POLİTİKA - 08 Ekim 2015 Perşembe 18:25

Davutoğlu: 'Terör örgütü ile selfie çekmekten vazgeç de...'

A
A
A
Davutoğlu: 'Terör örgütü ile selfie çekmekten vazgeç de...'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a tepki göstererek, "Terör örgütü ile selfie çekmekten vazgeç de meşru siyasete gel" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım seçim çalışmaları kapsamında Manisa’da vatandaşlara hitap etti. İzmir Havaalanı'ndan helikopterle Manisa’ya geçen Davutoğlu,binlerce vatandaşın doldurduğu Cumhuriyet Meydanı’nda halka seslendi. Başbakan Davutoğlu, “Manisa’ya selam olsun. Sultan yaylasına yeşil Manisa’ya selam olsun. Akhisarlı'ya selam olsun. Sizler gerçekten Rabbimin sevgili kullarısınız. Yol boyu sıra sıra dizilen Manisalılar gözlerinin içiyle bize güldüler. Ben aldığım devlet terbiyesi ile Manisalıyım. Yörük başbakana selam olsun diyen Efelere bizde onlara selam olsun diyoruz. Şehzadeler şehri Manisa devletin başına kimin geleceğini iyi bilir. 1 Kasım gecesinin müjdesini veriyorsunuz. Manisa bu ülkeye pek çok fidan yetiştirecek. Bülent Arınç Manisa’da siyasete başlamıştı şimdi bir çınar olarak siyaset dersi veriyor. Bizde mevki ve makam hırsı yok bizde sadece hizmet hırsı var. Türkiye’yi güzel yarınlara taşımak içindir. Osmanlı devletine ruh veren Manisa, siyasete şifa vermeye hazır mısınız. Geçici bir fetret dönemi yaşadık ama hükümetsiz bırakmadık memleketi. Fetret'e de Manisa’dan son vereceğiz inşallah. Fetret dediysek bunu hissettirmedik. Hiçbir taviz göstermedik. Şifa diyarına geldik Fetret dönemini bitiren Manisa’ya geldik. Bu şifa yolunda hep beraber yürüyeceğiz. 7 Haziran’dan bu yana neler yaşadık. 1 Kasım’da herkes Manisa’dan aldığı dersi iyi çalışsın. Millet 7 Haziran’da tek başına iktidar şansı vermedi. Biz milletimizin bu kararını yorumlayarak yola çıktık. Üstümüze düşen her şeyi yaptık. Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak adına yaptık. AK Parti bu anlamda bir birlik siyaseti ve uzlaşma siyaseti takip etti. Bütün gayretlerimize rağmen uzlaşma arayışlarına cevap vermedi. Bizimkisi birlik dili. CHP blok siyasetine soyundu. HDP ve MHP’yi aynı kefeye koydum. Kutuplaşma siyaseti takip etti. MHP’li kardeşlerim bu siyaseti kabul etmedi ama sayın Bahçeli her şeye hayır dedi. Biz ilk görüşmemizde tabanlarımız yakın dedik. Gelin sizinle koalisyon görüşmeleri yapalım. Bahçeli önce hayır dedi. Beraber hükümet kuralım dedik yine hayır dedi. Biz azınlık hükümeti kuralım dedik yine Hayır dedi. Hayırdan başka bir şey bilmiyor. Bu ülkenin kaderi ile kendi kaderini aynı gören MHP’li kardeşlerimizin çoğu Bahçeli'yi desteklemedi” dedi.

“DEMİRTAŞ, TERÖRİSTLERLE SELFIE ÇEKMEKTEN VAZGEÇ”

HDP'nin terör siyaseti yaptığını söyleyen Davutoğlu, “Terörle mücadele yaparken de gel elini taşın altına koy dedik koymadı. HDP ise terör siyaseti takip etti. 8 Haziran’dan itibaren silahlanmaya ayaklanmaya başladı. Bu siyasete de biz hak ettiği cevabı verdik. Bu puslu havadan istifade etmek isteyen çakallara haklarını bildirdik. HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, teröristlerle selfie çekmeyi bıraksın. Bizim ordumuzun adı peygamber ocağıdır. Bu mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürebileceğiz. 6 canı kalkan yapın, sonra sorumluluğu askerin polisin üstüne atın diyor. Bizde diyoruz ki HDP’ye meşru siyasete gel. CHP blok siyaseti, MHP değil Bahçeli hayır siyaseti, HDP ise terör siyaseti yaptı. Biz ise birlik siyaseti yaptık. Cumhurbaşkanımız anayasa zorunluluğu olarak beni görevlendirdi. CHP ile MHP biz bu hükümete girmeyiz dedi. Pensilvanya söylese yaparlardı belki. 13 yıldır AK Parti iktidarından rahatsızlar, gelin iki ay bari işin ucundan tutun dedik. 4 yıl milletin yükünü taşımaya yürekleri olur mu. Olmaz ise 1 Kasım’da göstereceksiniz. Hem iktidar olmak istiyorlar, gel hükümet kuralım dediğimizde hayır diyorlar. Her gün Suriye’den gelen misillemelerle karşı karşıyayız. Kim bu sorumlulukları üstlendi. Biz tereddüt ettik mi, peki onlar üç ay dahi gelip bu işin ucundan tuttular mı. Sayın Bahçeli terörle mücadele ederken şu an nerde. Tuğrul Türkeş gibi diğer bakanlarda hükümete gelse bu taşın altına elimizi koyardık. Şu 4 ay dahi göstermiştir ki. Milletimizin sesine kulak veren parti AK Parti’dir. Bütün sorunların karşısında duracak parti AK Parti’dir. 4 ay değil 4 yıl değil 4 asır sürse bile milletin yanında olacak parti AK Parti’dir” dedi. 

