POLİTİKA - 23 Temmuz 2014 Çarşamba 22:53

Erdoğan yapılan yardım miktarını açıkladı

A
A
A
Erdoğan yapılan yardım miktarını açıkladı

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, göreve geldikleri 2002 yılında, dış ülkelerdeki mazlumlara yapılan yardım 45 milyon dolar miktarındayken şuan bu rakamın 3.5 milyar dolara ulaştığını belirtti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin 5 Ocak Stadyumu’nda düzenlediği iftar programına katıldı. Konuşmasına Kadir Gecesi’nin mazlumlar için bir kurtuluş vasıtası olmasını temenni ettiğini söyleyerek başlayan Erdoğan, Kutsal Kadir Gecesi’nde Türkiye’nin istikbali, huzuru, kardeşlik ile birlik ve beraberlik için özellikle dua edilmesini istedi. Başbakan Erdoğan, zulüm ve saldırılar altında olan Irak, Suriye ve Gazze’deki Müslümanlar için dua edilmesini vurguladı. “Bize bir yanlış gördüğünüzde, elinizle düzeltin diye emrediliyor, eğer elimizle düzeltemiyorsanız dilinizle hakkı söyleyin diye emrediliyor” ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Allah’a hamd olsun, korkmadan, çekinmeden, kalbimizde olanı dilimizle ifade ediyoruz. Eğer bunları yapamıyorsanız, kalbinizden, gönlünüzden buğzedin deniliyor. İşte Ramazan akşamları ve Kadir Gecesi, kalbimizle buğzetmenin, dua etmenin en güzel zemini, en güzel fırsatı. Samimi bir kalple gönülden yapılacak dualar inşallah hem mazlumlara bir ferahlama sağlayacak hem de insanlığın üzerindeki ölü toprağının dağılmasına vesile olacaktır. Rabbim bu gecede yapılan duaları, katında makbul buyursun.”

Suriye, Irak, Mısır ve son olarak da Filistin’de yaşanan saldırılar nedeniyle mübarek günlerin sevincinin layıkıyla yaşanamadığını belirten Başbakan Erdoğan, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Filistin’deki zulme dikkat çekti ve yaşanan süreci “Fetret devri” olarak nitelendirdi. Müslüman’ın, Müslüman’ı Kelime-i Tevhid diyerek öldürdüğünü söyleyen Başbakan Erdoğan, “Çekilen acılar, yaşanan trajediler, Türk’üyle, Arap’ıyla, Kürt’üyle, her kökenden, her inançtan insanın, hepimizin ortak acısı, ortak trajedisi. İslam dünyasında bir şeyler oluyor ve değerlerimizi kaybetmenin, değerlerimizi adeta yitirmenin bedelini ödüyoruz gibi geliyor bana. Çünkü zalim, insanların kökenine, inancına bakmıyor. Bombalar, kurşunlar, açlık, sefalet, karşısına çıkan herkesi eziyor, etkiliyor. Ne yapacağız? Yapacağımız tek bir şey var, İslam dünyasının bu zalimlere karşı el birliği, güç birliği yapması lazım. İçinde yaşadığımız coğrafyada son 100 yıldır akan kan hep Müslüman kanı oldu. Ezilen, horlanan, ötelenen, katledilen her zaman Müslümanlar oldu. Ne acıdır ki Müslümanların kanını akıtan her zaman gayrimüslimler olmadı. Hiç kuşkusuz, bu coğrafya üzerinde hesapları olanlar var. Müslümanların tefrika olması için elinden geleni yapıyorlar ama bu tuzağa düşen ve aldananlar da hep Müslümanlar oldu. Bu coğrafya en başta şunu unuttu, Müslümanlar kardeştir. Bunun lafını yapıyoruz ama uygulamaya gelince yok. Bir Müslüman’ın diğer Müslüman’a malı, ırzı ve canı haramdır bizim değerlerimizde dinimizde. Bu unutulduğu için, Hz. Kuran, Hz. Nebi’nin emir ve tavsiyeleri göz ardı edildiği için, işte biz bu acıları ne yazık ki yaşıyoruz” diye konuştu.

