MAGAZİN - 13 Nisan 2014 Pazar 11:11

Etnik müzikte yeni ve genç bir imza: Sibil Pektorosoğlu

A
A
A
Etnik müzikte yeni ve genç bir imza: Sibil Pektorosoğlu

Sibil Pektorosoğlu: 'Hayalimi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum'

Pazar Sohbetleri’nde şimdi de Etnik müzik zamanı! İstanbul’da, dünyadaki fantastik ve etnik müzik yapan birçok müzisyeni asla aratmayacak bir sanatçı yaşıyor ve o güzel eserlerini burada, yanıbaşımızda seslendiriyor. Para pul kaygısı olmadan sadece şarkılarını söylemek isteyen bir genç sanatçı; Sibil Pektorosoğlu. Şık, zarif, hem sesi hem de kendisi güzel bir hanım Sibil ve nezaketiyle filmlerde gördüğümüz, romanlarda okuduğumuz o eski zaman İstanbul Hanımefendilerini andırıyor. Çok küçük yaşlardan beri melodilere aşina Sibil ile sohbet ederken insanın bir şeyi yapmak istemesiyle o şeyi yapması arasında kalın duvarların olmadığını görmek mümkün. Bir sabah kalkıp ‘Albüm yapmak istiyorum’ dedikten sonra harekete geçmiş ve her ne kadar etnik müzikle popüler olmak kolay olmasa da ayağını gazdan hiç çekmeden azimle çalışmalarını sürdürmüş. Sibil Pektorosoğlu ile ilginç olduğu kadar başarı, kararlılık, sevgi ve sanat dolu bir sohbet bu hafta Pazar Sohbetleri’nde sizlerle.

ŞARKI SÖYLEMEYE NASIL BAŞLADIN?

Şarkı söylemeye çocukluk yıllarımda, kilise korosunda başladım.Çocukluk yıllarımda genelde her Pazar babamla birlikte kiliseye giderdim. Bu sebepten dolayı bu melodilere aşinaydım. İlerleyen senelerde de şarkı söylemeyi çok sevdiğim için koroda korist ve solist olarak şarkı söylemeye başladım. Ancak popüler müziğe karşı da büyük bir ilgim vardı. Gittiğim konserlerde çoğu zaman “keşke bir gün o sahnede ben de olsam” diye hayal kurardım. Ama bu istek hep bir hayal olarak kalırdı bende. Çünkü Ermeni müziğinin icra alanı kısıtlı olduğu için bunun o kadar da kolay olmayacağını düşünüyordum. Her şeye rağmen hayalimin peşini bırakmadım ve şu anda da bunu gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

PROFESYONEL ANLAMDA BİR ALBÜM YAPMAYA NASIL KARAR VERDİN?

Bir sabah uyandığımda albüm çıkartma konusunda kendimi her zamankinden daha kararlı hissettim. Tabi bu süreçte finans sektörü üzerine bir işte çalışıyordum ve ikinci plana atamayacağım sorumluluklarım da vardı. Hakan Eren’in yapımcılığında ilk albümüm çıktı. Ancak albüm ortaya çıkarken o kadar güzel şeyler oldu ki; mesela Göksel Baktagir, Mercan Dede ve Petro gibi kıymetli isimlerle çalışma imkanım oldu. Cenk Taşkan (Majak Toşikyan) ile zaten çok yakın bir dostluğumuz vardı , onun desteği ve yardımı ile albümüm çıktı. Bana adeta gerçek bir ağabey gibi yaklaştı, yardımlarını hiç esirgemedi, konserler düzenledik, derken bu günlere kadar geldik.

İkinci albümüm Ermenice’de Sevgi anlamına gelen 'SER' i Şubat ayında çıkarttım. Birbirinden değerli isimler bu albüm için kalplerini ortaya koydular. Bestelerin büyük bir çoğunluğu yine Majak Toşikyan’a ait. Albümde, dünyaca ünlü duduk ustası Jivan Gasparyan, ünlü besteci Ara Gevorkyan, Ermenistan’ın en popüler ses sanatçılarından biri olan ve Eurovision Şarkı Yarışması’nda Ermenistan’ı temsil eden Andre, Ermenistan’ın ünlü çocuk korosu Armen Divanyan’s Arevner, Ermenistan’ın birbirinden ünlü 15 pop sanatçısı , popüler müziğin genç yeteneklerinden Petro, albüme sesleri, besteleri ve enstümanları ile destek verdiler. Ayrıca ilk albümümdeki gibi desteğini benden esirgemeyen çok sevgili dostum Mercan Dede ‘nin değerli katkıları da var. Doğrusu benim için birbirinden değerli sanatçıları bir albümde toplamak gurur verici.

