KALMAYACAĞIZ"

Paris’te teröre karşı Fransız halkıyla dayanışma için tertiplenen yürüyüşten bahsetmek istediğini hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Evet, Türkiye olarak biz her zaman teröre karşı çıktık, terörden en çok muzdarip olmuş bir millet olarak teröre hiçbir yerde, hiçbir gerekçeyle prim vermedik. Paris’te dünya liderleriyle birlikte yürürken aslında Türkiye adına, İslam dünyası adına hiçbir terör faaliyetinin İslam’la özdeşleştirilemeyeceği gerçeğini haykırmak için oradaydık. Orada Fransa İslam Konseyi temsilcileriyle görüştüğümde şunu söylediler, sizin buradaki mevcudiyetiniz bize güç verdi. Yarın işlerimize daha bir başımız dik gideceğiz. Ama burada şuna da dikkatinizi çekerim, Paris’te de, dünyanın her yerinde de alemlere rahmet olan Hazreti Peygambere dönük herhangi bir hakarete hiçbir zaman sessiz kalmadık, kalmayacağız. Fikir özgürlüğü, karşılıklı saygının başladığı yerle başlar. Birbirine saygı duymayan, inançları muhabbetle karşılamayan, inanç farklılıklarından nefret üretmeye çalışan herkese karşı tavrımız açık ve net olacak. Nitekim Paris’ten, Berlin’e geçtiğimde aynı gün sadece siyasi görüşmeler yapmadım. Ayrıca Berlin merkezinde Mevlana Camisindeki bundan birkaç ay önce bir yatsı namazında yakılan camide yaptığım açıklamayla oradaki vatandaşlarımızla, Müslüman kardeşlerimizle her ırktan buluştuğumda söylediğim şeyi tekrar söylüyorum, eğer Avrupa bir gün gerçekten barışa ve huzura kavuşacaksa bu ancak ve ancak İslam dininin Avrupa’nın asli unsurunu kabul etmekle bu gerçekleşebilir."

Almanya Başbakanı Angela Merkel’le ikili görüşmeler yaptıklarını ve Merkel’in de ’İslam Avrupa’nın otantik asli dinidir’ diyerek bu görüşü teyit ettiğini anlatan Davutoğlu, Merkel’e orada teşekkür ettiğini ifade etti. Ayrıca Almanya’yla Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizmasının kurulduğunu belirten Davutoğlu, Rusya’yla, Yunanistan’la, Irak’la olan mekanizmayı Almanya’yla da ihdas ettiklerini dile getirdi.

BRÜKSEL ZİYARETİ

Almanya’da yaptığı bu görüşmeleri tamamlar mahiyette bu kez Brüksel’e gittiğini belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Brüksel’de biliyorsunuz Avrupa Birliğinde geçen yıl içinde bir yönetim değişikliği oldu, aynen Türkiye’de olduğu gibi. Nasıl Sayın Cumhurbaşkanımız halk oylarıyla seçilerek görevine başlamasının ardından ben Başbakanlığı üstlenmişsem, Avrupa’da da yeni konsey ve komisyon başkanları göreve başlamıştı. Onun için aslında Ekim ayında görevi alır almaz yani 62. Hükümeti kurduktan sonra ilk Bakanlar Kurulu’nda Avrupa Birliği Bakanımıza Ocak ayını Avrupa ayı ilan ediyorum ve Avrupa’nın büyük merkezlerine giderek Avrupalı meslektaşlarımızla görüşmek ve Avrupa Birliği perspektifimizi bir kez daha Avrupa’nın kalbinde haykırmak istiyoruz demiştim, nitekim programlar ona göre cereyan etti."

Brüksel’de, yeni Konsey Başkanı Sayın Tusk ve yeni Komisyon Başkanı Sayın Juncker ile çok faydalı görüşmeler yaptıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Orada yaptığımı görüşmelerde de vurguladım, burada da sizlere hitaben tekrar teyiden söylemek istiyorum, Avrupa bizim asli coğrafyamız ve Türkler Avrupa’nın asli unsurlarıdır. Avrupa tarihi bizim arşivlerimiz olmadan yazılamaz, Avrupa’nın geleceği de biz olmadan yazılamayacak. Üyeliğimize engel çıkarabilirler, birçok psikolojik duvar örmeye çalışabilirler, İslam karşıtları, Türk karşıtları Avrupa’da birçok faaliyet içine girebilirler, ama ne tarihi gerçeği örtebilirler ne bizim irademizi gölgeleyebilirler. Biz Asya’da gerdiğimiz yayı, Avrupa istikametinde attığımız okla bütünleştiriyoruz. Afrika’ya doğru gönderdiğimiz selamla, bütün bir Afro-Avrasya Kıtasının merkez ülkesi olarak her yerde al bayrağı dalgalandırmaya ahdetmişiz. Önümüze çıkarılan engelleri irademizle aşarız, önümüze örülen psikolojik duvarlara merhametimizle aşarız. Hiçbir şey bizim bu kararlı tutumumuzu değiştirmemize sebep olmayacaktır. Brüksel’de tekrar bütün dosyaları gözden geçirdik, ama eminim sizi ve Avrupa’daki vatandaşlarımızı en fazla ilgilendiren husus vize muafiyeti meselesi, bu konuda da kapsamlı görüşmeler yaptık"

LONDRA ZİYARETİ

Başka bir ziyareti de Londra’ya gerçekleştirdiğini belirten Davutoğlu, "Sayın Cameron’la hem ikili ilişkileri hem bölgesel ve küresel gelişmeleri ele aldık. Bir gün içinde 10’u aşkın toplantı da yatırımcılarla bir araya geldik, finans kuruluşlarıyla bir araya geldik, uluslararası ekonomi örgütlerinin analistleriyle bir araya geldik. Türkiye’ye yatırım yapan şirketlerle tek tek görüşmeler yaptık. Size bir müjde mahiyetinde memnuniyetle ifade etmek isterim ki, dünya ekonomisi krizdeyken bütün bu yatırımcılar için Türkiye cazip bir yatırım havzası halinde" dedi.

DAVOS ZİYARETİ

Başbakan Davutoğlu, Davos’ta siyasi ve ekonomik ağırlıklı görüşmeler yaptıklarını anlatarak sözlerine şöyle devam etti: "Şunu ifade etmek isterim Davos’ta, G-20 Dönem Başkanlığı vasfıyla bulunduk. G-20 Dönem Başkanlığındaki perspektifimizi anlattık. Bu perspektif içinde Türk ekonomisinin getirdiği büyük potansiyeli ve en az gelişmiş ülkelerle, dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında bir adalet köprüsü olacağımızı ifade ettim. Gerçekten bugün dünyada ekonomik adalete her zamankinden daha çok ihtiyaç var. Avrupa ve dünyanın her yerinde aslında aynı prensibi haykırıyoruz. Türkiye olarak haykırıyorduk, şimdi G-20 Dönem Başkanı olarak haykırmaya devam edeceğiz. Eğer uluslararası barış olacaksa, uluslararası huzur olacaksa, insanlık bir kardeşlik geleceğine hazırlanacaksa sihirli kelime açıktık adalet, adalet, adalet"

"BUGÜN ULUSLARARASI EKONOMİK KRİZLERİN ARKASINDA ADALETSİZLİK VARDIR"

Uluslararası ekonomik krizlerin arkasında adaletsizliğin olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şunları söyledi: "Eğer Sahra Güney Afrika’da 650 milyon kişi hala elektrikle tanışmamışken, sadece New York’un elektrik tüketimi Afrika tüketimine yakınsa böyle bir düzen dünyadan ekonomik düzen beklemek çok zor. Eğer mülteciler Suriye’de, Irak’ta büyük bir çaresizlik içinde komşu ülkelere kaçarken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi hala hiç bitmeyen kısır hesaplar içine girmişse uluslararası düzeni kurmak çok zor. Davos’ta bunu haykırdık ve adaletin sözcülüğünü yaptık ikili görüşmeler bağlamında. Ürdün Kralı Sayın Abdullah’la, Ukrayna Devlet Başkanı Poroşenko’yla, Finlandiya, Malezya, Sırbistan ve Yeni Zelanda Başbakanlarıyla ve çok sayıda uluslararası örgüt temsilcisiyle görüşmeler yaptık, Türkiye’nin görüşlerini anlattık. Türkiye’yle ilgili bazı karanlık çevrenin üretmeye çalıştığı algı operasyonlarına karşı gerçeği yüzleri haykırdık, haykırmaya devam edeceğiz. Türkiye aydınlık yüzlü insanların, aydınlık geleceğe yürüdüğü bir ülkedir. Türkiye tarihin derinliğinden, istikbalin aydınlığına yürüyen bir ülkedir"

Türkiye’de de misafirleri ağırladıklarını anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dost ve kardeş Azerbaycan’ın Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev misafirimizdi. Dost ve kardeş Filistin halkının Devlet Başkanı Sayın Mahmut Abbas misafirimizdi. Geçen ay içinde AFAD’ın 5. yılını kutlama merasimine katıldığımı da hemen ifade edeyim. Merhamet adaletle birlikte gelir. AFAD bir Türk mucizesidir. Çok kısa bir sürede 5 yıl içinde dünyanın en önemli yardım kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Tekrar dünyanın her yerinde merhametimizi taşıyan AFAD ve diğer kuruluşlarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Ama bir an gözünüzde AFAD törenindeki bir manzarayı canlandırmanızı rica ediyorum. AFAD’ın salona getirdiği çok sayıda Iraklı, Suriyeli Yediziler, Sünniler, Türkmenler, Araplar, Kürtler arasından çocuklar geldiğinde hatırlarsınız kendisini kucaklamak için başımı uzattığım Rua isimli Suriyeli kız birden alnımdan öpmüştü takdir ifadesi için. Sonra öğrendiğimde Rua’nın annesinin Hama’da bir bombardımanda öldüğünü, kardeşleriyle birlikte babaannesiyle Türkiye’ye sığındığını, babasının orada kaldığını ve hiç haber alamadığını öğrendim. Şimdi hepimiz oturduğumuz salonlarda, yanı başımızdaki evladımıza bakalım. Rua yaşındaki kızlara ya da erkek çocuklara bakalım ve onların sizin o sıcak atmosferdeki tebessümlerinizle, yüzünüzdeki tebessümle beslenen güzel yüzlerine bakalım. İşte o çocuklar ile Rua ve benzerleri arasında hiçbir fark yok. Bizim merhametimiz, bizim şefkatimiz o kadar derin ki kendi evlatlarımızla. Vatanlarından sökülüp atılan, rejimin ya da terörün baskısıyla yurtlarını, evlerini terk eden o yavrucaklar arasında bir fark görmüyoruz. Biz engin yürekli insanlarız, bütün vatandaşlarıma teşekkür ediyorum her birinize tek tek. Dünyanın en büyük insanlık dersini vererek bir destan yazıyorsunuz. Herkesin unuttuğu insanlık dersini dünyaya veriyorsunuz"

"AR-GE ÇALIŞMALARI TİCARİLEŞME FAALİYETLERİYLE BİRLİKTE YÜRÜYECEK"

Ayın hemen başında Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunu topladığını hatırlatan Davutoğlu, "Bu, Başbakan olarak ilk kez Başkanlık yaptığım kurul. Türkiye’nin bütün bilim teknolojiyle ilgili bakanlıklarını, kurumlarını, kuruluşlarını bir araya getiren en geniş platform. Yaklaşık 7 saat onlarla Türkiye’nin bilimsel geleceğini konuştuk. İnteraktif bir şekilde tek tek sorular sorarak bilgi aldım. 62. Hükümetin en temel hedefi olarak bilim ve teknolojide yeni bir hamle dönemini başlatma kararlılığını kendileriyle paylaştım ama onlara ev ödevleri de verdim. Artık Ar-Ge çalışmaları ticarileştirme faaliyetleriyle birlikte yürüyecek, artık Türkiye teknoloji tüketen bir ülke değil teknoloji üreten bir ülke olacak" dedi.