2002 yılında göreve geldiklerinde Türkiye’nin dünyadaki mazlumlara yaptığı yardımın 45 milyon dolar olduğunu ancak şuanda 3.5 milyar dolar yardım yapıldığının altını çizen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Dünyada, güçlü olanlar kendilerini her zaman haklı sanıyor. Hak veya haklı olmak güçte değildir. Biz her zaman şuna inandık. Hak ve haklı güçlüdür. Bunu savunmak durumundayız. Bir bünyede eğer bir uzuv ağrı çekiyorsa, bünyenin ona kayıtsız kalması mümkün değildir. Yanıbaşımızda kardeşlerimiz öldürülürken, kimse rehavet içinde olamaz, konfor içinde olamaz. Bizim inancımız, kültürümüz, tarihimiz, vicdanımız, kardeşlerimizin ya da mazlumun feryadına gözümüzü, kulaklarımızı, ağzımızı kapatmamıza engeldir. Suriye konusunda da, Irak konusunda da, Mısır, Filistin konusunda da, hakkın, haklının, mazlumun yanında yer almaya devam edeceğiz. Kalbinden şefkat ve merhamet duyguları alınmış insan, bir ceset gibidir. Biz asla öyle olmayacağız. Ne pahasına olursa olsun bu zor zamanlarda kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Bugün ülkemizde 1 milyon 150 bin civarında, Suriye’deki olaylardan kaçıp giden kardeşlerimizi misafir ediyoruz. Dün Bosna’da, Kosova’da hangi anlayışla sahip çıktıysak, bugün de bölgemizde zor durumda kalan insanlara duyarlılıkla el uzatıyoruz. Nereden nereye geldik bakın. Bu hissiyatı anlamak için dertli olmak lazım. Bir de ben gitmeyenler için Çanakkale’yi ziyaret etmenizi öneriyorum. Bugün yanlarında olmamız için tüm imkanları kullandığımız kardeşlerimizin mezar taşlarını göreceksiniz. Bu hissiyatı anlamak için Selçuklu’dan Osmanlı’ya, bu coğrafyanın bin yıllık tarihine vakıf olmanız lazım. Devletlerin fiziki sınırları başkadır, insanların gönül sınırları başkadır. Bu insanlar, evet bizim devletimizin fiziki dışında olabilirler ama gönlümüz bir, sevincimiz ve tasamız bir. Açık söylüyorum, Filistin’de, Gazze’de, iftar vaktinde bomba düşen evi, kendi evi olarak görmeyen, hissetmeyen herkes, bu milletin de, bu coğrafyanın da yabancısıdır, bu böyle biline.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Balkanlardan, Güney Asya’ya kadar her yere el uzatıldığını ve küllenmiş ilişkilerin canlandırıldığını ifade etti. Bu yardımların, petrol, maden gibi çıkarlar için değil, Allah rızası için yapıldığını belirten Erdoğan, “Kardeşlerimizin gönül hoşluğundan başka ölçümüz yok” diyerek, dünyaya sadece matematikteki 4 işlem penceresinden bakanların, bunu anlayamayacağını sözlerine ekledi. Yapılan yardımların siyasi malzeme olarak kullanılmaya çalışıldığını dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Açık açık ifade etmek zorundayım. Türkiye son 12 yılda yaşadığı büyük dönüşüm etkisiyle, artık el alan olmaktan çıkmış, veren el konumuna yükselmiştir. Hamdolsun imkanlarımız var, kaynaklarımız var. Biz, Adana’nın, Mersin’in hakkından alıp, Hatay’daki Türkmen kardeşlerimizi unutup mesaimizi gece gündüz sadece Gazze için yoğunlaştırmıyoruz. Büyük devlet, bunların hepsini bir arada yapabilen devlettir. İçerideki vatandaşlara, dışarıdaki ihtiyaç sahiplerine ulaşabilen devlettir. Bugün dünyanın büyük diye kabul gören devletlerine bakın, bunu görürsünüz. Söz konusu Türkiye olunca, içeriden dışarıdan bir takım kesimler, Türkiye’nin uluslararası faaliyetlerini sorguluyorlar. Bunu Türkiye’yi düşündükleri için değil, dalkavukluğunu yaptıkları uluslararası odaklar adına yapıyorlar. Biz, içine kapanan Türkiye istemiyoruz. Sorunlara sırtını dönen kardeşlerine kayıtsız kalan bir Türkiye olamaz, Türkiye kalamaz. Bizim ufkumuz var, bizim daha güçlü daha büyük çok daha itibarlı ülke olma hedefimiz var. Kimin ne dediğine bakmayacak, Suriyeli mazlumlara da işte böyle bir ensar olma büyüklüğü göstermeye devam edeceğiz. İnşallah Suriye’deki çatışmalar bitince, barış tesis edildiğinde, kimse burada kalmayacak. Yurtlarına geri dönecekler. Geride edebi bir kardeşlik, mazlumlara yardım etmiş olmanın gururu kalacak.”

