ASAYİŞ - 22 Şubat 2017 Çarşamba 13:47

FETÖ suikastçisi: Ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim

A
A
A
FETÖ suikastçisi: Ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik suikast timinde yer alan Ali Sarıbey ifadesinde, "Bugüne kadar ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast timinin yargılanmasına Muğla’da devam edilirken, üçüncü gün ilk ifadesi alınan sanık Ali Sarıbey, “Özay Cödel bana gizli bir görev çıktığını ve SAT apronuna gelmemi söyledi. ‘Sana komutanın talimatını iletiyorum’ diyerek bunun için amirine haber vermediğini, gizli görev olduğunu düşündüğünü açıkladı” dedi.

“Ölüm makinesı olarak yetiştirildim”

Sarıbey ifadesinde “Bugüne kadar ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim. Bir terör operasyonuna katılacağım için mutluluk duyardım dedim. Haldun Gülmez ‘Gel beni al göreve birlikte gideceğiz’ dedi. Evden malzemeleri hazırlayarak çıktım. Eşimi hakkını helal etmesini söyledim. Gülmez görevin gizili bir operasyon olduğunu söyledi. Eşim dahi hiç kimseye söylemedim. Göreve koşa koşa sevinerek gittim” dedi.

“VIP birisini almaya gideceğimiz söylendi”

Helikopter ile İzmir’e hareket ettiklerini söyleyen Sarıbey, “İzmir Çiğli 2. Ana Jet Üssüne geldik. Şükrü Seymen bizlere ‘Hemen silahlarınızı kuşanın’ dedi. Her asker 14 şarjör mermi aldı. Bunun yanı sıra taarruz ve savunma el bombaları alındı. Gökhan Şahin Sönmezateş bizlerle ambarda bir toplantı yaptı. Toplantıda sivil kıyafetli birisi de vardı. Sönmezateş bize, ‘Ülke çapında TKS yönetime el koydu. Emirleri Genelkurmay’dan alıyorum. Darbe yapıldı’ diyerek VİP birisini almaya gideceğimizi söyledi. Ben o ana kadar kimi alacağımızı, nereye gideceğimizi bilmiyordum. Bize Hava Kuvvetleri Komutanının bacağından vurulduğunu söyledi. ‘Bizimle göreve gitmek istemeyen var mı’ diye sordu. Bir nevi bizi tehdit etti. Hiç kimse bir şey diyemedi. O andan itibaren Şükrü Seymen’in emrine girdim. Bu arada yere bir hava fotoğrafı konuldu. Fotoğraf üzerinde kimin nereden girip nereden çıkacağı anlatıldı. Helikopterlere binerken bana helikopterdeki makineli tüfeğe geçmem söylendi. Ancak ben tam tesisat olduğum için makineli tüfeğe geçmedim” dedi.

“Disko ışıklarını görünce Marmaris’e geldiğimizi anladım”

Sarıbey, “Helikopter ile Çiğli’den havalandığımızda Marmaris’e geldiğimizi Disko ışıklarını görünce anladım. Marmaris’te plaja indik. Helikopter aşağı inince otel tarafından bizlere ateş açıldı. Ben Özel Kuvvetler Birliği içinde 13’üncü sıradaydım. Ben bize ateş açan polislere ateş etmedim.

Bir arabanın arkasına saklandım. Daha sonra otele geldiğimizde Özel Kuvvetlerden birisi polislere ‘Dışarı çıkın, teslim olun’ diye bağırdı. Polisler de ‘içeride yaralı var’ diye seslendi. Bu arada Şükrü Seymen polislere ‘Sizinle işimiz yok. Sizin için gelmedik, teslim olun. Teslim olmazsanız bomba atarız, roket atarız’ diyerek polislere seslendi. Ardından ‘Bomba atıyorum’ diye bağırdı. El bombasını kimin attığını görmedim. Sadece el bombasının sesini duydum. Polisler otelden çıkarak teslim olmaya geldi. Polisleri arayanlar içerisinde ben de vardım. Birisi bana ‘Ben devlet memuruyum’ dedi. Nasıl memursun diye sordum. ‘Polisim’ diye cevap verdi. 4 polisin silahını ve telsizini alıp bir çantaya koydum” dedi.

“Otele ateş açmadık”

Ben hiçbir polise darp girişiminde bulunmadım. İçeride olan hiç kimse polislere darp etmedi. Şükrü Seymen binayı aramamızı söyledi. Binayı aradığımızda hiçbir yaralı polis görmedim. Binan içinde yaralı ya da ölü polis de yoktu, Binadan ayrılırken ambulansları gördüm. Ambulanslar bizden korktuğu için olay yerine gelmedi. Biz giderken Özel hareket polisleri bizlere ateş açtı. Ben Özel hareket polislerine karşılık vermedim” derken, “Şükrü Seymen bizlere polislere ateş etmeyin diyerek uyardı. Ben otele ne dışarıdan, ne de içeriden ateş etmedim. Oteli Özel Hareket Polisleri taradı. Otelde bizim bir tek mermimiz bile yok” dedi.

Sarıbey ifadesinde kendilerini almaya gelecek helikoptere binmek için plaja hareket ettiklerini belirterek, “Özel hareket polisleri helikoptere ateş etmeye başladı. Helikopterden de makineli tüfek ile karşılık verildi. Biz polislere ya da helikoptere ateş açmadık. Ardından helikopterdeki bir kişinin vurulduğunu duyduk. Helikopter bizi almadan gitti. Özel hareket polisleri hem helikoptere hem de bize ateş etmeyi sürdürdü. Biz Özel Hareket polislerine karşılık vermedik. Havaya ateş açarak olay yerinden kaçmaya başladık” dedi.

Mahkeme heyeti duruşmaya ara vererek Sanık Ali Sarıbey’in duruşması verilen aranın ardından devam edecek.

Bekir Tosun - Hakan Gözalan - Halil Karahan 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-
İstanbul İstanbul’da 50 milyon liralık kaçak ve sahte ilaç operasyonu: 16 gözaltı İstanbul’da ilaç kaçakçılarına yönelik düzenlenen operasyonlarda 16 şüpheli yakalandı, piyasa değeri 50 milyon lirayı bulan yüklü miktarda sahte, kaçak ve bozuk ilaç ele geçirildi. Alerji testi, botoks, dolgu malzemesi, kanser ve diyabet hastalıklarında kullanılan ilaçlarının da aralarında bulunduğu tıbbi ürünler emniyette sergilenirken, yakalanan şüphelilerin 9’u tutuklandı. Alınan bilgilere göre, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilaç sektöründeki sahtecilik faaliyetlerinin önlenmesi ve şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik 15 ve 25 Nisan tarihleri arasında bir dizi çalışma gerçekleştirdi. Teknik ve fiziki takibin devamında belirtilen tarihler arasında yetkisiz alanda depolanmış sahte, kaçak ve yasadışı ilaçların, tıbbi cihaz ve materyallerin bulunduğu tespit edilen 16 ikamet, 20 iş yeri olmak üzere toplam 36 adrese operasyon düzenleyen polis, baskınlarda 16 şüpheliyi gözaltına aldı. Operasyonlarda piyasa değeri yaklaşık 50 milyon lirayı bulan, soğuk zincire tabi olan ve bozulan, alerji testi, botoks ilacı, dolgu malzemesi, kanser, diyabet, enfeksiyon, tansiyon ve cinsel hastalıkların tedavisinde kullanılan medikal malzeme ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesine götürülerek ifadeleri alındı. Sorgularının ardından mahkemeye çıkarılan ilaç kaçakçısı 16 kişinin 7’si adli makamlarca serbest bırakıldı. Geri kalan 9 şüphelinin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiği açıklandı. Diğer yandan yapılan operasyonlarda ele geçirilen sahte, bozuk ve kaçak ilaçlar, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi.