ASAYİŞ - 29 Mart 2017 Çarşamba 19:00

Gazeteci Fehmi Koru FETÖ çatı davasında tanıklık yaptı

A
A
A
Gazeteci Fehmi Koru FETÖ çatı davasında tanıklık yaptı

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davasının bugünkü celsesinde gazeteci ve yazar Fehmi Koru'nun tanık olarak ifadesi dinlenildi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Hidayet Karaca, İlhan İşbilen, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy, ve Alaattin Kaya ile taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Tutuklu sanıklardan Kazım Avcı ve Dilaver Azim ise tutuklu bulundukları cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde gazeteci ve yazar Fehmi Koru'nun tanık olarak ifadesi alındı. Koru, İzmirli olduğunu, Fetullah Gülen'i de ilk olarak Gülen'in İzmir'de vaazlık yaptığı zamanlarda gördüğünü söyledi.

İzmir'den ayrıldıktan sonra uzun yıllar Gülen'i görmediğini, Zaman gazetesinde çalışmaya başladığında Gülen'i görmeye başladığını kaydetti. Zaman gazetesinin ilk başta 3 ortak ile kurulduğunu belirten Koru, "Alaeddin Kaya'yı uzun yıllardır tanırım. Gazete çıkarma hevesi olduğunu da her zaman biliyordum. Ben daha önce gazetecilik yapmıştım daha sonra bırakmıştım.

Bana böyle bir proje getirdiler. Ben anca daha büyük bir gazete olursa gelebileceğimi söyledim. Zaman gazetesi 3 ortaklı olarak kuruldu, ortaklar ayrılınca Alaeddin Kaya tek başına imtiyaz sahibi olarak kaldı" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Zaman gazetesinde atılacak olan manşetlerin Gülen tarafından seçilip seçilmediğini sordu. Koru, "Benim bulunduğum dönem içerisinde öyle bir şey olmadı. Ama bunun olabildiği noktasında bir takım bilgiler geliyordu. Zaman gazetesi İstanbul'a taşınmıştı, ben Ankara temsilcisiydim. Ankara'da bir şey göndermek diye bir zorunluluk söz konusu değildi. Kulağıma böyle şeyler geliyordu ama ben şahit olmadım" şeklinde konuştu.

Koru, 2012 tarihinde Gülen ile görüşmesinin sorulması üzerine, "O dönemde gazetelere de yansıyan bir takım homurtular, huzursuzluklar başlamıştı. Benim gidişim 7 Şubat 2012 hadisesi olmadan önceydi. Ne olduğunu öğrenmek amacıyla Gülen'in yanına gittiğimde çok kısa görüşme imkanım oldu. O sırada hiçbir sıkıntı yaşanmadığını, siyasi iktidardan mutlu, emin olduğunu söyledi. Satır aralarını okumaya çalıştığımda pek de öyle olmadığı kanaatinde oldum" ifadelerini kullandı.

1995'de Gülen'den gazetecilere TSK tutuklanmaları hakkında bilgi

Mahkeme Başkanı Giray, Gülen'in darbe olacağı yönünde önceden bilgiler verdiği yönünde iddiaların olduğunu sorması üzerine Koru, bu konu hakkında bilgisinin olmadığını belirterek, "Ama ben 1995 yılında Zaman gazetesinin Ankara temsilcisiyken, Fetullah Gülen Zaman bürosuna geldi.

Benimde bulunduğum o ortamda Gülen ilk defa gazetecilerle yakınlaşma amaçlı çıkışlar yapmaya başlamıştı. Durduk yere TSK'nın içinde tutuklanmalar olduğu, bazı haberlerin geldiği tarzında açıklamalar yaptı.

O dönemin komutanlarından birinin bu işin başını çektiği imasında bulundu. Biz şaşırdık ve sonra çıktık biz. 1995 yılının şartlarını düşünün, din adamından gelen açıklama bu ve biz şaşırdık. Sonra herkes yazmaya karar verdi.