Cumhurbaşkanını ilk defa halkın seçecek olmasının önemi ve farklılıklarını anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

“10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkemizin önünde yeni bir dönem açacak. İlk defa Cumhurbaşkanı’nı cumhur yani milletin ta kendisi seçecek. Milletin, doğrudan seçerek göreve getirdiği Cumhurbaşkanı elbette daha önce aynı vazifeyi yapanlardan farklı olacak, farklı davranacaktır. Milletimizin teveccühüyle bu kardeşinizi getirmeniz halinde, sizlere Çankaya Köşkü’nde oturan değil, hükümetle birlikte, ülkemizin her meselesinin çözümünde, bir fiil çalışan, ter döken bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü veriyorum. Ben böyle söyleyince birileri rahatsız oluyor bundan. Kendileri bugüne kadar memleketin, milletin hayrı için hiçbir proje üretmemiş, çaba göstermemiş olanların, ’Ben çalışacağım, ter dökeceğim’ diyen bir cumhurbaşkanından rahatsız olmaları aslında tabi normal karşılamak gerek. Keşke karşımızda sadece laf üreten değil, proje üreten, vizyon ortaya koyan bir muhalefet olsaydı. Muhalefetin kendisi ne ki adayları ne olsun? Böyle bir rekabet ortamı, ülkemiz için hiç şüphesiz daha hayırlı olurdu ama merak etmeyin. Biz kendi projelerimizle, yaptıklarımızla rekabet etmeyi öğrendik. Yaptığımız her işin büyüklüğünü, iddiasını ortaya koyarak Türkiye’yi adım adım 2023 hedeflerine doğru götürüyoruz. Bununla da yetinmiyoruz. Torunlarımıza 2053 ve 2071 vizyonumuzla gelecek nesiller için de istikamet belirliyor, yol haritası oluşturuyoruz. Seçilmemiz halinde, cumhurbaşkanlığı döneminde başlattığımız ve cumhurbaşkanımızla da dayanışma içinde götürdüğümüz tüm projelerin inşallah ben de takipçisi olacağım. Adana için, Türkiye için ne söz vermiş, taahhüt etmişsek, hepsini hayata geçirmek için aynı azim ve enerjiyle çalışmaya devam edeceğiz. Adana, bu kutlu yolculukta inanıyorum ki hep yanımızda oldu, bundan sonra da yanımızda olacak, buna gönülden inanıyorum.”

EREN BOZKURT - FATİH KEÇE - KEMAL YİĞİT İNANÇ - NURİ PİR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Türkiye Minikler Karate Şampiyonası Gaziantep’te başladı Türkiye Minikler Karate Şampiyonası Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde Gaziantep’te başladı. Türkiye Minikler Karate Şampiyonası, Türkiye genelinde 1500 sporcu, sporcu ailesi, antrenör ve hakem ve federasyon görevlilerinin katılımıyla Gaziantep’te başladı. Karataş Şahinbey Spor Salonu’nda Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde 19 Nisan’da başlayan ve 21 Nisan tarihine kadar devam edecek olan şampiyonada, ilk gün müsabakaları dikkat çekti. Düzenlenen şampiyonaya Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Karate Federasyonu Başkanı Av. Dr. Aslan Abid Uğuz’un yanı sıra federasyon yöneticileri ve protokol üyeleri de katıldı. “Çocuklarımıza okullarına devam ederken sporda da destek olalım” Çocuklara okullarına devam ederken sporda da destek olunması gerektiğini belirten Karate Federasyonu Başkanı Av. Dr. Aslan Abid Uğuz, Gaziantep’i biz kültür mirası şehri, gastronomi şehri olarak biliyoruz ama burada olduğumuz 2 gün içerisinde çok değişik bir gözlem yapma fırsatı buldunuz. Öncelikle belediyecilik nasıl yapılır, bir insanın hayatına nasıl dokunur, bu hizmetler nasıl yapılır, halka hizmet nasıl yapılır bunları Şahinbey Belediyesinde gördük. Ben sadece bu şampiyonaya destek oldukları için değil, böyle güzel bir ortamı bize verdikleri için ve bu güzel hizmetleri Gaziantep’in dışından gelmiş olmamıza rağmen bizlere hissettirdiği için kendisine teşekkür ediyorum. Çocuklarımız bu şampiyonaya katıldılar. Demek ki yeşil kuşaktalar en zor aşamayı