‘’ÇAKALLARA HADLERİNİ BİLDİRDİK” 

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Manisa mitinginde yaptığı konuşmada, “Bu terör siyasetine biz hak ettiği cevabı verdik. Bu puslu havadan istifade etmek isteyen çakallara hadlerini bildirdik” dedi.

Davutoğlu, Manisa’ya bakanlık yaptığı dönemler dahil olarak 5. kez geldiğini söyledi. Davutoğlu, “Manisa’da olmak bize haz ve feyiz veriyor. Manisa müstesna bir şehir. Manisa, bilin ki ben aldığım devlet terbiyesi ile Manisalıyım. Bu topraklara aşkımla Manisalıyım. Şehzadeler şehri Manisalı olmakla gurur duyuyorum. Şehzadeler şehri Manisa devletin başına kimin geleceğini bilir. 17 şehzade Manisa’da bulunmuş, 7’si sultan olarak İstanbul’a gitmiş. Allah bu tarih ruhunu bu topraklardan eksik etmesin. Sayın Bülent Arınç siyasette fidan olarak Manisa’da başlamıştı, şimdi bir çınar olarak Türkiye’ye siyaset dersi veriyor. Kendisine Manisalılar adına teşekkür ediyoruz. Aday belirleme döneminde kendisi beni ziyaret etti; ‘Bana ne görev verirseniz hizmete hazırım ama artık genç arkadaşlara görevi devretme vakti’ dedi. İşte Manisa içerisinde yetişen siyasi çınar olmak böyle bir şey. Türkiye’nin her yerinde AK Parti için dolaşmaya devam ediyor. Bizde mevki makam hırsı yok. Bizim tüm gayretimiz genç fidanların yolunu açmak içindir. Biz Manisa’yı severiz, Manisa da bizi sever” dedi.

“YA MÜBAREK ‘HAYIR’DAN BAŞKA BİR ŞEY BİLMİYOR”

7 Haziran’dan günümüze kadarki sürece değinen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“7 Haziran'dan bu yana neler yaşadık? 7 Haziran'da millet dedi ki bütün partiler bir araya gelin, Türkiye’de yönetecek bir hükümet kurun. Herkes şikayet etti. Biz dedik ki milletin kararı başımızın üstündedir. Bu kararı bu şekilde yorumladık öyle yola çıktık. Üstümüze düşen her şeyi yaptık. Sorumluluk duygusundan hiç vazgeçmedik. Hükümet ve koalisyon görüşmelerini sonuna kadar samimiyetle götürdük. Muhatabımız olan siyasi partiler ne yaptı? Bütün gayretlerimize rağmen uzlaşma arayışlarına cevap vermediler. 3 partinin kullandığı dili söyleyeyim; bizimkisi birlik dili. Diğer 3 parti CHP blok siyasetine soyundu. Dedi ki ‘Yüzde 60’lık bir blok var’. Şimdi MHP’li kardeşlerime söylüyorum, MHP’li kardeşlerim ile HDP’lileri aynı kefeye koydu. Kutuplaşma siyasetini takip etti. MHP’li kardeşlerim bu siyaseti kabul etmedi. Ama sayın Bahçeli herkese ‘hayır’ dedi. Dedik ki ‘tabanlarımız yakın gelin sizinle koalisyon görüşmeleri yapalım’. Sayın Bahçeli ‘hayır önce gidin CHP ile görüşün’ dedi. Gittik görüştük tekrar geldik. Sayın Bahçeli ‘gelin hükümetsiz bırakmayalım ülkeyi, beraber hükümet kuralım’ dedik. ‘Hayır’ dedi. Gelin beraber seçim hükümeti kuralım dedik, ‘hayır’ dedi. Erken seçim kararını Meclis'te alalım, ‘hayır’ dedi. 'Biz azınlık hükümeti kuralım gelin bize destek verin dedik, ‘hayır’ dedi. Ya mübarek 'hayır'dan başka bir şey bilmiyor. Sadece red diyor. Bu ülkenin kaderiyle kendi kaderini bir gören MHP’li kardeşlerimin çoğu sayın Bahçeli’nin bu siyasetini benimsemedi. Çünkü memlekete hükümet lazımdı. Çünkü terör tehdidi vardı. Gel elini taşın altına koy dedik ama koymadı. Gel beraber mücadele edelim şu terörle dedik yapmadı.”

“TERÖR ÖRGÜTÜ İLE SELFIE ÇEKMEKTEN VAZGEÇ DE MEŞRU SİYASET ZEMİNİNE GEL”

HDP’nin 8 Haziran’dan sonra silahlanmaya, ayaklanmaya ve terör siyasetini takip etmeye başladığını belirten Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: 

“HDP ise terör siyaseti takip etti. 8 Haziran’dan sonra silahlanmaya, ayaklanmaya, ‘sırtımızı terör örgütüne dayadık’ demeye başladılar. Bu terör siyasetine de biz hak ettiği cevabı verdik. Bu puslu havadan istifade etmek isteyen çakallara hadlerini bildirdik. Bir milletin imandan gelir bütün irfanı, yiğitliği. Bizim ordumuzun adı peygamberler ocağıdır. Bizim askerimizin adı Mehmetçiktir. Türküyle, Kürdüyle, Sünnisiyle, Alevisiyle ‘Mehmet’ adıyla anılır. Bu mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Bakın telsizden sesi kaydedilen bir terör baronu ne diyor; ‘Halkı canlı kalkan yapın, vurun sorumluluğu da polisin, askerin üzerine atın’. Biz de buradan HDP’ye diyoruz ki terör örgütü ile selfie çekmekten vazgeç de meşru siyaset zeminine gel. 7 Haziran seçimlerinden sonra CHP blok siyaseti, Bahçeli ‘hayır’ siyaseti, HDP terör siyaseti yaptı. Biz ise birlik siyaseti yaptık, birlik.”

“SAYIN BAHÇELİ TERÖRLE MÜCADELE EDERKEN ŞİMDİ NEREDE?”

Muhalefet partilerini eleştiren Davutoğlu, “13 yıllık AK Parti iktidarından rahatsızlar, peki gelin 2 ay birlikte hükümet kuralım da millet de sizi bir görsün nasıl yapıyorsunuz, hizmet ediyor musunuz. 2 aylık bir hükümete bile girmeye cesareti olmayanların 4 yıl milletin yükünü taşımaya yürekleri olur mu? Olmaz ise 1 Kasım’da göstereceksiniz. Sınırlarımızda olaylar yaşanıyor. Peki siz Manisalılar hükümet boşluğu hissediyor musunuz? Kim bu sorumlulukları üstlendi. Hiç tereddüt ettik mi, bir an durduk mu? Peki onlar 3 ay dahi gelip bu işin ucundan tuttular mı? ‘Terörle mücadele edin’ diye yıllarca söyleyen Sayın Bahçeli, terörle mücadele ederken şimdi nerede? Kayıp. Eğer hükümette olsaydı Sayın Tuğrul Türkeş gibi diğer bakanlar da hükümete gelse hep beraber bu taşın altına elimizi koyardık. Şu 4 ay göstermiştir ki milletimizin sesine kulak veren yegane parti AK Parti’dir. Bütün bu sorunların karşısında duracak tek parti AK Parti’dir. 4 ay değil, 4 yıl değil, 4 asır sürse bile bu davayı yürütecek yegane parti AK Parti’dir. 1 Kasım’da sizden bunları sandıklara söyletmenizi istiyorum. Yeni sloganlarımızdan biri de 4 ay gösterdi ki AK Parti için mesele parti meselesi değildir, bizler için mesele şahsi mesele değildir. Mesele memleket meselesidir. Şimdi tek başına iş başına diyoruz. AK Parti yenilenmenin, yenilemenin adıdır. AK Parti yasakçı, tek tip bir anlayıştan demokratik, özgürlükçü ve çoğulcu bir anlayışa geçişin adıdır. AK Parti bazı kesimleri sahiplenip bazı kesimlerini dışlayan bir parti değildir. AK Parti bir çıkar grubunun partisi olmamıştır. AK Parti, şu veya bu sermaye kurumunun partisi olmamıştır. AK Parti 81 vilayetin, 78 milyon vatandaşımızın sadece ve sadece Türkiye’nin partisi olmuştur. Memleket meselesinin partisi olmuştur. AK Parti asla statükonun bir parçası olmamıştır, olmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde başlayan 12 yıllık sessiz devrimi ile eski Türkiye arasındaki farkı siz çok iyi bilirsiniz. 3 Kasım 2002’den sonra Türkiye bambaşka bir ülke oldu. Artık eski Türkiye yok. Her alanda zirveye oynayan bir Türkiye var. Artık şampiyonlar liginde oynayan bir Türkiye var. Türkiye 13-14 yıl önce krizler ülkesiydi. Şimdi ise Türkiye rekorların ülkesi oldu. 13 yıl önce IMF kapısında bekleyen bir Türkiye vardı. Şimdi borcumuzu ödedik, artık borç veren bir Türkiye var. Bunu da biliyorsunuz değil mi? Dünyanın 17’nci, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi olduk. Dünyanın ilk 3 katlı tünelini boğaz altına İstanbul’a yapıyoruz. Avrupa-Asya’yı birleştiriyoruz. Biz hem Osmanlı torunu hem de Cumhuriyetin çocuklarıyız. Cumhuriyeti korumak, kollamak masa başında bir takım şeyler yazmakla olmaz. Cumhuriyeti yüceltmekle olur” diye konuştu.

SEÇİM VAATLERİNİ SIRALADI

Yeni bir reform dönemine girdiklerini belirten Davutoğlu, “Biz bütün toplum kesimleriyle konuştuk. Yol haritasını masa başında değil, halkla konuşarak hazırladık. Her gün büyüyen, zenginleşen Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir reform dönemi başlatıyoruz. Emeklilerimizin maaşlarına yıllık bin 200 lira ek katkıda bulunacağız. Zaten bin 100 liraya kadar emekli maaşı alan emeklilerimize 100 lira vererek yılda bin 200 TL vermiştik. Onlara böylece yıllık 2 bin 400 lira ek katkıda bulunuyoruz. Bin lira olan asgari ücreti bin 300 liraya çıkarıyoruz. Hemen 2016 başında inşallah. Kırsal kalkınma desteklerini tüm illerimize yaygınlaştıracağız. Topraklarımız bereketlenecek Allah’ın izniyle. Esnaf kardeşlerimiz basit usul ile vergilendiriliyorsa yıllık 8 bin liraya kadar olan kazancı üzerinden hesaplanan vergiyi almayacağız. Esnafımıza düşük faizli vergi uygulaması devam ederken 30 bin liraya kadar da faizsiz kredi vereceğiz. Kadın girişimcilerimize geçmişte olduğu gibi 30 bin liraya kadar kredi imkanı sağlayacağız. Gençler, okuyorsunuz ya da bir yerde çalışıyorsunuz. Anneniz-babanız da ‘artık büyüdün bir iş güç sahibi ol’ diyor. Sizin için iki yol var önünüzde ya kendi işinizi kuracaksınız ya da birinin yanına gidip çalışacaksınız. Kendi işinizi kurmak istiyorsanız biz diyoruz ki size üniversite bitirmiş ol, lise bitirmiş ol, ilkokul mezunu ol, gel bana bir projeni getir senin cebine 50 bin lira koyacağız. Ama senin işin daha fazla para gerektiriyorsa 100 bin lira da faizsiz kredi veriyoruz. 50 bin TL’yi geri istemiyoruz. Ananın ak sütü, babanın mirası gibi bu toprağın çocuğu olmak adına sana helal olsun. Çiftçisin elma bahçen var, üzüm bağın var. Manisa’da her şey yetişir, ne yaparsa. O zamanda diyoruz ki sana 30 bin lira faizsiz ve geri ödemesiz doğrudan sermaye. Allah aşkına böyle bereketli devlet olur mu? Olur. Ne zaman olur? AK Parti iktidara geldiği zaman. Tek başına iş başına geldiği zaman memleketi yönettiği zaman. Şimdi gençler ‘ben iş kurmak gibi bir telaşa girmeyeceğim’. Ne yapacak birinin yanında çalışacak. Biz de işverene diyoruz ki ‘eğer bu genci işe alırsan bu gencin bir yıllık maaşını ben ödeyeceğim'. Sana da hiçbir yük yok. Gence de diyoruz ki git iş bul, bir yıllık maaşın devletten. O sırada iş eğitimi ile de iş sahibi olacak. Güzel fikir değil mi? Muhalefete böyle fikirler gelir mi? Onlar fikirleri bizden alırlar sonra satmaya çalışırlar ama satamazlar. İşi kurdunuz ya da işe girdiniz. Ne lazım şimdi? Eş lazım. Anadolu’da bizim Yörük Türkmen geleneklerinde vardır. Kaşığı pilava saplamak derler. Babanıza annenize diyeceksiniz ki benim işim var. Kız istenecekse ben gelir dünürbaşılık yaparım. Ama kız tarafı olurum bilmiş olun. Bizim kızlarımız kıymetlidir. Kızlarımıza kim fiske vurursa bizi bulur. Kadına karşı şiddete hep beraber karşı olacağız. Kızlarımıza, kadınlarımıza biri el uzatırsa en sert şekilde ona karşı duracak mıyız Manisalılar? Hanımlarımıza, kız çocuklarımıza muhabbetin en güzel şekliyle davranacak mıyız? Efeler, Zeybekler, Yörükler. Bizim obaların en muhterem insanları ninelerdir, babaannelerdir, kadınlardır. Başımızın tacıdır. Mitinglerin hepsi güzel de en güzeli ne biliyor musunuz? Ben sınıfları, anfileri özlüyorum. Gençlik öyle bir gözüme bakıyor ki aynı özlediğim sınıflardaki gibi hissediyorum. Ben gençlerle birlikteyim. Varoluşumuzun gerekçesi gençlerdir. Yaşlılarımıza hürmet ederiz, gençlerimizin önünü açarız. Gençler, bu fidan şehrin fidanları. Bize gençlerden bir internet talebi geldi. Size ücretsiz internet sözü veriyorum. Nerede olursa olsun, nasıl olursa olsun. Yeni bir program başlatıyoruz gençlere. GENÇDES programıyla gençlere destek. Kültür, sanat, spor faaliyetleri yapan gençlerin projelerine destek vereceğiz. ‘Ben iyi bir ressamım’, ‘ben iyi bir sanatçıyım’, ‘ben iyi bir hat ustası olmak istiyorum’ diye bize proje geldiğinde bunlara karşılıksız destek vereceğiz” şeklinde konuştu.

Kendisinin de orman köylüsü çocuğu olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bende orman köylüsü çocuğuyum. Toroslar'ın çocuğuyum. Orman köylülerinin ne sorunu varsa çözeceğiz inşallah. Öğrencilerin üzerindeki baskıyı azaltmak için yükseköğretimdeki sınavların sayısını artıracağız. Dışişleri Bakanlığı'ndan beri takip ettiğim bir proje var. Gençlerden pasaport harçlarını kaldırıyoruz inşallah. Yurt dışına gitmek isteyen gençlerden pasaport harcı alınmayacak. Gençleri sevdiğimiz için THY’de de indirim yapıyoruz. Yeter ki gençlerimiz, şu Manisa’nın yiğitleri dünyayı gezsin görsün. Her yere ilim irfanımızı götürsün. Çalışmak isteyen gençler çalışabilecek. Burs veya kredisi kesilmeyecek. Barınma sorunu bitiyor. Yurtta kalmak isteyen bütün öğrencilerin masraflarını karşılayacağız. Mezun olduktan sonra iş bulamamış isen iki yıl süreyle sağlık hizmetlerini biz prim almadan sağlayacağız. Bunu da çok istismar ettiler, kesin çözüm diyoruz. Önümüzdeki dönemde yurt dışı eğitim kontenjanlarını artırıyoruz.”

