GÜNDEM - 05 Mayıs 2015 Salı 10:12

Eşcinselliği yayma misyonlu orkestra Türkiye’ye geliyor

A
A
A
Eşcinselliği yayma misyonlu orkestra Türkiye’ye geliyor

Bilge Kadın Araştırma Merkezi, eşcinselliği yayma amacı güden ABD orkestranın ilk kez Müslüman bir ülkede hem de Ramazan ayında konser verecek olmasına tepki gösterdi. Ertesi gün yapılacak eşcinsel yürüyüşünün de eleştirildiği açıklamada, yetkili makamlar göreve davet edildi.

Konuya ilişkin Bilge Kadın Araştırma Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye’nin özellikle AB’ye tam üyelik müracaatından sonra ilerleyen süreçte inanç ve değerlerimizle hiçbir şekilde bağdaşmayan, milli bünyemize aykırı birçok unsur kimliğimizi ve toplum yapımızı tehdit edecek şekilde hızla yayılmaya başlamıştır. Toplumların yapısına yabancı ve zararlı unsurların yayılıp yerleşmesini sağlamak için çeşitli metotlar kullanılmaktadır. Bu metotlardan birisi de kavramlarla oynamaktır. Bu şekilde toplumun sahip çıktığı ve direnç noktası olan mevcut kavramların içi boşaltılarak hiç ilgisi olmayan bambaşka manalar yüklenmekte ya da yeni kavramlar türetilmektedir. Böylece toplumlar iğfal edilerek tepki göstermeleri engellenmekte ve bu metot sahiplerinin istediği yöne sürüklenmeleri sağlanmaktadır. Özgürlük, özel hayat ve eşitlik kavramları da nerdeyse gerçek anlamlarından tümüyle koparılarak toplum mühendisliğine uygun araçlar haline dönüştürülmektedir. Ahlak toplum hayatının temel dinamiklerinden birisidir. Ahlak olmaksızın hukuk ve özgürlük olmaz. Bireysel olarak ahlak aynı zamanda insan yaşantısının da ayrılmaz bir parçasıdır. Ahlakı olmayan bir özel hayat da olamaz. Eşcinsellik günümüzde tüm dünyada toplum yapılarını tehdit eden ciddi bir meseledir. Batıda ‘neşeli, umursamaz’ ve ‘canlı, renkli, gösterişli’ anlamlarına gelen ‘gay’ tabiri bir anda eşcinsellere yakıştırılmış, kelime anlam kaymasına uğrayarak diğer anlamların kullanımı yok olmaya yüz tutmuştur. Kelimenin esas anlamına uygun olarak eşcinseller rengârenk gökkuşağı renklerini sembol edinerek kendilerine canlı, enerjik bir hava verip insanları cezbetmeye çalışmaktadırlar” denildi.

“TÜRKİYE’NİN DE AYNI YOLA GİRMESİ İSTENİYOR”

Eşcinselliğin 1968’e kadar sapkınlık olarak görüldüğünün belirtildiği açıklamada, “ABD’de 1968’e kadar cinsel bir sapkınlık olarak görülüp hastalık listesinde yer alan eşcinsellik bu tarihte hastalık listesinden çıkarıldıktan sonra hızla yayılmış, sosyal ve kültürel yapıyı adeta alt-üst etmiştir. Ardından -gerek ABD gerekse Avrupa’da- eşcinsellere evlenme hakkı verilmeye başlandıktan sonra bu tahribat daha da artmıştır. Evlenme hakkı verilip “aile” olarak kabul edilince çocuk taleplerini karşılayabilmek için evlat edinme hakkı verilmiş, doğum yoluyla çocuk edinme taleplerini karşılayabilmek için de sperm bankaları ve taşıyıcı annelik devreye sokulmuştur. Eşcinsellik hastalık listesinden çıkarıldıktan sonra toplum nezdinde de kabul görebilmesi için yine kavramlarla oynanmıştır. İnsanların gözünde olayı normalleştirebilmek için önce ‘cinsel tercih’ olarak gösterilmiş, tercih kişinin iradesini kullanıp seçim yapmasını gerektirdiğinden ve eşcinsellik de olumlu bir tercih olmayacağından bu defa “cinsel yönelim” kavramı türetilmiştir. Böylece eşcinseller olumsuz tercih kullanmanın sorumluluğundan ve sonuçlarından kurtarılıp eşcinsellik sanki doğal bir süreçmiş görüntüsüne sokulmuştur. Dış baskı ve tehditlerle Türkiye’nin de aynı yola girmesi istenmektedir. Toplumu buna hazırlayabilmek için sürekli olarak eşcinseller özellikle medya kanalıyla gündeme getirilmektedir. Müzik ve film piyasasındaki eşcinsellere özel bir önem verilerek bunlar öne itilmekte ve –reklamlara kadar- hemen her film ve dizide bu tür tiplemelere yer verilmektedir. Bu cümleden olarak medyaya malzeme olması bakımından eşcinsel yürüyüşleri, konserler, festivaller gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Medya desteğinin yanı sıra eşcinseller aile, ahlak, namus gibi toplumun temelini teşkil eden kurum ve kavramları yıkıp, yok etmeye çalışan marjinal kesimlerle de sıkı bir işbirliği içerisinde yol almaya çalışmaktadır” ifadeleri yer aldı.