geçtiler. Çünkü sarı kuşaktan sonrası çok önemlidir. Bundan sonra çocuklarımıza siz velilerimizin çok destek olması lazım. Bu çocuklarımız sadece sporumuzun değil geleceğimizin de teminatı. Bu çocuklarımızdan nasıl 4 tane olimpiyat madalyalı karate sporcusu çıkardıysak belki onların yerine gelecekler. Bizim 4 olimpiyat madalyalı sporcumuzun 1 tanesi mühendis, 3 tanesi öğretmen. Yani hem spor hem okul bir arada olabilir. Çocuklarımıza okullarına devam ederken sporda da destek olalım. Minik yavrularımızın heyecanına desteğimizi devam ettirelim. Herkese katılımları için teşekkür ediyorum” dedi. “Gençlerimizi spora teşvik ediyoruz” Yapılan spor salonları ve yapılan projelerle genç ve çocuk yaştaki tüm herkesi spora teşvik ettiklerini söyleyen Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Yarışmaya katılan tüm gençlere başarılar diledi. Tahmazoğlu, “Türkiye Minikler Karate Şampiyonası’nın Gaziantep’te yapılmasından dolayı başta Karate Federasyonu Başkanımıza, yönetim kurulu üyelerine emeği geçen herkese teşekkür ederim. Aynı zamanda Gaziantep bir Spor kenti ve çok sayıda gencimiz var. Türkiye’deki en genç nüfusa sahip illerden ve ilçelerden biriyiz. Gençlerimizin eğitimlerinin yanı sıra bir kültür sanat alanıyla ilgilenmeleri çocuklarımızın geleceği açısından çok önemli. Hem vücudu zinde tuttuğu gibi hem disiplinli bir çalışma sağlayıp, gençlerimizin eğitim hayatında da, iş hayatında da her alanında başarılı olmayı sağlayan bir unsur. Çocuklarını spora teşvik ettikleri için velilerimize teşekkür ediyorum. İçerisinde bulunduğumuz Şahinbey Spor salonumuz, hemen 2 km ötede Şahinbey Akkent Spor Köyümüzü ve yaklaşık 3- 4 km ötede Türkiye Geleneksel Sporlar Merkezi yaptık. Bu projelerle tüm gençlerimizi spora teşvik ediyoruz. Yarışmaya katılan tüm gençlerimize tüm çocuklarımıza başarılar diliyorum” diye konuştu.
Ankara Ayhan Bora Kaplan davasında ara karar açıklandı Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davada ara karar açıklandı. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın içerisinde bulunduğu 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmanın sanık savunmalarıyla devam edeceğini ve ardından dosyayı ara karar bağlayacaklarını açıkladı. Hakkında bulunan suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık Mustafa Koç, operasyonların yapıldığı tarihte kendi rızasıyla teslim olduğunu ifade etti. “Bora Kaplan’ı medyadan tanıyorum” 2018 yılında “Süvari Kahvesi” adlı mekanda bar sorumlusu olarak çalışmaya başladığını anlatan sanık Koç, “Fethi Koyuncu isimli kişi bizim mekanımızda vale eksiği olduğu zaman sadece vale gönderirdi, oradan tanıyorum. Ayrıca Bora Kaplan adlı kişiyi tanımıyorum, sadece medyadan biliyorum. Kaplan’la sadece nezarethane ve duruşma salonunda yan yana geldim. Herhangi bir örgüte üye olmak veya faaliyette bulunmak gibi bir girişimim olmamıştır. Gereğini size bırakıyorum” diye konuştu. “Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek emir almadım” Suç örgütüne üye olmadığını iddia eden tutuklu sanık Mümin Ali Beldek, “Suç örgütüne üye değilim. 15 yıldır gece alemin de çalışmaktayım. Bu sebepten dolayı mekana gelen müşterilerle illaki samimi olmuşumdur. Bora Kaplan ile de bu şekilde tanıştım. Filistin Caddesi’nde boş bir dükkan vardı. Bora Kaplan’la konuşup burayı “Makyaj” adında gece kulübü yapalım dedik, kendisi de olumlu yaklaştı. 8 senedir de İzmir Çeşme’de çalışıyorum. Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek bir emir almadım” ifadelerine yer verdi. "Dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” Çankaya İlçe Emniyet Müdürü tutuksuz sanık Necdet A.