“MANİSA BİZİM GÖZ BEBEĞİMİZ”

7 Haziran’dan önce Manisa’ya geldiğinde özel müjdeleri olduğunu da hatırlatan Davutoğlu, “Bizim sözümüz er sözüdür, yiğit sözüdür. Hanım da olsa, erkek de olsa yiğit yiğittir. Biz sözümüzden dönmeyiz. İnşallah seçimden sonra bu verdiğimiz sözlerine yerine getirecek yetkiyi de bize siz vereceksiniz. Manisa bizim göz bebeğimiz. 2002 yılından bu yana Manisa’nın imarı için, gelişmesi için büyük çaba sarf ettik. Manisa 13 yılda 11,7 milyar yatırım yaptık. İhracat rakamı 312 milyondan 2 milyar dolara ulaştı. 3 bin 750 derslik, 44 sağlık tesisi, 64 taşkın koruma tesisi, 2 organize sanayi bölgesi, 3 adalet saray ve 3 bin 726 konut inşa ettik. Bunlara şahitsiniz değil mi? 336 kilometre bölünmüş yol yaptık. Manisa’yı İzmir’e, Balıkesir’e, Uşak’a, Denizli’ye bölünmüş yollarla bağladık. Manisalı çiftçilerimize 1.7 milyar lira nakit tarımsal kredi verdik. 65 milyon fidan diktik 151 bin dönüm araziyi sulu tarıma açtık, Kula’nın içme suyu problemini çözdük. Bugün itibariyle Manisa’nın sulanabilir tarım alanının yüzde 78’ini sulamaya açmış durumdayız. Hedefimiz tüm tarım arazilerini en gelişmiş yöntemlerle suyla buluşturmak. Seçim beyannamemizde de yazdık. 2003’te Manisa’ya doğalgaz getirdik. Manisa’ya hizmet bizim için ibadet mesafesindedir Türkiye gibi. Şimdi bundan sonra ne yapacağız? 6 bin 442 yeni konut, 3 taşkın koruma tesisi, 20 gölet ve 6 organize sanayi bölgesi daha yapıyoruz. Aralarında iki dev stadyumunun olduğu 6 spor tesisi inşa ediyoruz. 560 yataklı şehir hastanesini inşa edip Manisa’yı şifa merkezi yapmak için Merkez Efendi’den aldığımız mirası gelecek nesillere ileteceğiz. Bu dev yatırımın yanında 18 sağlık tesisi yapıyoruz. İki büyük barajımızın yanında Kelebek ve Gördük Barajlarını da yapacağız. Sizlere buradan müjdesini vereyim. 4 yıl içinde 410 bin dönüm araziyi daha sulamaya açacağız. Sabuncubeli tünelini de en kısa sürede tamamlayıp Manisa-İzmir arası sadece 15 dakikada olacak. Böylece Manisa ile Ege denizini de buluşturuyoruz” şeklinde konuştu.

ARINÇ DA MANİSALILARA SESLENDİ

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuşması öncesi eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hemşerilerine seslendi. Arınç, “Sayın Başbakanımıza ve bizlere göstermiş olduğunuz dostluk ve kardeşlik için çok teşekkür ediyorum. Sayın Başbakanımızın 1 yılı aşan başbakanlığı döneminde Manisa’ya 3. gelişleri. Manisa’yı bu kadar ısrarla ziyaret ediyorsa, sizden gelen sevgiye mukabele etmek istiyorsa bu size verilen bir değerdir. Bu değeri biliyorsunuz ve karşılığını gösteriyorsunuz. Ne mutlu sizlere kardeşlerim. Bugün 7 Haziran seçimlerinde sonra hemen ikinci seçime gidiyoruz. Bu tekrar seçimdir. Yeni bir seçim değildir. İlk defa 7 Haziran’da AK Parti tek başına iktidar olamadı. Bizim dışımızdaki 3 muhalefet partisi, AK Parti aleyhine çalıştı, bizi sendeletti ama yere bile düşüremedi. Yüzde 41 oy aldık. 18 milletvekilimiz daha olsaydı yeni bir AK Parti iktidarı ile kucaklaşmış olacaktık. Ama nasip olmadı. Diğer 3 partiyi toplayın bizim kadar milletvekili çıkarabildiler. Manisa olarak sizden hiç bir şikayetimiz yok. AK Parti'ye her zamanki gibi en büyük desteği verdiniz” dedi.

“TÜRKİYE İKTİDARSIZ VE AK PARTİ’SİZ KALMASIN”

Bu dönem milletvekili adayı olmadığını dile getiren Arınç, “Ben 20 sene milletvekilliğinden sonra artık yeni kardeşlerimizin hizmete koşmasını arzu ediyorum. Bu seçimlerde genç kardeşimiz Murat Baybatur da yeni milletvekilimiz oldu. 4 milletvekili çıkardık. Bu seçimde niye 5 olmasın, niye 6 olmasın bunun mücadelesini vereceğiz. 2002’de verdiğiniz desteği bu seçimde de vereceğinize inanıyorum. Ben her yerde iftiharla Manisalı olmaktan gurur duyacağım. Manisa’ya hizmet etmeye devam edeceğim. 1 Kasım’da şunu düşünmeniz lazım. Bu seçimde 7 Haziran’dan farklı olarak ne yapmalıyız. Birinci partiyiz. Yüzde 41 oy oranımız var. 258 milletvekili çıkardık. 18 milletvekili olsaydı biz iktidardık. Bizim aramızda milletvekili pazarı kurup transfer yoluyla ahlakı kıt bir tek insan yok. Biz milletin verdiği destekle yolumuzda devam edeceğiz. Ben tek başıma iktidar olacağım diyen birisi çıkıyor mu içlerimden birisi yine barajı aşma telaşında birileri yüzde 15 diğeri yüzde 25’lerde. Bunların iktidar olma iddiaları yok. Böyle kıytırık koalisyonlarla Türkiye bir yere varamayız. Türkiye iktidarsız ve AK Partisiz kalmasın. Bizden daha iyisini biliyorsanız ve onların tek başına iktidar olma ihtimali varsa hakkınızı kullanın. Ama gidin onların genel başkanlarına sorun. Sizin böyle bir iddianız var mı diye sorun. Hiç birinin böyle bir iddiası yok. Geçen seçimlerde 350 bin oy verdiniz. Biraz daha fazla desteğinize ihtiyacımız var. Manisa’dan 450 bin oy bekliyoruz. Türkiye’nin hiçbir meselesine vizyonu olmayan partilerle yol alamazsınız. Bu işin en iyisini AK Parti biliyor. Bu işin en doğrusunu, en iyisini AK Parti yaptı. 1 Kasım akşamı büyük zaferimizi Manisa meydanında kutlamak üzere sizleri Allah’a emanet ediyorum” diye konuştu.  

