GÜNDEM - 22 Ekim 2016 Cumartesi 15:24

Doç. Dr. Gökhan Bolat: “Haşdi Şabi, DAEŞ’in Şii versiyonudur”

A
A
A
Doç. Dr. Gökhan Bolat: “Haşdi Şabi, DAEŞ’in Şii versiyonudur”

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tarih Bölümü öğretim üyesi ve Ortadoğu Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Bolat, yine Batı eliyle kurgulanan ve DAEŞ’in Şii versiyonu olan Haşdi Şabi eliyle, İran’ın, Ortadoğu’daki muhtemel bir mezhep savaşını kışkırttığını ifade etti.

Musul üzerinde Ortadoğu’da günümüzde yaşanan gelişmelerin 2010 yılında başlayan sözde Arap Baharı sürecinin bir devamı olduğunu belirten Doç. Dr. Gökhan Bolat, sözde halk hareketleri şeklinde başlayan gelişmelerin daha sonra Amerika ve Rusya gibi bazı devletler arasındaki çıkar çatışmalarına dönüştüğünü ifade etti.

“DAEŞ Sünni ise neden İsrail ve İran’da eylem yapmadı?”
Batılı devletlerin Ortadoğu’daki çıkar çatışmalarına zemin hazırlamak için DAEŞ’i kurguladıklarını söyleyen Doç. Dr. Gökhan Bolat, “DAEŞ örgütü kendisini Sünni, Sünnilik içerisinde aşırılıkları ile bilinen Selefi/Cihatçı olarak ilan etmiştir.Kendisini bir mezhebin savunucusu olarak tanıtan ve sözde Batı Dünyası ve Şiilere savaş ilan eden bu örgütün faaliyet alanı şimdiye kadar ne kadar gariptir ki yine Sünni Müslümanların yaşadığı bölgelerden oluşmaktadır. İlginçtir, kendisini Sünni/Selefi olarak tanımlayan bu örgütün Ortadoğu’da eylem yapmadığı iki devlet var; birincisi Yahudi olan İsrail, ikincisi çoğunluğu Şii nüfusun yaşadığı İran. Buna karşılık çoğunluğu Sünni Müslüman olan Türkiye’de,Ürdün ve Libya’da onlarca eylem yapmıştır” dedi.

Bir yanda DAEŞ, bir yanda Haşdi Şabi
Ortadoğu’daki ikinci tehlikeli örgüt olan Haşdi Şabi’nin, kendi ülkesinde hiç eylem yapmamış olan DAEŞ’e karşı İran tarafından kurulduğunu söyleyen Doç. Dr. Gökhan Bolat, Haşdi Şabi örgütü ile ilgili şu bilgileri verdi: “Haşdi Şabi örgütü 2014 yılında DAEŞ’in Musul’u işgalinden 2 gün önce kurulan, İran’ın doğrudan desteklediği ve bazılarına göre İran Devrim Muhafızlarının Irak şubesi diye adlandırılan bir örgüttür. DAEŞ’in sözde Sünnilik karakterine benzer şekilde aşırıcı Şii milis güçlerinden müteşekkil örgütün. 2016 bütçesi yaklaşık 10 milyar Dolar olup çoğu Şiilerden oluşan milislerin sayısı ise 120 ila 150 bin arasında, değişmektedir. İçinde 70’i aşkın silahlı örgüt barındıran ve doğrudan Irak Başbakanına bağlı olmayan, yani bir süre sonra kontrol edilemez hale gelebilecek olan bir örgüttür. Yani bir yanda Batı eliyle kurgulanan ve sözde Sünniliği savunduğunu iddia eden DAEŞ gibi bir terör örgütü, bir yanda da daha önce Irak’ın farklı yerlerinde yaptığı gibi Sünnilere karşı katliam yapma potansiyeline sahip aşırıcı Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi. Bu, Ortadoğu için, Türkiye’nin de sık sık vurguladığı mezhepler savaşı tehlikesini ifade eder. Bu yüzden Türkiye’nin de ısrarla vurguladığı gibi, Musul alındıktan sonra şehre bu örgütün girmemesi oldukça önemli. Çünkü DAEŞ hedefli bir süreç, daha sonra bu örgüt eliyle bütün Sünnileri hedef alan tehlikeli bir boyuta ulaşabilir ki, bu da ne Şiiler ne Sünniler ve hatta bölgedeki hiç bir İslâm ülkesinin yararına olmayacak bir kaos ve kargaşalığa neden olacaktır. Böyle bir durum ise ancak Ortadoğu’da çıkarları olan bazı Batılı devletler ile bölgedeki kargaşalıkların arkasındaki güçlerden biri olup bu bahaneyle ABD’nin sürekli Ortadoğu’da kalmasını sağlayarak böylece kendi güvenliğini de garanti altına alan İsrail’in işine gelir. Çünkü İsrail’in de DAEŞ’in arkasında olma ihtimali çok yüksektir. Ortadoğu’da yaşanan gelişmelere baktığımızda bölge adeta yanarken, İsrail sanki bu coğrafyada değil de Latin Amerika’daki bir ülke imiş gibi olaylardan hiç bir şekilde etkilenmeden varlığını devam ettirmektedir.”