Ç., Organize Şube Ekipleri tarafından gözaltına alındığında konuyla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Konunun anlatılması üzerine hatırladığını iddia eden Necdet A.Ç., "Olay günü, komiserlerden birisi gelip bana bir şahsın geldiğini, şahsın dayak yediğini ve hürriyetinden yoksun bırakıldığını ancak çelişkili ifadeler verdiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Gasp Büroya ulaşamadıklarını söyledi. Gasp Büro amirini aradım, kendisine durumu söylediğimde, ‘Konuyu ben zaten biliyorum. Siz şahsı gönderin, bende iki güne Esat karakoluna gönderiyorum’ dedi. Şahsı Esat karakoluna gönderdik. Bir gün sonraysa konuyla ilgili ne olduğunu merak ettiğim için komiserlerden bir tanesiyle görüştüm. Komiser bana, ‘Şahıs susma hakkını kullanmak istedi’ dedi. Ben de nasıl böyle bir şey olabilir diye tekrar şahsa ulaşmaya çalışalım dedim. Şahısla konuştuğumu hatırlamıyorum. Çünkü karşımda böyle eziyet görmüş iki gün hürriyetinden yoksun bırakılmış vahşice dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” diyerek savunmasını noktaladı. "Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez" Mahkeme başkanının, Bora Kaplan’a ‘Esenboğa Havalimanında yakalandığı beyaz renkli SUV aracın neden zıhlıydı?’ sorusuna sanık Kaplan, “Biz ticaret yapıyoruz, para taşıyoruz. Duyuyoruz haberlerde. Adamı çevirmişler onu gasp etmişler, öldürmüşler. Bizim çalışanlarımızın başına da böyle bir iş gelmesin diye bankadan para çekilirken de bu aracı kullanıyorduk. Zırhlı araç olduğu için dışarıdan saldırı olmaz. Ayrıca benim silaha ihtiyacım yoktur. Neden? Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez. Suç işlemek amaçlı değil bu araç. Tamamen kendimi savunma amaçlı” dedi. Sanık beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerimin devamına hükmetti. Duruşma, 22 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.
İzmir İzmir Kitap Fuarı Kültürpark’ta başladı İzkitapfest-İzmir Kitap Fuarının açılışı Kültürpark’ta gerçekleştirilirken, 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurum geleneksel fuarda yerini aldı. İzmir Kitap Fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta kapılarını açtı. 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurumun katıldığı İzkitapfest; Lozan’dan 26 Ağustos’a, Kaskatlı Havuz’dan Basmane’ye ve Atatürk Açıkhava Tiyatrosuna kadar Kültürpark’ın tüm alanlarına yayılarak doğayla iç içe bir edebiyat buluşmasına ev sahipliği yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen kitap fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da, bu yıl Kültürpark’ın dört bir yanındaki açık alanlarda düzenlenen İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarının açılışını yaptı. Kültürpark Lozan Kapısının iç bölümünde yapılan açılışta Başkan Tugay, yazar Ahmet Ümit ve CHP Zonguldak ve İzmir eski Milletvekili Kemal Anadol’a plaket takdim etti. Fuara İzmirlileri davet eden Başkan Cemil Tugay, “İzmirliler, Kültürpark’ın tamamında bir fuar yaşamanın keyfini, değerini bilir. Şimdi, ülkemizin ilk fuarı İzmir Enternasyonal Fuarıyla yaşadığımız bu geleneğe İzkitapfest de eklendi. ‘Baharın coşkusuyla Kültürpark’ta’ sloganıyla düzenlediğimiz festival sayesinde Kültürpark’a işte şimdi bahar geldi” dedi. “Kitaplar bizi dünyaya açar” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bugün, İzmir’imizin hazinesi Kültürpark’ın kapılarından geçerken geldiğimiz yer, sadece Kültürpark değildi. Zamanları ve mekanları aşan bir yolculuğa adım attık hep birlikte. Öyle ki parkımızın sınırları genişledi; içine tüm zamanları, coğrafyaları, evrenin sonsuzluğunu ve dünyanın tüm hikayelerini aldı. İnsanlığın başlangıcından bu yana üretilen