GÜNDEM - 24 Haziran 2017 Cumartesi 11:01

E-ticaret yaygınlaştı, mağazalar vitrine dönüştü

A
A
A
E-ticaret yaygınlaştı, mağazalar vitrine dönüştü

E-ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte sektörde yaşanan olumsuzlukları açıklayan Bilişim Uzmanı Şener Kul, "İnsanlar artık ayakkabı alırken de iki tane farklı numara alıp hangisi olursa diğerini iade ediyordu. Çünkü internette de 14 gün boyunca şartsız koşulsuz iade etme süreciniz var. O yüzden bu tarz sebepler de ciddi zararlara uğrattığını düşünüyorum" dedi.

Dünya çapında internetin gerek mobilde gerekse evlerde yaygınlaşmasıyla birlikte e-ticaret sektörü de gelişiyor. İnternetin yaygınlaşmaya başladığı 1990'lı yılların sonlarında doğan e-ticaret hem insanların mağazalara gitmeden evlerinden ve ya mobil uygulamalarla bulundukları her yerden alışveriş yapmalarına imkan sağlarken, aynı zamanda da binlerce çeşit ürünü bulabiliyor. Türkiye'de de önemli bir konuma gelen e-ticaret neredeyse insanların alışveriş yaptığı tek mecra haline geldi. Türkiye'de bir yandan e-ticaret sektörü önemli ölçüde gelişirken, bazı e-ticaret firmalarının kapanış duyurusu da sektörde büyük yankı uyandırdı. Sektörün öncü firmalarının kapanış duyurularıyla birlikte Türkiye'de e-ticarette sıkıntıların yaşandığı soruları akıllara geldi.

"İnternette fotoğrafı olan ürünü satarsınız"

İlkserver Bilişim Uzmanı Şener Kul, e-ticaret sektöründe yaşananları anlattı. E-ticarette binlerce ürün stoklamak zorunda olunmamasının büyük bir avantaj olduğunu söyleyen Kul, "Tedarik firmaları size binlerce ürünü stoklamanızı gerektirmiyor. Bir entegrasyon apileri dediğimiz apileri aldığınız takdirde sağlık bir şekilde binlerce ürünü web sitenizde barındırabiliyorsunuz. E-ticaretin başlangıcında her ürünü stoklayacağınız gibi bir durum yok. Çünkü çok büyük e-ticaret siteleri de aslında elinde stokta bulundurmayan ürünleri de satabiliyor. Tedarik sürecinden geçiyor. Bunu da müşterisine bildiriyor. O yüzden fiziki dükkanlara baktığımızda mağazada bulundurmadığınız bir ürünü satamazsınız. Fakat internette fotoğrafı olan ürünü satarsınız" dedi.

"Lojistik hatalar ciddi zararlara sebep olabiliyor"

E-ticaret sektöründe yaşanan olumsuzlukları açıklayan Kul, sektör için kapanan bazı firmaların el değiştirdikten sonra satış rakamlarında düşüş yaşandığına dikkat çekti. Firmaların el değiştirdikten sonra profesyonel yönetimin devam etmemesi durumunda kapanmaya kadar gidebilecek sorunlara yol açabildiğini söyleyen Kul, lojistikte yaşanan bazı hataların da ciddi zararlara neden olabildiğini belirtti. İnternette insanların bazı ürünleri alırken benzerinden bir adet daha aldığını ve beğenmediği ürünü iade ettiği yönünde söylentilerin dolaştığını belirten Kul, bu tip durumların lojistikte büyük zararlara yol açtığını ve bu tip durumlarla karşılaşmamak için bir takım koruyucu önlemler alınması gerektiğini söyledi. Kul, "Devredilmeden önce profesyonel yönetim bunu ciddi bir şekilde yönetip ve kazancını her yıl arttırarak yaparken, devredildikten sonra bunun düşüyor olması ve hemen akabinde de kapanıyor olması sanırım orada yönetimsel zaaflardan dolayı olabilir. Tabi bunun yanında sektörel rekabetin de etkisi olabilir. Çünkü her gün artıyor. Lojistikte yapılan hatalar olabilir. İnsanlar artık ayakkabı alırken de iki tane farklı numara alıp hangisi olursa diğerini iade ediyordu. Çünkü internette de 14 gün boyunca şartsız koşulsuz iade etme süreciniz var. O yüzden bu tarz sebepler de ciddi zararlara uğrattığını düşünüyorum" diye konuştu.