O günün gazetelerinde bu haber olarak çıktı. O haberleri nasıl alıyor ben bilmiyorum" dedi.
17 Aralık operasyonunun ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Ankara'ya çağrıldığını anlatan Koru şunları kaydetti:

"18 Aralık akşamı görüştük. 17 Aralık sürecine çok şaşırmıştı. Bana 'bunların bir parmağı var mı?' konusunda sorular sordu. Ben de bilemediğimi söyledim. 'Bunlar ne yapıyor, nereye gitmeye çalışıyorlar? Devletin memuru olanlar farklı çalışmaya başladılar' dedi. Ben, Gülen ile görüşme işine soyununca Sayın Cumhurbaşkanına 'Alaeddin Kaya ile gitmek istiyorum' dedim.

Ertesi gün dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kısıklı'daki evinde görüştüm. Ona da durumu arz ettim. Böylece ikimiz beraber yola çıktık ve Gülen ile görüştük. Gülen, polisler, savcılar ve diğerlerinin hiçbir şekilde onlarla alakası olmadığını söyledi. Hatta daha da ileri gitti 'böyle bir şey varsa, amirlerini dinlemiyorlar, başkalarını dinliyorlarsa kulaklarından tutup atsınlar' dedi. Ben onu din adamı olarak görüyordum.

Din adamı konuşuyordu, bir takım şeyler söylüyordu ve ben onu doğru olarak algılıyordum. Sonradan doğru olmadığı ortaya çıktı. Biz uçaktayken beddua olayları olmuş. Benim haberim yoktu. Haberim olsaydı ona da yüzüne karşı sorardım.

Gülen, bazı konulardaki rahatsızlıklarını anlattı. Dershaneler konusundan rahatsız olduklarını, kendileri için hayati önem taşıdığını söyledi. Bunlardan vazgeçilirse sorunların çözülebileceğini söyledi. Bunun üzerine dedi ki 'eğer bunları bizden birileri yapıyorsa tutup kulaklarından atsınlar. Bu insanlar bizden değildir. Biz böyle şeyler yapmayız' dedi.

Ben de 'bu dediklerinizi not alayım, gerekli yerlere ileteyim' dedim. O da 'gerek yok, ben bunu mektup haline sokayım, siz mektubu götürün' dedi ve öyle oldu. 24 Aralık'ta Ankara'ya ayak bastım. Hemen Çankaya Köşküne çıktım ve mektubu Cumhurbaşkanımıza arz ettim. O mektubu okudu, ben de ilk defa orada okudum. Sevindi.

Ertesi gün içinde Başbakan ile mektubum vardı. O gün öğle saatlerinde Başbakanlık resmi konutunda bir araya geldiğimizde 25 Aralık olayı olmuştu. İzlenimlerimi anlattığımda Başbakanımız 'sen bunları söylüyorsun, bugün bunlar oldu' dedi. Ben de 'acaba bu işin içinde başka kişiler mi var?' diye kuşku duydum. Aynı kuşkuyu Başbakan taşımıyordu. O artık bu kadar umutlu değildi."

"Alaeddin Kaya iş bitiriciydi"

Koru, sanıklardan olan Alaeddin Kaya'nın cemaatte etkin rolünün olduğunu, cemaatin birçok sorununu çözdüğünü belirterek, Kaya'nın tam bir "iş bitirici" olduğunu söyledi. Koru, 28 Şubat döneminde yurt içi ve yurt dışındaki cemaat okullarının Kaya'nın girişimleri ile kapatılmaktan kurtarıldığını kaydetti.

Mahkeme Başkanı Giray, Kaya'nın cemaatin içinden olup olmadığını sorması üzerine Koru, "Hangi dönemden bahsediyorsunuz? Herkesin cemaatle iyi olduğu dönemden bahsediyorsanız, evet. Alaeddin Kaya'nın cemaate kalbi bağlılığı olduğunu biliyorum. Onun ötesinde kafasının ermediği bir durum talep edilirse buna evet diyecek bir karakterde değildir" ifadelerini kullandı.