PEKİ, ŞARKILARINDAKİ O AĞIR HÜZÜN NEDEN?

Şarkılarımla ilgili bu yorumları hep duyuyorum. Hatta babam bile şarkıları her dinleyişinde duygulanıp ağlayabiliyor. Şarkıların bu kadar hüzünlü olması benimle doğrudan alakalı değil, aksine çok da neşeli biriyim. Bu durum Ermeni müziğiyle alakalı. Bizim şarkılarımızda hüzün hep ön planda. Aslında doğrusu ben de duygusal parçaları sevmiyor değilim ama ikinci albümümde neşeli şarkılara da yer verdim.

‘SİBİL FANTASTİK MÜZİK YAPIYOR’ DİYEBİLİR MİYİZ?

Tarzımı genelde Sarah Brightman’a benzetenler var. Hatta bazen bloklarda ya da sosyal medyada beni Celine Dion’a benzetenlere de rastlıyorum. Açıkçası bunlar beni çok mutlu ediyor. Ama benim tarzım Ballad tarzıdır aslında. Ben popçu olmadığım gibi klasikçi de değilim. Senfonik şarkılarım da var. Yaptığım müziği en yakın anlamda özetleyecek olan Ballad tarzı sanırım.

TÜRKÇE ŞARKILAR DA SÖYLEYECEK MİSİN?

Türkçe şarkılar söylemem konusunda çok istek aldım. Ülkemizde zaten bir sürü Türkçe albüm var. Biraz daha farklı çalışmalar yapmak istiyorum. Aramice şarkı söylemem de bu sebepten. Aramice kullanılmaması neticesinde ölmek üzere olan bir dil ve söylerken beni çok zorladı. Bilmediğim bu dilde şarkı söyleyebilmek için gece gündüz şarkı sözleri üzerinde çalıştım.

Ben hep yıllardır radyolarda, televizyonlarda niye hiç Ermenice şarkılar duyamıyoruz diye hayıflanırdım. Çünkü bu da ayrı bir kültürel zenginlikti. Ama şimdi ben Ermenice albüm çıkartabildiğim için mutluyum. Albümlerim, müzik marketlerde, kitapçılarda, sıkça çalıyor. Duyunca çok mutlu oluyorum. Hatta İstanbul’a gezmeye gelen bir Ermeni grup, İstiklal caddesinde Türkiye çapında marka bilinirliği olan bir kitapçıya girmişler ve orada benim albümümün çalındığına şahit olmuşlar. Tabii çok sevinmişler, bana ulaşıp sevinçlerini paylaştılar.

ERMENİCE ŞARKI SÖYLEMEK ÇOK ZORDUR DERLER, BU DOĞRU MU?

Evet, Ermenice şarkı söylemek birçok dile kıyasla daha zor. Şarkıları söylerken ben de zaman zaman zorlandığımı hissettim. Ermenice konuşurken zorlanmıyorum belki ama öylesine zor kelimeler de var ki insan bazen zorlanıyor doğrusu… Bir de İstanbul Ermenicesi diye bir kavram var, çünkü doğu ve batı diye iki tarz var bu dilde. Aynı İstanbul Türkçesi ile doğuda kullanılan Türkçe arasındaki ses farklılıkları gibi bazı farklılıklar söz konusu. Bir İstanbullu olarak ben de çoğunlukla batı tarzında söyledim şarkıları.

POPÜLER OLMAK GİBİ BİR DERDİN DE YOK SANIRIM, DOĞRU MU?

Yaptığım işlerin bilinmesi ve takdir edilmesi beni mutlu eder elbette ama popüler olmak gibi bir kaygı taşımıyorum. Ermenistan’da ve Dünya'nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermeniler tarafından tanınıyorum. Hatta ödüller ve dünyanın farklı ülkelerinden çeşitli konser davetleri de aldım. Ancak ülkemizde etnik müziğe kıyasla popüler ve başka türlerdeki müzikler çok daha ön planda. Buna rağmen tanınma yönünde çok güzel gelişmeler yaşadım, bu yolda daha ne kadar ilerleyebileceğimi de zaman gösterecek.

PENBE KOÇ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.