fikirler, yaşanan duygular, durumlar, hikayeler, bilimin ve sanatın bütün yolculuğu burada; Kültürpark kapılarının içinde bugün; çünkü bugün, kitapların şenliğini başlatıyoruz. Kitaplar, bizi dünyaya açar” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları ile yayıncılığa yeni bir soluk geldiğini ifade eden Başkan Cemil Tugay, “Söyleşiler, imza günleri, konserler, dans ve pantomim gösterileri, müzikaller, tiyatrolar, illüzyonist gösterisi gibi onlarca türde binden fazla etkinlikle tam anlamıyla bir kitap festivali bizi bekliyor" diye aktardı. Sanat ve edebiyatın zorunlu tüketim maddesi haline getirilmesi gerektiğini savunan İzkitapfest’in onur konuğu yazar Ahmet Ümit, “İzmir gibi Türkiye’nin çok anlamlı bir şehrinde kitap fuarının onur konuğu olmak muhteşem bir şey. Bana hep şu soru soruluyor; ‘İzmir’le ilgili roman yazmayacak mısın? İzmir’de konu mu yok, bu kadar renkli, canlı, muhteşem tarihe sahip bu şehirde yok mu seni ilgilendiren bir konu?’ İzmir’i yazmadan ölmeyeceğim, merak etmeyin. İzmir ile ilgili şahane bir roman yazacağım, tarihi bir roman olacak ve elbette bu şehrin ilk ozanı dediğimiz büyük Homeros ile ilgili olacak. Başka çaresi var mı? Homeros olmadan İzmir olur mu?” şeklinde konuştu. Başkan Tugay, açılışın ardından Kültürpark’ta açılan stantları gezdi. Birçok yazar ve yayınevi, Başkan Tugay’a kitap hediye etti. Fuarı geliştirerek ve büyüterek yola devam edeceklerini ifade eden Tugay, büyüdüğünde belediye başkanı olmak istediğini söyleyen fuarın minik katılımcısı Poyraz’la da sohbet etti. Tugay, katılımcılara iyi fuarlar dileyerek İzmirlileri Kültürpark’a davet etti. Birbirinden önemli isimler İzkitapfest’te Girişin ücretsiz olacağı İzkitapfest, saat 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. İzkitapfest, sadece kitap alışverişi için değil; aynı zamanda söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, konserler ve imza günleri ile ziyaretçileri için tam bir kültür şölenine dönüşecek. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, düzenlenecek binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaşacak. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluşacak. Sahaf Sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapacak fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşecek. Atatürk Açıkhava Tiyatrosu birbirinden değerli isimleri ağırlayacak Kültürpark Açıkhava Tiyatrosunda bilim, düşün ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimleri düzenlenecek söyleşi ve imza etkinliklerinde kitapseverlerle bir araya gelecek. Tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı 22 Nisan’da, akademisyen, jeolog ve bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör 21 Nisan’da, şair yazar Murathan Mungan 27 Nisan’da, tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan 27 Nisan’da, animasyon yapımcısı ve karikatürist Varol Yaşaroğlu da 27 Nisan’da Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda İzmirlilerle buluşacak. Edebiyatın önemli isimleri İzkitapfest’te Fuarda, birbirinden değerli yüzlerce yazar, şair, çizer, imza günleri ve söyleşilerle okurlarıyla bir araya gelecek. Ahmet Ümit, Ahmet Telli, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Mahir Ünsal Eriş, Mete Kaan Kaynar, Mine Söğüt, Murathan Mungan, Murat Menteş, Saygı Öztürk, Sema Kaygusuz, Serhan Asker, Şükrü Erbaş, Umut Sarıkaya gibi isimler fuarda okurlarıyla buluşacak. İzkitapfest’i, 10 gün boyunca yüz binlerce kitapseverin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarla ilgili katılımcı yayınevleri, etkinlik, söyleşi, imza günü takvimi ve daha fazla bilgi https://www.kitapizmir.com/ adresinde yer alacak.
