GÜNDEM - 28 Haziran 2017 Çarşamba 11:41

Gençlerde saç kaybı çözümsüz değil

A
A
A
Gençlerde saç kaybı çözümsüz değil

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, gençlerde saç kaybının çözümsüz olmadığını söyledi.

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, “Dünyada milyonlarca genç erkek her gün aynaya bakarak ve saçlarını kontrol ederek ileride kel kalıp kalmayacağını kendi kendine sorguluyor ve saatlerce buna kafa yorabiliyor. Ergenlik çağında saç dökülmesi, gençleri etkileyen önemli bir sağlık problemi. Gerçek şu ki bizler kabul edilmek, beğenilmek isteyen sosyal canlılarız ve fiziki görünümde oluşabilecek ve bizi normlardan uzaklaştıran herhangi bir negatif etkilenme, genci bunalıma sürükleyebiliyor. Günümüzde saç dökülmesi sadece orta yaşlı erkeklerin değil, 20’li yaşlardaki gençlerin de sorunu haline geldi. Klinik çalışmalar, erkeklerde 25 yaşa kadar ortalama yüzde 25 oranında saç dökülmesine rastlandığını bize göstermekte” dedi.

Gençlerde erken yaşta görülen bu dökülmelerin sebeplerinden ilk olarak genetik nedenler olduğunu kaydeden Op.Dr. Serdaroğlu, “Son yıllarda çok erken yaşlarda görülmeye başlanan ergen saç dökülmesi/kelliğin başlıca nedenleri arasında genetik, düzensiz ve sağlıksız beslenme, saç bakımı adına yaptırılan uygulamalar ve çevresel faktörler (elektromagnetik ve fiziksel çevre kirliliği) sayılabilir. İlk ve en önemli sebep tabii ki genetik yapımız. Ergenlikle birlikte genç erkekte hormonal değişimler başlar ve erkeklik hormonları dediğimiz testesteron (androjenik ) hormonların seviyeleri yükselir. Androgen hormonlarının artarak belli miktarlara ulaşmasıyla birlikte, eğer genç erkekte genetik yatkınlık da varsa, saç dökülmeleri başlayabilmekte. Burada kritik olan nokta genetik yatkınlığı olan bireylerde saç köklerinin androgen hormonlarına olan hassasiyeti ve duyarlılığıdır. Şöyle ki testesteron hormonu , dihidrotestesterona (DHT) dönüştüğünde kıl folikülleri üzerinde tesir ederek onların zamanla zayıflamasına, incelmesine yol açar. Kıl foliküllerinin bir kısmı etkisizleşir ve sağlıklı kıllar üretemeyecek ölçüde zayıflar: Bu saç köklerinden çıkan saç kıllar çap ve uzunluk itibariyle giderek daha küçük ve daha açık renkte kıllar haline gelirler (saç minyatürleşmesi). Genç erkekte başlayan dökülme tipini ve şiddetini tam olarak belirlemek olası değil, böyle bir test elimizde yok. Fakat genel olarak 20’li yaşlarda, yani çok erken olarak başlayan genetik saç dökülmelerinde, dökülme miktarı, kelleşme/saç kaybı daha şiddetli olmakta” ifadelerini kaydetti.
Erkek tipi genetik saç dökülmesi problemi olanların öncelikle saçlarını tararken veya yıkarken dökülen saç miktarında bir artış olduğunu fark edebildiğini ifade eden Dr. Serdaroğlu, “Beyaz ırkta erkeklerin yüzde 96’sında, ergenlik sonrasında şakaklarda açılma ve ön saç çizgisinde gerileme görülebilir ve bunu genetik tip saç dökülmesi ile karıştırmamak çok önemli. Fakat tepede seyrekleşme, saçların cılız hale gelmesi, uza(ya)maması ve önden bakıldığında saç derisinin görülebilir bir hal alması bizde genetik nedenli saç kaybını düşündürür. Tepe ve önlerdeki saçlarında incelmesi, minyatürleşmesi ve saçların yeterince hızlı uzayamıyor olması önemli bir gösterge. Streslere bağlı saç dökülmeleri ergenlik çağında ön planda olabiliyor. Dünya çılgın bir hızla dönüyor ve stresli bir yaşam tarzı içinde akıp gidiyor. Hangi meslek kolunda olursak olalım ki öğrencilik de buna dahil , işlerimizi yetiştiremiyoruz, yapacak çok iş var ve 24 saat bize yeterli gelmiyor. Yapılacak işleri mümkün olduğu kadar hızlı yapmak ve her şeyi yetiştirmeye çalışmak hepimiz üzerine ciddi bir stres yükü getirmekte. Yeni teknoloji ve keşifler hayatı kolaylaştırsa da stresimizi azaltmaktan uzak. Bütün bunların üzerine gençlerin her yaşta ve çeşitte karşılarına çıkan sınav stresleri de ekleniyor. Bu yaşam tarzı tüm sağlığımızı etkilediği gibi bizim bir parçamız olan saç sağlığımızı da tehdit altında bırakıyor” diye konuştu.

