POLİTİKA - 02 Mayıs 2016 Pazartesi 14:52

Erdoğan: 'Türkiye’de basının özgür olmadığını söyleyenler...'

A
A
A
Erdoğan: 'Türkiye’de basının özgür olmadığını söyleyenler...'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın özgürlüğü konusunda, 'Türkiye’de basın özgürdür. Aksini iddia edenlerin basın özgürlüğünden anladıkları, eskisi gibi hükümet kurup hükümet yıkan bir medya gücüne sahip olmaksa, bunun olmayacağı bir Türkiye’de yaşıyoruz' dedi.

Kriter dergisi, yayın hayatına başladı. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan dergi, ilk sayısıyla raflarda yerini aldı. Fahrettin Altun’un genel yayın yönetmenliğinde aylık periyotta yayımlanacak derginin ilk sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşide daha adil bir dünyayı tesis etmek için çabaladıklarını belirten Erdoğan, Türkiye’nin bölgesel ve küresel sorunların ve adaletsizliklerin giderilmesinde öncülük yapmak ve mazlumların sesi olup onlara ulaşmak için güçlü olması gerektiğini ifade etti. Tam bağımsız olmak için “yerliliği ve milliliği” her alanda hayata geçirmenin şart olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye’nin siyasi tarihinin de aslında yerli ve milli olanlar ile kendi ülkesine ve milletine yabancılaşmış olanların mücadelesiyle geçtiğini dile getirdi. Erdoğan, kazanmak için her yolu mubah gören anlayışın milli olamayacağına işaret ederek, yaşadığı toprağın insanıyla, geçmişiyle, kültürüyle bağı kalmamış olanlara şahitlik edebildiğini, bunların bazen siyasetçi, bazen akademisyen, bazen medya mensubu, bazen iş adamı, bazen sanatçı, bazen yazar, bazen de başka sıfatlarla karşılarına çıktığını söyledi. “Biz yapmak için çalışıyoruz, bunlar yıkmak için uğraşıyor” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Aynı tavrın siyasette ve dış politikada da örneklerini gördük. Bir milletvekili, bu milletin askerini ve polisini şehit eden, halkı göç etmeye zorlayan, şehirleri yaşanmaz hale çeviren teröristlere destek veren, çanak tutan açıklamalar nasıl yapabilir? Bir devletin buna sessiz kalması mümkün olabilir mi? Bu anlamda teröre destek veren milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını da yine bu milli tutumun gereği olarak görüyorum. Yerlilik ve millilik, siyasetten iş dünyasına, medyadan eğitime, akademiden sanata, istihbarattan savunmaya kadar her alanda kriter olmalı.”

Erdoğan, bütün siyasi hayatı boyunca samimi gayretlerinin millet tarafından karşılıksız kalmadığını belirterek, “Milletimizin layık gördüğü her görevde olduğu gibi, Türkiye’nin doğrudan milletin oyuyla göreve gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak da her zaman ‘daha fazla hizmet etme’ anlayışıyla görevimi yürütüyorum. Sırtını millete değil vesayet odaklarına dayayanlar, siyaset ve toplum mühendisliğine girişenler ya da terör örgütlerinden güç alanlar, bizim bu topraklar ile olan gönül bağımızı anlayamazlar” dedi.

“ÜLKEMİZ, MANİPÜLASYONLARLA KRİZLERE SOKULAMAYACAK SAĞLAM BİR İSTİKRAR ZEMİNİNE KAVUŞMUŞTUR”

Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi ya da son terör eylemlerinin arkasında, Türkiye’de son dönemde her alanda yaşanan gelişmelerden duyulan rahatsızlık olduğunu dile getiren Erdoğan, “Ama şu gerçeğin de görülmesi lazım; Türkiye, artık eski Türkiye değil. Ülkemiz, manipülasyonlarla krizlere sokulamayacak sağlam bir istikrar zeminine kavuşmuştur. ‘Yeni Türkiye’ yolunda kararlılıkla yürüyoruz. Önümüze çıkarılan son engel ise en aşağılık, en insanlık dışı yöntem olan terörün yeniden hortlatılması oldu. Fakat Allah’ın yardımı ve milletin desteğiyle, bu saldırıların hepsini de boşa çıkardık, çıkaracağız” değerlendirmesinde bulundu.

