SAĞLIK - 27 Kasım 2016 Pazar 11:03

Elektronik sigarayla ilgili net açıklama

A
A
A
Elektronik sigarayla ilgili net açıklama

Doç. Dr. Ülkü Yılmaz, elektronik sigaranın tehlikesine dikkat çekerek, "Hem bağımlılık potansiyeli yüksek hem toksin maddeleri bireylerin aldığı bir araç. Bırakma yöntemi olmadığı gibi akciğer kanser riski olan bir madde" dedi.

Türk Akciğer Kanseri Derneği (TAKD) ve Türk Göğüs Cerrahisi Derneği’nin (TGCD) birlikte düzenlediği “VII. Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi”, 24-27 Kasım 2016 tarihleri arasında Sueno Deluxe Otel, Belek’te gerçekleştirildi. Akciğer kanseri konusundaki gelişmelerin ayrıntılı olarak tartışıldığı kongreyi 400’ü aşkın katılımcı takip etti. Kongrede konuşan VKV Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, dünya piyasasına sunulan yeni kanser ilaçlarına Türkiye’nin hızlı bir şekilde ulaştığını belirterek, İngiltere’yi dahi geçtiğini söyledi.

AKCİĞER KANSERİ HIZLA YAYILIYOR

Kongrede konuşan Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahi Merkezi’ Doç. Dr. Ülkü Yılmaz, akciğer kanserindeki erken tanının önemine işaret etti. Akciğer kanserinin hızla yayıldığına dikkat çeken Dr. Ülkü Yılmaz, artışla ilgili şu bilgileri verdi:

“Akciğer kanseri çağımızın pandemisi niteliğinde neredeyse. ABD’de 1912 yıllarında yapılan yayınlarda 100’lerle ifade edilirken 2012 verilerine bakarsa 1 milyon 800 bin insan yeni akciğer kanseri tanısı alıyor. Ülkemizde ise her yıl 30 bin yeni akciğer kanserli olgu tanı almakta ve tedavi aşamasına girmekte. Olguların ülkemiz verilerine bakarsak yüzde 77’si ileri evre hastalık olarak karşımıza çıkmakta. Uluslararası verilerde yine bu oran yüzde 75 gibi bir oranda. Erken tanı bu anlamda çok önemli.”

ELEKTRONİK SİGARA KANSER YAPIYOR

Erkek ölümlerinde akciğer kanserinin baş çektiğini, bunda en önemli etkenin sigara olduğunu vurgulayan Yılmaz, pasif içicilik ve elektronik sigaranın zararları ilgili de şunları söyledi:

“Sonuçta sigara yüzde 30’lara varan oranda, özellikle ağır içicilerde akciğer kanserine yol açmakta. Bu yüzden erken yaşlardan itibaren sigarayla mücadele çok önemli. Pasif maruziyet de akciğer kanserine neden olan bir durum. Pasif sigara maruziyeti de çok erken yaşlarda karsinogenezisin başlamasına neden olmaktadır. Elektronik sigara son zamanlarda hem sigara kullanımını azaltmak ve bir bırakma aracı olarak öne sürülen ama bir yandan da reklamı yaygınlaşan oldukça sıkıntılı bir araç. Sonuçta hem bağımlılık potansiyeli yüksek, hem toksin maddeleri bireylerin aldığı bir araç. Bırakma yöntemi olmadığı gibi akciğer kanser riski olan bir madde."

"İMMUNOTERAPİ İLAÇLARI, KANSERİN KONTROL NOKTALARINI ÖNLÜYOR"

VKV Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Medikal Onkoloji Prof. Dr. Nil Molinas Mandel ise 1995 yılında kemoterapi ’yapılsın-yapılmasın’ tartışmaları yaptıklarını ancak daha sonra çıkan yeni ilaçlarla akciğer kanserinin başka tanımlanmaya başladıklarını belirtti. 10 yıl önce hedefli tedaviler tanımlandığını kaydeden Mandel, bu tedavi yöntemiyle önce çok ümitlendiklerini ancak bunun da çok geçmeden yetersiz olduğunu anladıklarını söyledi. Son 3 yıl içerisinde kanser tedavi yönteminde büyük yol katedildiğini açıklayan Mandel, "Son 2-3 yılın en flaş haberi bu immunoterapideki gelişmeler oldu. Hücre çoğalmasını kontrol eden bir takım mekanizmalar var vücudumuzda. Kanser hücrelerini vücudumuz kendisi gibi kabul ediyor böyle bir mekanizmayla kanser hücresi kendisini koruyor ve üremeye devam ediyor. Bunları engelleyen immunoterapi dediğimiz kontrol noktalarını önleyen ilaçlar gelişti" diye konuştu.

"İNGİLTERE’DEN BİLE DAHA İYİYİZ"

Dünya piyasasına sunulan yeni kanser ilaçlarına Türkiye’nin hızlı bir şekilde ulaştığını aktaran Dr. Mandel, "Türkiye’de aslında kanser ilaçları zaten devlet tarafından çok güzel karşılanıyor. Yeter ki ilaç Türkiye’de olsun. Eğer yurt dışından gelecek yeni ilaçlar kullanılacaksa, onun etkili olup olmadığı görmek için hasta 2-3 ay kendi imkanlarıyla o ilacı alıyor. Eğer ne geldiği gösterilirse, devlet sonrasını ödüyor. Sağlık Bakanlığı aslında bu konuda bizlere, hastalara çok destek veriyor. Pek çok ülkeye göre ilaçlara daha erken ulaşabiliyoruz. Türkiye’deki ruhsatlanma bazı ülkelerden daha hızlı oluyor. İngiltere’den bile daha iyiyiz" ifadelerini kullandı.

ÖZEL HASTANELERİN ÜCRET FARKI

Özel hastanelerdeki alınan ücretle farklılıkları ile ilgili bir soruya "Benim çalıştığım kurum almıyor" diye yanıt veren Mandel, SGK ile anlaşmalı olan özel hastanelerden ilaç parasının alınmadığını vurguladı. Kemoterapide ücret farkı alınmasını ’sistem döngüsü’ olarak yorumlayan Mandel, “Özel hastanelerde kemoterapi yapılıyor ve arada bir fark alınıyor. Özel hastane eğer SGK anlaşmalı ise bunlardan ilaç parası alınmıyor. Alınan fark benim çalıştığım kurumda yok. Onun için çok net bilmiyorum. Ama diğer kurumlar belirli anlaşmalar karşılığında fark alıyorlar diye biliyorum, çünkü başka türlü sistem dönmüyor" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da pişkin müşteriler kamerada: Sigara içirmeyince ücretini ödemeyip kaçtılar Güngören’den Mecidiyeköy’e gitmek için taksiye binen üç kişi, sürücünün araçta sigara içilmesine izin vermemesinin ardından ücreti ödemeden araçtan indi. Taksi sürücüsünün, “90 liramı verir misin?” sözlerine karşılık yolcu, “Benim param yok. Git, onlardan al. Paramla beni rehin mi alacaksın” şeklinde pişkin bir cevap verdi. Yaşanan tartışmayı taksi sürücüsü cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Güngören Merter’de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda taksi sürücüsü İsa Ünver, yol kenarında kendisini durduran üç kişiyi aracına aldı. Şişli Mecidiyeköy’e gitmek için yola çıkan takside yolcular, bir anda sigara içmek istediklerini belirtti. “Paramla beni rehin mi alacaksın?” Ünver’in aracının içinde sigara içilmesine izin vermemesinin ardından yolcular ile sürücü arasında tartışma çıktı. Bunun üzerine araçtan inen yolcular, 90 liralık taksimetre ücretini ödemek istemedi. Ünver’in, “90 liramı verir misin” sorusuna, “Paramla beni rehin mi alacaksın? Benim param yok, git onlardan al” diyerek cevap veren pişkin yolcular ücreti ödemeden araçtan ayrıldı. O anlar taksi sürücüsünün cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Kaydedildiğini gören şahıs ise “Hem beni sosyal medyaya atacaksın hem de para isteyeceksin” diyerek uzaklaştı. “Sen niye karışıyorsun?’ diyerek araçtan ineceklerini söylediler” Taksi sürücüsü İsa Ünver ise, “Bugün E-5’te ilerlerken bir arkadaş Merter’de beni durdurdu. Kendisiyle birlikte iki tane de kadın bindi. Bana Mecidiyeköy’e gideceklerini söylediler. Kavşaktan dönüp Mecidiyeköy istikametine bağlanacağım esnada araçta sigara içmek istediler. Araçta sigara içmenin yasak olduğunu ve buna izin veremeyeceğimi bildirdim. Arkadaş bunun üzerine söylenmeye başladı. ‘Biz içiyoruz, kimse karışmıyor. Sen niye karışıyorsun? diyerek araçtan ineceklerini söylediler. İndirmek için müsait bir yere yanaştım. 90 liralık taksimetre ücretine itiraz ettiler” dedi.
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi
Rize Stajyer ebe olarak görev yaptığı Çocuk Cerrahi Servisi’ni çizimleri ile renklendirdi Rize Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören stajyer ebe İrem Dinç, staj yaptığı hastanede Çocuk Cerrahi Servisi’nin duvarlarına çizdiği çizgi film karakterleri ile hasta çocuklar mutlu ediyor. Rize Merkez Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki Yaren İrem Dinç, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Çocuk Cerrahi Servisinde ebe yardımcısı stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladı. Çocuk Cerrahi Servisinin duvarlarının boya yenilenmesi yapılacağı sırada serviste hizmet veren