SAĞLIK - 29 Mayıs 2018 Salı 13:32

'Endoskopik yüz germe, en çok tercih edilen uygulamalardan'

A
A
A
'Endoskopik yüz germe, en çok tercih edilen uygulamalardan'

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Alper Tuncel, ''Endoskopik yüz germe işlemi hem en etkili hem de en çok tercih edilen orta yüz gençleştirme uygulamalarının başında geliyor'' dedi.

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Alper Tuncel, yaşlanmaya boyun eğen yüz bölgesini gençleştirebilen endoskopik yüz germe işlemi konusunda açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Tuncel endoskopik yüz germe uygulamasının en çok tercihe edilen uygulamalardan bir tanesi olduğunu söyledi. Konu yüz estetiği olduğunda birçok farklı uygulamanın bulunduğunu belirten Op. Dr. Alper Tuncel, yüzün erken yaşlanması ve kişinin en çok dikkat çeken yeri olmasından dolayı bu bölgede uygulanan çok farklı işlemlerin yer aldığını belirtti. 

Yüz bölgesinin yaşlanmayla beraber cilt kalitesini ve parlaklığını kaybettiğini dile getiren Op. Dr. Tuncel, şöyle konuştu: ''Özellikle yanak ve göz bölgesinin daha mat hale gelmesi insanları olduğundan daha yaşlı gösterebilmektedir. Bu nedenle orta yüz bölgesine yapılan uygulamalar oldukça önem taşımaktadır. Göz altı, burun çevresi, yanaklar ve üst dudak bölgesi hem sarkmaların hem de çizgilerin en sık görüldüğü yerlerdir. Yüzün bu bölgesinde çok fazla hareket ve mimik olması bu bölgenin zamana yenik düşmesinin en büyük sebeplerinden birisidir''.

Endoskopik yüz germe 

Op. Dr. Tuncel, endoskopik yüz germe işleminin hem en etkili hem de en çok tercih edilen orta yüz gençleştirme uygulamalarının başında geldiğini dile getirerek, bu uygulamanın deri altında bir işlem olduğunu, işlemde kullanılan 3-4 milimetre boyutundaki kameralardan dolayı endoskopik adını aldığını söyledi.

Endoskopik yüz germe ile alın ve elmacık kemiklerinde daha çıkık bir görüntünün elde edilebileceğini vurgulayan Op. Dr. Tuncel, ''Uygulama ile beraber yüzdeki etkiler yaklaşık olarak 3 ay sonra ortaya çıkıyor. Bu uygulama çeşitli göz kapağı uygulamaları ile beraber kombine bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede hastaların tek seferde iki farklı problemi giderilebilir ve iki defa iyileşme süreci beklenmez'' şeklinde konuştu.

Operasyonun etkileri 

Operasyon etkileri hastadan hastaya değişiklik gösterse de ameliyat sonucunda son derece etkili ve genç bir görünüm elde edildiğini ifade eden Op. Dr. Tuncel, elmacık kemiği ve yanakların olması gerektiği pozisyona çekilmesi ile gerçekleştiren bu yöntemin sonucunda oldukça yüz güldürücü etkilerin görüldüğünü belirtti. Genel anestezi altında gerçekleştirilen bu operasyonun ardından ağrı ve sızının ilk birkaç gün sonunda ortadan kaldırılacağını, operasyona bağlı şişkinliklerin ise en fazla 6 gün sonra geçeceğini açıkladı.

Op. Dr. Tuncel sözlerini şöyle tamamladı: ''Operasyonu geçiren hastalar yaklaşık bir hafta sonra mevcut işlerine geri dönebilirler. Operasyon ile dolu ve sıkı yanaklar elde edilmektedir. Yer çekimi nedeniyle meydana gelen sarkıklıklardan dolayı kaybolan elmacık kemikleri de tekrar ortaya çıkmaktadır. Uygulama ile beraber zaman içerisinde ortadan kaybolan ağız bölgesindeki çöküklük de tekrardan elde edilmektedir''.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.