PARALEL YAPI’YLA MÜCADELE

Paralel Yapı’nın devlete ve millete yönelik bir tehdit olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

“Geçmişte yaşadığımız birçok sorunlu olayın arkasında, özellikle devletin kritik kurumlarına sızan bu şer örgütün elemanlarının izine rastlıyoruz. Paralel Yapı, yerleştiği bütün kurumlarımızda çok büyük tahribat oluşturdu. Bu tahribatı onarmak için daha yapılacak çok iş olduğunun farkındayız. Şu anda devletimizin tüm kurumları ve milletimiz bu yapı ile mücadeleyi sahiplenmiştir. Ama daha etkin bir mücadele sergilemek durumundayız. Benim “tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet” diye tarif ettiğim bu yapının gerçek yüzünü görüp uzaklaşan samimi kardeşlerimiz oldu. Artık bu yapı marjinalleşen bir örgüt haline dönüşmüştür. Milli güvenliğimizi tehdit eden her örgüt gibi, bunlarla da mücadeleye kararlılıkla devam edilecektir.”

DAEŞ’LA MÜCADELE

Erdoğan, DAEŞ ile mücadeleyi Türkiye kadar sonuç alıcı şekilde gerçekleştiren başka bir ülke bulunmadığına dikkati çekerek, bazı ülkelerin DAEŞ’le mücadele bahanesiyle Suriye’de kendi bölgesel projelerini hayata geçirmeye çalıştığını kaydetti. Türkiye böylesi bir çaba göstermesine rağmen, bazı ülkelerin bir kısım terör örgütlerine karşı hareketsiz kaldığına işaret eden Erdoğan, “Ülkemizde alçak terör eylemleri gerçekleştiren PKK veya PYD için Avrupa’da her türlü destek ve propaganda faaliyetlerine sessiz kalınabiliyor. Bu tablo, ‘terörle mücadelede uluslararası dayanışma’ mesajlarına gölge düşürüyor. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ ikiyüzlülüğü ile bu iş çözülemez. Uluslararası kurumlar ve tüm devletler, ayrım yapmadan bütün terör örgütlerine karşı samimi bir şekilde ortak tavır almalıdır” ifadelerini kullandı.

“ŞİMDİ OPERASYONLAR DÖNEMİ”

Kimsenin bu milletin huzuruna, birliğine, canına kastetmesine izin vermeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, çözüm sürecinin istismar edildiğini ve şimdi operasyonlar dönemi olduğunu söyledi. Terör örgütü PKK’nın, etkin operasyonlar karşısında sıkışınca bazı yabancı devletler, aktörler ya da medya üzerinden “silah bırakma”, “yeniden masaya dönme” gibi çeşitli mesajlar gönderme yolunu denediğini aktaran Erdoğan, bu aşamadan sonra çözümün, terör örgütünün en küçük bir unsuru dahi kalmayacak şekilde ülke topraklarından sökülüp atılması olduğunu ifade etti. Erdoğan, terörle mücadele sürecinde halk desteğine ilişkin soru üzerine, “Burada, beni en çok sevindiren şey, bölge halkının, Kürt kardeşlerimizin terör örgütünün karanlık amacını çok iyi görmesi ve bunların yanında yer almaması oldu. Teröristler ve siyasi destekçileri kendi kendilerine özerklikçilik oynadılar, yalnız kaldılar ve kaybettiler. Milletin desteğinin ve duasının elde edildiği her mücadele gibi, terörle mücadele de başarıyla sonuçlanacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRK TİPİ BAŞKANLIK

Erdoğan, yeni anayasa ya da başkanlık sistemi tartışmalarının, büyüyen Türkiye’nin yeni ihtiyaçları dolayısıyla gündeme geldiğini belirterek, “Türk tipi başkanlık sistemi olmaz” diyenlerin, bu milletin iyi bir şey ortaya çıkarabileceğine hiçbir zaman inanmayanlar olduğunu dile getirdi. Zaten dünyada uygulanmakta olan tek bir başkanlık sistemi modeli bulunmadığına dikkati çeken Erdoğan, evrensel standartların Türkiye’nin kendi tarihi ve kültürüyle sentezlendiği bir modelde özgün bir başkanlık sisteminin elbette olabileceğini ifade etti.

