POLİTİKA - 17 Aralık 2014 Çarşamba 19:55

Davutoğlu: 'Bizim için 17 Aralık sadece...'

A
A
A
Davutoğlu: 'Bizim için 17 Aralık sadece...'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Bizim için 17 Aralık sadece Şeb-i Arus'tur, sadece vuslattır ve sadece Şeb-i Arus, sadece vuslat olarak kalacaktır” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Hz. Mevlana’nın 741. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri’ne katılan misafirlerine verilen akşam yemeğine katıldı. Vuslat ve Şeb-i Arus’un varlık bilincinin oluşmasında en önemli zeminlerinden birini teşkil ettiğini ifade eden Davutoğlu, “Aslında Hz. Mevlana aşkın piri vuslat ile kastettiği nihai varlık idrakine ulaşmak, bu çerçevede onun mesnevisinin her bir beyti öğüdünün her bir zerresi aslında bir varlık bilincini bize tekrar tekrar yansıtır. Bu çerçevede o bizim Mesnevi'miz bir vahdet dükkanıdır. 'Onda birden gayri şey görürsen puttur derken' aslında hepimizin varlık bilincini nihai anlamda varlık bilincini Allah’u Teala’nın idraki ile özleştiren ve bize var oluşumuza anlam katan bütün hususiyetleri tekrar tekrar inşa eden bir bilim sunar. Anadolu irfanı Hz. Mevlana ile birlikte bu var oluş bilincini bir medeniyet idrakine o medeniyeti bir adalet felsefesine ve o adalet felsefesini de köklü bir devlet geleneğine dönüştürmüştür. O açıdan baktığımızda her sene biz Şeb-i Arus ile birlikte tekrar tekrar var oluşumuzu idrak eder, bu idrak ile hayatımıza ve hayatımızın nihai aşaması olan Şeb-i Arus’a ulaşabilmek için ve hayırlı bir akıbet için çaba sarf ederiz” dedi.

“HZ. MEVLANA TARİHİMİZİN VE MEDENİYETİMİZİN YÜRÜYEN TİMSALİDİR”

Var oluş idraki kadar insan hayatına anlam katan tarihi idrakın da önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Çünkü nihai olarak insanoğlunun tarih içindeki var oluşu bir şekilde zamana kattığı anlamla şekillenir, biçimlenir ve gelecek nesillere aktarılır. Bu anlamda Hz. Mevlana’nın Anadolu topraklarına getirdiği o engin idrak aslında Anadolu topraklarında da bir köklü medeniyetin yeni bir tarihin inşasını mümkün kılmıştır. 12. 13. asrın Anadolu’su anlaşılmadan bugün bize itikal eden güçlü bilinç ve bize itikal eden tarihi sorumluluk da anlaşılamaz. Belh’ten hareket ederek bütün kadim medeniyet merkezlerini neredeyse adım adım dolaşıp o medeniyet merkezlerinden elde ettiği köklü bilinci Anadolu’ya taşıyan bu büyük insan aslında tek başına tarihimizin ve medeniyetimizin yürüyen timsalidir. Ve bununla birlikte yürüyenler onun öncesi ve onun sonrasında bu irat ile tarihi şekillendirenler bugün bu topraklarda bizim onunla yaşamımızı ve gerçek bir medeniyet kültürünü inşa etmemizi sağlayan öncülerdir.

Bu çerçevede 12. 13. yüzyılda ve daha sonraki dönemlerde Anadolu’da oluşan o büyük harman aslında medeniyetler tarihinin belki de en bil ut en bereketli dönemini yansıtır. Bir taraftan Moğolların siyasi baskısı, Haçlılar ve bununla tarumar edilmiş gibi görünen toprak ama öbür tarafta Hz. Mevlana ile Hacı Bektaşi Veli ile ve ondan bir asır sonra Muhittin Arabi ile Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya çok genç bir coğrafyadan Anadolu’ya irfan tohumlarını ektik. Hepsini rahmetle anıyoruz. Ve bu irfan tohumları farklı dillerde farklı üsluplarla ifade edilmiş olsalar da hepsi aynı gerçeğe yönelmiştir” diye konuştu.

“HEPİMİZ TEK BİR ŞEY İÇİN O VUSLAT ANI İÇİN YAŞIYORUZ"

Başbakan Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün aslında bu tarihi idrak çerçevesinde hem ülkemizin hem çevre bölge açısından hem insanlığın ihtiyaç hissettiği muhtaç olduğu medeniyet aşısı işte ta, Mesnevi'nin içinde gizli o aşk, o varlık bilinci, o muhabbet, o engin deryadır. Biz ister bilim dünyasında ister irfan dünyasında ister sosyal hayatta, siyaset hayatta olalım hepimizin nihai kertede takip etmesi yol Hz. Mevlana ile sembolleşen Hz. Mevlana ile bu topraklara bir şekilde bir çınar gibi bir tohum gibi yükselen bu zaman idrakini yeniden inşa etmektir. Aynı şekilde Hz. Mevlana bir adalet felsefesini de bütün o idrakini de bu varlık ve tarih idraki ile bütüncül olarak bize verir. ‘Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol’ diye biten yedi öğüdüyle aslında sadece Anadolu topraklarında o gün yaşayanlara değil, sadece o dönemlerde itimat ettiği şu veya etnik veya mezhebi dini anlayışlara değil, coğrafyaları mekanları ve bir anlamda insanı sınırlayan bütün sınırları asırları aşan bir ahlak bilincini de bugüne kadar yansıtan o engin irfanın ürünleri olmuştur. Adalet onun diliyle meyve ağacı sulamaktır. Zulüm ise diken ağacı sulamaktır. Adaleti inşa etmek için yola çıkanlar, olduğu gibi görünmek, göründüğü gibi olmak durumundalar.

Hz. Mevlana’nın her bir beytinde her bir nasihatinde kendini gösteren temel hususiyet nihai noktada işte bugün vuslat idraki ile gördüğümüz derinden hissettiğimiz o engin irfanı yansıtır. Vuslat bu anlamda Rabbimizle kavuşmak, Rabbimizin yarattığı eşrefi mahlukat olan her insanla göz göze baktığımızda o aşkı yaşamak ve tarihi bir akış içinde bir sorumluluk bilinciyle o vuslata hazır olmak için gece gündüz irfanı özü ve adalet anlayışını hakim kılmak çaba sarf etmektir. Hepimiz aslında tek bir şey için o vuslat anı için yaşıyoruz. O vuslat anına ulaştığımızda elde ettiğimiz ve edeceklerimiz bir anlamda bizim hayatımıza anlam katan yegane semerelerdir.”

“17 ARALIK SADECE ŞEB-İ ARUS'TUR, SADECE VUSLATTIR”

Başbakan Davutoğlu konuşmasında, “Millet ile devletin vuslatı da aslında bugün siyasi anlamda hepimizin üzerinde tefekkür ve tezekkür etmemiz gereken bir olgudur. Biz hayatımızın her bir safhasını her bir alanını nasıl son anımızdaki vuslat ile ilişkilendiriyorsak, siyasetimizdeki temel felsefeyi de millet ile devletin vuslatı buluşması üzerine inşa ediyoruz. Bu anlamda geçen sene tam da bugün gerçekten hepimizi ciddi bir şekilde muhasebeye sevk eden bir süreç başlatılmıştı.