"MİLLİ SAVUNMA SANAYİSİNE SAHİP OLMAYAN ÜLKELERİN BAĞIMSIZLIK İDDİALARI SADECE SLOGAN VE KAĞITTA KALIR"

Davutoğlu, savunma konusuna da değinerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yine bu çerçevede gururla katıldığım bir başka toplantı Savunma Sanayi İcra Komitesi toplantısı oldu. Milli Savunma Bakanımızla, Genelkurmay Başkanımızla yine hemen ertesi gün takriben 6 saat süren bir toplantı da Türkiye’nin geleceğini belirleyecek, özgürlüğünü, bağımsızlığını, onurunu koruyacak savunma sanayi projelerini masaya yatırdık. Ve o zaman gururla paylaşmıştım, şimdi tekrar paylaşıyorum, Türkiye’nin ilk milli savaş uçağının ön tasarım kararını aldık. 2023’te inşallah en geç ilk milli savaş uçağımızın prototipi üretilmiş olacak ve semalarımızda artık sadece bizim milli savaş uçağımız uçacak. Düşününüz yıllarca ihmal edilmiş on yıllarca, bir başka projeyi de tamamlama kararı aldık, milli piyade tüfeği üretme projesi. Ayrıca birçok önemli kararı başlangıç noktası olarak ele aldık. Uzay teknolojisi ve füze fırlatma sistemiyle ilgili projeleri başlatma kararı aldık. Kendi savunmasını yapamayan, milli savunma sanayisine sahip olmayan ülkelerin bağımsızlık iddiaları sadece sloganda kalır, kağıtta kalır. Bizden önce hibe yardımları alan bir ülkeydi, yani hibe yardımı şu demek, bir ülke artık benim ülke ismi vermeme gerek yok tahmin edebilirsiniz. Benim şu silahlara ihtiyacım yok sen alabilirsin diyor 30 yıllık, 40 yıllık tankları bize veriyor, bizde onu modernize etmek için başka bir ülkeye gönderiyoruz. Şimdi artık tankı biz yapıyoruz isteyene biz veririz. Savaş uçağını biz yapacağız, semalarımızın özgürlüğünü biz koruyacağız işte büyük Türkiye bu. Hepiniz şöyle oturduğunuz yerde sırtınızı biraz daha gururla bulunduğunuz koltuğa ya da divana yaslayın ve şöyle geniş bir ’Elhamdülillah’ deyin. Elhamdülillah ki artık değil namerde, merde dahi muhtaç olmayan ülkelerin vatandaşlarısınız. Bir ülkenin geleceği nasıl savunma sanayiyle teminat altına alınırsa, huzuru ve istikrarı da ekonomiyle teminat altına alınır."

AİLENİN VE DİNAMİK NÜFUS YAPISININ KORUNMASI EYLEM PROJESİ

Son iki ay içinde her hafta en az bir müjdeyi bir toplumsal kesimle paylaştığını vurgulayan Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu müjdelerden biri bu ay içinde ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması eylem projesi, planı içinde çalışan kadınlarımıza, annelerimize süt izni hakkı olan 12 ayın üzerine bu kez biz yarı zamanlı çalışma imkanı yani 8 saat çalışıyorsanız 4 saat çalışacaksınız ama 8 saatin ücretini almaya devam edeceksiniz. İlk çocuk için 2, ikinci çocuk için 4, üç ve daha fazla sayıda çocuk için 6 aylık yarı zamanlı çalışma hakkı tanıyoruz. Sonra eğer derseniz ki, hala ben çocuklarımı eğitim çağına kadar yanında durmak çocuklarımın ve onlara bakmak istiyorum bu seferde kısmı zamanlı çalışma imkanı vereceğiz, yani çalıştığınız kadar ücret alacaksınız, ama işinizi kaybetmeyeceksiniz. Anneler ve çocuklar artık iş hayatını birini diğerinden ayıran bir badire gibi görmeyecek. Hayırlı evlatlar diliyoruz, hayırlı nesiller diliyoruz. Ayrıca her anneye doğan her çocuk için, ilk çocuk için çeyrek altın 300 lira, ikinci çocuk için yarım altın takriben 400 lira, üçüncü çocuk için tam altın yani takriben 600 lira hediye vereceğiz. Hiçbir ayrım gözetmeden devletimizin hediyesi olarak takdim edeceğiz. 90’lı yıllarda, daha önceki yıllarda şöyle düşünüldü. Nüfus ne kadar az olursa külfet o kadar az olur. Şimdi biz tersini söylüyoruz nüfus çok olsun, bereketimiz de çok olsun, kalkınmamızda daha yüksek olsun"