Koru'nun ifadesinin alınmasının ardından söz alan Başbakanlık avukatı Samir Altunkaynak'ın "Sizce FETÖ terör örgütü müdür? sorusu üzerine Koru, "Darbe girişimi öncesinde bu soruyu sormuş olsaydınız 'bu cemaatin silahla işi olmaz' derdim. 15 Temmuz gecesi bile bunun olamayacağını düşündüm. Ama geldiğimiz nokta gösteriyor ki açık bir takım emareler bulunuyor" yanıtını verdi.

Müşteki avukatı Şule Nazlıoğlu Erol, "Gülen'in 'kılcal damarlarına kadar girin, iki ileri gidiyorsanız üç geri gelin, kurumlara girin' tarzı ifadeleri ses kaydı olarak yayınlandı. Böyle bir açıklamadan sonra ne düşündünüz? Bir adam neden 'kılcal damarlara sızın, emniyete sızın, askeriyeye sızın' talimatı verir?" ifadelerini kullandı.

Koru, "28 Şubat sürecinden sonra bütün o saydığı kurumlardan rahatsızlık duyan bir kitleye hitap ediyor. O kelimeleri 'bu kurumlar içerisinde sizlerde olmalısızın' tavsiyesi olarak algılanıyordu. Ben bundan rahatsızlık duymuştum. Ama insanlar öyle anladı. Oradakiler, 'sızın oraya bu tür olaylar bir daha olmasın' tarzı mesajlar olduğunu düşündü. Tam tersi 'içlerine sızın, aynısını siz yapın' dediğini düşünmediler" diye konuştu.

"MİT Müsteşarının iki kez Pensilvanya'ya gittiğini biliyorum"

Avukat Hüseyin Buzoğlu'nun bir sorusu üzerine ise Koru, "MİT Müsteşarının da Pensilvanya'ya iki kez gittiğini biliyorum. Yanında dosya götürüp götürmediğini bilmiyorum. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, birçok siyasetçinin de oraya gittiğini biliyorum. Gidenler sadece duasını almak için oraya gitmiyordu diye düşünüyorum. Gülen'in bir güç olduğu kabul edildiği için oraya gidiliyordu" değerlendirmesinde bulundu. 