17 Aralık 2013’de tam da biz Sayın Cumhurbaşkanımızla burada Konya’da tekrar Konyalılarla bir vuslat günü buluşmak için yola çıktığımızda Türkiye’de bazı çevreler bir başka o vuslatı koparacak o vuslatının anlamını kaydıracak bir başka oyun ve düzen içine girdiler. Ve 17 Aralık'ın o engin irfanını dışına anlam taşıyan diğer bir komplonun oyunun düzenin parçası olarak Türkiye’nin geleceğini karartacak bir dizi olayların planlaması içine girdiler. Bugün bir yıl sonra tekrar bu bir yılın muhasebesini yaptığımızda; geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanımız buraya geldiğimizde ben kendisine 'Sayın Başbakanımız' diye hitap etmiştim. Bugün bir yıl içerisinde yaşanan zorlu mücadelelerden sonra ve milli iradeye darbe vurma teşebbüslerinde sonra kendisine 10 Ağustos’ta tecelli eden milli iradenin bir işareti olarak 'Sayın Cumhurbaşkanım hoş geldiniz' demekle büyük onur duyuyorum. 17 Aralığın adını karalamak isteyen 17 Aralık’ta başka yıl dönümleri neredeyse hayal edenlerin aksine başta Sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği engin dirayet, daha sonra milletimizin ve bu çabalar karşısında kendi içinden çıkan temsilcilerin sahip çıkması ve 30 Mart’ta sonrada 10 Ağustos’ta çok güçlü milli irade dersi vermesiyle bütün bu oyunlar akamete uğradı. Bir kez daha Konya’da bir 17 Aralık gününde şunu ifade etmek isterim ki; bizim için 17 Aralık sadece ‘Şeb-i Arus’tur, sadece vuslattır ve sadece ‘Şeb-i Arus’ sadece vuslat olarak kalacaktır. O mübarek günde millet ile devletin buluşmasını vuslatını engellemek isteyenler bundan sonra hangi gerekçeyle ve hangi günde böyle bir çalışma içerisine girerlerse girsinler onları bütün çabalarını akamete çıkarmakta bizim için ulvi bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Dedeman Oteli’ndeki akşam yemeğine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çad Başbakanı Kalzeube Payimi Deubet, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Konya Valisi Muammer Erol, AK Parti Milletvekilleri, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ile Konya protokolü ve davetliler katıldı.

