GÜNDEM - 14 Haziran 2016 Salı 08:51

Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin: “Kentlerimiz ‘gıda çöllerine’ dönüşüyor”

A
A
A
Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin: “Kentlerimiz ‘gıda çöllerine’ dönüşüyor”

Tüm dünyada hâkim olan kentleşme tarzının sebep olduğu ‘gıda çölleri’ kavramı, her geçen gün ülkemizde de varlığını hissettirmeye başlamışken tehlikenin boyutlarına ve alınması gereken önlemlere vurgu yapan Atılım Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanmakta olan obezite tehlikesiyle Türkiye’nin de karşı karşıya olduğunu söyledi.

Günümüzde kentlerin ‘her noktasında hizmet sunulan yerleşmeler’ olma niteliğini kaybetme tehlikesi yaşadığını belirten Doç. Dr. Savaş Zafer Şahin, gelişmiş Batı ülkelerinde ortaya çıkan gıda çöllerinin bunun bir işareti olduğunu anımsattı. ‘Gıda çölleri’ kavramının nasıl oluştuğunu anlatan Doç. Dr. Şahin, açıklamalarına şöyle devam etti: “20. yüzyılda kentler gıda, sağlık, eğitim, kültür ve diğer birçok alanda gündelik temel hizmetlere erişimin kolaylıkla sağlanabildiği mekânlardı. Sanayi üretiminin merkezi olan kentlerin, ulaşım ve altyapı kanalları ile birbirlerine bağlanarak planlanması ve gelişmesi gerektiği görüşü hâkimdi. Bunun sonucunda kentlerin en ücra köşelerinde bile gündelik ihtiyaçların karşılanabileceğine; ekmek, gazete, meyve, sebze ve diğer temel gıda maddelerinin rahatlıkla bulunabileceğine inanıldı. Ancak hizmet sektöründe bulunan geleneksel ticari ünitelerin yerlerini süpermarketlere bırakmasının sonucu olarak piyasa mekanizması içerisinde karlı görülmeyen yoksul mahallelerde süpermarket zincirlerinin mağazalarını kapatmaları ya da hiç mağaza açmamaları sonucuyla karşı karşıya kalındı. Sonuç olarak da yürüme mesafesinde temel gıda maddelerinin satın alınabileceği yerlerin bulunmaması gıda çölleri olarak adlandırılan bölgelerin ortaya çıkmasına sebep oldu.”

Temel gıdaların satın alınabileceği mekânların uzaklaşmasıyla geriye sade benzin istasyonları, fast-food restoranları ya da sadece gazete, sigara ve alkol satan dükkânların kaldığını söyleyen Şahin, Amerika Birleşik Devletlerinde son yıllarda kentlerdeki gıda çölleri ile artan obezite vakalarını ilişkilendiren önemli araştırmalar yayınlandığına dikkati çekti. “Artık birçok Batılı ülkede sağlıklı gıdaların satın alınabileceği süpermarketlere ulaşabilmek için otomobil odaklı bir yaşam sürülmesi bir zorunluluk halini almış durumda” diye konuşan Şahin, “Bu sürecin 21. yüzyılın başından itibaren giderek daha da hızlandığı, gıda çöllerinin birer hizmet çölüne dönüştüğü ve Türkiye’de de yaygınlaştığı görülmektedir. Çoğu zaman çok uluslu şirket zincirlerinin karlı lokasyonlarda yer seçmeleri yerel girişimleri zayıflatmakta, yerel ve çoğunlukla ekolojik yapıyla uyumlu ürünlerin pazardan çekilmesiyle sonuçlanmaktadır. Son yıllarda mahalle pazarlarının ve perakende satış yapılabilen semt hallerinin yaşam savaşı vermeye başlamaları bu süreçle ilişkilendirilebilir” açıklamalarında bulundu.

Kentlerin yaşam kalitesinin arttırılması, sürdürülebilir bir kentsel gelişimin sağlanması ve hizmet çöllerinin ortadan kaldırılması için kentbilimciler ve kent planlama uzmanları tarafından hazırlanan önlemlere değinen Şahin, açıklamalarına şöyle devam etti: “Üst ölçekli planlarda ve ulaşım planlarında yaşamsal hizmetlere yürüme mesafesinde ya da tek toplu taşıma vasıtasıyla ulaşılmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması, kentlerimiz için bir kent merkezleri planlamasının yapılması, her mahalle ve kent bölgesi için yaşamsal hizmet noktalarının oluşturulması, alışveriş merkezlerinin esnafla ve yerel üreticilerle birlikte, hizmet çöllerinin oluşumunu engelleyecek biçimde var olabilmeleri için gerekli tedbirlerin alınması, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve ulaşım politikalarındaki değişikliklerin kentler üzerindeki etkilerinin incelenmesi için etki değerlendirmesi çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Kentlerin yakın çevrelerinde ve içlerinde sürdürülebilir kentsel tarım örnekleri desteklenmeli, sosyal adalet kavramı çerçevesinde tarımsal istihdamın sürekliliği için çaba harcanmalıdır. Aksi takdirde kentlerimiz yaşam kalitesinin odağı değil, çevreden kopuk ve yerel yaşam biçiminden uzaklaşan hizmet çöllerine dönüşecektir. Bunun önlenmesi için bir an önce konuyla ilgili bilimsel araştırma çalışmalarının sayısı arttırılmalı, bu araştırmalara göre başta yerel yönetimler olmak üzere tüm kamu kurumları ve araştırma kuruluşları gerekli önlemleri almalıdır.”
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."