ÇEYİZ HESABI

"Yine çok güzel gelenekten bugüne gelen bir başka hediyeyi, müjdeyi paylaştık çeyiz hesabı" diyen Davutoğlu, "Yani evliliğe hazırlık mahiyetinde çocukları için çeyiz hesabı açtıran her ailenin 18 yaşına gelen çocuğu için bu hesapta yatan miktarın yüzde 15’ni devlet verecek. Ta ki o günler geldiğinde kimse zorlukla karşılaşmasın. Hazır bunu söylemişken geçen gün inşaat sektörümüzle yaptığımız toplantı da sektörümüze ve halkımıza bir hediye mahiyetinde verdiğim müjdeyi de paylaşmak istiyorum. Bundan sonra ilk ev almak için bir hesap açtıran ve orada para biriktiren herkes ev almak için peşinat yatırdığı zaman yüzde 15 devlet desteği alacak. Yani 5 yıl süresince para biriktiren ve peşinat için bu parayı kullanacak olan vatandaşımız yüzde 15’te devletten para alacak. Eğer bu 4 ya da 3 yıla inerse bu oran yüzde 12 ve yüzde 10’a inecek. Ama bu yönüyle hem konut talebini artırmayı, hem herkesi hani evlenen herkesi gerçek anlamda da bu sefer evlenmeye , hem konut içinde ev sahibi olmaya o anlamda evlenmeye hazırlayacağız"

ESNAFA SESLENDİ

Davutoğlu, esnaf kardeşlerine de seslenmek istediğini belirterek "Geçen ay içinde beni en çok mutlu eden, ama bir esnaf çocuğu olarak da kişisel hatıralarıma götürüp rahmetli babamı anmama vesile olan tören esnaf kardeşlerimizle bir araya geldiğim törendi. Orada da esnaf kardeşlerimizle bazı müjdeleri paylaştım. Bu müjdelerden birisi yüzde 50 kredi sübvansiyonu yanında, kaybolmaya yüz tutmuş meslekler için ve 3 yıllık ustalıktan sonra yeni iş yeri açan esnaf için faizsiz kredi veriyoruz. Hiçbir faiz almadan yeni iş yeri açan 3 yıllık ustalara bu imkanı tanıyacağız. Yine 600 milyonluk sübvansiyon faiz sübvansiyonu için ayırdığımız 600 milyonu, 750 milyona çıkarttık. Bu da milyarlarca ek kredi imkânının esnafa tanınması anlamına geldi" dedi.

PERAKENDE TİCARET YASASI

Perakende Ticaret Yasası’nı Meclis’ten bu ay çıkardıklarını söyleyen Davutoğlu, "O yasada da esnaf için her bir alışveriş merkezinde, AVM’de en az yüzde 5 kontenjan ayrılması ve bu kontenjanlarda da kiraların 4’te 1 nispetinde yüzde 25 olmasını teminat altına aldık. Esnaf kardeşlerim, sizler sosyal hayatımızın, ahlakımızın omurga kesimisiniz, omurgasısınız. Her birinize helal ve bol rızık diliyorum. Biliniz ki artık esnafın Başbakanlık önünde yazar kasa kırdığı dönemler bitti. Sofranız bereketli olsun Ahi Evran öncünüz olsun. Eliniz, kapınız, sofranız herkese açık olsun" diye konuştu.

ÇİFTÇİLERE MÜJDE

Davutoğlu, yine bu çerçevede tarım sektörü, çiftçilerle çok sayıda müjdeyi Tekirdağ’da bir araya geldiği vatandaşlarla görüşmesinde söylediğini kaydederek, "Ayrıca bunları Ankara’da da ifade ettim. Her şeyden önce pirinçte KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indiren kararnameyi imzaladık, pirinç üreticilerine müjde olsun. Mazot desteğini yüzde 5, gübre desteğini yüzde 10 arttırıyoruz bütün çiftçilerimize helali hoş olsun. Sertifikalı fidan desteğini yüzde 50 artırıyoruz fidanlarınız bereketli olsun, her bir gümrah olsun. Kırmızı mercimek, nohut, kuru fasulye gibi her evin sofrasını süsleyen o güzel bereketli nimetler içinde prim desteğini yüzde 100 artırıyoruz. Et ve süt ürüten işletmelere hibeleri yüzde 70 artırıyoruz. Artık tarımda her alanda mesela az bilinir ama çok önemlidir tıbbi ıtri bitkilerde de üretiminde de yine dönüm başına desteği 100 liraya çıkartıyoruz ve bu gittikçe yaygınlaşarak tarımda bereketi, ziraatta, toprakta bizim kadim dostumuz olan toprakta, aziz dostumuz olan toprakta Aşık Veysel’in deyimiyle bu toprakta bereketi artırmaya kararlıyız. Toprak nasıl bereketliyse, istiyoruz ki denizlerimiz de ufukla bereketli olsun" dedi.

DENİZCİLİK SEKTÖRÜNE İKİ ÖNEMLİ MÜJDE

Geçen hafta içinde denizcilik sektörüne de önemli iki müjde verdiğini anlatan Davutoğlu, "Bir taraftan hurda desteği yani ya 28 yaş ortalaması, 28 olan koster filomuzu gençleştirmek için yeni gemi üretimi için destek isteyenlere hurda desteği vereceğiz. Eski gemiye hurdayı çıkarırken yeni gemilerle filolarımızı güçlendireceğiz. İhracata yönelik krediler için kredi garanti fonunu harekete geçiriyoruz. Gördüğünüz gibi hiçbir sektörü ihmal etmiyoruz" şeklinde konuştu.