Gençlerde erken yaşlarda görülen ve ilerleyen saç kayıplarında ilk olarak tedavinin psikolojik belirtilere bakmak olduğunu belirten Op.Dr. Serdaroğlu, “Ben, muayeneme gelen genç hastada ilk önce onun psikolojisini gözlemlemeye çalışıyorum: Saç dökülmesi onun hayatını ne kadar etkiliyor? Sosyal hayatına sekte vuruyor mu? Genç kendisini yaşlı, bitkin ve stresli bir durumda buluyor mu? Bütün bunları değerlendirdikten sonra uygun bir tedavi metodu seçmeye çalışıyorum. Günlük saç dökülme miktarı çok fazla ve 100-150 telin üzerinde, öbek öbek saç kaybı varsa bunun nedeni araştırılmalı ve saç tellerini kalınlaştıracak ve dökülmeleri azaltacak tedavilere başlamak gerekli. Genetik saç dökülmeleri, alopesi areata hastaları, akut ve kronik telogen effluvium hastalarını farklı ele almak, farklı tedaviler uygulamak gereklidir” açıklamalarında bulundu.

Op.Dr. İlhan Serdaroğlu, “Gençlerde saç ekimi için uluslararası saç restorasyon cerrahisi derneği, saç ekim yaşı olarak bize 22-23 yaşı işaret ediyor. Yani en az bu yaşa kadar beklenmeli, sonra saç ekimi planlamasına geçilmeli diyor. Fakat bu yaş sınırı belirli bir kanun ya da biyolojik şart olarak görülmemeli. Benim görüşüm şu: Genç, saç dökülmesi nedeniyle hayatında ciddi bir eksiklik yaşamaktaysa o zaman ben yaşına bakmaksızın saç ekim yapılmasını kendisine öneriyorum. Sonuçta saçları 16-17 yaşında dökülmeye başlamış olan bir genci üniversite kantininde arkadaşlarının arasında “ağabey” durumunda bırakmaktansa saç ekerek onu yaşına döndürmek ve hayatla barıştırmak çok önemli. Yani yirmi iki yaşından önce ciddi saç dökülmesi yaşayan bireyler de saç ekimi yaptırabilir. Erken yaşta saç ekimi yaptığım hastalarımın öz güvenleri artmış bir şekilde bana yıllar sonra gelip teşekkür etmeleri, yaşadıkları rahatlama ve mutluluk, beni aldığım kararın doğruluğu ve isabeti konusunda destekliyor” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Niğde Organlarını bağışlayan Vali Çelik ve Emniyet Müdürü Özdemir’e teşekkür belgesi ’3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’ etkinlikleri çerçevesinde organlarını bağışlayan Niğde Valisi Cahit Çelik ve Niğde İl Emniyet Müdürü Adnan Özdemir’e Organ Nakil Birimi’nden teşekkür belgesi verildi. Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çetinkaya ve Organ Nakil Birim Sorumlusu Hemşire Sevgi Gökçegöz, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’nda organlarını bağışlayarak organ bekleyen hastalara umut olan Vali Cahit Çelik ve İl Emniyet Müdürü Adnan Özdemir’i makamında ziyaret ederek, teşekkür belgesi takdim ettiler. 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası etkinlikleri çerçevesinde yapmış olduğu bağış ile organ bağışına duyarlılığı ve farkındalığı artırmak isteyen Vali Çelik, vatandaşları bir form doldurarak organlarını bağışlamaya davet etti. Türkiye’nin organ nakli faaliyetleri için yeterli donanıma, deneyimli nakil ekiplerine ve nakil merkezlerine sahip olduğunu söyleyen Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Dr. Öğr. Üyesi Yakup Çetinkaya; aşılması gereken en önemli sorunun bağış oranındaki yetersizlik olduğunu söyledi. "Her bağış yeni bir hayattır" diyen Çetinkaya; "Niğde Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak Organ Nakil Birimimizle organ bağışı yapmak isteyen vatandaşlarımıza hizmet vermekteyiz. Gelecek dönemler için ise yeni farklı alanlarda nakil hedeflerimizi gerçekleştirmek üzere çalışmalarımız devam etmektedir. Bağış varsa hayat vardır" ifadelerini kullandı.
Gaziantep Yaşlı adamın öldüğü feci kaza saniye saniye kamerada Gaziantep’te yaşlı adamın, geri manevra yapan işçi servisinin altında kalarak metrelerce sürükledikten öldüğü feci kaza anlarına ait güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, yaşlı adamın servisin altında kalması ve sonrasında yaşanan panik anları saniye saniye yer aldı. Kaza, dün sabah saatlerinde Şehitkamil ilçesi Karşıyaka Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, sürücüsü öğrenilemeyen 27 S 0662 plakalı işçi servisi, sokakta geri manevra yaparken o sırada arkasında bulunan 70 yaşındaki İbrahim Taş’ı altına alarak metrelerce sürükledi. Metrelerce sürüklenerek işçi servisinin altında kalan Taş, hayatını kaybetti. Feci kaza anları saniye saniye kamerada Yaşlı adamın, geri manevra yapan işçi servisinin altında kalarak metrelerce sürükledikten öldüğü feci kaza anlarına ait güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, yaşlı adamın sokakta yavaş adımlarla yürürken geri manevra yapan servisin altında kalarak öldüğü anlar yer aldı. Görüntülerin devamında durumu fark eden çevredeki vatandaşın, ’ambulansı ara, hemen ambulansı ara’ diyerek seslenmesi ve servis sürücüsünün olay sonrası araçtan inerek korku ve endişeyle sağa sola kaçışması ise dikkat çekti. Servis sürücüsünün gözaltındaki işlemleri ve olayla ilgili soruşturmanın sürüdüğü öğrenildi.
Bilecik Bilecik’te bilet satışı yapılan etkinlik iptal oldu, paraları iade etmediler Bilecik’te 4 Mart günü yapılması planlanan Murat Övünç’ün sahne alacağı Kadınlar Matinesi iptal olunca paraları iade edilmeyen vatandaşlar isyan etti. 26 Ocak ayında Başaran Butik sponsorluğunda Bilecik’te bir düğün salonunda Murat Övünç’ün sahne aldığı Kadınlar Matinesine ilgi büyük olmuştu. Aynı firma o gün Mart ayı içinde bir daha Murat Övünç’ü Bilecik’e getireceğini duyurmuştu. Ardından 4 Mart 2024 günü aynı düğün salonunda yapılması planlanan Kadınlar Matinesi 2 gün kala iptal edildi. Ön sıra 400 TL arka sıralar 300 TL’den satılan biletlerden alan vatandaşlara 3 gün içinde paraları iade edileceği söylendi. Bu paralar iade edilmeyince yaklaşık 200 kişi mağduriyet yaşadı. "Yaklaşık 200 kişinin paraları bu şekilde alınarak mağdur edildi" Bunlardan biri Önder Özmen, eşine ön sıralardan 400 liralık bir bilet aldığını bunu da organizasyon yapan Zehra Büşra İ. adına havale yaptığı anlattı. Murat Övünç’ün sahne alacağı Kadınlar Matinesi’nin 2 gün önce iptal olduğu telefona gelen mesajla öğrendiğini söyleyen Özmen, "Bilecikte organizasyon düzenleyeceğiz diyerek insanlara rezervasyon yaptırıp etkinliğe iki gün kala iptal edildi. Paraları üç gün içinde iade edilecek denilip ardından telefonları engelleyerek bir nevi dolandırıcılık yapıldı. Yaklaşık 200 kişinin paraları bu şekilde alınarak mağdur edildi. Bu dolandırıcılık olayında düğün salonun hiç bir şekilde dahili yoktur. Biz hakkımızı sonuna kadar arayacağız" dedi.
