GÜNDEM - 31 Ağustos 2014 Pazar 11:22

Eşinin cenazesini beklerken çifte mutluluk

A
A
A
Eşinin cenazesini beklerken çifte mutluluk

Muş’ta geçirdiği trafik kazası sonucu ölümü beklenen hamile kadın, Elazığ'da kaldırıldığı hastanede 45 gün sonra gözlerini açtı, 85 gün süren yoğun bakım tedavisi ile hayata tutundu.

Anne iyileşti alınması beklenen bebeği de sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Muş'tan Elazığ'a gelirken eşinin cenazesini alıp gideceği günü düşündüğünü anlatan baba, eşinin sağlığına kavuşması ve oğlunun da sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesiyle birlikte kendileri için yeni bir hayatın başladığını söyledi.
Muş’ta ikamet eden 32 yaşındaki İrfan ile 28 yaşındaki eşi Özlem Uçar, ikinci çocuklarını beklerken talihsiz bir kaza yaşadı.

1 yıl önce anne Özlem Uçar, 3 aylık hamileyken kontrol için hastaneye gitmek üzere minibüse bindi. Hastanenin önünde duran minibüsten inmek isteyen anne Uçar, aracın aniden hareket etmesi sonucu dengesini kaybederek aşağı düştü. Başını kaldırıma çarpan ve vücudundan darbe alan anne Uçar, hemen hastaneye kaldırıldı. İlk müdahalesi Muş’ta yapılan hamile kadının ailesine doktorlar, 'Yaşama umudu yok denecek kadar az, her an kaybedebiliriz ama Allah’tan umut kesilmez' diyerek imkanları daha iyi olan bir hastaneye sevk etme kararı aldı. Şuuru kapalı olan hamile kadın, hemen Elazığ’da bulunan Medical Park Hastanesi’ne gönderildi. Önceden hastanın durumu ile ilgili bilgi alan doktorlar, yaralı anne gelirken tüm hazırlıkları yaptı.

ANNE VE BEBEĞİ HAYATA TUTUNDU
Hastaneye gelir gelmez ameliyata alınan anne Uçar, kafasında bulunan 3 kırık nedeniyle operasyon geçirdi ve 45 gün hiç uyanmadı. Günlerce uyanmayan annenin hayati tehlikesinin artması nedeniyle bebeğinin bir kaç defa alınması düşünüldü. Ancak 45. gün uyanan ve 85 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata tutunan annenin bebeğinin alınmasından vazgeçildi. Yürümeyi ve konuşmayı tekrardan öğrenen, yaşadıkları ile hastanede geçirdiği zamanı hatırlamayan anne, taburcu olduktan 3 ay sonra doktorunun adını koyduğu ‘Muhammet Salih’ isimli bebeklerini dünyaya getirdi. 7 aylık olan Muhammet Salih ile yeni bir hayata başlayan anne Özlem Uçar, kendisinin hiçbir şey hatırlamadığını oğlu ile birlikte yaşama tutundukları için çok mutlu olduğunu söyledi.

"CENAZEMİZİ ALMAYI BEKLİYORDUK"
Yaşananları anlatan baba İrfan Uçar ise, eşinin cenazesini beklerken çifte mutlulukla karşılaştığını söyledi. İrfan Uçar, “Eşim 3 aylık hamileydi normal kontrole gitmek için minibüse biniyor. Hastane önünde minibüsten indiği sırada araç hareket ediyor. O sırada bir ayağı minibüste, diğeri yerde olduğu için kafa üstü düşüyor, başını kaldırım taşına çarpması sonucu kafatasında 3 farklı kırık oluşuyor. İlk müdahaleyi Muş'ta hastanede yapıyorlar ve durumu çok kritik olduğu için Elazığ'a sevk ediyorlar" dedi.


