SAĞLIK - 29 Kasım 2014 Cumartesi 10:00

Endoskopi korkulu rüyanız olmasın

A
A
A
Endoskopi korkulu rüyanız olmasın

Mide-bağırsak şikayetleri olmasına karşın, bir çok insan; 'Acaba ağrı hisseder miyim?', ' Boğazım tahriş olur mu?' ya da 'Midem bulanır mı? gibi endişeler yüzünden, gerektiği halde endoskopi olmayı erteliyor.

Bu korkuları ortadan kaldırmak için önemli açıklamalarda bulunan Özel Adana Ortadoğu Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Üsküdar, endoskopinin çok geniş kullanım alanı olduğunu ve bu yöntemin yemek borusu rahatsızlıkları, yutma güçlüğü problemleri, mide rahatsızlıkları, kusma ve ishal problemleri gibi birçok hastalıkta tanı ve tedavi imkanı sağladığını kaydetti. Dr. Oğuz Üsküdar, endoskopinin, iç organların görüntülenmesi yöntemi olduğunu,alt ve üst endoskopi olmak üzere ikiye ayrıldığını belirtti.

TANI VE TEDAVİ AMAÇLI KULLANILIYOR

Endoskopinin tanı ve tedavi amaçlı kullanılan bir yöntem olduğunu ifade eden Dr. Oğuz Üsküdar, “Üst endoskopi işleminde, endoskop denilen bükülebilen ve içinde kamerası olan bir alet ile hastanın yemek borusundan giriş yapıyoruz. Bu girişten itibaren ağız içi yapılardan başlayarak, dil lökü, lavinks, ses tellerini görerek mideye ve onikiparmak bağırsağına kadar görüntüleme yapabiliyoruz. Hatta bu yöntemle, gerekli durumlarda ince bağırsağın birinci kısmından ikinci kısmına kadar ilerleyerek bu bölgedeki problemleri ve sorunu teşkil eden unsurları bularak tanı ve tedavi yöntemleri geliştirebiliyoruz” dedi.
Dr. Oğuz Üsküdar, “Alt endoskopi ise kolonoskop denilen biraz daha kalın bir alet ile makattan girerek, her tarafı rahat görebileceğimiz şekilde temizliği yapılmış kalın bağırsağın ve ince bağırsağın kalın bağırsağa girdiği bölgeyi inceleme ve görme imkanı sağlayan bir yöntemdir. Her iki yöntemde, teknolojinin gelişmesiyle birlikte hassas görüntüler sağlayabilen ve çok iyi tedaviler elde ettiğimiz yöntemdir” diye konuştu.

5-6 DAKİKADA BİTİYOR. AĞRI DUYULMUYOR

Dr. Oğuz Üsküdar, işlemin uygulanmasını açıklarken de herhangi bir ağrı duyulmadığını vurgulayıp şöyle dedi:
“Hastayı sakinleştirip, yarı bayıltır bir hale getirerek bu işlemi yapıyoruz. Onun için de kullandığımız bazı anestezik ilaçlar var. Zaten işlem süresi 5-6 dakikadır. Yarım saat dinlenme süresinden sonra hasta normal hayatına dönebiliyor. Ayrıca bu yöntemle gırtlaktan aşağıya hiçbir zorluk yaşanmadan geçilebildiği için işlem sonrasında da hastalar herhangi bir boğaz rahatsızlığı veya ağrısı çekmemektedir.”

AÇLIK SÜRESİ ÖNEMLİ

Endoskopi yapılmadan önce hastanın aç olması gerektiğini bildiren Dr. Oğuz Üsküdar, sözlerini,“Mide çıkışında bir sorunu olmayan hastalarda yaklaşık 8 saatlik bir açlık bu işlem için yeterlidir. Ancak hasta akşam yemiş yatmış, sabahta direk endoskopiye gelmiş ise, mide tam olarak boşalmamış olabiliyor. Bu gibi durumlarda gıda artıkları midenin verimli bölgelerini kapattığı için, işlem kalitesi düşüyor ve işlemin başarısız olmasına sebep olabiliyor. İşlem kalitesini düşürmemek için 8 saatlik açlık çok önemli” diye sürdürdü.