Abdullah Sarıca
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Avrupa 2.’si boksör memleketi Niğde’de coşkuyla karşılandı Hırvatistan’da gerçekleşen Gençler Avrupa Boks Şampiyonası’nda Avrupa 2.’si olan milli sporcu Emine Kılınç, memleketi Niğde’ye döndü. Hırvatistan’da gerçekleştirilen Gençler Avrupa Boks Şampiyonası’nda 50 kiloda ay yıldızlı forma ile mücadele eden milli sporcu Emine Kılınç, çeyrek finalde Bulgar rakibini, yarı finalde ise Sırbistanlı rakibini yenerek finalde İngiliz rakibiyle mücadele etti. Avrupa ikincisi olan Kılınç, memleketi Niğde’de coşkuyla karşılandı. Niğde Şehirler Arası Otobüs Terminali’nde karşılanan milli sporcu Kılınç’ı, antrenörü ve ailesini tebrik eden Gençlik ve Spor İl Müdürü İlket Ötgünlü, ”Daha önce iki kez Türkiye şampiyonu olan Emine Kılınç ülkemizi ve ilimizi en güzel şekilde temsil ederek Avrupa 2.’si oldu. İnşallah bu başarısı daha da artarak devam edecek. Kendisini tebrik ediyorum" dedi. Hedefinin olimpiyat şampiyonluğu olduğunu söyleyen milli sporcu Kılınç yaptığı açıklamada heyecanını ve mutluluğunu dile getirerek, "Zorlu bir yarıştı, ben elimden gelen her şeyi yaptım. Abdurrahman hocam sayesinde Avrupa ikinciliği oldu. Şampiyonluk istiyordum ama nasipte bu bu varmış. Dünya şampiyonası var önümde, daha iyi çalışacağız" diye konuştu. Milli sporcunun annesi Fatma Erdoğan ise, "Bize duygu mutluluğu, bu sevinci yaşattığı için çok gururluyuz. Daha çok genç, ileride çok başarılı günleri olacak. İnanıyorum ve çok güveniyorum. Hocalarının da desteğiyle daha çok güzel günlere geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullandı. Antrenörü Abdurrahman Özben, milli sporcunun sakatlık yaşadığını buna rağmen güzel mücadele ettiğini belirterek diğer şampiyonalara çok daha sıkı hazırlanacaklarını söyledi.
Bursa "Dağ-Der Bayramlaşma Danışığı" coşku ile kutlandı Orhaneli, Keles, Büyükorhan, Harmancık ve Osmangazi Dağ Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Dağ-Der) her yıl geleneksel olarak gerçekleştirdiği Bayramlaşma Danışığı’nı bu yıl da yoğun katılımla gerçekleştirdi. Dağ-Der tarafından her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen Bayramlaşma Danışığı DAĞDER Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Siyasi parti temsilcileri, STK’lar ve dernek üyelerinin yoğun katılım gösterdiği programda Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın meşaleler ve davul zurna ile coşkulu bir şekilde karşılandı. “Dağlılar ilk kez birlik iradesi gösterdiler” Programın açılış konuşmasını yapan Dağ-Der Genel Başkanı İsmail Aydoğdu yerel seçimlerde dağ yöresinin birlik olduğunu ifade ederek, “31 mart itibari ile yerel seçimler yapıldı. Şubat’ın 15’inden itibaren geçen süre içinde derneğimizde yerel seçim gündemi oluşturuldu. Dağ-Der doğal olarak tüm partilerin iltifatına tabii oldu. Bize göre güzel bir süreç geçti. Ama asıl güzellik şu ki dağlılar ilk kez bir birlik iradesi gösterdiler ve geçmişte 2 dönem Dağ-Der Genel Başkanlığı yapmış, TBMM’de 3 dönem milletvekilliği yapmış ve Osmangazi Belediyesi’ne aday olmuş bir hemşerimizin etrafında birleşti. Bugün de Osmangazi Belediye Başkanı olarak aramızda gördüğümüz için çok mutluyuz. Dertlerimiz ile değil, değerlerimiz ile gündeme gelmek isteyen bir derneğiz. Öncelikle biz hem yaşadığı coğrafya hem de 700 yıllık tarihi geçmişi itibari ile öncelikle Bursalıyız. Dolayısıyla Bursalı olmayı önemsiyoruz” ifadelerini kullandı. “Dağ yöresinin hizmet anlamında alacağı var” Geçmişte dağ yöresine yapılan hizmetlerin eksik kaldığını belirten Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Yöremizin ve yöre insanımızın hizmet anlamında alacağı var. Yöremiz insanı burada 700 yıldır yaşamasına rağmen gerçekten hak ettiğini alamadığını düşünüyoruz. Sadece ben değil yöre insanı da böyle düşünüyor. Bu yerel seçimde de sizlerin büyük desteği ile Allah nasip etti bu dönem Osmangazi Belediye Başkanı olarak sizlere hizmet etme fırsatı verdi. Hepimizi Allah utandırmasın, mahcup etmesin. Halkımızın bize yüklediği sorumluluğun ve işimizin kolay olmadığının farkındayız. Bu durumu bilerek yola çıktık ve çok çalışma sözü ile bunun da üstesinden geleceğiz. Yeni bir yönetimiz, biraz zamana ihtiyacımız var. Yönetim kadroları oturduktan sonra ve işleyişe hakim olmamız ile beraber Bursa’ya, dağ yöresine, Osmangazi’ye hizmet edeceğiz” şeklinde konuştu. Programın sanatçı Mehmet Çetin konseri ile devam etti.