hemşirelerin "Keşke biraz eğlenceli yaptırsak" demesi üzerine "İsterseniz ben yapabilirim" diyen stajyer öğrenci Yaren İrem Dinç, hastane duvarlarına çizgi film karakterlerini çizdi. Dinç, tüm servis duvarlarına farklı çizgi film karakterleri çizerken, hemşireler ve diğer stajyer arkadaşları da büyük bir keyifle boyamaları gerçekleştirdi. Ortaya rengarenk bir çocuk cerrahi servisi çıkarken bu işlemin bütçesi ise doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm servis çalışanları tarafından sağlandı. Hastalarının çocuk olduğu serviste artık ağlama sesleri daha az duyulurken, hasta yakınları ise çocuklarının keyifli zaman geçirmesinden memnun. "Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor" Oğlunun sünneti için Çocuk Cerrahi Servisi’nde bulunan Mehmet Mustafa Telci, sünnet öncesinde çocukla beraber duvarlarda yer alan tüm karakterler hakkında konuşarak korkusunu azalttıklarını ve bu durumdan çok memnun olduklarını ifade ederek “Oğlumuzun sünnetini yaptık. Sağ olsun buradaki arkadaşlar da yardımcı oldu. Gayet memnunuz şu anda. Vallahi kimin aklına geldiyse çok güzel olmuş. Özellikle şu boyama işini yapan kızımızın eline emeğine sağlık. Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor. Vallahi bizimkinin ilgisini çekti” dedi. “Stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz” Çocuk cerrahi servisinin sorumlu hemşiresi Oya Kutlu ise stajyer öğrencinin böyle bir yeteneği olduğunu duyduklarında hemen harekete geçtiklerini ve hasta yakınlarının durumdan çok memnun olduğunu kaydederek “Stajyer arkadaşımızın böyle bir yeteneği var doğuştan. Ben de çocuk cerrahi servisini renklendirmek istiyordum. Tam da üzerine denk geldi. Arkadaşlarımla birlikte stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz. Servis bu şekilde bu hale geldi. Herkes çok memnun. Tepkiler çok güzel. Zaten bütün çabamız çocuklarımız için. Hasta çocuklar için de bir nebze olsun rahatlatıcı oluyor. Hani korkuyorlar, servise gelmek istemiyorlar, içeri girmek istemiyorlar ama karakterleri görünce, duvarları renkli görünce hepsi koşarak geliyor. Sevinçli oluyorlar. Mutlu oluyorlar. En güzel bizim için çok güzel bir şey. Emeklerimiz amacına ulaştı” ifadelerini kullandı. “Çocukların ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor” Serviste boya tadilatının başladığı sırada hemşirelerin kendi arasında ki servisi eğlenceli hale getirme hayali sohbetlerini duyan stajyer hemşire Yaren İrem Dinç, kendisinin resim çizme yeteneği olduğunu söyledi. Dinç “Servis yeni boyanıyordu o sıralar. Hani keşke biraz daha süslü olsa gibisinden konuşmalar oldu hemşirelerle. Ondan sonra ben de böyle bir şey yapabileceğimi söyledim. İşte küçüklüğümden beri uğraştığımı söyledim. Sonrasında böyle bir şeye kalkıştık. İlk önce hemşirelerle beraber yeni yeni boyalar alarak başladı. Sonra işte doktorlar da yardım ettiler. Öyle böyle gelişti yavaş yavaş. Şimdi fotoğraf çekiyorlar, çocukları burada daha çok eğlendiriyorlar, oynatıyorlar. Hani çocukların da odağı genelde duvarlar oluyor, karakterler oluyor. Bu yüzden de hani ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor. Hoşuma gidiyor yaptığım şeyin böyle güzel bir şekilde karşılanması, hani beğenilmesi” diye konuştu. “Burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer” Yeteneğinin küçük yaşlardan bu yana geldiğini ve hiç eğitim almadan kendisini resim konusunda geliştirdiğini ifade eden Dinç “Küçüklüğümden beri zaten uğraşıyordum böyle bir şeyle. O yüzden hani pek de zor olmadı benim için ama bir eğitim veya ekstradan bir yardım asla yok. Kendi kendime geliştirdim genel olarak. Yani çalışmadan çalışmaya değişiyor hani gölge gerekiyorsa çalışmaya bu tabii daha fazla vakit istiyor, daha fazla emek istiyor. Çizgileri, büyüklüğü, küçüklüğü çok fazla fark ediyor ama bir duvarı ortalama karakterse eğer bir günde bitiyoruz boyamasıyla beraber. Bence daha çok ilgi odağı oluyor burası çünkü diğer servislerden bir tık daha farklı. Çünkü burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer. O yüzden engel yok olmak tabii ki de daha çok ilgi çekiyor. Böyle olması daha güzel” şeklinde konuştu.