KÜLTÜR SANAT - 05 Nisan 2017 Çarşamba 09:02

Down sendromlu gençler dünyaca ünlü 12 klasik esere hayat verdi

A
A
A
Down sendromlu gençler dünyaca ünlü 12 klasik esere hayat verdi

Nişantaşı Üniversitesi “Sanat ve Biz” projesi ile down sendromlu gençlerin dünyaca ünlü 12 klasik esere yüzleri ile hayat veren fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı.

İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı (İZEV) tarafından, zihinsel engelli bireylerin sesini sanat yoluyla duyurmayı hedefleyen "Sanat ve Biz" projesiyle, dünyanın resim sanatına damga vuran ressamlarının 12 klasik eseri, down sendromlu gençlerin fotoğraflarıyla birleştirilerek sergileniyor. Birçok kurumun destek verdiği fotoğraf sergisine bu kez de Nişantaşı Üniversitesi ev sahipliği yaptı. Down sendromlu gençlerle üniversite öğrencilerinin buluşup kaynaştığı sergi aynı zamanda yoğun ilgi gördü.

Nişantaşı Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülseren Yücel böyle bir projeye destek verdiklerinden dolayı çok mutlu olduklarını ve vakfın bundan sonraki projelerinde de gönüllü olarak çalışacaklarını ifade etti. Gülseren Yücel aynı zamanda, “Fotoğraflarda dünyaca ünlü sanatçılar down sendromlu çocuklarla bir araya getirilmiş. Ortaya da bu harika tablolar çıkmış. Serginin amacı bu gençlerin ve çocukların hayatta olduklarını yaşadıklarını ve bizimle beraber yaşamak istediklerini anlatmak ve onlar üzerinde bir farkındalık oluşturmak. Bu sergi alanında da öğrencilerle birlikte kaynaştılar. Birbirlerine hikâyelerini anlatıp, fotoğraf çekiniyorlar. Amaç da buydu zaten onların sosyalleşmesi için destek vermek. Bu sayede de bundan sonraki hayatımızda onlara karşı daha duyarlı olmayı ve onları hayatımıza daha fazla yerleştirmeyi öğrenmiş oluyoruz” dedi.


“SANAT ZATEN FARKLILIKTIR”

“Sanat, dünyayı farklı gören insanların kendilerini ifade ediş biçimidir” diyen Yücel son olarak da, “Sanat zaten farklılıktır. Dünyaya farklı gözlerle bakan insanlar ve söyleyecek sözleri olanların kendilerini ifade etmek isteyenlerin yoludur sanat. Sanatın amacı da zaten farklılık yaratmaktır. Bu yüzden de farklı insanlar sanatçı oluyor. Bu farklı insanların da sanat ile yan yana gelmesi de müthiş bir proje ortaya çıkmış. İnsan olarak bütün canlılarla yan yana yaşıyoruz ve onlara karşı duyarlı olmayı öğrenmeliyiz. Kimimiz vicdani olarak bunu zaten yapıyor. Ama kimimiz bakıyor ve görmeden geçiyor. Amacımız, o bakıp da görmeden geçenleri durdurmak ve ‘gel bak onlar da var’ demek” şeklinde konuştu.

“HEDEFİMİZ 10 MİLYON İNSANA ULAŞMAK”

Gerçekleştirdikleri proje ile birlikte 10 milyon insana sosyal sorumluluk mesajlarını ve farkındalık hissini uyandırmak istediklerini dile getiren İZEV’in Genel Koordinatörü Merve Kılıç da, “Bu gençlerin hayatın her alanında var olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Dünyaca ünlü 12 tane tablonun yüzlerine down sendromlu gençlerin yüzleriyle değiştirdiğimiz bir eser koleksiyonun içindeyiz. Hem gençlerin sosyalleşmesi hem profesyonelleşmesi hem de alanda insanların onları bizzat bu işi organize edip yaparken görmesi müthiş bir heyecan uyandırıyor. Türkiye’nin farklı yerlerinde bu projelerimizi yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Daha sonradan da ‘Hayvanlar ve Biz’ ve ‘Tarih ve Biz’ projelerimizle yurtdışına bile açılmayı düşünüyoruz. Türkiye’den dünyaya bir sosyal sorumluluk projesinin başarılı bir şekilde iliştirilebileceğine inanıyoruz ve bu özgüvenle hareket ediyoruz. Olduğumuz her alanda da insanları sergimize davet ediyoruz” diye konuştu.

İZEV’in Amirlerinden ve aktif olarak sergi için çalışan down sendromlu Tan Aytıs de projelerine destek veren herkese çok teşekkür ettiğini dile getirerek, “Sanatın her dalında biz de varız. Projemiz bundan sonrasında da farklı alanlarda devam edecek. Bizim durumumuz bir hastalık değil sadece farklılık” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.