“İran rejimi kendi geleceği için mezhep odaklı bir dış politika yürütüyor”
İran’ın mezhep odaklı dış siyaset yürütmesinin nedenini mevcut rejimin İran’daki Şiilik hissiyatını yükseltip kendi geleceğini garantiye alma isteği olarak değerlendiren Doç. Dr. Gökhan Bolat, “İran’ın mezhep odaklı dış siyaset yürütmesinin nedeni, İran’da son dönemlerde halk arasında Şiilik hissiyatının azalmış olması ve buna karşın bazı bölgelerde Milliyetçi duyguların güçlenmeye başlamasıdır. Bunun yanı sıra 2009 seçimlerinde küstürülen seküler bir kesim vardır ve bu seküler kesim mevcut rejime karşı sesini daha da fazla yükseltmeye başlamıştır. Ambargo döneminde İran halkının ekonomik bakımdan zayıflaması da, İran’daki yönetime karşı hoşnutsuzluğun bir diğer nedenini oluşturmuştur. İran, kendi iç kamuoyundaki bu olumsuz bakışı bertaraf etmek için, Ortadoğu’da; Irak, Suriye ve Yemen’de mezhep odaklı bir dış politika izlemektedir. Böylece İran toplumunu, sözde düşmanlara karşı Şiilik etrafında yeniden birleştirmek bu şekilde de kendi geleceğini güvence altına almak istemektedir” ifadelerini kulandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Başkan Güngör: “Manavgat, kırsal kalkınma desteklerinden faydalanmalıdır” MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, TKDK Antalya’da açılması için girişimde bulunduklarını belirterek “TKDK’nın açılması ile Antalya ve ilçeleri TKDK tarafından yatırım yeri kapsamına alındı. IPARD III. Kırsal Kalkınma Destekleri Bilgilendirme Çağrısı yapılıyor. Manavgat olarak bu destekleri değerlendirmeliyiz” dedi. Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) iş birliğinde düzenlenen “Tarım ve Balıkçılık Ürünlerinin İşlenmesi ve Pazarlanması ile İlgili Fiziki Varlıklara Yönelik Yatırımlar Desteği Bilgilendirme Toplantısı yoğun katılımla gerçekleştirildi. MATSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Manavgat’ın geniş tarım alanlarının yanı sıra, ürün çeşitliliği bakımından oldukça zengin olduğunu belirterek, tarımsal üretimde yüksek potansiyele sahip olan kentin, ülkeye katma değer üretecek tarımsal yatırımlara açık bir bölge olduğunu söyledi. “TKDK’nın bölgemizde açılması için girişimlerde bulunduk” MATSO olarak 2023 yılı Ağustos ayında TKDK’nın Antalya’ya açılması için girişimde bulunduklarını hatırlatan Başkan Güngör, “Yazıda Antalya ve ilçelerinin de kırsal kalkınmada devlet desteklerinden faydalanabilmesi TKDK Antalya Ofisinin açılarak TKDK tarafından yatırım yeri kapsamına alınması için resmi talepte bulunmuştuk. Bu konuda yaptığımız çalışmaların ve taleplerimizin karşılığını Antalya’ya TKDK İrtibat Ofisinin açılmasıyla aldık. Manavgat’ın TKDK tarafından yatırım yeri kapsamına alınmasıyla, üretime kalite standartı katarak, potansiyel üreticilerimizi destekleyip, kentimizdeki tarımsal üretiminin artmasına, iç ve dış ticaretinin de gelişmesine katkı sağlayacaktır. Manavgat kırsal kalkınmadan hak ettiği payı almalı ve desteklenmelidir” dedi. “IPARD III. Kırsal Kalkınma Çağrısı destekleri bütçesi 785 milyon euro” TKDK Isparta İl Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Gülcü ise TKDK’nın 2012 yılında kurulmuş Tarım Bakanlığına bağlı, genç ve dinamik bir kurum olduğunu belirterek, “Daha önce ülkemizde IPARD I. ve IPARD II. adı altında, kurumumuz şimdiye kadar 42 ilde desteklemelerde bulunduk ancak geriye kalan 39 ilimiz bu desteklerden faydalanamıyordu. Maalesef Antalya da bu illerden biriydi fakat kurumuza gelen yoğun talepler üzerine Antalya ve ilçeleri de yatırım kapsamındaki iller arasında yerini aldı” dedi. TKDK tarafından 785 milyon euroluk bir bütçeyle beş yıl sürecek IPARD III. Projesi çağrısına başladıklarını ifade eden Gülcü, “Tarım ve Kırsal Kalkınmada Destekleme Projelerimizle yatırımcılarımıza yüzde 50’den yüzde 70’e varan hibe desteklerimizi bilgilendirmek için buradayız” diye konuştu. “Proje başvuru detaylarını anlattı” Bilgilendirme toplantısında TKDK Uzmanı Hasan Çoban tarafından desteklenecek alanların alt başlıkları detaylandırılarak devlet desteklerinden yararlanabilmek için belirlenmiş standartlar aktarıldı. Başvuru şartlarını sağlayan yatırımcıların başvuru için 9 Mayıs 2024 tarihine kadar TKDK Antalya İl İrtibat Ofislerine bizzat ziyaret etmeleri gerektiğini kaydeden Çoban, “TKDK desteklerinden faydalanabilmek için şartların sağlanması durumunda, kurumsal yatırımcılar yüzde 50’e, bireysel üreticiler ise yüzde 70’e kadar desteklerden faydalanabilecek” dedi. Kırsal Kalkınmada TKDK’nın destekleyebileceği konu başlıkları şu şekilde: Süt ve süt ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, kırmızı et ve et ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması, kanatlı et ve et ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, su ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, meyve ürünlerinin işlenmesi ve pazarlanması, yumurtanın işlenmesi ve pazarlanması (konaklama ve restoran vb.). Katılımcıların sorularının uzmanlar tarafından cevaplandırıldığı toplantı sonunda TKDK Isparta İl Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Gülcü, TKDK Uzmanları Hasan Çoban ve Cenk Korkmaz’a plaket takdim edildi. Bilgilendirme toplantısına; MATSO Yönetim Kurulu Başkanı Seydi Tahsin Güngör, TKDK Isparta İl Koordinatörü Prof. Dr. Süleyman Gülcü, Manavgat İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hakan Kapaklı, Manavgat Süt Üreticileri Birliği Başkanı Bilal Ay, Manavgat Kasaplar Kooperatifi Başkanımız Hüseyin Ali Tunç, MATSO Başkan Yardımcısı Ali Özen, TKDK Uzmanları Hasan Çoban ve Cenk Korkmaz ile Oda üyeleri katıldı.