KOBİLERE MÜJDE

Hafta içinde KOBİ’lerle bir araya geldiklerini hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "KOBİ’lerimiz işletme sayısı itibariyle işletmelerimizin yaklaşık yüzde 99.7’sini, istihdam itibariyle yüzde 77’sini, katma değer itibariyle yüzde 55’ni temsil ediyor. KOBİ’ler ayaktaysa, güçlüyse hem şehirlerimiz büyüyor hem ülke ekonomimiz büyüyor, hem de küresel rekabetimiz yükseliyor. KOBİ’lerimizde kriz oldu mu ülke ekonomisinin toparlanması mümkün değil, onun için KOBİ’lerimize özel önem veriyoruz ve KOBİ’lerimizin eksiklerini tek tek tespit ediyoruz. Gördük ki kurumsallaşma ve markalaşmada KOBİ’lerimizin desteğe ihtiyacı var. Bu açıkladığım destek paketinde kurumsallaşma ve markalaşmayla ilgili olarak işletme başına 150 bin Türk Lirası destek vermeye karar verdik. Toplamda 100 milyon Türk Liralık desteği KOBİ’lerimize aktaracağız. Yine işgücü, işbirliği ve işgücü anlamında teknolojik işbirliği ve katma değeri artırmak için eğer KOBİ’lerimiz bir araya gelirse, üç işletme bir araya geldiğinde onlara 300 bin lira hibe, 1 milyon 200 bin lirada geri ödemeli yani kredili şeklinde destekte bulunacağız. Yine KOBİ’lerimizin teknolojik altyapısı gelişsin, inovasyon ve Ar-Ge gücü artsın diye bu anlamda da verdiğimiz destekleri yüzde 50 artırıyoruz. Bütün bu desteklerde kadınlarımıza ve engellilerimize de özel imkanlar getiriyoruz"

Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Gördüğünüz gibi 1 ay içinde hem Türkiye’nin her yerinde vatandaşlarımızla kucaklaştık, hem Avrupa’da vatandaşlarımızla kucaklaştık, çok sayıda yurt dışı temas yaptık, içeride yapısal reformlar gerçekleştirdik ve esnafa, çalışan kadınlarımıza, annelerimize, çiftçilerimize, denizcilerimize, inşaat sektörüne, ev almak isteyenlere, evlenmek isteyenlere, çocuk sahibi olanlara, KOBİ’lere velhasıl bütün vatandaşlarımıza dönük olarak acaba yeni yıla nasıl güzel haberlerle başlatabiliriz diye büyük bir çaba içinde olduk. Ve bunları yaparken de sakın kimse yanlış bir hesap içine girmesin, bütçe disiplinimizi hiç bozmadık."