Muş’tan Elazığ’a gelirken eşinin yüzde 1 bile yaşama umudunun olmadığını belirten baba Uçar, “Biz ölümü bile kabullenmiştik. Elazığ’a hastaneye geldik 45 gün hiç gözünü açmadı. Her şeyi kabul edip, bugün yarın cenazemizi almayı bekliyorduk. 45 gün sonra uyandı, zamanla kendine gelmeye başladı. Bir kez daha fenalaştı, yoğun bakıma yattı, toplamda 85 gün orada kaldı. Aynı yeni doğan bir çocuk gibiydi. Doktorlarımız da, eşime yeniden konuşma, yürüme dahil her şeyi sıfırdan öğretmemiz gerektiğini anlattı” şeklinde konuştu.

"OĞLUMUZUN ADINI DOKTORUMUZ KOYSUN İSTEDİK"
Eşinin durumumun ciddiyeti nedeniyle bebeğin alınmasının bir kaç defa düşünüldüğü, ancak doktorların vaz geçtiğini ifade eden Baba Uçar, “Allah yüzümüze güldü ve doktorlarımız da çok çabaladı, eşim sağlığına kavuştu. Oğlumuz da sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Hastanede tüm doktorlar ilgilendi ama Doktor Güneri beyin bizde yeri ayrı oldu. Bir gece doktor Güneri Bey'i rüyamda gördüm. Rüyada Güneri Hoca oğlunun ismini ben koyacağım dedi.

Uyanınca rüya aklıma geldi doktorun yanında gittim ve rüyamı anlatıp oğluma adının kendisinin koymasını istedim. O da oğlumuza Muhammet Salih ismini verdi. Ondan sonra yeni bir yuvamız oldu. Bebeğimizde bir sıkıntı olmadı. Eşimde biraz sıkıntı yaşadık. Yürümesinde sorun yaşadı. Şuanda kolunda problem var. Platin de takılmıyor, fizik tedaviye başlayacağız. Bu duruma da şükür ediyoruz” diye konuştu. 

Medical Park Elazığ Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlusu Uzman Dr. Güneri Atalan ise, "28 yaşındaki hastamız Özlem Uçar, Muş'tan araçtan düşme sonucu sevkli olarak hastanemize geldi. Şuuru kapalı olan hastamızı acilen ameliyata aldık. 45 gün boyunca şuuru kapalıydı, uyanmadı. 3 aylık hamile olduğu için bebeği bir kaç defa almak istedik ancak 45 günden sonra kendine gelmeye başlayınca bebeği almaktan vazgeçtik. Çok dikkatli bir tedavi uyguladık yaklaşık 85-90 gün yoğun bakımda kaldı. Hayati tehlikeyi atlatan anne ve bebeği yoğun bakımdan çıkartıp bir süre serviste takip ettikten sonra taburcu ettik. Uçar çiftinin çocukları sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Baba da benim yanıma gelerek, beni rüyasında gördüğünü ve oğlunun adını koymamı istedi. Ben de oğluna Muhammet Salih ismini verdim" dedi. 

HALİL İBRAHİM VARLI
ELAZIĞ 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."
Kastamonu 1 milyarlık yatırım tersine göçü başlattı Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 5 yılda yapılan yatırımlar, tersine göçü başlattı. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, “Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırımı kazandırdık” dedi. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç’ın girişimleri neticesinde Devrekani Belediyesi’nin öz kaynakları ile bakanlıkların destekleri ile Kastamonu’nun Devrekani ilçesine son 5 yıllık süre zarfında 1 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldı. Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla içme suyu ve isale hattı başta olmak üzere diğer yatırımlarla 500 milyon liralık bir yatırım gerçekleşti. Son 5 yılda kazandırılan yatırımlar ve doğalgazın ilçeye gelmesiyle birlikte her yıl göç veren ilçeye tersine göç başladı. Geçtiğimiz yıllarda 11 bin ila 12 bin civarında olan Devrekani’nin nüfusu son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde (ADNKS) 13 bin 886’ya yükseldi. “Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla 500 milyon liralık yatırımı ilçemize kazandırdık” Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla çok önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Başkan Altıkulaç, “Bizler göreve geleli 5 yıl oldu. Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla bu süre zarfında 500 milyon lira civarında bir yatırımı ilçemize kazandırdık. Bunun yanı sıra, diğer kuruluşlar vesilesi ile ilçemize kazandırmış olduğumuz hibelerle 500 milyon lira civarında bir yatırım daha bulunuyor. Bunun zaten 268 milyon lira tutarında yatırımını Organize Hayvancılık Bölgesi oluşturuyor. 500 milyon lirada devletimizin diğer kurumlarından ilçemize yapmış oldukları hibe yatırımlarla ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler bulunuyor. Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde belediyemizin öz kaynakları ve diğer kurumlarımızın yatırımlarıyla ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırım gelmiş oldu. Bundan da son derece memnunuz” dedi. “Devrekanimiz göç veren bir ilçeyken yapılan yatırımlar sayesinde göçü tersine çevirdik” Devrekani’nin yıllardır hep göç verdiğini belirten Başkan Altıkulaç, “Sosyal projelerle birlikte ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler ekonomik anlamda Devrekanimizde ciddi bir hareketlenmeye vesile oldu. Devrekani, hakikaten göç veren bir ilçe konumunda. Geçmiş nüfus sayımlarına bakıldığında Devrekani, dörtte bir oranında bir nüfusu barındırıyordu. Görevde bulunduğumuz süre zarfında Devrekani’de göçü kesinlikle durdurduk, hatta göçü geri çevirdik diyebiliriz. Geçmiş dönemde ilçemize doğalgazında gelmesiyle birlikte yaşam kalitemizde bir hayli yükseldi. Doğalgazın etkisi ve Devrekani Belediyesi olarak bu süre zarfında ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler sayesinde ilçemize geri göçte başladı diyebilirim. Geri göçün başlaması başta esnaftaki hareketlenmeye ve mevcut olan tarım topraklarımızın daha fazla işler hale gelmesine bunun da ülkemize ekonomik anlamda önemli kazanımlara sebep oldu. Bunun yanı sıra ilçemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesinin arttığını kesinlikle söyleyebilirim. Bir takım hizmetlerle yakından buluşma fırsatını buldular. Bu da insanların daha mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şeklide yaşamlarını sürmelerine vesile oldu. Bu da çok güzel oldu” şeklinde konuştu.
Muş Muş’ta kar kalınlığının 7 metreyi bulduğu yolda çalışma Muş’ta kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için 7/24 esasına göre çalışmalar devam ediyor. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı ekiplerin mart ayının son günlerinde kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için başlattığı çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Zorlu coğrafyada çığ riskine rağmen 2 bin 500 rakımlı Çavuştepe mevkisinde 3 gündür görev yapan ekipler, yolu kısa sürede açmayı hedefliyor. 10 köy ve 21 mezraya ulaşımın sağlandığı ve köylülerin alternatif olarak kullandığı Üçevler grup köy yolunu açmak için gece gündüz çaba gösteren ekipler, yaklaşık 3 aydır kapalı olan ve kar tabakasının oldukça sertleştiği yolda ilerlemekte güçlük çekiyor. Karın iş makinesinin boyunu aştığı yolda çalışmalarını sürdüren iş makinesi operatörü Kerem Çakır, 25 yıldır karla mücadelede yer aldığını belirterek, "Ben 25 yıldır iş makinesi operatörlüğü yapıyorum. Burada çığ tehlikesi var. Geçen günlerde bir çığ tehlikesi geçirdik. Üçevler grup köy yolunun Çavuştepe mevkisinde karla mücadele çalışmasını yürütüyoruz. Şu anda ovada çiçekler açmış, biz de burada karla mücadelemize devam ediyoruz. Yer yer 6-7 metre kar var. Kar çok sert. Makine çok zorlanıyor. Günde 2-3 kilometre yol açabiliyoruz. Burası rampa. Gece gündüz çift vardiya çalışıyoruz. Biz saat 18.00’dan sonra işi bırakacağız, gece vardiyası gelecek. İki güne kadar yolu ulaşıma açmayı hedefliyoruz. Gördüğünüz gibi iş makinesine 4 zincir taktık. İş makinesi zincirli olmasa gidemeyiz. Aşırı bir rampamız var. Her yerde ilkbahar mevsimi yaşanırken biz karla mücadele ediyoruz. Muş’un en yüksek mevkilerinden biri" şeklinde konuştu.