GÜNDEM - 30 Mart 2018 Cuma 06:01

Erdoğan Bayraktar, “İnşaat sektörü bizim petrolümüzdür”

A
A
A
Erdoğan Bayraktar, “İnşaat sektörü bizim petrolümüzdür”

Türkiye’nin inşaat alanındaki gelişimlerinin neler olduğunu, bu alanda nasıl bir çalışma yürütüleceğini ve inşaat sektörünün ülke ekonomimizdeki, yeri ve öneminin konuşulduğu İnşaat Teknolojileri ve Mühendislik Zirvesi’nin açılış konuşması gerçekleştiren Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Dr. Erdoğan Bayraktar, “İnşaat sektörü bizim petrolümüzdür. İnşaat malzemesi satarak gelişmekte olan ülkelerde oyun kurucu olmalıyız” dedi.

Türk Mühendisliği ve Türk inşaat sektörünün dünyadaki hak ettiği yeri alması için nasıl bir yol haritasının çizilmesi gerektiğinin ele alındığı “İnşaat Teknolojileri ve Mühendislik Zirvesi” İstanbul Aydın Üniversitesi, Mühendisler Vakfı, Vatan Eğitim ve Teknoloji Vakfı işbirliğiyle düzenlendi. Özel sektör ve akademik çevreden 200’ü aşkın kişinin katıldığı zirvede inşaat teknolojileri ile ilgili en çağdaş bilgiler, fütüristik teknolojiler, inovatif çalışmalar, teori ve uygulama alanındaki son yenilikler ele alındı. Mühendislik alanındaki son teknolojiler doğrultusunda üniversite ile özel sektör işbirliğinin arttırılmasına yönelik çözüm önerilerinin sunulduğu zirvenin açılış konuşmalarını Vatan Eğitim ve Teknoloji Vakfı adına Dr. Erdoğan Bayraktar, İstanbul Aydın Üniversitesi adına Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Mühendisler Vakfı adına Yönetim Kurulu Başkanı Y. Müh. Yusuf Erkoç yaptı.

“İnşaat sektörü bizim petrolümüzdür”

Şehir nüfusumuzun yüzde 70’e çıktığını kaydeden Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Dr. Erdoğan Bayraktar, zirvede yapmış olduğu konuşmasında deprem ülkesi olduğumuzu hatırlatarak, kentsel dönüşümün Türkiye’yi ve şehirleri kurtaracak bir proje olduğunu söyledi. Bayraktar, dünyada inşaat sektörü alanında iş almada 1’inci sırada, ancak gelir elde etme açısından 10. sırada olduğumuzu ifade ederek, “İnşaat malzemesi satarak gelişmekte olan ülkelerde oyun kurucu olmalıyız. İnşaat sektörü bizim petrolümüzdür. Güçlü olamazsak hakkımızı değil almak, arayamayız bile” dedi. Bayraktar konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Dünya ve teknoloji gelişiyor. Ülke olarak bizlerinde bu duruma ayak uydurmamız gerekiyor. İlerlemeye yönelik bir katkı sağlamak için bu çalışmaları yürütmek istiyoruz. Teknisyenler olarak ülkemizdeki öncü sektör olan inşaat alanında yapmamız gerekenleri planlamalıyız. Bu alanda dünyada çok önemli bir konumdayız. Hammaddesi bizlere ait olan inşaat malzemelerini de bizler üretelim ki bu alanda daha da aktif olabilelim. Şu an bu misyonu Çin üstlenmiş durumda. Türkiye olarak bizler teknolojik, kaliteli ve ucuz malzeme ürütmeliyiz. Ülkemizde bu alanda daha az emek harcayarak iyi verim almak için basit ama önemli unsurlar var. Bunlardan ilki Türkiye’nin kadastrosunun bitirilmesidir. Bir diğeri ise coğrafi bilgi sistemlerinin milimetrik ve parsel tarzda güncellenmesidir. Bu açıdan da haritacılığın geliştirilmesi çok önemlidir. Türkiye’nin neresinde ne olduğunu ve bunları nasıl kullanmamız gerektiğini bilmeliyiz. Veri, bilgi ve çalışkanlığı bir araya getirmeliyiz. Bunun ardından ülkemizde çevre planlarının ve uygulama imar planlarının yaz-boz olmaktan çıkması gerekiyor. Her gün parsel bazında değişiklikle bu iş yürümez. Devletin de bu alanda proje geliştirmesi gerekiyor. Zaten bu alanda önemli çalışmalar da var. Ayrıca yatırım ruhsatlarının alınması konusunda da kolaylık sağlanmalı. Tüm bunlar yapılırken de denetimler arttırılmalıdır. Bugün burada bunun planlamasını yapacağız.”

“6 bin proje ile 200 milyar dolarlık ekonomik girdi”

“Hangi sektör olunursa olunsun çağın ve teknolojinin öngörmüş oluğu yenilikleri içerisine alması lazım” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Dr. Mustafa Aydın, aksi takdirde sektörde yapılan hiçbir çalışmaların bir anlam ifade etmeyeceğine değinerek, “İnşaat sektörü ilerliyor. Ülkemizdeki ekonomik parametrelerden en önemlisi inşaat sektörüdür. Uluslararası arenalarda dünyanın en büyük 250 firması sıralamasında 45 Türk firması var. Bu alanda 2017 yılına kadar uluslararası 6 bin projeye imza attık. 200 milyar dolarlık bir ekonomik girdi sağladık. Bütün bunlara bakıldığı zaman inşaat sektörü hem ülkemizce hem de uluslararası arenada çok önemlidir. Ülke ekonomimizde de çok önemli bir yer tutan bu sektörü daha etkin ve aktif hale getirebilmemiz için teknoloji ile buluşturmamız gerekiyor” ifadelerinde bulundu.

“Sanayi, kamu ve sektör işbirliğinde üniversiteler olmalı”

Sanayi, kamu ve sektör işbirliğinde eğitim veren üniversiteler ile birlikte sektöre ayak uydurabilecek insan kaynağının yetiştirilmesi gerektiğini de vurgulayan Dr. Mustafa Aydın, ”Çağın gelişimi ve nüfus artışı ile beraber insanın yaşamı da değişiyor. Kalite de buna paralel olarak artıyor. İnsanlar daha teknolojik, daha modern ve kaliteli yaşamak istiyor. Bu durum doğal olarak insanların zamanın büyük bir bölümünü harcadığı binalara da yansıyor. Bina bizim hayatımızın olmazsa olmazıdır. Dolayısıyla hayatımızın olmazsa olmazı binaları da muhakkak ki insanların talebine göre oluşturmamız gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında enerji verimliliği önemlilik arz ediyor. Çevreyle uyumlu, atıklara duyarlı binaların engelli olan ve engelli olmayan insanların rahatlıkla kullanabileceği ve hayatını idame edebileceği bir hale dönüştürülmesi lazım. İnsanlar daha az para vererek enerji kullanmak, su tüketmek ve ısınmak istiyor. Bütün bunlar da teknolojinin aktif ve etkin kullanılması ile mümkün olabiliyor. Bununla paralel olarak da çevresel, kentsel faktörler ve kent dönüşüm sistemleri var. Yani yapılacak olan binalar; insanların, çevrenin, şehirlerin ve çağın arz ve taleplerine uyumlu halde olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için de üniversitelerin inşaat sektörüne ve diğer sektörlere hazırlayacağı insan kaynaklarının bu sektörlere ayak uydurabilecek donanımda olmaları lazım. Onları bu şeklide yetiştirmemiz lazım. Bu yetiştirmenin de en önemli konusu üniversitelerin; sanayi, kamu ve sektör işbirliklerini daha etkin ve aktif kullanmaları lazım. Yani ezbere dayalı bir eğitim siteminden pratiğe dönük eğitim sistemini üniversitelerimizde hâkim kılmamız lazım” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildi. Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Batman merkezli 8 ilde Jandarma tarafından düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında elebaşılığını Doğan Güney’in yaptığı (Yurt Dışı Firar) "Odacılar" olarak bilinen Organize Suç Örgütü çökertildiğini belirterek Operasyonlarda organize suç örgütünün yöneticilerinden Yonca Onat’ın da aralarında bulunduğu 34 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz Milletimizin Bilmesini İsterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonla ilgili şu detayları paylaştı: "Batman Cumhuriyet Başsavcılığı, Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde; Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının desteğiyle Batman İl Jandarma Komutanlığınca yapılan çalışmalar sonucu; Batman merkezli Adana, Aydın, Mersin, Hakkâri, Van, Mardin ve İzmir’de eş zamanlı olarak düzenlenen “Mahzen-30” operasyonlarında “Bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçunu örgütlü olarak işleyen organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Sosyal medya üzerinden sahte kiralık Bungalov ev ilanı vererek dolandırıcılık yaptıkları, mağdurlardan elde ettikleri gelirleri önce yasal bahis platformlarındaki hesaplara, daha sonra bahisten kazanılmış gibi gösterip kendi banka hesaplarına aktararak paranın izini kaybettirmeye çalıştıkları ve toplam 18 bin 635 vatandaşımızı mağdur ettikleri tespit edildi. MASAK ile koordineli yapılan çalışmalar sonucu; suçtan elde edilen mal varlığı değerlerinin aklanması kapsamında; ilk belirlemelere göre 34 milyon 530 bin TL değerinde işlem hacmine sahip, şüphelilere ait 1.283 banka hesabına el konuldu. Operasyonlarda; ruhsatsız tabanca, çok sayıda cep telefonu, sim kart, banka ve kredi kartı ile çok sayıda dijital materyale el konuldu. Batman Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonları gerçekleştiren Kahraman Jandarmamız ile MASAK çalışanlarını tebrik ediyorum. Allah ayaklarına taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.