H.İBRAHİM PARLAK-SELMAN AYAS

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Görevi başında kalp krizi geçiren uzman çavuş son yolcuğuna uğurlandı Kastamonu’da görevi başında kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden Jandarma Uzman Çavuş Muhammet Eyüp Kolukısa, memleketi Gaziantep’te düzenlenen cenaze töreninin ardından son yolcuğuna uğurlandı. Kastamonu Pınarbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı’nda görevli Jandarma Uzman Çavuş Muhammet Eyüp Kolukısa, görevi başında kalp krizi geçirdi. Silah arkadaşlarının yardımıyla önce Pınarbaşı İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Uzman Çavuş Muhammet Eyüp Kolukısa, ilk müdahalenin ardından Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Uzman Çavuş Kolukısa, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Memleketinde düzenlenen törenle son yolcuğuna uğurlandı Jandarma Uzman Çavuş Muhammet Eyüp Kolukısa, dün Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı’nda düzenlenen törenin arından memleketi Gaziantep’e getirildi. Uzman Çavuş Kolukısa için Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi Bahaeddin Nakipoğlu Cami’de cenaze töreni düzenlendi. Kolukısa, kılınan cenaze namazının ardından son yolcuğuna uğurlandı. Törene Jandarma Uzman Çavuş Muhammet Eyüp Kolukısa’nın ailesi ve yakınlarının yanı sıra Gaziantep İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Halil Şen, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Erdin Kaya, İl Emniyet Müdürü Celal Özcan, kent protokolü ile vatandaşlar katıldı.
Kayseri Büyükkılıç’tan Pınarbaşı’nda muhtarlar zirvesi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Pınarbaşı ilçesinde 122 mahalle muhtarıyla istişare toplantısı gerçekleştirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; barajları, hamamları, Süleyman Şah Türbesi ve Türklük Anıtı ile bilinen Pınarbaşı ilçesini ziyaret ederek, ilçede görev yapan 122 mahalle muhtarıyla bir araya geldi. Pınarbaşı Sosyal Yaşam Merkezi’nde gerçekleşen toplantıya Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra Cumhur İttifakı Pınarbaşı Belediye Başkan Adayı Menduh Uzunluoğlu, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları Ali Hasdal ve Mustafa Türkmen, daire başkanları, KASKİ Genel Müdürü Yavuz Çağan ile mahalle muhtarları katıldı. Kırsal bölgelere hizmet ulaştırma noktasında en büyük destekçileri olan muhtarlarla bir araya geldiklerini ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, “Yeni dönemde seçilen muhtarlarımıza hayırlı olsun dileklerimizi ileterek vatandaşlarımıza hizmet etmek için hiç vakit kaybetmeden muhtarlarımızdan talepleri dinliyor ve işe koyuluyoruz. Bizim tek gayemiz halkımızı bulunduğu yerde mutlu etmek, huzurla yaşamalarına katkı sağlamak. Bunun için de gece demeden gündüz demeden çalışıyor, şehrimizin her köşesine hizmet götürüyoruz” ifadelerini kullandı. Toplantıda, muhtarlara hitap eden Başkan Büyükkılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhtarlık müessesesini olmazsa olmaz olarak gördüğünü belirterek, “Değerli muhtarlarımız, bizlerin bu mahallelerde gözü, kulağı, sesidir” dedi. Muhtarları uç beyi olarak nitelendiren Büyükkılıç, “Biz sizin için varız, sizler de bir uç beyi mantığı ile mahallelerimizde bizleri temsil ediyorsunuz. Dayanışma içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu şehri daha iyi noktalara taşımak, bizleri seven, güvenen insanlara hizmet etmek asli vazifemizdir. Sizlere minnet duyuyor, teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun” diye konuştu. Gerçekleşen toplantıda muhtarlar da istek ve taleplerini gönül rahatlığıyla Başkan Büyükkılıç’a ilettiler. Yapılan ve yapılacak olan hizmetlerin istişare edildiği toplantıda Pınarbaşı’daki mahalle muhtarları tek tek sözlü olarak dinlenirken, talep ve istekleri de yazılı olarak not alındı.
Bolu 2 gencin ölümüne neden olan korkunç kazanın güvenlik kamerası ortaya çıktı Bolu’da Ramazan Bayramı’nın birinci gününde D-100 karayolunda yolcu otobüsüne arkadan çarparak kağıt gibi ezilen otomobilin kaza görüntüleri ortaya çıktı. Süratli geldiği görülen otomobilin ışıklardan hareket eden yolcu otobüsüne çarptığı görüldü. Kaza, Ramazan Bayramı’nın birinci gününde D-100 karayolu Ankara istikametinde Gölyüzü Kavşağı’nda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yabancı plakalı yolcu otobüsü Gölyüzü Kavşağı’nda yeşil ışığın yanmasıyla trafik ışıklarından Ankara istikametine doğru hareket etti. Bu esnada Ankara istikametine seyreden 34 EA 5725 plakalı otomobil, yolcu otobüsüne arkadan çarptı. Çarpmanın etkisiyle araç kağıt gibi ezildi. Otomobilde bulunan Serdar Genişyürek (19), Muhammet Ali Yoz (24) ve Ahmet Ş. (19) ağır yaralandı. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen yaralıların yakınları, sinir krizleri geçirdi. Yaralılar ambulanslarla hastaneye sevk edildi. 2 kişi hayatını kaybetti. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne ağır yaralı olarak sevk edilen Serdar Genişyürek ve İzzet Baysal Devlet Hastanesi’ne ağır yaralı olarak sevk edilen Muhammet Ali Yoz tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Ahmet Ş.’nin ise hastanede tedavisinin devam ettiği öğrenildi. Kaza anları kamerada Güvenlik kamerası görüntülerinde, kazada hayatını kaybeden gençlerin içinde bulunduğu aracın kontrolsüz ve hızlı bir şekilde kavşağa geldiği, yolcu otobüsüne çarptığı görüldü.