"E-ticaret sektöründe daha çetin bir rekabet var"

E-ticaret sektöründe fiziki mağazalara göre daha çetin rekabetin olduğunu sözlerine ekleyen Kul, "E-ticaret sektöründe daha çetin bir rekabet var. Çok büyük kitlelere ulaşıyorsunuz. Fiziki mecralarda ulaşabileceğiniz kitle sayısı bulunduğunuz lokasyona bağlıyken e-ticaret firmasında Türkiye'nin her ilinden ve ya dünyanın her yerinden rağbet görebilirsiniz. O yüzden rekabet internet ortamında, yazılı ve görsel medyalarda her yerde yapılabiliyor. Ama internetteki rekabet daha fazla. Orada bir de rakamsal istatistikler çok önemli. Karşılaştırmalar çok önemli. Fiziki bir mağazaya gittiğinizde başka markalarla kıyaslamayı o anda yapamazsınız. Ama bir internet sitesine girdiğinizde bu karşılaştırmaları anlık olarak çok kolay bir şekilde ucuz mu?, pahalı mı?, daha iyisi mi, daha kötüsü mü, daha altı mı, daha üstü mü gibi bir çok kıyaslamalar olabiliyor. Bunlar da rekabeti etkiliyor" dedi.

"E-ticaret yeni internet projelerinin doğmasına sebep oluyor"

E-ticaret sektöründeki gelişmelerle birlikte internette benzer ürünlerin karşılaştırmalarını yapan web sitelerinin de ortaya çıkmasına sebep oldu. E-ticaret gibi internet projelerinin farklı fikirleri doğurduğunu söyleyen Kul, "E-ticaret firmaları hep başka fikirlerin doğmasına sebep olur. E-ticaret mağazalarının gelişmesiyle birlikte yeni internet projeleri, fikirleri ortaya çıktı. Karşılaştırma siteleri ortaya çıktı. Bir ürünü yazsanız da e-ticaret sitelerindeki rakamsal değerlerini ve özelliklerini karşılaştıran, sadece bu hizmeti veren internet siteleri çıktı. Bu da haliyle işleri daha da kolaylaştırıyor" diye konuştu.

