GÜNDEM - 26 Şubat 2017 Pazar 09:31

Devlet hastanesini depreme karşı sabitlediler

A
A
A
Devlet hastanesini depreme karşı sabitlediler

Deprem kuşağında olan İzmir'in Kemalpaşa ilçesindeki devlet hastanesinde muhtemel bir deprem afetine karşı bina içerisinde güvenli yaşam alanı oluşturulup, bütün eşyalar ve cihazlar sabitlenerek önlem alındı.

Geçtiğimiz günlerde, Manisa ve Çanakkale’de meydana gelen depremler "depremle yaşamaya alışmalıyız" gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi.

Ege ve Marmara'da sallantılar yaşanırken İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde güven verici, sevindirici bir gelişme yaşandı. İzmir Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Kemalpaşa Devlet Hastanesinde deprem afetine karşı örnek gösterilecek bir proje hayata geçirilerek, hasta ve çalışanlar için güvenli bir yaşam alanı oluşturuldu. Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması (YOTA) projesini hayata geçiren hastanede, bütün cihazlar sabitlenerek herhangi bir afet durumuna karşı önlem alındı.

"Hastaneler stratejik öneme sahip" 

Deprem sonrasında hastanelerdeki cihazların ayakta kalmasının ve fonksiyonlarını mutlaka sürdürmesinin hayati önem taşıdığını vurgulayan Kemalpaşa Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Doğan Yıldırım, depreme karşı güvenli olan hastanelerdeki cihazların, yapısal olmayan hasarlar nedeniyle fonksiyonsuz hale gelebileceğini, bu riskin ise ancak gerekli önlemlerin alınmasıyla engellenebileceğini ifade etti. Bu çerçevede YOTA projesini hayata geçirdiklerini belirten Yıldırım, “Bilindiği gibi ülkemiz deprem kuşağının üzerinde. Son günlerde de Çanakkale’de yaşanan depremler malum, keza İzmir’de de zaman zaman küçük ve orta şiddetli depremler devam etmektedir. Bu bağlamda hastaneler de çok stratejik öneme sahip kurumlardır. Bir deprem, sel gibi doğal afet durumunda hastanelerin de bunlara hazırlıklı olması gerekiyor. Bunun için zaten Sağlık Bakanlığına bağlı tüm kurumlarda hastane afet planları yapılmaktadır. Biz de bu hastane afet planlarını yapıp, her sene rutin olarak bunların tatbikatlarını da gerçekleştiriyoruz” dedi.

“Afet durumunda hastanelerin ayakta kalması gerekiyor”

Sağlık Bakanlığının hastanelerde depreme karşı güçlendirmeler yaptığını işaret eden Doğan Yıldırım, “Bakanlığın güçlendirme çalışmasının yanında hastanemizde YOTA çalışmasını başlattık. Depremlerde herkesin malumu olduğu üzere bir takım yapılardan kaynaklanan yani içerideki cihazlardan, dolapların devrilmesi, insanların üzerine düşmesi veya koştururken panik halinde birinin önüne çıktığı zaman birisinin düşmesi neticesinde ciddi yaralanmalar ortaya çıkabileceği gerçeği var. Bu yüzden biz hastanemizdeki bütün tıbbi cihazları, dolapları, insanların oturdukları koltuklara kadar her şeyi YOTA kapsamında sabitledik. Ve onların Allah korusun bir deprem anında kişilere, insanlara zarar vermesini engellemek için bir çalışma yaptık. Yani hastaneler, sağlık kurumları ayakta kalabilecek ki bu doğal afetleri bir birliktelik içerisinde bertaraf edebilmemiz ve insanımıza yardımcı olabilmemiz gerekiyor. Bu sebeple özelikle hastanenin çalışanlarının ve hastanelerin ayakta kalması gerekiyor” diye konuştu. 

Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler patlatılmamalı” Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemden başlayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarında görüldüğünü belirterek, “Keneler patlatılmamalı” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade etti. “Kene tutunmasından sonra bulguların ortaya çıkma süresi genellikle 1-3 gün” Hastalığın Türkiye’de başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaştığını belirten Uzm. Dr. Ece Ertürk Kocabaş, “Bunun yanı sıra, hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir. Bulguların ortaya çıkma süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün sonra olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diye konuştu. “Kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı” Günümüzde KKKA hastalığından korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmadığına değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığın tedavisinin temelini destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ya da kanama durumlarında kan transfüzyonu gibi destek tedaviler verilmekte olup, ayaktan ya da yatarak takip gerekebilir. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Beraberinde hasta kişilerle bulaş riski oluşturan temaslı kişilere de etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olsa dahi profilaktik ilaç başlanabilmektedir. Şüpheli kene temasında kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı, mutlaka bir acil servise başvurularak hekim tarafından çıkarılmalı ve temas sonrası takip için değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Kocabaş, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir” dedi. “Ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar az olur” Uzm. Dr. Kocabaş, dikkat edilmesi gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı: “Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi. “Hasta ile temas eden kişiler de gerekli korunma önlemlerini almalı” KKKA hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların sağlıklı görünseler bile hastalığı bulaştırabileceğinin unutulmaması gerektiğini işaret eden Kocabaş, bu yüzden hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Kocabaş, hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile de hastalık bulaşabildiğinden hasta ile temas eden kişilerin de gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almaları gerektiğini ifade etti. “Keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalı” Kenenin tutunduğu kişilerin kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için bunlar gibi kulaktan dolma yanlış yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır” diye konuştu.
İstanbul İstanbul’da hırsızlık anları kamerada: Biri oyun konsolu, biri çanta diğeri bisiklet çaldı Şişli’de bir mağazaya gelen bir kadın, masada duran çantayı ikinci denemesinde kaşla göz arasında çalarak dükkandan uzaklaştı. Beyoğlu’nda da çocuklar apartmandaki bisikleti hiçbir şey olmamış gibi çalarak yollarına devam etti. Beşiktaş’ta ise ev eşyası satan dükkana müşteri gibi gelen bir kadın, kaşla göz arasında 25 bin liralık oyun konsolunu çaldı. Yaşananlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. İstanbul’da geçtiğimiz günlerde birçok farklı noktada hırsızlıklar yaşandı. Yaşanan olaylarda hırsızların rahat tavırları ise izleyenlere adeta ‘pes’ dedirtti. Beşiktaş Ortabahçe Caddesi’nde geçtiğimiz aylarda yaşanan olayda, genç bir kadın elindeki çantalarla müşteri kılığında dükkana geldi. Uzun süre ürünleri inceleyen kadın, bir süre sonra koltuklara oturarak dinlenmeye başladı. O esnada yerde duran oyun konsolunu çalmak için doğru zamanı bekleyen kadın, yavaş hareketlerle oyun konsolunun yanına geldi. Ardından bir süre daha diğer ürünleri inceleyerek 25 bin lira değerindeki oyun konsolunu eline aldı. Soğukkanlılığıyla dikkat çeken genç kadın, hiçbir şey olmamış gibi iş yerinden elini kolunu sallayarak çıktı. Yaşananlar dükkanın güvenlik kamerasına yansıdı. Dakikalarca doğru anı kolladı Şişli Nişantaşı Mahallesi’nde geçtiğimiz ay meydana gelen olayda ise mağazaya gelen bir kadın, dakikalarca kıyafetleri inceledi. Ardından kadın, yavaş hareketlerle gelerek masanın üzerinde duran çantayı çalmak istedi. Birinci hamlesinde cesaret edemeyen kadın, bir süre daha insanları kollayarak mağazayı gezmeye devam etti. Ardından, cesaretini toplayarak gelen kadın, ikinci denemesinde masada duran çantayı alarak ceketinin içine sokarak gözden kayboldu. Yaşananlar mağazanın güvenlik kamerasına yansıdı. Saniyeler içinde bisikleti çaldılar Beyoğlu Kulaksız Caddesi’nde ise geçtiğimiz gün iki çocuk, apartman önüne geldi. Çocuklardan birisi apartmana girerken, diğer çocuk gözlem için dışarıda kaldı. Ardından kapı girişinde bulunan bisikleti çalan çocuklar yavaş hareketlerle gözden kayboldu. O ablar sokağın güvenlik kamerasına anbean yansıdı.