Türkiye’nin bütçesinin şu an hala Avrupa’nın en güçlü bütçelerinden biri olduğunu anlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bütçe açığı diye bir sıkıntımız, derdimiz yok. Hamdolsun cari ticaret açığımız süratle düşüyor. Son açıklanan rakamlar bu konuda büyük ümit veriyor. Ayrıca, hepiniz Ocak ayında istatistikleri takip ettiniz enflasyon düşüyor, faizler düşüyor, cari açık düşüyor, üretim artıyor işte bereketlenen Türkiye’nin küresel bir güç haline dönüşmesinin ayak sesleridir bunlar değerli vatandaşlarım ayak sesleri. Bu ayak sesleri yavaş yavaş önce ülke içinde, sonra çevre bölgelerde, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da ve dünyanın her yerinde hissedilecek duyulacak. Bu ayak sesleri siyasi istikrarın ayak sesleridir, bu ayak sesleri toplumsal barışın, huzurun ve kardeşliğin ayak sesleridir. Sofranız bereketli, yüreğiniz kavi, zihniniz açık, geleceğiniz parlak olsun. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin, ülkenin geleceğini kaim eylesin."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tunç: “Çocuk gülerse dünya güler ama bugün Filistin’de çocuklar ağlıyor” Ankara’da düzenlenen "Türkiye Yüzyılında Çocuk Hukuku Paneli"nde konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Filistin’de çocuklar ağlıyor. Küresel sistem dediğimiz ülkeler buna seyirci kalıyor“ dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da bir otelde düzenlenen ‘Türkiye Yüzyılında Çocuk Hukuku Paneli’nde konuştu. Sözlerine çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlayarak başlayan Bakan Tunç, çocuk haklarının yalnızca bugün dile getirdikleri bir husus olmadığını, sürekli hatırladıklarını vurguladı. Dünyanın Filistin’de yaşanan zulme sessiz kaldığını ifade eden Bakan Tunç, “Çocuk gülerse dünya güler ama bugün Filistin’de çocuklar ağlıyor. 1917 yılından bu yana Filistin’de zulüm var. Mazlumlara işkence var. 7 Ekim tarihinden bu yana İsrail saldırılarında şehit edilen mazlumlar var. 37 bin Filistinli şehit edildi. Bunun 15 binden fazlası çocuk, yüzde 70’ini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Küresel sistem dediğimiz ülkeler buna seyirci kalıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararlar dünya siyasi tarihine birer kara leke olarak geçiyor. Türkiye, Gazze’ye yardıma koşan ülkelerin en başında. Filistin’deki çocukların katledilmemesi için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz” diyerek, mazlumların yanında olduklarını belirtti. “Çocuklarımız en değerli varlıklarımız” Çocuk hukukundan bahseden Tunç, Türkiye’nin çocukların üstün yararını savunan bir ülke olduğunu dile getirdi. Anayasa değişiklikleri başta olmak üzere çocuklara yönelik önemli düzenlemeleri hayata geçirdiklerinden bahseden Tunç, “1982 Anayasamızda çocuk hakları maalesef unutulmuştu. Dolayısıyla 2010 Anayasa değişikliğiyle çocuk hakları ilk kez anayasaya girdi. Çocukların her türlü istismardan korunmasıyla ilgili önlemler tekrardan hatırlatıldı. 2010 Anayasa değişikliği bu açıdan çok önemli. ’Devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları korumaya alır’ şeklindeki düzenlemeyle aileye güçlü toplumun geleceği olan çocuklarımızın her türlü kötü muameleden korunması anlamında devlete düşen görevler anayasada açık ve ayrıntılı güncellenmiş oldu. Çocuklarımız en değerli varlıklarımız. Onlara zarar gelmesini hiçbir anne baba istemez, devlette istemez. Onlar çevresindeki tehlikelere karşı en savunmasız toplum kesimi. Başta anne babaya ve devlete çok önemli bir görev düşüyor. Dolayısıyla aile korunacak ki, içerisindeki kadın da, çocuk da korunabilsin” dedi. Bu kapsamda önemli düzenlemeleri hayata geçirdiklerini ifade eden Bakan Tunç, şunları söyledi: “2003 yılında aile mahkemelerini kurduk. 2003 yılına kadar aile mahkemeleri yoktu, diğer mahkemeler içerisinde aileyle ilgili, boşanmayla ilgili, kadınlarımızın, çocuklarımızın mahkeme süreçlerinde nasıl sıkıntılar çektiğini biliyorduk. 2011 yılında da Aile Bakanlığı kuruldu. İçerisinde çocuk hakları ve hizmetleriyle ilgili yapısal düzenlemeler yapıldı. Kadını ve çocuğu koruyan önemli değişiklikler oldu.” Program toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. Panele Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ile birçok yargı mensubu katıldı.
Aydın Kuşadası’nda çocukların 23 Nisan coşkusu devam ediyor Kuşadası’nda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı coşkusu devam ediyor. Çocuklar kendilerine özel bayramda, Kuşadası Belediyesi tarafından İsmail Cem Dostluk ve Barış Meydanı’nda, kurulan ücretsiz lunapark oyuncaklarıyla doyasıya eğleniyor. Gün boyu doyasıya eğlenen çocukların aileleri, Başkan Ömer Günel’e çocuklara böyle bir imkan sunduğu için teşekkür etti. Kuşadası’nda, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında İsmail Cem Dostluk ve Barış Meydanı’nda lunapark oyuncakları kuruldu. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’in çocuklara hediye ettiği oyun alanına 23 Nisan’da ilgi yoğun oldu. Aileleriyle birlikte alana gelen çocuklar atlıkarınca ve dönme dolaba binip, sevilen çizgi film karakterleri olan Red Kit, Dalton Kardeşler ve Hulk heykellerinin önünde de bol bol fotoğraf çektirdi. Çocukların sosyalleşmesini de sağlayan oyun alanı, 29 Nisan’a kadar her gün 11.00-18.30 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. “Başkan Günel’e teşekkür” Oğluyla birlikte lunapark oyun alanına gelen Bahar Önel, "Bugün bizim için çok anlamlı bir gün. 23 Nisan coşkusunu statta kutladıktan sonra ailece lunapark oyun alanına geldik. Çok keyifli vakit geçiriyoruz. Çocuklarımıza bu imkanı sunan Belediye Başkanımız Ömer Günel’e teşekkür ederim” dedi. Çocuklara yönelik aktivitelerin önemine değinen Canan İncetellikara ise, “Böyle etkinliklerin olması hem bizleri hem çocuklarımızı çok mutlu ediyor. Başkanımıza çocuklarımızı ve bizleri her zaman düşündüğü için çok teşekkür ediyorum” dedi.