ALİ GÖZETEN-AYKUT YENİÇAĞ-ERAY ARPAŞİN-ÖNDER AYDIN-SADIK CANGEL

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali: Gazzeli çocukları ağırlıyor Esenler Belediyesi tarafından 14’üncüsü düzenlenen Uluslararası Barış Ekmeği Festivali, bu yıl savaşın mağdurları, Gazzeli çocukları ağırlıyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 5 gün devam edecek etkinlikler, önceki gün düzenlenen Boğaz turuyla start verdi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla 14. Uluslararası Barış Ekmeği Festivali’ne ev sahipliği yapan Esenler Belediyesi, bu yıl Gazzeli çocukları ağırlıyor. Esenler’de bir gelenek haline gelen festivalin startı ise önceki gün yapılan Boğaz turuyla verildi. 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarından sonra Türkiye’ye gelen 10-14 yaş aralığındaki 22 çocuk, dünyanın en güzel boğazında ikramlar ve müzik eşliğinde keyifli vakit geçirdi. Filistin ve Türk bayraklarıyla görsel şölen sunan çocuklar, ülkelerinin milli marş ve müzikleriyle doyasıya dans etti. 5 gün boyunca devam edecek etkinlikler kapsamında çocuklar, Türk öğrencilerle birlikte İstanbul’un tarihi ve kültürel yerlerini keşfetme fırsatı bulacak. Pazar günü ise Esenler Dörtyol Meydanı’nda gerçekleşecek program ile çocuklar, pişirdikleri ekmekleri dünya liderlerine göndererek tüm insanlığa barış çağrısında bulunacak. “Çocukları iyileştirmek istiyorum” Gazzeli Maryam Abdelati, “Ailemle beraber Gazze’den çıkıp Türkiye’ye geldik. Zor bir şekilde Refah’a ulaştık. Orada 10 gün kaldık. Sonra Türkiye’ye geldik. Savaş çok kötüydü. Evimizde mahsur kalmıştık. Her yer bombalanıyordu. Beyaz bayraklarımızı elimizi alarak evimizden çıktık. Tam o sırada İsrail askerleri halamı şehit etti. Okuluma devam edip doktor olmak istiyorum. Savaşta yaralanan çocukları iyileştirmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “Ülkemin özgür olacağına inanıyorum” 10 yaşındaki Kamaşeddin Ahmet Aldalou ise, “Yaşadıklarımızla ilgili neler söyleyeceğimi bilemiyorum. Her şey çok kötüydü. Korkunç bir savaş devam ediyor. Büyüyünce mühendis olmak istiyorum. Ülkeme gidip orada çalışmak istiyorum. Orada kalan ailem ve akrabalarımla görüşemiyorum. Telefon ve internet yeteri kadar çekmiyor. Ülkemin bir gün özgür olacağına inanıyorum. Her zaman umutluyum” dedi. “Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler” 11 yaşındaki Ecrin Nur Tuncel, Gazzeli çocukların Türkiye’de olmasından büyük mutluluk duyduğunu kaydederek “İnşallah burada güzel hatıralar biriktirirler. Bu kardeşlerimiz çok acılar çektiler. İnşallah ülkelerindeki bu işgal bir an evvel son bulur” diye konuştu. “Savaşın içine bir daha girmesinler” Gazzeli kardeşlerinin hiçbir yere gitmesini istemediğini söyleyen Hafsa Kübra Tepe ise, “Hep ülkemizde kalsınlar. Burada beraber yaşayalım. Gerekirse evlerimize alalım. Yeter ki o savaşın içine bir daha girmesinler. Empati yaptığımda bile benim canım acıyor” şeklinde konuştu.
İzmir İzmir’de lise öğrencileri yemek yarışmasında hünerlerini sergiledi İzmir’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen MEB Gastronomi Festivali ve Yemek Yarışması’nda, yöresel lezzetler sergilendi. Ege Bölgesi’nde bulunan 33 liseden yaklaşık 100 öğrencinin katıldığı yarışmada, öğrenciler finallere kalabilmek için kıyasıya yarıştı. Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü koordinesinde organize edilen ve Konak Nevvar Salih İşgören Eğitim Kampüsü-5 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilen yarışmaya, İzmir’de ve Ege Bölgesi’nin çeşitli illerinde bulunan toplam 33 liseden yaklaşık 100’e yakın öğrenci, yaptıkları yöresel lezzetlerle katıldı. Usta ve şeflerden oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirme sonrası dereceye giren ekiplere ödülleri verildi. “Öğrenciler aşçılıklarını konuşturuyor” İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, gastronomi alanında Milli Eğitim Bakanlığı’nın aşçı, barista, garson gibi istihdama yönelik güzel çalışmaları sonuna kadar desteklediğini belirterek, “Ege Bölgesi’nde, Manisa’dan, İzmir’den çok kıymetli öğrencilerimiz kendi marifetlerini ortaya koyarak aşçılıklarını konuşturuyorlar. Ben gerçekten çok etkilendim. Harika, çok orijinal yemekleri yapıyorlar. Çok da başarılı bir şekilde yapıyorlar. Ustaca duruşları var. Öğretmenlerinin katkılarından dolayı özgüvene sahip. Damak zevki de muhteşem olan güzel çalışmalara imza atıyorlar. Yöresel yemekler yapıyorlar. Tire’den, Bergama’dan yaptıklarını söylüyorlar. Çocuklarımız gelecekte, dışarıdan yemek yemek isteyen, gastronomiye önem veren, damak zevkini çok önemli önemseyen İzmirlileri Ege Bölgesi’ne, Türkiye’deki insanlara hitap edecek aşçıları yetiştiriyor” diye konuştu. “Türk mutfağını çok daha güzel günler bekliyor” Yarışmada jüri olarak bulunan ve öğrencilerin yaptığı yemekleri oldukça başarılı bulduğunu değerlendiren Dr. Öğretim Üyesi Emrah Köksal Zengin, “11 okulumuzun ana yemekleri ve çorbaları geldi. Tatlılar da gelecek. Biz de mümkün olduğunca en hassas haliyle değerlendirmeye çalışıyoruz ki çok emek var. Herhangi bir haksızlık olmasın. Tartışıyoruz, reçetelere bakıyoruz. Fakat inanılmaz bir yeni nesil geliyor. Gençlerimiz muhteşem. İnşallah Türk mutfağını çok daha güzel ve iyi günler bekliyor. Bizim işimiz zor. En başarılısını bulmak çok zor. Gençlerden çok umutluyuz. Gelecek emin ellere emanet” ifadelerine yer verdi. Aşçı başı Mümin Dürüstlü ise öğrencilerin mesleği severek yaptıklarını, öğrencilerden görsele ve yöresele uyumalarını istediklerini belirtti. 4 gündür farklı illerde çeşitli yemekler yediklerini aktaran Dürüstlü, İzmir’de de güzel yemeklerin yapıldığını ifade ederek öğrencilere başarılar diledi. Etkinlikte yarışmacı olarak yer alan ve ekip arkadaşlarıyla birlikte çorba, tatlı ve ana yemek çıkardıklarını söyleyen öğrenci Sude Nur Çelik, “Ekip arkadaşlarımla birlikte ortaklaşa yaparak yarıştık. Gerçekten çok stresliydi. Çorba, tatlı ve yemeklerimiz farklı dakikalarda çıkacaktı. Biz bunu son dakika yaparken öğrendik. Ben mesela çorbamı yetiştiremedim. Bu konuda bayağı sıkıntı yaşadık ama herkesten önce sonunda yetiştirdik” cümlelerini aktardı. “Dünya mutfağında ilerlemek istiyorum” Gastronomi alanının önünün açık olduğuna dikkat çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversite okunmasa bile gerçekten çok güzel yerlere gelinebiliyor. Yurt dışından ilerlemeyi gerçekten çok isterim. Özellikle dünya mutfağından. Genelde tatlı üzerinden gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü o konularda biraz daha iyiyim.” “Tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” Yarışmada yaptığı tatlının içeriğinden bahseden Öğrenci Nihat Çelikok da “İçi dolgulu lokma yaptık. Altında böğürten ve ahududulu bir sos yaptık. İçinde şeker var, üstünü de nane ile süsleyeceğiz. Yarışma heyecanlı, yemeği yetiştirdim. İleride yurt dışına açılmak istiyorum. Ben genelde tava yemeklerinde ilerlemeyi düşünüyorum” diye konuştu.
Giresun Soyguncuları çantadaki fotoğraf ele vermiş Giresun’un Bulancak ilçesinde dün bir kuyumcu dükkanına pompalı tüfekle girerek 4,5 kilogram altını alıp kaçan soyguncuları geride bıraktıkları çantadan çıkan fotoğrafın yakalattığı ortaya çıktı. İlçenin Bulancak Mahallesi Şemsettin Caddesi’nde dün saat 11.00 sıralarında yaşanan silahlı kuyumcu soygununda silahlı soyguncuları ele veren detaylar ortaya çıkmaya başladı. Olay sırasında soyguncularla arbede yaşayan kuyumcu Erdoğan Gündoğdu araç içerisinden aldığı çantadan çıkan fotoğrafın izini süren polisin kısa sürede çalınan altınlarla beraber 3 şüpheliyi ele geçirdiği belirlendi. Soyguncuları fotoğraf ele verdi Kuyumcu dükkanı soygunu ile ilgili yaşananları anlatan Kuyumcu Erdoğan Gündoğdu, “Ben soygun sırasında dışarda çay ocağındaydım. Dükkanımdaki silah seslerini duyunca hemen olay yerine geldim. İçerde çalışan elemanı etkisiz hale getirmişlerdi. Ben de içeri girmek istedim ancak arkadaşlarım beni silahlı oldukları için bırakmadılar. O sırada altınları alıp kaçan hırsızlar araca binerlerken peşlerinden koştum. Arbede yaşandı ve tam o sırada araçta elime geçen bir çantayı aldım. Çantaya baktığımda içinden bir fotoğraf çıktı ve polislerde o fotoğrafın izini sürerek hırsızları yakaladı. Fotoğraf soygunculardan birine aitmiş” dedi. Çalınan altınların eksiksiz olarak olarak kendisine teslim edildiğini de ifade eden Gündoğdu, “Emniyet ve jandarma ekipleri kısa sürede yakaladılar. Hırsızların sakladıkları altınları da eksiksiz olarak getiriler. Yaklaşık 7.5 milyon lira değerinde 3 kilo bilezik, 300 gram 14 ayar zincir grubu vardı. Altınlarımı teslim aldık. Emniyet güçlerimize, jandarmamıza ve özellikle bizimle ilgilenen valimize teşekkür ederim” diye konuştu. Silahla ateş ettiler mermiler başımın üstünden geçti Soyguncuların etkisiz hale getirdiği kuyumcu çalışanı Abdullah Bay ise “İçerdeydim bir anda içeri girerek bana ’Ellerin kaldır’ dediler. Ben ise soyguncu olduklarını