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MESELESİ, SİYASİ BİR KALKANA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA”

Basın özgürlüğü konusunda Türkiye’nin içeriden ve dışarıdan haksız eleştirilere maruz kaldığına değinen Erdoğan, “Türkiye’de basın özgürdür. Aksini iddia edenlerin basın özgürlüğünden anladıkları, eskisi gibi hükümet kurup hükümet yıkan bir medya gücüne sahip olmaksa, bunun olmayacağı bir Türkiye’de yaşıyoruz. O günler geçti artık. Elbette özgürlükleri daha da genişleteceğiz. Ama bugün Türkiye’de basın özgürlüğü meselesi, siyasi bir kalkana dönüşmüş durumdadır. Bunu gündeme getirenlerin aslında medya ile ilgili bir dertleri yoktur” yorumunu yaptı.

ERDOĞAN KARŞITLIĞI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasette ‘Erdoğan karşıtlığının’ bir kimlik halini almasına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:

“Bu, şahsımla ilgili değil, millete karşı bir tutumdur. Asıl önemli olan, bu karşıtlığın kimleri yan yana getirdiğidir. Bakıyorsunuz terör örgütü PKK destekçileri ile Paralel Yapı üyeleri yan yana. Ya da bugüne kadar birbiriyle kavga edenler kol kola. Bu süreç aynı zamanda maskelerin düşmesini, millete cephe açanların gerçek yüzünün görülmesini de sağladı. Bu açıdan hayırlı da olmuştur.”

Erdoğan, milletin gönlünü kazanacak siyaset üretemeyenlerin, iç gerilimlerini ve acziyetlerini gizlemek için çirkin üsluba başvurduklarını, ancak milletin bunları görüp herkese notunu verdiğini ifade etti.

KRİTER DERGİSİ HAKKINDA

Kriter’in mayıs sayısının dosya konusu, nüfusundan daha fazla Suriyeliyi misafir eden Kilis oldu. “Kilis’in Merhamet Destanı” başlıklı dosyada, Salih Zengin, Nuri Salık, Müberra Nur Emin, İpek Coşkun ve İbrahim Efe, şehirdeki Suriyelilerin toplumsal kabulünün yanı sıra eğitimden sağlığa kadar her alanda bu misafirler için sunulan hizmetleri ve bu başarının tarihi ve kültürel arka planını analiz etti. Yusuf Özkır da Kızılay Başkanı Kerem Kınık ile hem Kilis ve Türkiye genelinde Suriyelilerle ilgili yapılan çalışmalar hem de göç ve mülteci meselesi çerçevesinde bir söyleşi gerçekleştirdi.

Siyaset bölümünde, İsmail Çağlar “Akademik Dokunulmazlıkların Kaldırılması”, Halime Kökçe “MHP’nin üç Hali ve Gülen Örgütü”, Ali Aslan “Yeni Anayasanın Siyaseti”, Nebi Miş “Gülen Örgütü ve HDP Birlikteliğinin Kodları” başlıklı yazılarıyla yer aldı.

Dış Politika bölümünde, Burhanettin Duran “Türkiye’yi ‘Modelleme’ Merakı”nı ele alırken, Kemal İnat “Suriye Trajedisi ve Türkiye’nin Pozisyonu”nu, Hasan Basri Yalçın “Türkiye-İsrail İlişkilerinin Normelleşmesi”ni, Kılıç Buğra Kanat “Türk-Amerikan İttifakının Anlamı”nı, İbrahim Altay da “Panama Belgeleri”ni masaya yatırdı.

Ekonomi bölümünde, Sadık Ünay, yeni dönemde Merkez Bankası’nı, Serhan Afacan ise emek bağlamında 1 Mayıs’ı yorumladı.

Portre sayfasında Veysel Kurt, ABD Başkanı Obama’ya odaklanırken, Kitaplık bölümünde Mehmet Akif Memmi, yeni dönemde yayıncılığın gündeminin nasıl değiştiği sorusuna cevap aradı.

Medya Kritik sayfalarında ise PKK medyasının kadın imgesi üzerinden kurduğu manipülasyonlar ele alındı.

Kriter’in yayın kurulunda Burhanettin Duran, Halime Kökçe, İbrahim Altay, İsmail Çağlar, Kemal İnat, Nebi Miş ve Serdar Karagöz bulunuyor. Kriter Genel Yayın Yönetmeni Fahrettin Altun, yıllar yılı krizlerle anılan Türkiye’nin, ekonomisinin de kimliğinin de siyasetinin de ağır buhranlarla boğuştuğunu ve kendi üretmediği, önüne sunulan reçetelerle sorunlarını çözmeye çalıştığını ifade etti.

Şimdilerde ise ülkenin kendine gelmek ve ayağa kalkmak için verdiği mücadelede başarı sağladığını belirten Altun, “Kriter, bu yeni dönemi anlamak, bu yeni dönemin sorularını ve kriterlerini koymak için çıkıyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, Mahalli İdareler seçimleri için hazır 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine sayılı günler kala Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, seçim tedbirleri ve güvenlik çalışmaları ile alakalı toplandı. Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar başkanlığında İl Emniyet Müdür Yardımcıları ve ilgili Birim Amirlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, seçimlerde alınacak tedbirler detaylı şekilde ele alındı. Oy kullanılacak okullarda görev yapacak personelin belirlenmesi ve gerçekleştirilecek güvenlik uygulamaları hakkında bilgi sunumları yapıldı. Toplantının ardından açıklamada bulunan Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine hazır olduklarını vurguladı. İpar, "Ağrı’da huzurlu ve güvenli bir seçim ortamı sağlamak için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Seçim boyunca tüm sandıklar ve oy kullanma yerleri 7/24 emniyet güçlerimiz tarafından korunacak" dedi. İpar, şunları kaydetti: "Seçimlerde herhangi bir provokasyona ve yasa dışı faaliyete izin vermeyeceğiz. Vatandaşlarımız oy kullanırken rahat ve huzurlu bir ortamda oy kullanabilecekler. Tüm hemşehrilerimizden de seçimlere demokratik olgunluk içinde katılmalarını ve herhangi bir olumsuzluğa mahal vermemelerini rica ediyoruz." Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerinin huzur ve güven içinde tamamlanması için tüm imkanlarını seferber etmeye devam edeceğini bildirdi.
İstanbul Bakan Tunç: "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu, adalete, hukuka sıkılan kurşundu" Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına düzenlenen iftar programında hakim ve savcılarla bir araya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Çağlayan’da 2015 yılında İstanbul Adalet Sarayı’ndaki makam odasında DHKP-C’li teröristlerce şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına Haliç Kongre Merkezi’nde iftar yemeği düzenlendi. İftar programına Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, bakan yardımcıları, HSK üyeleri ve İstanbul’da görev yapan 500 hakim ve savcı katıldı. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz anısına tertip edilen iftar yemeğindeki konuşmasına Selim Kiraz’ı yad ederek başlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bugün şehidimiz Mehmet Selim Kiraz’ın şehadete ulaşmasının 9. yıldönümü münasebetiyle İstanbul Adliyesi’ndeydik. Bir anma programı gerçekleştirdik, onu dualarla yad ettik. Terörle mücadelemizdeki kararlılığımızdan taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Ona sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Adaletin tecellisi hususunda hem fiziksel kapasite hem yargı reformları gerçekleştirildiğini belirten Tunç, “Sizler kürsüde adaletin tecellisi için fedakarca çalışıyorsunuz. İstanbul’daki yargı hizmetlerinin aksamadan devam etmesi, adaletin tecellisi ve sizlere destek olma noktasında gerek Adalet Bakanlığımız gerekse Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Fiziki mekanların teknoloji ile donatılması önemli. Ama kürsüde görev yapan insan unsuru, adaletin tecellisi noktasında sizlerin gayretleri her şeyden daha önemli. Kıymetli yargı mensuplarımız, ülkemiz 22 yıldan bu yana güvenilir adalet sisteminin tesisi bakımında önemli mesafe kat etti. Fiziki mekanların, kapasitenin artırılması konusunda önemli mesafe aldık. Müstakil adliye sarayları bakımından bakıldığı zaman, 500 bin metrekare kapalı alandan bugün 6 milyon metrekare kapalı alana çıktık. Sadece fiziki kapasite yargı teşkilatımızın, güvenilir bir yargı sisteminin tesisi bakımından elbette yeterli değil. İyi ve ihtiyaca cevap veren bir mevzuatın olması gerekiyor. Dolayısıyla bu konuda da temel kanunlarımızı çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirdik. Hukuk fakültelerinde kontenjanın azaltılıp kalitenin yükseltilmesi, hukuk fakültesi mezunlarının hukuk mesleklerine giriş sınavlarını kazandıktan sonra hakim, savcılık sınavlarına katılabilmesi, avukatlık stajına başlayabilmesi 2024’ten itibaren uygulamaya geçecek. Hem savunmayı güçlendireceğine hem de hakim savcı sınavından önce bir ön elemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Mevzuatımızın iyileştirilmesi bakımında yargı reformu strateji belgemizi de seçimden sonra inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak. Hazırlıklarımızı tamamladık. Sizlerle beraber vatandaşımızın yargıya güvenini daha üst noktaya taşımanın gayreti içerisinde gece gündüz çalışacağız. Hedefimiz daha güvenilir bir adalet sistemini tesis etmek ve bu uğurda da sizlerin gayretlerine müteşekkiriz” şeklinde konuştu.
İzmir Karşıyaka, stadyum için taraftar mitingi düzenledi Yıllar önce yıkılan stadyumunu geri isteyen Karşıyaka taraftarı, bir ilke imza atarak taraftar mitingi düzenledi. Mitingde açıklamalarda bulunan Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı İlker Ergüllü, “10 yıl önce burası bilmediğimiz bir sebepten dolayı yıkıldı ve artık biz stadyumumuzu geri istiyoruz” dedi. İzmir’in en köklü kulübü olan Karşıyaka, 31 Mart Yerel Seçimlerine az bir süre kala yönetim, sporcular, camia ve binlerce taraftar birleşip, senelerdir yapımını bekledikleri yeni stadyum için Türkiye’nin ilk taraftar mitingini gerçekleştirdi. 2015 yılında yeni stadyum projesi kapsamında yıkılan eski Karşıyaka İlçe Stadı’nın atıl kalan arazisinde düzenlenen mitingde açıklamalarda bulunan Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı İlker Ergüllü, “Öncelikle değerli vaktini ayırıp buraya gelen herkese çok teşekkür ediyorum. Taraftarımızın bu hafta başı yaktığı ateşe biz de yönetim olarak eşlik ettik. Sonucu da şu anda gördüğüm kadarıyla muhteşem oldu. Karşıyaka Spor Kulübü her şeyden önce bir eğitim öğretim kurumudur. Yıllarca birçok gence spor hayatıyla birlikte kötü alışkanlıklara bulaşmadan büyüme imkanı sağlamıştır. Birçok sporcu yetişmesini sağlamıştır. Burası da bizim okul binamızdır. 10 yıl önce burası bilmediğimiz bir sebepten dolayı yıkıldı ve biz artık geri istiyoruz. İzmir’in önde gelenleri bize destek olmalı ve Karşıyaka stadyumunu geri almalı. Sizlere de bunun için büyük bir iş düşüyor. Hep beraber bunu başaracağız” dedi. “Karşıyaka’nın stada ihtiyacı var” Söz hakkı verildiği için mutlu olduğunu ifade eden Karşıyaka Spor Kulübü Kaptanı Haydar Yılmaz, “Bu tarz konuşmalara çok alışık değilim. Karşıyaka’nın bu stada çok ihtiyacı var. Bu haklı bir isyan ve haklı bir direniştir. Karşıyaka stadını istiyor. Hep birlikte bunu başaracağız” dedi. “Yeter diyoruz” Karşıyaka Voleybol oyuncusu Selen Naz Kıran, “Kulübümüzün stadyumu yıkıldı maalesef yıllar geçmesine rağmen yerine bir türlü yeni tesis yapılmıyor. Artık bu duruma sessiz kalmak mümkün değil. Yıllardır umutla gelecek günleri bekliyoruz fakat artık sabrımız tükeniyor. Buradaki o eski heyecanı yıkıntılar ve umutsuzluklar almış durumda. Yıllarca emek verdiğimiz ter döktüğümüz ve ruhumuzu verdiğimiz bu alanı geri istiyoruz. Sadece bir spor tesisi değil aynı zamanda topluluk merkezi olacak stadyumumuz için yetkililerden bir adım bekliyoruz. Karşıyaka Spor Kulübü olarak artık yeter diyoruz” şeklinde konuştu. “Stadyumu hak ediyoruz” Karşıyaka’da doğup büyüdüğünü ve bu kulüpte yetiştiğini dile getiren Mert Celep: “Buradaki herkese verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Çok mutluyum. Tüm çocukluğum bu stadyumda geçti. Çoğu zaman idmanlarımızı burada yaptık. Ama maalesef bilmediğimiz sebeplerden dolayı birkaç sene önce bu stadyumu yıktılar. Artık bize yıllardır verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Ben Karşıyaka Spor Kulübü’nün ve taraftarının bu stadyumu sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Öte yandan düzenlenen taraftar mitingine CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cemil Tugay, İYİ Parti Adayı Ümit Özlale, İYİ Parti Karşıyaka Belediye Başkan Adayı Yetkin Hafızoğlu AK Parti Karşıyaka Belediye Başkan Adayı İsmail Çiftçioğlu katılım gösterdi.