SAĞLIK - 06 Nisan 2018 Cuma 12:59

'Doğumsal özürler genellikle gebeliğin ilk ayından sonraki dönemde oluşur'

A
A
A
'Doğumsal özürler genellikle gebeliğin ilk ayından sonraki dönemde oluşur'

Prof. Dr. Mehmet Seven, anne adayının gebelik döneminde yüksek doz radyasyona maruz kalmasının bebeği etkileyerek düşük, başın küçük olması (mikrosefali), öğrenme güçlüğü, entelektüel yetersizlik (zekâ geriliği) ve büyüme gelişme geriliği gibi zihinsel ve bedensel özürlere neden olabildiği gibi, çocukluk çağı kanser riskinin de artmasına yol açacağını söyledi.

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Başkanı ve Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi (GETAM) Mesul Müdürü Prof. Dr. Mehmet Seven, doğumsal özürlere neden olan çevresel etkenler ve alınması gereken önlemler hakkında açıklamalarda bulundu. 

Prof. Dr. Seven, Türkiye'de doğumsal özre neden olan çevresel etkilerin araştırıldığı ve bu konuda bilimsel raporların hazırlandığı tek merkezin GETAM olduğunu belirterek, "GETAM; Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin Dâhili Bilimler Bölümüne Bağlı Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı bünyesinde faaliyet gösteren, Sağlık Bakanlığınca ruhsatlandırılmış Genetik Hastalıklar Tanı Merkezidir" dedi.

"Doğumsal özürlerin toplumda görülme sıklığı yüzde 3-5 arasında" 

Teratolojik danışmayı anne adaylarının gebelik döneminde maruz kaldığı çevresel faktörlerin, doğacak bebekleri üzerine olumsuz etkilerinin araştırılması ve bilimsel veriler ışığında doğumsal özürler hakkında anne adayları ile gebeliği takip eden uzmanların bilgilendirilmesi işlemi olarak tanımlayan Prof. Dr. Seven, doğumsal özürlerin toplumda görülme sıklığının yüzde 3-5 arasında değiştiğini ifade etti. 

Bu orana temel risk adı verildiğini vurgulayan Prof. Dr. Seven açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Her kadın gebe kaldığında bu temel riske sahiptir. Doğumsal özürler çoğunlukla genetik veya çevresel faktörlerin etkisiyle oluşur. Ancak günümüzde her türlü teknolojik imkâna ve geliştirilen yeni yöntemlere rağmen, doğumsal özürlerin yaklaşık yarısının nedeni belirlenemez. Gebelik döneminde radyasyon veya yüksek ısıya maruz kalma gibi faktörler doğacak bebekte bedensel veya zihinsel özre neden olabilir. Bunlardan röntgen çekimleriyle alınan radyasyon en sık karşılaşılanıdır". 

Prof. Dr. Seven, anne adayının gebeliğin ilk ayında, tedavi amacıyla röntgen çektirmesinin düşüğe ya da doğacak çocukta bedensel ve zihinsel özre yol açmayacağını fakat düşüğe neden olma ihtimalinin oluşabileceğini dile getirdi. Prof. Dr. Seven, doğumsal özürlerin genellikle gebeliğin ilk ayından sonraki dönemde oluştuğunu sözlerine ekledi.

"Her röntgen çekimi doğumsal özre neden olmaz" 

Her röntgen çekiminin doğumsal özre neden olmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Seven, "Öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, gebelikte mecbur kalınmadıkça röntgen çekimi dâhil bebeği etkileyebilecek her türlü fiziksel etkenden sakınılması gerekir. Ancak anne adayları, genellikle hamile olduklarını bilmeden, bazen de bilerek gebelik dışı sağlık sorunları nedeniyle tanı amaçlı röntgen çektirmek zorunda kalırlar. Röntgen çekimiyle alınan radyasyonun, alınan doza ve gebeliğin dönemine göre bebek üzerinde değişik etkileri olabilir. Gebeliğin başlangıcından doğuma kadar bir bebeğin alacağı toplam 5 Rad radyasyon güvenli doz olarak kabul edilmektedir. Genelde tanı amaçlı röntgen çekimlerinde bebeğin aldığı radyasyon dozu bedensel ya da zihinsel özre neden olabilecek düzeye erişmemektedir. Böyle durumlarda öncelikle radyasyona gebeliğin hangi döneminde maruz kalındığının, sonra da bebeğin maruz kaldığı radyasyon dozunun belirlenmesi gerekir" dedi. 

Anne adayının gebelik döneminde yüksek doz radyasyona maruz kalmasının bebeği etkileyerek düşük, başın küçük olması (mikrosefali), öğrenme güçlüğü, entelektüel yetersizlik (zekâ geriliği) ve büyüme gelişme geriliği gibi zihinsel ve bedensel özürlere neden olabildiği gibi, çocukluk çağı kanser riskinin de artmasına yol açacağını ifade eden Prof. Dr. Seven, bu şekilde radyasyona maruz kalan anne adaylarının, vakit geçirilmeden Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren GETAM'a yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Radyasyon toprak, hava ve su gibi her yerde bulunduğunu dile getiren Prof. Dr. Seven, "Ancak bu radyasyon çok düşük düzeydedir. Hastane, araştırma enstitüleri, hava yolculuğu, bagajların röntgen taraması, inşaat, nükleer reaktörler ve nükleer destek tesisleri, ulaşım endüstrisi ve nükleer silah üretim tesisleri gibi bazı çalışma ortamlarında da radyasyona maruz kalınabilir. Ancak doğumsal özürler, gebelerin genellikle diş ve akciğer röntgeni, tomografi gibi tanı ya da tedavi amacıyla yapılan tıbbi işlemlerde radyasyona maruz kalmasıyla gündeme gelmektedir" şeklinde konuştu. 

Prof. Dr. Seven, havaalanı, alışveriş merkezleri ve benzeri alanların girişinde yer alan metal detektörlerden geçiş esnasında maruz kalınan radyasyonun oldukça düşük düzeylerde olduğunu, doğumsal özür riskini arttırmadığını belirtti. 

Prof. Dr. Seven, gebelik döneminde kadınların bu tip maruziyetlerden sakınmalarının en sağlıklı yol olarak kabul edildiğinin altını çizerek günlük uygulamada, kadınların gebe olduklarını belirttikleri takdirde görevliler tarafından bu dedektörlerden geçirilmediğini sözlerine ekledi.

Radyasyon dozu ölçümü için gebelikte radyasyona maruz kalan anne adaylarında öncelikle bebeklerinin maruz kaldığı radyasyon dozunun hesaplanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Seven sözlerine şöyle devam etti: "Radyasyon ölçümünün farklı yolları bulunmaktadır. Doz, vücudun herhangi bir bölümünün aldığı radyasyon miktarını ifade eder. Bu dozları ifade ederken sıklıkla Rad/Gray/Rem gibi ölçü birimleri kullanılır. Çekilen Röntgen/Tomografi ya da maruz kalınan radyasyon türüne göre gebenin maruz kaldığı radyasyon dozu hastanemizde görevli fizik uzmanları tarafından hesaplanmaktadır. Genel olarak, tüm vücut için güvenli radyasyon maruziyet dozu yılda 5 Rad'dır. Bazı kurumlar bir embriyo veya fetüsün (doğmamış bebek) alacağı güvenli doz sınırını belirlemiştir. Bu kurumlar doğmamış bir bebeğin tüm gebelik boyunca 500 milirad'dan (0.5 Rad) fazla doz radyasyon almamasını önermektedir (farklı yönergeleri olan kurumlar da vardır). Bu kurumlara göre bir gebelik ayı göz önüne alındığında, maruz kalınan güvenli dozun 1 ayda 50 milirad (0.05 Rad) üzerine çıkmaması tavsiye edilmektedir". 

Prof. Dr. Seven, baba adayının radyasyona maruz kalmasının doğacak bebeği etkilemeyeceğini ifade etti. Birçok çalışmada, erkeklerde düşük düzey mesleki radyasyon maruziyeti ile doğumsal özürler ve çocukluk çağı kanserleri arasında ilişki bulunamadığını belirten Prof. Dr. Seven, testislere uygulanan 10 Rad'lık radyasyonun sperm sayısında geçici azalmaya neden olabileceğini fakat babaların radyasyona maruz kalmasının genellikle bebeklerinde doğumsal özürlülük oranını artırmadığını dile getirdi.

"Cerrahpaşa Tıp Fakültesi GETAM'da Verilen danışmanlık hizmetinin başarı oranı yüzde 96" 

Prof. Dr. Seven, tanı amaçlı röntgen çekiminin gebeliğin sonlandırılmasını gerektirmediğini söyledi. Prof. Dr. Seven, "Tanı amaçlı röntgenle maruz kalınan radyasyon en sık karşılaşılan fiziksel etkenlerdendir. Ancak tanı amaçlı röntgen çekimiyle maruz kalınan radyasyon genellikle özürlü doğuma neden olmamaktadır. Tanı amacıyla çekilen röntgenle alınan radyasyon dozu, özürlü doğuma yol açabilecek düzeye erişmediğinden, gebeliğin sonlandırılması da gerekmez. Bu konuda bilgi almak için en doğru yol GETAM'a başvurmaktır. Röntgen filmi çekilen odaların giriş kapılarında ‘Gebeler Giremez' yazılıdır. Hamile olduğunu bilmeden gebelik dışı sağlık sorunları nedeniyle değişik röntgen filmleri çektiren anne adayları, gebe olduklarını öğrendiklerinde çocuklarının ‘özürlü olacağı' endişesine kapılarak çeşitli sağlık kurumlarına başvururlar. Her basamakta görevli hekimler; bu gebeleri, hem endişelerinin giderilmesi, hem de istenmeyen gebelik kayıplarının önlenmesi amacıyla mutlaka Cerrahpaşa GETAM'a yönlendirmelidir. GETAM'da bugüne kadar binlerce gebeye ‘danışma hizmeti verilmiş' ve bu danışmaya istinaden rapor düzenlenmiş, danışma ve düzenlenen bu raporlardan sonra hem anne adayları çocuklarının özürlü doğacağı endişesinden kurtulmuş, hem de sağlıklı doğum yapmanın mutluluğunu yaşamışlardır. Bu amaçla yaptığımız çalışmalar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi GETAM'da verilen danışmanlık hizmetinin başarı oranının yüzde 96 olduğunu göstermiştir" şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir