POLİTİKA - 29 Nisan 2016 Cuma 23:15

Erdoğan: ‘1919 yılından başlayan bir tarih anlayışını reddediyorum’

A
A
A
Erdoğan: ‘1919 yılından başlayan bir tarih anlayışını reddediyorum’

Kutü'l-Amare Zaferi'nin 100. yılı kutlama törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “'Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini, neredeyse 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda Kutü'l Amare Zaferi'nin 100. yılı dolayısıyla düzenlenen kutlama programına katıldı. Törene Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, GenelkKurmay Başkanı Hulusi Akar, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, askeri erkan ve diğer davetliler katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunda bir asır önce kazandığımız Kutü'l Amare Zaferi'nin 100. yılının hayırlı olmasını temenni ediyorum. Selman-i Pak ve kut çarpışmaları başta olmak üzere 1. Dünya Savaşı’nın tüm cephelerinde kahramanca mücadele ederek şehit olan, gazi olan, tüm askerlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Bu toprakları bize vatan kılmak için Malazgirt’ten beri kesintisiz bir şekilde sürdürdüğümüz mücadelelerin her bir aşamasında şehit olan, gazi olan ecdadımızı aynı şekilde rahmetle hürmetle anıyorum. Kurtuluş Savaşı'nı kazanarak bizlere Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan eden Gazi Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere kurucu Meclisimizin ve ordumuzun tüm mensuplarını da rahmet ve şükran duygularımla yad ediyorum” diyerek sözlerine başladı.

“BU VATAN BİZE KİMSENİN İNAYETİ DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bizim milletimiz bu coğrafyadaki bin yıllık varlığı boyunca Anadolu’nun bozkırlarını, Ege’nin, Trakya’nın, Akdeniz’in o bereketli ovalarını, Karadeniz’in yeşil tepelerini, Doğu Anadolu’nun o görkemli dağlarını, bugün bir kısmı sınırlarımız dışında bulunuyor olsa da insanlığın Fırat ve Dicle etrafındaki kadim yerleşimlerini, tüm renkleri ile Balkanları velhasıl vatanın her karışını kanıyla yoğurarak bayrağımızı oralarda dalgalandırmıştır. Bu vatan bize kimsenin inayeti değildir. Bu coğrafya millet olarak bedelini halen her gün ödediğimiz bize anamızın ak sütü kadar helal asli vatanımızdır” dedi.

“YÜREĞİMİZLE VE BİLEĞİMİZLE HAKKINI VERMEDİĞİMİZ HİÇBİR ZAFERİMİZ YOKTUR”
Erdoğan, “Geniş bir coğrafyada 2 bin 200 yılı aşkın bir süredir kesintisiz devam eden devlet geleneğimiz boyunca yüreğimizle ve bileğimizle hakkını vermediğimiz hiçbir zaferimiz yoktur. 1400 yıllık İslam tarihinin bilhassa son bin yılında millet olarak bizim içinde olmadığımız hiçbir büyük mücadeleye rastlamak neredeyse mümkün değildir. Tüm medeniyetlerin göz bebeği Anadolu’yu bunca yıldır vatanımız olarak muhafaza edebilmemizin gerisinde işte böyle büyük bir birikim vardır. Batı medeniyetinde Türk belli bir kavmin adı değil, tüm Müslümanları ifade eden bir isimdir. Dünyanın üzerinde 200 milyonun üzerinde bir varlığa sahip Türkçe konuşan toplumlar denince de akla önce bizim milletimiz gelir. Millet olarak temsil ettiğimiz bu geniş algının gerisindeki büyük mücadeleyi ve fedakarlıkları çok iyi görmek çok iyi değerlendirmek ve idrak etmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.

“MEDENİYETİMİZİN BİNLERCE YILLIK TARİHİNİ NEREDE İSE 1919 YILINDAN BAŞLATAN BİR TARİH ANLAYIŞINI REDDEDİYORUM”
Gerçek Türk tarihini nesillere anlatacak bir tarih anlayışının mevcut olmadığına dikkat çeken Erdoğan, “Ülkemizde maalesef nesillere bu büyük fotoğrafı gösterecek bir tarih anlayışı mevcut değildir. Elbette bir takım iyi niyetli başarılı çalışmalar vardır ama bunlar özellikle Batı ülkelerinin benzer çalışmaları yanında çok sönük kalıyor. Ders kitaplarındaki tarih anlatımında ise bırakın eksikliği adeta tam tersi bir çaba söz konusudur. Milletimizin, medeniyetimizin binlerce yıllık tarihini nerede ise 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum” dedi.

“BİZİM ORDUMUZ SADECE MUVAZZAF DEĞİLDİR, AYRICA BİZİM BİRDE MOBİL ORDUMUZ VARDIR, O DA MİLLETİN TA KENDİSİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her kim ki zaferleriyle ve yenilgileriyle son 200 yılımızı, hatta son 600 yılımızı soyutlayıp, eski Türk tarihinden Cumhuriyete atlıyorsa biliniz ki o kişi milletimizin de, devletimizin de hasmıdır. Balkan Savaşı bizim için Gazi Mustafa Kemal’in Çanakkale’de askerlerine hücum emri verirkenki ifadesiyle 'Balkan utancını bir daha yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim' dediği bir hezimettir. Ama tarihimizin bir parçasıdır. Osmanlı Ordusu Balkan hezimetten aldığı derslerle bir yıl gibi kısa bir sürede kendini her bakımdan yenilemiştir. Bu sayede 1. Dünya Savaşı’nda bir milyonu bulmayan bir güçle 1,5 milyon İngiliz, 1 milyon Rus, çeyrek milyon Fransız ve bir o kadar da Ermeniler'in başı çektiği çeşitli azınlık çeteleriyle mücadele edebilmeyi başarabilmiştir. Osmanlı Ordusu’nun bu dönemdeki başarısı bir başka ülkeden gelen az sayıdaki askeri danışmanın değil, milletimizin ordusuyla birlikte varlığını korumak için başlattığı bir kıyamın ürünüdür. Evet tüm cepheleriyle 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı milletimizin kıyamıdır aynı ayağa kalkışı, şahlanışıdır. Tarih kitaplarında bizim milletimiz için ne denir? Asker millet. Veya ordu-millet ifadesi kullanılır. Çünkü biz gerektiğinde tüm fertleriyle inancı, vatanı, bayrağı, devleti uğruna savaşabilen bunu göze alan bir milletiz, yani bizim ordumuz sadece muvazzaf değildir, ayrıca bizim birde mobil ordumuz vardır, o da milletin ta kendisidir” şeklinde konuştu.

“BAŞIMIZI YAKAN KLASİK SORUNUMUZ CEPHEDE KAZANIP MASADA KAYBETME İŞİDİR, YANİ DİPLOMASİ EKSİKLİĞİDİR”
“Bizim bu dönemde başımızı yakan klasik sorunuz olan cephede kazanıp masada kaybetme işidir, yani diplomasi eksikliğidir” diyen Erdoğan, “Ama biz ne yapmışız, kendi tarihimizin üzerine adeta kara bir örtü örtmeye çalışmışız. Kendi tarihimizi gömmeğe çalışmışız. Kendimize ait pek çok başarıyı bizimle ilgisi yokmuş gibi kısaca anlatıp geçenler veya hiç değinmeyenler hem ecdadımıza saygısızlık, hem de gelecek nesillere çok büyük kötülük yapmışlardır. Kutü'l Amare Zaferi bunun en çarpıcı örneğidir. Biraz sonra sahnelenecek Kutü'l Amare Zaferi ayrıntılı şekilde anlatılıyor. Fakat bizim okullarda okutulan tarih kitaplarında Çanakkale Savaşı belki biraz işlenir, bunun dışında diğer zaferlerimiz ya hiç yoktur ya da birkaç cümleyle geçiştirilir. Daha yakın zamanda lise ikinci sınıflara okutulan bu olay ne şekilde anlatılıyor biliyor musunuz? Savaş başladığında Basra’ya çıkan İngilizler Kutü'l Amare’de yenilgiye uğratıldılar. Bu kadar. Öncesi sonrası yok. Hatta İngilizleri kimin yendiği dahi yok, hepsi bu kadar. Halbuki İngilizler 1918 yılında İstanbul’u işgal ettiklerinde ne yapmışlardı biliyor musunuz? Şehirdeki kendilerine ait tüm bürolara üzerinde Kutu hatırla yazan tabelalar asmışlar. Dikkat ediniz yenilen taraf asker ve sivil tüm vatandaşlarına bir ibret vesikası olarak hatırlatırken, biz ise kendi zaferimizi unutturmak için adeta elimizden geleni yapmışız. Maalesef biz resmi tarihimizi yıllarca tam İngilizlerin istediği gibi düzenledik. 1. Dünya Savaşı’nın her cephesinde başta İngilizler olmak üzere düşmanlarımızın öfkeyle, dostlarımızın ümitle ama tüm dünyanın şaşkınlıkla takip ettiği bir mücadele ortaya koyduk. Ateşkes anlaşması imzalandığında Osmanlı Ordusu tüm cephelerde savaşmaya devam ediyordu. Yani ortada çökmüş, bitmiş, teslim olmuş bir ordu, bir devlet yoktu. Bizim bu dönemde başımızı yakan klasik sorunumuz olan cephede kazanıp masada kaybetme işidir. Yani diplomasi eksikliğidir” diye konuştu.

“ŞUANDA BİR TERÖRLE MÜCADELENİN İÇİNDEYİZ VE İŞTE ŞEHİTLERİMİZ VAR”
Erdoğan, “Şuanda bir terörle mücadelenin içindeyiz ve işte şehitlerimiz var. Askerden şehitlerimiz var, polisten şehitlerimiz var, koruculardan şehitlerimiz var. Fakat ben şuanda karşımda askerimizi görüyorum ve askerimizin içinde geleceğin adayları da var. Ve ben yarının Mehmetlerine de, bugünün Mehmetlerine de şöyle sesleniyorum; sizler kutsal peygamber ocağının mensuplarısınız. Dünyada hiçbir ülkede askerine Mehmetçik diyen bir başka ülke yoktur. Bu küçük Muhammed anlamında Mehmetçiktir. Ve şehadet sıradan bir olay değildir, peygamberlik makamından sonra en yüce makamdır. Birileri bunu speküle edebilir ama ben inanıyorum ki benim askerim, polisim, korucum bu yola çıkarken bu aşkla, bu inançla çıkmıştır. Biliyorsunuz biz tarihte annelerimiz, babalarımız kınalı kuzu kime derdi. Kınalı kuzu evet askere gidene. Ona kınayı yakarlar ve ‘git oğlum git ya gazi ol ya şehit’ derlerdi. Birde kınayı nerede yakardık, düğünden önceki kına gecesinde adaya yani gelinimize yapardık. Bizde anlayış budur. Şimdi tabi yoğun bir şekilde yapılan operasyonlar var. Bu operasyonların muzaffer ordusu, muzaffer komutası sizlersiniz. Er veya geç bu operasyonlardan zaferle çıkacak ve bu vatan topraklarında biz hainlere operasyon yaptırtmayacağız” diyerek sözlerini noktaladı.

Erdoğan’ın konuşmasının ardından Kutü'l Amare Zaferi'ni anlatan gösteriye geçildi. Gösterinin ardından program sona erdi. 

MURAT SOLAK
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Egeli bilim adamlarının projesine TÜBİTAK’tan destek Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yürütücülüğünü yaptığı “Sistemik Enfeksiyon Şüphesi Olan Bir Yaş Altı Çocuklarda Tükürük Prokalsitonin (PCT) Düzeylerinin Kullanımı ve Serum PCT Düzeyleri İle Karşılaştırılması” başlıklı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye uygun bulundu. Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, yaptıkları nitelikli çalışmalarından dolayı ekibi tebrik etti. Budak, “Üniversitemiz bilim insanları, ülkemiz başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda araştırma alanlarını yoğunlaştırarak, ulusal ve uluslararası iş birlikli ve disiplinlerarası önemli projeler hazırlamaya devam ediyorlar. Referans gösterilen araştırma üniversitemiz ekosistemi bünyesinde çocuklarda sık görülen enfeksiyonların erken teşhisi ve tedavisine yönelik nitelikli bilimsel çalışma yürüten ekibimizi yürekten tebrik ediyorum” dedi. “PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır” Projenin içeriği ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz, “Bakteriyel enfeksiyonlar, özellikle 1 yaş altı çocuklarda ciddi morbidite ve mortaliteye yol açabilir. Bu nedenle, enfeksiyonun erken teşhisi ve tedavisi hayati önem taşır. Geleneksel biyokimyasal belirteçler ve klinik bulgular, erken teşhiste sınırlılıklar gösterebilir. Bu çalışmanın amacı, tükürükteki Prokalsitonin (PCT) düzeylerinin, 1 yaş altı çocuklarda bakteriyel enfeksiyon şüphesi durumunda kullanımını ve serum PCT düzeyleri ile karşılaştırılmasını incelemektir. Prokalsitonin, bakteriyel enfeksiyonlara spesifik bir belirteç olup, vücutta enfeksiyon varlığında artış gösterir. Çalışma, serum ve tükürük örneklerindeki PCT düzeylerini ölçen prospektif bir analiz olacaktır. Araştırmadaki hipotezimizi, tükürük PCT düzeylerinin, bakteriyel enfeksiyonun erken teşhisinde kullanılabileceği ve serum PCT düzeyleri ile yüksek oranda korelasyon göstereceği üzerine kurduk. Bunun sağlanması durumunda özellikle invaziv olmayan bir yöntem olarak, tükürük PCT düzeyleri, bakteriyel enfeksiyonların erken teşhisinde ilk basamak test olarak potansiyel bir araç olabilecektir. Bu yaklaşım, özellikle küçük bebeklerde kan alma işleminin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda, hastane kaynaklarının gereksiz kullanımını azaltacağı, ileri test (kan kültürü, BOS kültürü, Akciğer grafisi) taleplerini engelleyebileceği, uygunsuz antibiyotik kullanımını düşüreceği ve acil servislerden hızlı taburculuk üzerine önemli bir avantaj sağlayacağını düşünüyoruz ” diye konuştu. Yürütücülüğünü Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Çocuk Acil Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eylem Ulaş Saz’ın yaptığı projede, Doç. Dr. Ali Yurtseven, Doç. Dr. Caner Turan, Dr. Sercan Çınarlı, Doç. Dr. Elif Azarsız, Doç. Dr. Timur Köse araştırmacı olarak yer alıyor.
Trabzon Berat Özdemir: “Kupayı gerçekten Trabzon’a getirmek istiyoruz; getireceğiz de inşallah” Trabzonspor’un başarılı futbolcusu Berat Özdemir, kupayı Trabzon’a getirmek istediklerini belirterek, rövanş maçında bu istek ve arzuyu sahada göstermek istediklerini dile getirdi. Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final ilk maçında Trabzonspor, sahasında karşılaştığı Fatih Karagümrük’ü 3-2 mağlup etti. Maçın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan bordo-mavili takımın başarılı futbolcusu Berat Özdemir, ikinci yarıda 10 kişi ile gerçek bir takım olduklarını ve o yolda ilerlediklerini gösterdiklerini söyledi. Özdemir, “İlk yarı kendi oyunumuzu kabul ettirmemize rağmen 2-1 önde kapatmayı bildik. İkinci yarıda 10 kişiyle gerçek bir takım olduğumuzu o yolda ilerlediğimizi gösterdik. Herkes yanındaki arkadaşı için fedakârca mücadele etti. 3. golü bulduk, gol yememize rağmen kazanmayı bildik. Avantajlıyız. Rövanşta bu istek ve arzuyu sahada göstermek istiyoruz” dedi. “Her geçen hafta üzerine koymaya çalışıyorum” Performansında her hafta üzerine koymaya çalıştığını kaydeden Özdemir, “Takım arkadaşlarıma her geçen gün daha fazla yardımcı olmaya çalışıyorum. Onlara beni gazlıyorlar. Thomas ve Pepe olsun tecrübelerini bize aktarıyorlar. Her geçen hafta üzerine koymaya çalışıyorum. Hocalarımızın verdiği taktikleri sahaya yansıtmaya çalışıyorum. Umarım sonuç alıyoruzdur” şeklinde konuştu. “Uzun süredir üçüncülük ve Türkiye kupası hedefimiz var” Kupayı Trabzon’a getirmek istediklerini vurgulayan Özdemir, “Uzun süredir üçüncülük ve Türkiye kupası hedefimiz var. Hep birlikte bu iki hedefe kenetlenmiş durumdayız. Kupayı gerçekten Trabzon’a getirmek istiyoruz. Getireceğiz de inşallah” diye konuştu. “Seneye ne olacak bakalım hayırlısı diyelim” Trabzonspor’da sezon sonu kiralık sözleşmesi sona erecek Berat Özdemir kariyeri ile ilgili soruya, “Kiralık veya burada bonserviste bulunmam gerçekten benim için önemli değil. Trabzonspor arması ve forması ile sahada olduğum sürece elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Seneye ne olacak bakalım hayırlısı diyelim” ifadelerini kullandı.
Trabzon Tolunay Kafkas: "Turu ikinci maça taşıdık" Fatih Karagümrük Teknik Direktörü Tolunay Kafkas, Trabzonspor mağlubiyetinin ardından yaptığı açıklamada, turu ikinci maça taşıdıklarını söyledi. Ziraat Türkiye Yarı Final ilk maçında deplasmanda Trabzonspor’a 3-2 mağlup olan Fatih Karagümrük’te Teknik Direktör Tolunay Kafkas, oyuna çok iyi başladıklarını belirterek, "Çok iyi başladığımız bir maç oldu. Set oyununu takım gole kadar çok iyi oynadı. Eşitliği yakalayana kadar maç planının olduğu iyi bir Fatih Karagümrük vardı. Çok kötü gol yedik. Golleri biz kendimiz yedik. Toparlamaya çalıştık ama set oyunuyla ilgili sıkıntılarımız oldu. Çalıştığımızın dışına çıktık. Görüntü hiç istemediğim, iyi olmayan bir görüntüye döndü. Sonuç beraberlikle de bitebilirdi. Kazanabilirdik de. Trabzonspor’u tebrik ediyorum ama biz turu ikinci maça taşıdık. Ligde maç kazanırsak, kupa maçını da iyi seviyede çıkartacağımıza iniyorum" dedi. Maçın hakemiyle ilgili olarak ise Kafkas, "Ben hakemlerle ilgili fazla konuşmuyorum ama bazı şeyleri de yanlış anlıyorlar. İyi şeyler hissettirmiyorlar. Yumruk atan oyuncuyu görmezden gelip sırtını dönüyorsan, takımın büyüklüğüne ve küçüklüğüne göre hareket ediyorsanız bu bize iyi şeyler his ettirmiyor. Zor bir sezon geçiyor hepimiz için çok şey gördüm 40 yıl içeresinde ama bu sezonki gibi görmedim. Bir an önce bitmesinde bütün takımlar için bir hayır var diyorum" ifadelerini kullandı.