Fiziki mağazalar vitrine dönüştü

E-ticaretin gelişmesiyle birlikte insanların artık fiziki mağazalara giderek sadece ürünü denediklerini ancak sanal mağazadan fiyat araştırması yaparak satın aldığını söyleyen Kul, "İnsanlar artık fiziki mağazalara gitse dahi markasını, modelini ve ya bedenini belirledikten sonra yine arayışı internet sitelerinden yapıyor. Bu da aslında internetteki alışverişin artmasına sebep oluyor. Kafasındaki bütün soru işaretlerini aslında markaların mağazalarında bakıp, kontrol edip, giyip deneyip ya da detaylı sorularını bir beyaz eşyaysa ya da bir teknolojik aletse sorup oradaki fiyatı alıp daha sonra internet mağazalarında bunun daha ucuzunu, daha uygununu istediği şartlarda, istediği beden, boy, numara ve ya özelliklerde bulmasına sebep oluyor" dedi.
Türkiye'de faaliyet gösteren bazı e-ticaret firmalarının yabancı firmalara satışıyla birlikte ülkeye döviz girişi olduğunu ve e-ticaret projelerinin farklı internet projelerini doğurduğunu hatırlatan Kul, e-ticaretin hem devlet kanalıyla hem de sivil toplum kuruluşları kanalıyla da desteklenmesi gerektiğini belirtti. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Yolda yatan köpeğin üzerinden otomobili ile geçti Sakarya’nın Karasu ilçesinde bir otomobilin yolda yatan köpeğin üzerinden geçip yoluna devam ettiği anlar güvenlik kameralarına yansıdı. Ezilen köpeğin sahibi ve mahalle sakinleri, yaşanan acı olaya tepki gösterdi. Olay, Karasu Yalı Mahallesi Barbaros Caddesi üzerinde meydana geldi. Mahalle sakinlerinden Güler Yaşar’ın sahibi olduğu köpek, yol kenarında yattığı sırada bir arabanın üzerinden geçmesi sebebiyle yaralandı. Ayakları kırılan köpek, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavi altına alındı. Otomobil sürücüsünün, köpeğin üzerinden geçerek hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ettiği anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, üzerinden otomobil geçen köpeğin acı içerisinde yerde kıvrandığı anlar yer aldı. "Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz ama öyle bir şey olmadı" Yaşanan olaya mahalle sakinleri ve köpeğin sahibi Güler Yaşar tepki gösterdi. Yaşar, “Köpek yol kenarında yatıyordu, araba 14.58’de köpeğin üzerinden geçmiş. Tümseğin üzerinden geçtikten sonra hiç fren yapmadan geçti, hiç durmadı. Köpeğin sesini duyunca aşağıya indik, tedaviye gönderdik. Hızla gelip çarpmıyor. Yavaş yavaş geliyor, üzerinden geçiyor. Mahalle içinde çocuklar var, yaşlılar var. Bir hayvanın üzerinden geçiyor ve durmuyor. Tepkimiz bu yüzden. Telefonuna mı bakıyordu, önündeki hayvanı görmüyor. Nereye bakıyordu? Hızlı gelse, fren yapamasa kaza deriz. Öyle bir şey de olmadı” diye konuştu.
İstanbul Dilan Polat mahkemede gözyaşlarına boğuldu Sosyal medya fenomeni Banu Parlak’ın güzellik merkezinin kurşunlanmasına ilişkin açılan dava kapsamında Dilan ve Engin Polat çifti savunma yaptı. Dilan Polat’ın savunması sırasında sık sık ağladığı görüldü. Bahçeşehir 1. Kısım Doğa Parkı’nda bulunan sosyal medya fenomeni Banu Parlak’a ait güzellik merkezi 1 Ekim 2023 günü saat 02.00 ve 04.30 sıralarında motosikletli şüphelilerce kurşunlanmıştı. Olaya ilişkin hazırlanan iddianame kapsamında Dilan ve Engin Polat çiftinin de ‘azmettirme’ suçundan cezalandırılması istenen davanın görülmesine bugün Küçükçekmece Adliyesi’nde başlandı. Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, sanıklar Dilan, Engin ve Sezgin Polat ile müşteki Banu Parlak hazır bulundu. Duruşmaya taraf avukatları da katıldı. Duruşmada kimlik tespiti esnasında Engin Polat “aylık ortalama gelirim 200 bin” dedi. Dilan Polat da aylık gelirinin 200 bin TL olduğunu söyledi. Engin Polat duruşma salonunda küçük oğlu ile telefonda konuşup konuşamayacağını sorarak “6 aydır konuşmuyoruz” dedi. Hakim bu talebin üzerine “her türlü temas yasak” dedi. Dilan Polat ise ağlayarak duruşma salonuna girdi ve eşinin elini tuttu. Polat, duruşma salonunun izleyici kısmında oturan kızının da elini tutmak istedi ancak jandarma izin vermedi. Dilan Polat kızına sık sık “Kızım seni çok seviyorum, hepsi geçecek, yapmadık biz yapmadık” dedi. Sanık Polat duruşma salonunda göz yaşlarına hakim olamadı. Dilan Polat savunmasında “Ben Banu Parlak’ı tanırım kendisi 6 yıllık arkadaşım. Küsüp barıştığımız dönemler oluyordu. İş yeri kurşunlanmadan önce işleri konusunda benden yardım destek istemişti. Ben de kendisine seve seve yardım edeceğimi söyledim. Daha sonra sosyal medyada haberleri görünce haberim oldu. Can güvenliğinin olmadığını ve bizi sorumlu tuttuğuna dair paylaşımlar gördüm. O ana kadar aramızda problem yoktu. İş yerinin kurşunlandığını da basın ve sosyal medyadan öğrendim. Bu sırada yargılandığımız kişilerle de hiçbir bağlantımız yoktur. Daltonlar çetesi eşimi ve beni de tehdit etmiştir. Bununla alakalı mesajlar da mevcut” dedi. Polat savunması sırasında da zaman zaman duygulanarak ağladı. Dilan Polat savunmasının devamında “Can Dalton bana senin namusunu elinden alacağım diye mesajlar da iletmişti. Bizi tehdit eden kişilerle aynı dosyada neden yargılanıyoruz bilmiyorum. Gürcistan’a 2018-2019 yıllarında hamilelik dönemimde gittim. Yemek yedim ziyaret ettim döndüm. Sosyal medyada ön planda bir hayat yaşıyorum. Maddi durumumuzun iyi olmasından dolayı farklı yollarla Halil İbrahim Kalkan’ın haraç kesmek istediğini düşünüyorum. Pendik şubemize giderek tabelaları indirin demişti. Çalışanların elinde ses kayıtları da mevcut. Benim Banu Parlak ile husumetim yoktu. Neden böyle bir konuda beni ve ailemi hedef gösterdi anlamıyorum. Dosyada bahsi geçen kimseyi aile üyelerim dışında yani tanımıyorum. Video için de ben sosyal medyada o dönemde aleyhime paylaşımlar yapılıyordu. Çocuklarım ve ailem için. Kafam çok karışıktı herkes saldırı halindeydi. Suçlamayı kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı. Dilan Polat müşteki avukatının “tedbir kararının anasını danasını göreceksin sözlerini kime söylediniz sorusu üzerine “ Benim orada direkt muhatabım yoktu. Kara para aklandığımıza, illegal işler yaptığımıza dair paylaşımlar yapılıyordu. Genel söyledim” dedi. Engin Polat ise savunmasında “Banu Parlak’ı tanımam. Görüşmüşlüğüm yoktur. Bir gün sosyal medyada ‘benim başıma bir şey gelirse Dilan ve Engin Polat sorumludur’ diye açıklamalar yapıyor. Ben de eşime ‘bu kadın senin arkadaşın değil mi neden böyle yapıyor ara kendisi ile görüş’ dedim. Eşim ‘ben aramam dedi’ ben de üzerine düşmedim. Ama karım iyi niyetli olarak aramış benim sonradan haberim oldu. O ara çok mesele vardı. Kara para aklama. Onun da gerçek olmadığını yakında göreceğiz. Bu arkadaşın dükkanı kurşunlanmış. Akabinde bizden şikayetçi olmuş. İfadeye çağırdılar gittik. Olay bundan ibaret bizim hiç kimse ile bir alakamız yok. Ben diğer sanıkların olduğunu bu mahkemede öğrendim şu an. Yalancı tanık Halil İbrahim Kalkan, bizi tehdit edip şubelerimizi arayıp Sezgin ve Engin Polat ile görüşeceğim diyerek tehdit ediyordu. Bu daha önceden de başımıza geldi. ‘Onları şöyle yapacağım böyle yapacağım, bu tabelaları indirin bundan sonra burada Dilan Polat yazmayacak Halil İbrahim Kalkan yazacak’ diyormuş. 2-3 ay devam etti. Biz telefon sapığı diye dikkate almadık. Lakin bir gün Pendik şubemize gidip tehditte bulunmuş. Babama ‘bu böyle olmaz gidelim şikayetçi olalım fiziken de üzerimize gelmeye başladı’ dedim. Gayrettepe’ye gidip şikayetçi olduk. Açılan davalar sonucu bu şahıs ceza aldı öyle biliyorum. Bu şahıs ‘ben Sezgin Polat’a 500 bin TL borç verdim bunu almak için arıyorum’ diye kılıf uydurmuş. Bu kılıfına daha sonra Banu Parlak’ı ekledi. Güya Banu Parlak’ın vurulmasını istemişiz karşılığında para teklif etmişiz. Yalancı bir tanıktır" şeklinde konuştu. Gürcistan ile hiçbir bağlantısının olmadığını söyleyen Engin Polat, "Bağlantımı bırakın orada olan birini 1 kere bile telefon ile aramadım. Gürcistan’a 4-5 sene evvel 6 aile çift olarak tatile gittik” dedi. Engin Polat devamında “Ben Daltonlar çetesini de tanımam. 2 ay önce gazete okurken öğrendim. Can Dalton daha önce eşimi tehdit etmişti. 2 dükkanım 3 ayrı zaman diliminde kurşunlandı. Ben de bunun üzerine şerefsizler diyerek video paylaştım. Bu adam daha sonra bana yanıt verdi. ‘Bundan sonraki mermi sana’ diye cevap verdi. Bu dosyada iftiraya uğradık. Ticari itibarımız zedelendi. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum. Yalanın ve iftiranın delili olmaz. Ben ve ailemde en ufacık bir delil bulunursa her türlü cezaya razıyım” şeklinde konuştu. Müşteki avukatının sorusu üzerine Engin Polat “Emirhan Döner diye birini tanımıyorum böyle biri ile görüşmedim. Fatih Gezer benim çocukluk arkadaşımdır. Cezaevinden beni aradı. Medyada dükkanımızın kurşunlandığını görmüş. Bana kendi çabasıyla yardımcı olmaya çalıştı şunu tanıyorum bunu tanıyorum diye ama konuşmada Daltonlar çetesi adı geçmedi” dedi. Duruşma Engin Polat’ın babası Sezgin Polat’ın savunması ile devam ediyor.