“AMAÇ MÜZİK YOLUYLA EŞCİNSELLİĞİ MEŞRULAŞTIRMAK”

Açıklamada, eşcinselliği yayma misyonu olan orkestranın ilk kez Müslüman bir ülkede konser vereceği belirtilerek, “Bu meyanda mübarek Ramazan ayının 10. gününe rastlayan 27 Haziran 2015 günü, eşcinselliği yaymayı kendisine misyon edinmiş eşcinsellerden kurulu bir Amerikan orkestrası, ilk defa olarak bir Müslüman ülkede, Türkiye’de konser verecektir. Orkestranın amacı müzik yoluyla eşcinselliği meşrulaştırıp, yaygınlaştırmaktır. Hemen ertesi gün 28 Haziran 2015 günü –ki Ramazan ayının 11. günüdür- İstanbul’da yapılması planlanan eşcinsel yürüyüşüne bu orkestra da katılacağını belirtmiştir. İnancımız, tarihimiz ve kültürümüzle hiçbir şekilde bağdaşmayan, ahlak kurallarına uymayan bu tür faaliyetler toplum yapımızda büyük tahribat ve yıkımlara sebep olabilecek vahamette olaylardır. Bu sadece bizimle sınırlı kalmayıp bizden hareketle diğer İslam ülkelerine de ihraç edilmek istenmektedir. Bu gibi faaliyetlere izin verilmesi veya göz yumulması ileride telafisi mümkün olmayan büyük felaketlere sebep olacaktır. Milli ve vicdani bir görev olarak bu konser ve yürüyüş ile benzeri faaliyetlere engel olunması için yetkili makamları görevlerini yapmaya davet ediyor, bu büyük vebalden kurtulmak için cesaretle gereken adımları atmalarını bekliyoruz” denildi.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon "Alo 199 Çağrı Merkezi"nin kapatılacağı iddiasına çalışanlardan tepki İçişleri Bakanlığı’na bağlı ’Alo 199 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Etkileşim Merkezi’nin kapatılacağı iddiası nedeniyle basın açıklaması yapan çalışanlar, tepkilerini dile getirdi. Merkezi Trabzon’da bulunan ve tüm Türkiye’ye hizmet veren ’Alo 199 Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Etkileşim Merkezi’nin kapatılacağı iddiası nedeniyle bir grup çalışan, çocukları ile birlikte Meydan Parkı’ndaki Atatürk heykeli önünde toplandı. Çağrı merkezi çalışanları, taşıdıkları dövizlerle 350 kişinin istihdam edildiği çağrı merkezinin kapatılmamasını istedi. Alo 199 Çağrı Merkezi çalışanları adına basın açıklamasını okuyan Melike Yıldırım, 350 kişinin istihdamının sağlandığı bir ekmek kapısının kapatılacak olmasının son derece üzücü olduğunu söyledi. Yıldırım, “İçişleri eski Bakanımız Süleyman Soylu’nun Trabzon’a kazandırdığı projelerden bir tanesi olan, Trabzon ile birlikte Ankara ve Erzurum lokasyonlarıyla vatandaşımıza hizmet veren çarı merkezimiz ne yazık ki ani bir karar ile kapatılmak istenmektedir. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri bünyesinde kurulan Alo 199 Çağrı Merkezimizin yalnızca Trabzon lokasyonunda 350 personelimiz istihdam edilmektedir. Siyasi olarak da Cumhurbaşkanımıza bağlılığını son yerel seçimlerde de gösteren Trabzon’umuzda 350 kişinin istihdamının sağlandığı bir ekmek kapısının kapatılacak olması son derece üzücüdür. Taşeron şirketlerde çalışan binlerce emekçi kadro beklerken, Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine bağlı çalışan Alo 199 Çağrı merkezlerinin kapatılması düşündürücüdür. Kamuya ait çağrı merkezlerinin kapatılacağı iddiaları ise diğer çağrı merkezlerinde çalışan yüzlerce işçiyi tedirgin etmekte, vatandaşa hizmet veren çağrı merkezi çalışanları psikolojik olarak çöküntü yaşamaktadır” dedi. “Trabzon’umuzu şehrimizdeki istihdama sahip çıkmaya davet ediyoruz” “Kapatılma gerekçesi olarak çağrı popülasyonunun düşmesi gösterilse de gerçeğin bu olmadığının farkındayız” diyen Yıldırım, “Bu kapatma kararı ile birlikte sadece çalışan 350 kişi ve aileleri değil, maddi anlamda tüm şehrimiz zarar görecektir. Ankara’dan şehrimize her ay giren sıcak para dolmuşçusundan bakkalına, lokantasından çaycısına kadar pek çok alanda Trabzon’a katkı sağlamaktadır. Emek veren her siyasi görüşteki çalışanlarımız evine ekmek götürmektedir. Yeni evlenen, evlilik hayali kuran, 6 aylık hamile eşi çalışmayan, otizmli çocuğunun tedavisini sürdüren, kanser tedavisi gören, bankaya kredi borcu olan, taksit ödeyen ve hayatını bu zor ve acımasız ekonomik şartlarda devam ettirmeye çalışan 350 insanın geleceği, hayalleri karartılmamalıdır. Trabzon lokasyonunun kapatılması kentin gelecek ekonomik kaynaktan mahrum edilerek fakirleşmesi, çalışanların işsiz kalması, işsizliğin artması, ekonominin çarklarının zarar görmesi demektir. Kapatılma gerekçesi olarak çağrı popülasyonunun düşmesi gösterilse de gerçeğin bu olmadığının farkındayız. Çağrı merkezinde çalışan bizler gerek pandemi döneminde bir saniye nefes almadan çalıştık, gerekse pasaport ve kimlik yenilemelerinde en yoğun dönemlerde vatandaşımıza hizmet ettik. Dünyada çip krizi yaşanırken vatandaşımızın mağdur edilmemesi için gayret gösterdik. Bugün de vatandaşlarımızın Nüfus Müdürlüklerinde sıra beklemeden hizmet almaları için özveriyle isimizin başındayız. Modern çağda Devletimizin tüm kurumlar dahil özel şirketler randevu sistemine çağrı merkezleri üzerinden geçerken, vatandaşımıza ciddi kolaylıklar sağlayan Alo 199 Çağrı Merkezi’nin kapatılması hem hizmet alan vatandaşımıza hem de çalışarak evine ekmek götüren emekçilere kötülük olacaktır. Devletimizin başı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dan ve karar verici siyasi erkten kapatma kararının gözden geçirilerek, özünde yüzlerce kişinin, genelde ise binlerce kişinin mağdur edilmemesini bekliyoruz. 350 arkadaşımızın işinin devam edeceğine inanıyoruz. Ve Şeyh Edebali’nin, Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’e söylediği ’İnsanı yasat ki devlet yaşasın’ anlayışı ile devletimizin yaşamasını istiyoruz. Başta hükümetimizin siyasi erkleri olmak üzere tüm muhalefet ile birlikte Trabzon’umuzu şehrimizdeki istihdama sahip çıkmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.