Ankara ASO’da Oda Meclisi toplantısı gerçekleştirildi Ankara Sanayi Odası (ASO) Oda Meclisi ile 2’inci ve 3’üncü OSB Müteşebbis Heyet Müşterek Toplantısı gerçekleştirildi. ASO Oda Meclisi ile 2’inci ve 3’üncü OSB Müteşebbis Heyet Müşterek toplantısı ASO meclis toplantı salonunda gerçekleştirildi. Programda konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, faiz oranlarının üretici üzerinde olumsuz etki oluşturabileceğini ve enflasyonun sabit tutulması için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini belirtti. Vergi borçlarının ertelenmesinin sanayii esnafı açısından rahatlatıcı olabileceğini aktaran Ardıç, üretimde sermaye kadar insan kaynağının da önemli olduğunu ve sanayide çalışacak personelin de yetiştirilmesi gerektiğine dikkati çekti. ASO Başkanı Ardıç, “Geçtiğimiz ay yapılan yerel seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Yeniden seçilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’ı, İlçe Belediye Başkanlarımızı ve Belediye Meclis Üyelerimizi tebrik ediyor, görevlerinde başarılar diliyorum. Ankara Sanayi Odası olarak, yerel yönetimlerimizle iş birliğimizi daha da güçlendirerek, Başkentimizin ve ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Belediye Başkanlarımızın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da, ‘Başkentin sanayiinden sanayinin ve teknolojinin başkentine’ hedefimize ulaşmada destek olmaya devam edeceklerine gönülden inanıyorum” dedi. “Yüksek faiz, üretici kesim açısından finansman maliyetlerinin artması anlamına gelmektedir” Ekonomik yapıda ortaya çıkan belirsizliklerin sanayicinin üretim gücünün azalmasına neden olduğunu belirten Ardıç, “Özellikle yüksek enflasyon, belirsizliği önemli ölçüde arttırmıştır. Diğer taraftan yüksek faiz, üretici kesim açısından finansman maliyetlerinin artması anlamına gelmektedir. Makroekonomik ve finansal belirsizlikten, yüksek finansman maliyetlerinden olumsuz etkilenen üretim kesimi, enflasyonun makul seviyelere indirilmesi ve oynaklığının azaltılması hedefiyle son dönemde politika faizi artırımlarına da razı olmuştu” şeklinde konuştu. Parasal sıkılaşma politikalarında beklenen sonuçların alınamadığını, ekonominin mevcut durumda aynı anda hem yüksek faiz hem de yüksek enflasyon kıskacında kaldığını savunan Ardıç, “Bu süreç, yurt içinde belirsizliği artırmakta, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açmakta ve uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındırmaktadır. Tüm bunlar, reel sektör olarak bizlerin yaşadığı zorlukların derecesini ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı. "Ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılması biz sanayicileri daha da zor durumda bırakmıştır" Başkan Ardıç, “Yüksek faiz koşullarında reel sektörün krediye ulaşma maliyetleri zorlaşırken, diğer taraftan ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılması biz sanayicileri daha da zor durumda bırakmıştır. Ticari kredi kartları enflasyon arttırıcı bir etkiden daha ziyade arz tarafına katkısı olduğundan enflasyonu düşürücü bir etkiye sahiptir. Limitlerin yeniden gözden geçirilerek revize edilmesi, biz sanayicilerin nakit ihtiyacına bir nebze de olsa katkı sağlayacaktır” dedi. Başta enflasyon olmak üzere birçok makro değişkenin dengelenmesinde ekonominin arz tarafının canlı kalması gerektiğini ifade eden Ardıç, “Krediye ulaşmanın zor olduğu bu dönemde, vergi borçlarının ertelenmesi ya da taksitlendirilmesi, reel sektörün üretime devam edebilmesi ve ayakta kalabilmesi için hayati öneme sahiptir. Ülkemizdeki birçok işletme öz kaynağı yetersiz olduğu için üretimini sürdürebilmek ve yeni yatırımlar için krediye ihtiyaç duymaktadır. Ülkemizin ekonomisine katkıda bulunmaya çalışan sanayicilerimiz, borçlanma suretiyle aktiflerinde gerçekleşen artışlar üzerinden enflasyon vergisi ödemek zorunda bırakılmaktadır. İşletme bilançolarının aktiflerindeki artış üzerinden alınacak enflasyon vergisi, özü itibariyle bir varlık vergisine dönüşecektir. Ticarete konu olmayan ancak aktifte yer alan bir varlığın, enflasyon nedeniyle artan değerinin vergilendirilmesi, biz sanayicilere ilave bir maliyet getirecektir” şeklinde konuştu. Enflasyon düzeltme işlemlerinin, 31.12.2023 bilançolarına uygulandığı gibi 2024 yılı geçici vergi dönemlerinde de vergisiz olarak uygulanmasının, ülke ekonomisi açısından daha faydalı olacağını aktaran Ardıç, “Diğer taraftan, ülkemize yeni ihracat ve yatırım imkânları sağlamak için uğraş verirken, üretimde liderlik edenler vize kuyruklarında bekletiliyor ve birçoğumuz da maalesef vize alamıyor. Malların serbest dolaşımı için karşılıklı imza atıyoruz, malları serbest dolaştırıyoruz, ancak bunları üreten sanayicilerimiz, sınırda bekletiliyor. Bu uygulama biz sanayiciler için ‘tarife dışı engel’ halini almıştır” ifadelerini kullandı. İşsiz sayısının 2023 yılında bir önceki yıla göre 318 bin kişi azalarak 3 milyon 264 bin kişi olduğunu, işsizlik oranının ise 1 puan azalarak yüzde 9,4 seviyesinde gerçekleştiğini dile getiren Ardıç, “İşsizliğin tek haneye gelmesi önemli, peki doğru beşeri sermaye yetiştiriyor muyuz? Ürettiğimiz beşeri sermayeyi doğru kullanıyor muyuz?” dedi. “18 yaşına gelen her vatandaşın mutlaka üniversiteye gitmesi gerektiğine ve gitmediğinde cahil kalacağına inanan tek ülkeyiz” Son 20 yılda üniversite sayısı 3 kat artarken, öğrenci sayısının 4,5 kat arttığını ve 208 üniversitede 7 milyon öğrencinin eğitim gördüğünü, her yıl 1 milyona yakın mezun verildiğini aktaran Başkan Ardıç, “Yükseköğretime yönelik artan talep ve hızla yükselen üniversite mezunu sayısı, işgücü piyasasında son 10 yıldır etkileri giderek daha belirgin hale gelen önemli değişimlere neden olmuştur. Enteresandır ki 18 yaşına gelen her vatandaşın mutlaka üniversiteye gitmesi gerektiğine ve gitmediğinde cahil kalacağına inanan tek ülkeyiz. Türkiye’nin nüfusu hayatta hiçbir işkolunda uzmanlaşamamış, 25-30 yaşına kadar ekonomik döngüye girememiş, üretici konumuna geçememiş milyonlarca diplomalı işsizle doludur” şeklinde konuştu. "Üniversiteye akademik eğitime yatkınlığı olanlar gitmeli" Her gencin üniversite mezunu olmasının şart olmadığını ama bir meslek sahibi olmasının şart olduğunu dile getiren Ardıç, “Üniversiteye akademik eğitime yatkınlığı olanlar gitmeli. Ama bizim eğitim sistemimizde, akademik hiçbir başarı vaat etmeyen gençlerimiz de üniversite okuyor, bir şekilde mezun da oluyor ve diplomalı işsizler ordusuna katılıyor. Milyonlarca genç, yanlış planlanmış bir eğitim sisteminde hayatlarının en az 4-5 yılını ziyan ediyor ve erken yaşta geçerli bir mesleğin sahibi olup üretici konumuna geçme şansını ne yazık ki kaybediyor” dedi. "Ülkemizin ihracat katma değerini artıracak vizyon projesi ASO Ankara Teknoloji Üssü için harekete geçtik" Başkan Ardıç, “Değerli meclis üyeleri, geçen haftalarda basının çok dikkatini çeken ve sizlerin de takdirlerine şayan olacağını düşündüğüm, ülkemizin en büyük teknoloji üssünü kurmak için ilk adımı attık. Ülkemizin ihracat katma değerini artıracak vizyon projesi ASO Ankara Teknoloji Üssü için harekete geçtik. 1,2 milyon metrekare alanda kurulması planlanan Ankara Teknoloji Üssü, sanayi ile teknoloji tabanlı girişimciliği bir araya getirecek. Ankara Teknoloji Üssü’nde Ar-Ge ve inovasyon süreçleri direkt olarak üretime yönelik yapılacak. Türkiye’nin en büyük teknoloji üssü ile ülkemizin yüksek katma değerli bir ekonomiye kavuşması için gerekli dönüşümün hızlanacağına inanıyor ve heyecanlanıyorum” ifadelerine yer verdi.
Yozgat Abdülhamid Han döneminde inşa ettirilmişti, asırlık Yozgat Saat Kulesi uzun bir aradan sonra yeniden vakti gösterdi İkinci Abdülhamid Han döneminde temelleri atılan ve 1908 yılında dönemin Belediye Başkanı Tevfik Zade Ahmet Bey tarafından inşa edilen 116 yıllık tarihi Saat Kulesinin saati, uzun bir aradan sonra bakım ve onarımı yapılarak yeniden vakti gösterir hale getirildi. Şehrin merkezinde bir asrı geçkin süredir ayakta duran tarihi Saat Kulesi tüm ihtişamıyla göz kamaştırıyor. 1908 yılında dönemin Belediye Başkanı Tevfik Zade Ahmet Bey’in zamanında yaptırılan tarihi kule, zemin kat ve çanın bulunduğu kısımlarla birlikte 7 kattan oluşuyor. Sarı kesme taşlardan inşa edilen kulede 4 saat bulunurken her saat başında çanlar şehrin birçok noktasından duyuluyor. Yıllarca şehre kimlik katan ancak son yıllarda ilgisizlikten saati çalışmayan tarihi Saat Kulesinin tekrardan işler hale getirilmesi için Yozgat Belediyesi harekete geçti. Göreve yeni gelen Belediye Başkanı Kazım Arslan’ın ilk icraatlarından birisi de kulenin saat mekanizmasının yeniden onarılıp tamir ettirilerek şehre kazandırılması oldu. Tarihi Saat Kulesi, bakım ve onarım çalışmalarının ardından ilk günkü gibi işler hale getirilerek şehrin hizmetine sunuldu. Kentin önemli bir sembolü olan Saat Kulesinin yeniden çalışır hale getirilmesi vatandaşları da mutlu etti. “Geleceğe taşımak bizim vazifemiz” Saat Kulesinin Yozgat’ın en önemli sembollerinden birisi olduğunu söyleyen Yozgat Belediye Başkanı Kazım Arslan, “Saat kulemizin sembol olarak yaşaması lazım. Yaklaşık 5-6 yıldır kulemizdeki saat çalışmıyordu. Göreve başladık ve bu konuda vatandaşlarımdan gelen talebi de dikkate alarak bakım ve onarım çalışması yaptık. Bugünden itibaren Saat Kulemiz çalışır duruma geldi. Hemşerilerimiz de bu durumdan memnun kaldılar. 2. Abdülhamid Döneminde şehirlerin gelişmesine yönelik taşra illerinde birtakım çalışmalar yapılmıştı. O dönemde Yozgat’ta yapılan Hamidiye Çeşmesi, Yozgat Lisesi ve Saat Kulesi gibi yapılar başlatılan çalışmalardandı. Tabi ki bu eserleri de sağlam bir şekilde geleceğe taşımakta bizim vazifemiz.” dedi. Belediye Başkanı Arslan’a teşekkür eden vatandaşlardan Rasim Demirkapak ise Saat Kulesinin Yozgat’ın önemli simgelerinden olduğunu belirterek kulenin saatinin çalışmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.
Antalya Mobil Kuaför ilçelerde bin 658 vatandaşa hizmet verdi Antalya Büyükşehir Belediyesi, Mobil Kuaför Tırı ile Serik, Manavgat, Korkuteli, Alanya, Demre, Elmalı, Gazipaşa, Kumluca, Akseki, İbradı ve Kaş’ta 1658 vatandaşa ücretsiz saç kesimi ve bakımı yaptı. Antalya Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Mobil Kuaför Tırı, Batı’dan Doğu’ya kırsal bölgeleri karış karış dolaşarak ücretsiz kuaförlük hizmeti sunmaya devam ediyor. Mobil Kuaför’ün son durağı Serik, Korkuteli, Alanya, Demre, Elmalı, Gazipaşa, Kumluca, Akseki, İbradı ve Kaş ilçeleri oldu. Genç, yaşlı ve çocukların saç kesimi, cilt bakımı, tıraş, el ve ayak bakımı yapıldı. Rahatsızlığı ya da engeli nedeniyle gelemeyecek durumda olan vatandaşlara da evlerinde hizmet sunuldu. Serik’in 7 mahallesinde 85 vatandaşa kişisel bakım yapıldı. Mobil Kuaför 2 gün boyunca Manavgat’ın Yaylaalan, Dolbazlar, Sülek ve Aksaz mahallerinde 172 vatandaşa hizmet verdi. Mobil Kuaför Tırı, Alanya’da Gümüşgöze, Yenice, Burçaklar, Güney, Orhan, Karamanlar, Saburlar ve Çakallar mahallelerinde 85 vatandaşa; Güzelbağ ve Dimçayı İlköğretim Okullarında 259 öğrenci olmak üzere toplam 344 kişiye ulaştı. Alanya’nın ardından Gazipaşa’da 116, Akseki ve İbradı 246 vatandaşa daha kuaför hizmet götürüldü. Batı ilçelerine de gitti Mobil Kuaför Tırı’nın batı ilçelerdeki ilk durağı ise Korkuteli’nin Osmankalfalar ve Garipçe mahalleleri oldu. İki mahallede 136 vatandaşa hizmet verildi. Elmalı’ya geçen Mobil Kuaför, Büyüksöyle, Küçüksöyle, Kışla, Yalnızdam, Armutlu, Avşar ve Çobanisa mahallelerinde 154 kadın, genç yaşlı ve çocuğa hizmet götürdü. Demre’nin Çağman, Belören, Köşkerler Kapaklı Davazlar ve Gürses mahallerinde 170 vatandaşa, Kaş’ta 150 ve Kumluca’da 85 vatandaşa kuaförlük hizmeti sunuldu. Vatandaşlar Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e hizmetin ayaklarına kadar gelmesinden dolayı teşekkür etti.