Sivas Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi Hizmette Sivas Numune Hastanesi’nde Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi hizmete alındı. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilen ünite ile Sivas ve çevre illere hizmet verilecek. Sivas Numune Hastanesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uzmanı Dr. Soner Uludağ, hastanede hizmet sunmaya başlayan Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi ile ilgili bilgiler verdi. Uzm. Dr. Uludağ, “Bugünkü durumu ile Hiperbarik Oksijen Tedavisi bazı hastalıklarda birincil tedavi, bazı hastalıklarda da ihmal edilmemesi gereken önemde, hastalığın seyrini belirleyen, bu hastalıklara bağlı sakat kalma ve ölüm oranları üzerinde belirgin etkisi olan bir yardımcı tedavi metodudur” dedi. “Hiperbarik Oksijen Tedavisi oldukça önemlidir” Hiperbarik Oksijen Tedavisinin kullanım alanlarından ve hasta gruplarından bahseden Uzm. Dr. Soner Uludağ, “Hiperbarik Oksijen Tedavisi olarak adlandırdığımız Yüksek Basınçlı Oksijen Tedavisi vücutta oksijene olan ihtiyacın arttığı durumlarda kullanılmaktadır. Bu durumlar çok çeşitlilik göstermektedir. Bunlardan biri dalgıçlarda görülen vurgun hastalığının tedavisidir. Bundan öte bazı hastalıklar bulunmakta ki bunlarda da Hiperbarik Oksijen Tedavisi oldukça önemlidir. Örneğin şofben zehirlenmeleri veya soba zehirlenmeleri olarak bilinen, birçok kişinin sakat kalmasına hatta ölümüne de sebep olabilen acil bir durum olan Karbonmonoksit zehirlenmeleri gibi hastalıklarda Hiperbarik Oksijen Tedavisi neredeyse ana tedavi ajanı olarak etkilidir. Özellikle kış mevsiminde ilimizin de içerisinde olduğu bölgelerde yaygın olarak karşılaşılan bu acil durum göz önüne alındığında, merkezimizin açılmasının oldukça kritik bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Bunun yayında Hiperbarik Oksijen Tedavisi’nin damar tıkanıklığı sebebi ile oluşan aniden gelişen görme ve işitme kaybı hastalarında da etkili olduğu bilinmektedir. Ani İşitme Kaybı ve Ani Görme Kaybı tanıları ile erken dönemde yönlendirilen hastalar Hiperbarik Oksijen ile acil tedavileri sayesinde şifa bulabilmektedir. Avasküler Nekroz gibi son dönemlerde yayın olarak karşılaşılan bazı kemik hastalıklarında da Hiperbarik Oksijen tedavisi etkili olarak kullanılmaktadır. Yine hastalar erken dönemde tedavi için yönlendirildiklerinde Hiperbarik Oksijen Tedavisi beslenemeyen, oksijensiz kalan veya damarı tıkanmış müdahele edilmezse ölecek olan kemik dokunun kurtarılmasında önemli bir role sahiptir. Yine bunların dışında oksijen varlığında üreyemeyen mikroorganizmaların sebep olduğu Gazlı Gangren gibi bazı ciddi seyreden hastalıklarda Hiperbarik Oksijen Tedavisi başarılı olarak kullanılmaktadır. Hiperbarik Oksijen Tedavisi Sualtı Hekimliği kapsamındaki uygulamaların dışında, Nekrotizan Yumuşak Doku İnfeksiyonları gibi bazı infeksiyon hastalıkları, Crush yaralanması, Kompartman Sendromu, çoklu travmalar, İyatrojenik Arteriyel Gaz Embolisi, Karbonmonoksit Zehirlenmesi, Ani Görme Kaybı, Ani İşitme Kaybı gibi acil durumlar, radyasyona bağlı doku hasarı ve çeşitli kronik yara problemleri Hiperbarik Tıbbın ilgi alanına giren hastalıklardan bazılarıdır” dedi. Hastanede yer alan Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi’nin Sivas için oldukça değerli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Uludağ, “Zaman içerisinde Hiperbarik Oksijen Tedavisinin yürütülen çalışmalar ile etkinliği kanıtlanmış hastalık sayısı giderek artmaktadır. Yine zaman içerisinde ülkemizdeki Hiperbarik Oksijen Tedavi merkezlerimiz giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum ele alındığında ilimizdeki merkezimizin açılması hastalarımızı tedavi ile buluşturmak açısından oldukça değerli olarak görülmektedir” dedi.