Kütahya Kütahya’da sözleşmeli erler için yemin töreni Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığında temel eğitimlerini tamamlayan 289 sözleşmeli er için yemin töreni düzenlendi. Düzenlenen yemin törenine Hava Eğitim Komutanı Hava Korgeneral Erdoğan Gür, Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, Belediye Başkanı Eyüp Kahveci ve temel askerlik eğitimini tamamlayan askerlerin yakınları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, tugay sancağının tanıtılmasının ardından askerler, ellerini etrafında sıralandıkları masaların üstünde bulunan Türk bayrağı ile silahların üzerine koyarak yemin etti. Kütahya Hava Er eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, yemin eden sözleşmeli erlere başarılar diledi. Türk kültüründe askerliğin kutsal olduğunu belirten Baş, "Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı, insan odaklı yönetim anlayışı ile sadece erbaş ve erlere değil geleceğin komutan, lider ve yöneticilerine temel askerlik eğitimi veren ve kendisine çok özel sorumluluklar yüklenen Hava Kuvvet Komutanlığının tek eğitim tugay komutanlığıdır. Bu bilinç ile icra edilen ant içme törenleri millî birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, vatana ve millete bağlılığın şeref sözü ile perçinlendiği, ülkemiz için canımızı seve seve vereceğimizin haykırıldığı çok özel anlardır." dedi. "Evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır." "Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir" diyen Tuğgeneral Baş, "Sizlerin varlığı ile bu törenlerin anlamı ve coşkusu daha da büyümekte, heyecanı bir kat daha artmaktadır. Karşınızda büyük bir heyecan ve onurla duran 2024/S1 dönemi sözleşmeli erlerimiz vatanımızın dört bir yanından gelerek kutsal asker ocağında silah arkadaşı olmanın bilincine ve hazzına vardılar. Biraz önce ettikleri yemin ile de birer sözleşmeli er olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına katıldılar. Sizler, bu evlatlarımızın andına şahitlik edip bu gururu onlarla paylaştınız ve sevinçlerine ortak oldunuz. Ettikleri bu yemin, askerin mesleğine yürekten bağlanışıdır. Teminatı, şeref bedeli gerektiğinde vatan uğrunda gazi veya şehit olmaktır. Ordu-millet kavramının oluştuğu Türk kültüründe askerlik kutsaldır. Kutsaldır, çünkü vatana hizmettir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin miras bıraktığı vatanı canı pahasına korumaktır. Bu çerçevede; Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir. Değerli anneler, babalar, Mehmetçiklerimizin eşleri ve yakınları, biliyorum ki; bugün burada hayatınızın en unutulmaz anlarından birini yaşıyorsunuz. Karşınızda dimdik duran evlatlarınıza bakarken büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorsunuz. Gururu sizlere yaşatan evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır. Bu gururunuzu paylaşmanın mutluluğu içerisinde sizleri kutluyor, bu vatan evlatlarını yetiştirdiğiniz için sizlere saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal ocaktaki eğitiminizi başarı ile bitirdiniz ve artık göreve hazırsınız. Eğitim süresi içerisinde sadece verilen eğitimi değil, aynı zamanda bayrak, vatan, asker ve silah arkadaşlığının oluşturduğu paylaşma, yardımlaşma, bir ve beraber olma duygusunu da yaşadınız. İnanıyorum ki bu ortamın sağladığı arkadaşlıklarınız meslek hayatınızda da kalıcı olacaktır. Bu kapsamda öncelikli hedefiniz; şanlı ecdadımızın, canları pahasına kurdukları cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak olmalıdır. Sizleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına yeni görev yerlerinize uğurlamanın mutluluğu ile kutsal andınızın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Kısa bir eğitim dönemi içerisinde milletimizin bize en değerli emaneti olan Mehmetçiklere saygı ve sevgiyi esas alarak askerî disiplin ve eğitim verdiniz, onları göreve hazırladınız. Sizleri bu üstün gayretiniz ve disiplin anlayışınız nedeniyle kutluyorum. Konuşmamı sonlandırırken kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir personeli olarak bu gurur anını yaşamamıza vesile olan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve değerli gazilerimize sonsuz minnet ve saygılarımı sunuyor, bu aziz vatanın birliği ve dirliği için canlarını esirgemeden feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı. Korgeneral Gür ve Tuğgeneral Baş başarılı askerlere katılım belgesi, ailelerine ise hediye takdim etti.