anlayınca refleksle tezgahın altındaki silaha eğildim o anda bana ateş açtılar. Ben eğildiğim için mermiler başımın üzerinden geçti. Zaten hedefleri müdahale edeni vurmakmış. Bana elimi başımın üzerine koyup köşeye geçmemi istediler. Biri de kapıda gözcülük yapıp altınları alıyordu” şeklinde konuştu. Aracı durdurmak için çalıntı taksinin arka lastiğini bıçakla kesti Silahlı soyguncuların bindikleri aracın lastiğini bıçaklayarak bölgeden uzaklaşmasını engelleyen Taner Karbaş da, “Ben de çay ocağında çay içiyordum. O sırada silah sesi duyunca herkes silah sesinin geldiği yöne doğru gitmeye başladı. Ben de gittim bir baktım. Araca binmiş gidiyorlar. O anda ilk aklıma gelen aracın lastiğini patlatmaktı. Silah olsa ateş ederdim ama silah olmayınca o anda elime geçirdiğim bir bıçakla hemen lastiği kestim. Lastiği kesmem işe yaramış olmalı ki çok uzağa gidememişler. En fazla 3 kilometre sonra park etmek zorunda kalmışlar. Gizledikleri başka bir araç yardımıyla kaçmaya çalışmışlar. Taksinin şoförü ise elleri, ayakları bağlanmış ve ağzı bantlanmış halde bulundu” ifadelerini kullandı. Öte yandan, kuyumcu dükkanına kar maskeli ve pompalı tüfekle giren soyguncular E.B., S.C. ve S.T.’nin emniyetteki ifadelerinin ardından bugün Giresun Adliyesi’ne çıkartılmaları bekleniyor.
Gaziantep Şahinbey’de 10 milyon fide dağıtımı başladı Şahinbey Belediyesi tarımsal üretimin ve verimin artırılması için verdiği destekleri sürdürerek 10 milyon adet domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidesi dağıtımı gerçekleştirdi. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde, çiftçilere destek sağlamak amacıyla Kapacağız Mahallesi’nde fide dağıtımına başlandı. Şahinbey Belediyesi tarafından organize edilen bu etkinlikte, bölge çiftçilerine toplamda 10 milyon fide dağıtılacak. Programın ilk gününde, çiftçiler fideleri almak için büyük bir ilgi gösterdi. Dağıtımın birkaç gün süreceği ve tüm çiftçilere ulaşılması hedeflendiği açıklandı. “Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz” Çiftçilere verdiği desteği arttırarak devam ettireceğini söyleyen Başkan Tahmazoğlu, “7 yıldan beri aralıksız bir şekilde çiftçimizin ihtiyacı olan arpa, buğday, yem, gübre, arılı kovan desteği, zeytin fidanı, fıstık fidanı, canlı hayvan desteği, süt sağma makinası, meraların gübrelenmesi ve arazi yollarının yapılması gibi birçok destek de bulunduk. Çiftçimizde ekili alanlarımızı 4 kat arttırarak ve çifti sayımızı yüzde yüz arttırarak buna cevap verdi. Çiftçimiz kazanıyor. Çiftçimize en iyi tohumu, en iyi gübreyi temin ediyoruz. Şu ana kadar belediyemizin sağladığı destek 1 milyar liraya ulaşmış oldu. Bu çok önemli bir destek. Bu kadar destek veren Türkiye’de başka bir şehir yok. Şahinbey’in çiftçisi çok şanslı. Domates, biber, patlıcan, salatalık, kavun ve karpuz fidelerimiz çok kaliteli. Bölgemize uygun özel olarak ürettirdik. İnşallah bu üretimde sadece Gaziantep’in değil Güneydoğu Anadolu’nun desteğini karşılamış oluyoruz. Çiftçimiz bundan gerçekten büyük kazanç elde ediyor. Dağıttığımız ürünler en az 15 kat fazla destek olacak” dedi. “Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak” Yeni projesi ile ilgili konuşan Tahmazoğlu, “Üreticiyle tüketiciyi buluşturmak istiyoruz. Bu konuda bazı engeller var önümüzde ama biz onları da aşacağız. Ben şunu planlıyorum. Tarladan direk çiftçimizden alıp pazarda kendi pazarcılarımız aracılığıyla direkt tüketiciye satmayı planlıyoruz. Aracıyı ortadan kaldırdığımız zaman hem çiftçi kazanacak hem de tüketici kazanacak. Şu an bu proje üzerinde çalışıyoruz. Bizim şu anda koyun keçi birliğiyle yaptığımız şehirde birçok mağazamız var. Orada çiftçimizin sütünü, yoğurdunu, kaymağını direkt doğrudan alıp satışını yapıyoruz. Meyve sebzede inşallah bunu gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. “Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart” Fırat’ın suyunun Şahinbey’e getirme projesiyle ilgili bilgi veren Tahmazoğlu,“Fırat’ın suyuyla alakalı olarak kendime yakışanı yapıyorum. 2 gün önce Ankara’daydım. Bu konuyla ilgili bazı görüşmeler yaptım. Tarım bakanımızdan da randevu istedik. İnşallah vekillerimiz ve bakanlarımızla görüşmeleri yapıyoruz. Dünya kuraklığa doğru gidiyor. Bu kadar emek veriliyor. Yağış olmadığı zaman hepsi boşa gidiyor. Boşa gitmemesi için geleceğimiz için Fırat’ın suyunu Gaziantep’e getirmemiz şart. Ben buna inandığım için bunun arkasında durmaya devam edeceğim” diye konuştu.