İLAÇ KULLANIMINA DİKKAT

Endoskopi yapılacak hastaların kalıtsal hastalıkları varsa, hastalıkları ile birlikte kullandığı ilaçları mutlaka doktoruna belirtmesi gerektiğini belirten Dr. Oğuz Üsküdar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Diyabet veya kanı sulandırmaya yönelik ilaçların düzenlenmesi veya işlem öncesi tamamının kesilmesi gerekebilir. Belli kalp kapakçığı sorunları olan insanların antibiyotik kullanması gerekebilir. Endoskopi işlemi öncesi ilaçlarını alma ile ilgili sorunu olan hastalar bunu mutlaka doktorlarıyla paylaşmalılar.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Hayırsever Vergi Ağıl, ERÜ Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı’na EMG Cihazı Bağışladı Hayırsever Vergi Ağıl, Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı’na iki kanallı EMG (Elektromiyografi) cihazı kazandırdı. Hayırsever Vergi Ağıl’a desteğinden dolayı teşekkür eden ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun, "Bu başlangıç" diyerek, cihazın hayırlara ve güzel hizmetlere vesile olmasını diledi. Süreçte emeği geçen herkese teşekkür eden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Canpolat ise; “Niyet hayır, akıbet hayır. Bir hayır kapısı açıldığını düşünüyoruz. Hayırseverimiz İnşallah niyetinin karşılığını bulur. İnşallah kurumumuza değer katan bir ünite olur. Biz pediatrik nöroloji olarak iyi bir noktadayız. Belli bir süreç içerisinde EMG’de de iyi bir noktaya geleceğimizi umut ediyorum. Vergi Bey’in iki yıllık süreçte ne kadar fedakârlık yaptığını ben biliyorum. Kendisine teşekkür ediyorum. Yüreğine sağlık” dedi. Konuşmalardan sonra Rektör Prof. Dr. Altun, Hayırsever Vergi Ağıl’a plaket takdiminde bulundu. Rektör Prof. Dr. Altun açılış kurdelesini; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimi Prof. Dr. İbrahim Halil Kafadar, Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Canpolat ve Hayırsever Vergi Ağıl ile birlikte kesti.
Erzincan Eriyen kar suları Doğu’daki nehirlerin debisini yükseltti Doğu Anadolu Bölgesinde kış mevsiminde yeterli yağışın olmaması nedeniyle debisi düşen nehirlerde, baharla birlikte karların erimeye başlaması ile su seviyesi, yeniden yükselmeye başladı. Karların erimesiyle Erzincan’daki barajlarda doluluk oranı arttı. Bahar ayında Doğu’da dereler, nehirler coşkun akmaya başladı. Erzurum Dumlu Dağı’ndan doğan, Erzincan’dan geçerek Murat Nehriyle birleşip Fırat Nehri’ni oluşturan Karasu Nehrinin artan su seviyesi çiftçilerin yüzünü güldürdü. Kış mevsiminde su debisinin düşmesiyle ortaya çıkan nehir yatağındaki adacıklar da yeniden sular altında kalmaya başladı. Doğu Anadolu’daki arazilere can veren nehirlerin artan su seviyesi barajları da doldurdu. Ağrı Diyadin’den kaynayan Murat Nehri ve Erzurum Dumludağ’da kaynayan Karasu Nehri, Erzincan’dan sonra Elazığ il sınırlarında birleşerek Fırat Nehri’ni oluşturuyor. Fırat Nehri Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa il sınırını belirledikten sonra Suriye, daha sonra Irak topraklarına akarak Irak’ta denize uzak olmayan bir noktada Dicle Nehri ile birleşip Şatt’ül-Arab’ı oluştup Basra Körfezi’ne dökülüyor. “Karların erimesiyle Erzincan’daki barajlarda doluluk oranı arttı” Havaların iyice ısınmasıyla doğanın yeşerdiği Erzincan’da dağlarının yüksek kesimlerindeki karın erimesi ve yağmur yağışıyla beraber barajların doluluk oranı arttı. Erzincan Barajı yüzde 60, Tercan Barajı da yüzde 65 su doluluk seviyesine ulaştı. Tarımın yaygın olduğu Erzincan’da barajlardaki su seviyesinin artması çiftçiyi mutlu etti.
Uşak Başkan Yalım’ın talimatıyla yabancı uyruklulara ait ruhsatsız işletmelere mühür vuruldu Uşak’ta yabancılara ait ruhsatı olmayan işletmeler, Belediye Başkanı Özkan Yalım’ın talimatıyla mühürlenerek kapatıldı. Uşak Belediyesi Zabıta Müdürlüğü tarafından kent genelinde yapılan denetimlerde sığınmacılarca açılmış ’iş yeri açma ve çalıştırma’ ruhsatı olmayan işletmeler tespit edildi. Ruhsatsız hizmet verdiği belirlenen 5 dükkân, zabıta ekipleri tarafından mühürlendi. Zabıta Müdürlüğüne bizzat talimat veren ve şehir genelinde ruhsat almadan işletme açan sığınmacı kişileri tespit ettiren Başkan Yalım, halkın huzurunu bozabilecek hiçbir duruma müsaade etmeyeceklerini söyledi. “Hemşehrilerimizin ve esnafımızın huzuru bizim için her şeyden önemli. Bu huzuru bozacak hiçbir duruma izin vermeyeceğiz” diyen Yalım, “Uygunsuz bir şekilde iş yeri açıp haksız kazanç elde eden Suriyeli ve Afgan vatandaşları yakından takip ederek, bu tarz kazançlara fırsat vermeyeceğiz. Seçim vaadimde de söylediğim gibi yeni dönemde sığınmacı vatandaşlara iş yeri ruhsatı vermeyecek, halihazırda bulananlara ise sıkı denetimler gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı. İş yeri ruhsatı olmayan dükkanların mühürlenmesi sırasında çevrede bulunan esnaf ve vatandaşlar da Başkan Yalım’a teşekkür etti. Vatandaşlar, Yalım’ın belediye başkanlığı görevinin hayırlı ve uğurlu olmasını da diledi.
İstanbul Uzmanından kalp krizine karşı uyarı: Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun Son zamanlarda gençlerde kalp krizi geçirme oranında ufak da olsa artış gözlemlediklerini belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, gençlere uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Arbatlı, “Gençler biraz sakin, yaşlılar hareketli olsun” dedi. 10-16 Nisan Kalp Sağlığı Haftası kapsamında Ataköy Medicana Hastanesi, ‘Kalbiniz için Bilinçlenin’ seminerine ev sahipliği yaptı. Gazeteci Işıl ve Ekrem Açıkel’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinlikte; Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım kalp sağlığıyla ilgili tüm soruları cevapladı. Kalp hastalıkları belirtilerini anlatan Prof. Dr. Aydın Yıldırım bunların; göğüs ortasında, çenede, sol elin yüzük parmağında, sırtta ve midede yaşanan ağrılar olabileceğini, bunlara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. “Türkiye’de ‘kalp krizi’ ölüm sebebi arasında en başta” Ölüm oranının en fazla kalp hastalıklarında görüldüğünü belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Erişkinlerdeki ölüm oranlarının yaklaşık 3’te biri kalp ve damar hastalıklarından oluyor. Bu yüzden ciddi bir toplum bilinci gerekmektedir. Çocukluk çağından itibaren kendimizi korumamız gereken bazı durumlar var. Bunlar yerine getirilirse toplum çok daha sağlıklı hale gelecek ve sağlık giderleri de azalarak refaha kavuşmuş toplum oluşacaktır. Türkiye’de ölüm sebebi arasında en başta kalp krizi gelmektedir. Kalp krizi; damar sertliği, şeker hastalığı, stres ve sigara faktörlerinin getirdiği hastalık grubudur. Çok basit kurallara uyarak bu faktörlerden korunmanız mümkün” açıklaması yaptı. “Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış var” Son zamanlarda kalp krizi geçirme oranlarında ciddi bir artış olduğuna da değinen Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Bu hem toplumun yaşının ilerlemiş olmasından hem de içinde bulunduğu ekonomik koşullar dahil olmak üzere stresin artmasından da kaynaklanıyor. Ancak kalp krizinden ölme oranları ise bir o kadar azalmış durumda. Çünkü sağlık hizmetlerinde de belirli bir artış var. İnsanlar kalp krizi geçirdiklerini fark edip hastaneye ulaştıklarında bir şekilde anjiyosu, gerekirse bir stent işlemi yapılıyor. Gerekirse ilaç tedavisiyle rahatlatıp sonrasında da gerekli tedavileri düzenlenebiliyor. Bazen bunun içerisinde ameliyatlar da oluyor” dedi. “Gençler biraz sakin, yaşlılar ise biraz daha hareketli olsun” Prof. Dr. Harun Arbatlı, “Gençlerde kalp krizi geçirme oranında artış gözlemliyor gibiyiz. Bazı yanlış adımlardan kaynaklı sorunlar var. Genç yaşta kalp krizi geçirebiliyorlar. Dolayısıyla bir noktada; sakinliği, sükûneti koruyabilmek lazım. Bir şeyler yapma, kendilerini ispat etme çabası içinde oluyorlar. Ama bu, onlara geri dönüşü çok pahalıya patlayabiliyor. Gençlere biraz sakin olmalarını, yaşlılara ise biraz daha hareketli olmalarını öneriyoruz. Yani ortada buluşmaları daha güzel bir şey” şeklinde konuştu. “Kişiler eğitimle bu konuda bilinçlendirilmelidir” Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aydın Yıldırım ise “Türkiye’de insanlarımızın kalp sağlığı oranları iyi durumda değil. Obezite ve yüksek tansiyon dünyada yaygın. Ayrıca kalp damar hastalıklarından yaşanan ölümler, dünyada birinci sıralarda. Ülkemizde ise durum Avrupa ülkelerine göre biraz daha kötü. Hem obezite hem hipertansiyon açısından daha yüksek oranlarımız var. Bu mevcut durumumuzun daha iyileştirilmesi için yoğun bir eğitim programı veya halkın bilinçlendirilmesi gerekmektedir” dedi. “30 dakika yürüyün, tuz tüketimini azaltın” Prof. Dr. Aydın Yıldırım, “Özellikle Kovid sonrası insanların çalışma ortamlarının eve taşınması ve hareket aktivitelerinde düşüş olmasından sonra obezite ve hipertansiyon yoğun şekilde arttı. Bunlar aslında birbiriyle bağlantılı. Kilonuz arttıkça tansiyonunuz da yükseliyor. Pandemi bittikten sonra da dinamik, hareketli hayata geçilmesi bekleniyordu ancak maalesef bu konuda çok fazla ilerleme kaydedilmedi. Teknolojinin gelişmesi ve araçların kullanılması da hareketsiz yaşamı tetikliyor. Bundan dolayı kalp hastalıkları açısından kötüleşme var” açıklaması yaptı. Gün içinde minimum 30 dakika yürüyüş veya aktivite yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yıldırım şu önerilerde bulundu: “Bu olmadığı takdirde kilo artışı kaçınılmazdır. Beslenmede ise tuz tüketimi kısıtlanmalıdır. Akdeniz diyetine dönülmelidir. Stresten uzak durulmalı, kolesterol ve tarama testleri düzenli yapılmalıdır. Herkesin kalbine iyi bakması ve kontrol ettirmesi gerekir. Özellikle Türkiye’de büyük bir eksiklik olan koruyucu hekimliğin önemine değinmek istiyorum. Hastalandıktan sonra işlerin hem tedavisi hem de döneme ait zorlukları daha fazla. Öncelikli olarak hastalanmadan önlem almak gerekir.”
Mersin Kilosu 50 TL’ye kadar düştü: Çilekte açıkta hasat zamanı Çilek üretiminin önemli merkezlerinden Mersin Silifke’de açıkta hasat başlamasıyla birlikte 120 TL’ye ulaşan ürünün fiyatı 50 TL’ye kadar düştü. Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretiminde ilk sıralarda yer alan Mersin’de örtü altında turfanda birçok ürünün kış mevsiminde hasat edilmesinin ardından açıkta hasatlara başlandı. Özellikle 20 bin dönüm arazide yılda yaklaşık 80 bin ton çilek üretiminin gerçekleştirildiği Silifke ilçesinde ise açıkta hasada geçildi. Açıkta hasadın başlamasıyla fiyatlar da düştü. Yaklaşık 1 ay öncesinde kadar market ve pazarlarda 120 TL’ye kadar satılan çileğin fiyatı 50 TL’ye kadar geriledi. Yüzlerce kadına ekmek kapısı olan çilek hasadı, aynı zamanda üretici için iyi bir gelir kapısı oluyor. Üretilen çilekler Türkiye’nin her tarafına gönderilirken, bazı ülkelere de ihraç ediliyor. Geçen yıl Eylül ayında ekimin yapıldığını belirten işçi çavuşlarından Mevlüt Coşkun, "Bu ay itibarıyla da hasadını yapmaktayız. Zaten Silifke’miz çileği ile meşhur herkes bilir. Haziran’ın 15’ine kadar sürekli hasadımız devam edecek. Dönüm başına sezonda 4-5 ton hasat yapılıyor" dedi. İlçelerinde kışın topraksız tarım ve seralarda da çilek üretiminin yapıldığına dikkat çeken Coşkun, ilkbahar ve yazın ise açıkta üretimlerin sürdüğünü kaydetti. Açıkta çilek hasadına başladıklarını belirten üretici Rukiye Kuz, "Bahçemizi Ağustos ayında hazırladık, Eylül ayında diktik. Diktiğimiz günden itibaren de uğraşıyoruz. Şu anda 50-60 TL’den satıyoruz. Bizim yetiştirdiğimiz çilek hem yurt içine hem de yurt dışına gidiyor" ifadelerini kullandı.