KÜLTÜR SANAT - 11 Ocak 2016 Pazartesi 13:25

Emek Sineması perdelerini açmaya hazırlanıyor

A
A
A
Emek Sineması perdelerini açmaya hazırlanıyor

Cumhuriyet Dönemi'nin en eski sinema salonu olma özelliği taşıyan Emek Sineması, bütün ihtişamıyla sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Mart ayında hizmete açılması beklenen Emek Sineması’nda özenle yürütülen restorasyon ve inovasyon çalışmalarının son hali kameralar tarafından görüntülendi.

Beyoğlu’nun tarihine ışık tutan mekanlar arasında yer alan Emek Sineması’nda 3 yıl önce başlatılan restorasyon ve inovasyon çalışmalarında sona yaklaşıldı. İstiklal Caddesi’ndeki Grand Pera projesi kapsamında, iç bezemeleri renove edilerek, inşa edildiği dönemin mimari özelliklerine uygun şekilde yeni mekanına taşınan Emek Sineması, sinemaseverlerle buluşmak için gün sayıyor. Emek Sineması'nda devam eden çalışmaları yerinde inceleyen Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, bugüne kadar yürütülen çalışmaları basın mensuplarıyla paylaştı.

"BEYOĞLU TARİHİ BİR MEKANA DAHA KAVUŞUYOR"
Beyoğlu'nun tarihi bir mekana daha kavuşmasından dolayı mutlu ve gururlu olduklarını ifade eden Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, "Beyoğlu yine tarihi mekanını tarihi özelliklerini, ruhunu koruyarak ama modern teknolojiyi de içerisine alarak yeniden hayata döndü. Bizim vazifemiz şuydu eski binaları ruhu ile birlikte korumak. Onları korurken de onlara modern teknolojiler inşa etmek. Çünkü insanlar yaşadıkları hayat içerisinde belirli alışkanlıklar ediniyorlar. Telefon, bilgisayar ve otomobil kullanmak gibi. Ancak bunların yanında nostaljileri de var eskiyi de seviyorlar. Ama o alışkanlıkların ikisini bir araya getiriyorsanız o zaman mekanları yaşatarak kullanabiliyorsunuz demektir. Sihirli cümle bu. Beyoğlu'nda yeni restorasyonu yapılan binaların üzerinde durulan püf noktaları bunlardır" dedi.

“TARİHİ RUHU VE KONFORUYLA HİZMETE AÇILACAK”
Emek Sineması'nın tarihi dokusu korunarak yeniden hizmete açılacağını belirten Başkan Demircan,"Tarihi Emek Sineması bir sinema kompleksi olarak bugün bunu başarmış bir yapı olarak karşımızda duruyor bu da bizi gururlandırıyor. Böylesine tarihi ve şık bir mekanın arzu edilen konfor içerisinde hem de tarihi ruhunu koruyarak servise açılıyor olması bize heyecan katacak. Böyle bir salon 8 tane sinema bir adet tiyatro Madame Tussauds derken, böylesine bir kompleks Beyoğlu'na yeni bir yaşam yeni bir enerji, sinerji katacak diye düşünüyorum. Kaybettiğimiz izleyici varsa yeniden burası sayesine kazanacağımızı yeniden onları buraya döndüreceğimizi düşünüyorum. Böyle bir mekanın varlığı açıkçası hem ulusal, hemde uluslararası güzel toplantılara, güzel ödül törenlerine ev sahipliği yapacak. Buradan yapılan yayınlar Beyoğlu'nu dış dünyaya ülkemize, İstanbul'a da doğru kalelerle de temsil ederek tanıtmış olacak diye düşünüyorum" diye konuştu.

“BEYOĞLU YENİDEN SİNEMANIN CAZİBE MERKEZİ OLACAK”
Güneş ışığı alan, 11 metre yüksekliğinde cam tavanlı, Haliç ve Beyoğlu manzaralı bin 250 metrekarelik fuaye alanına sahip 600 kişilik Emek Sineması; 800 kişilik 8 yeni sinema salonu ve 150 kişilik modüler tiyatro salonuyla birlikte, tüm ihtişamıyla Grand Pera’nın en üst katında, Mart ayında kapılarını açacak. Grand Pera, toplamda bin 550 kişiye ulaşan koltuk kapasitesiyle sinemaseverlerin ve kültür-sanat tutkunlarının vazgeçilmez mekanlarından biri olmaya hazırlanıyor. Emek Sineması Projesi tamamlanıp hizmete açıldığında., Beyoğlu’nu yeniden sinemanın cazibe merkezi haline getirecek. Ayrıca Emek Sineması sahne performanslarına da ev sahipliği yapacak. Emek’le birlikte hizmet verecek yeni salonlar, yeni nesil üç boyutlu ses teknolojisi Dolby Atmos, 4K sinema projeksiyonu ve 3D deneyimi gibi özellikleriyle sinema dünyasına yeni bir soluk getirecek.
 

HÜLYA KEKLİK - MURAT DELİCE
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.