POLİTİKA - 10 Ekim 2016 Pazartesi 23:09

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Çiftçi: 'FETÖ çok sinsi ve tehlikeli bir yapı'

A
A
A
Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Çiftçi: 'FETÖ çok sinsi ve tehlikeli bir yapı'

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi, FETÖ'nün darbe girişimiyle ilgili, “Bunlar geçmişte 17-25 Aralık yargı darbe girişimini yaptılar, başarılı olamadılar. Ardından Gezi olaylarında yine parmakları vardı'' dedi.

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi, FETÖ'nün darbe girişimiyle ilgili, “Bunlar geçmişte 17-25 Aralık yargı darbe girişimini yaptılar, başarılı olamadılar. Ardından Gezi olaylarında yine parmakları vardı. Bu süre içerisinde çözüm süreci boyunca ve sonrasında bunların PKK ile açık bir işbirliği vardı bölgede. Tüm bunlar toplanıp gelindi ve nihayetinde son aşamada da 15 Temmuz’da alçakça bir darbe girişiminde bulundular” dedi. 

Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Çiftçi, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz’un Türkiye için yeni bir milat ve ikinci istiklal mücadelesi olduğunu söyleyen Çiftçi, “FETÖ geçmişten bugüne kadar Anadolu’nun insanlarını, saf temiz insanlarını kandırıp kendi emelleri uğruna, emelleri doğrultusunda eğitip ve uluslararası güçlerin emrine verebilecek bir yapı. Uzun zaman içerisinde uluslararası güçlerin Türkiye’de yerleştirmiş olduğu bir yapı, zaman içerisinde bu insanları devşirip ardından devletin tüm kaynaklarını, devletin tüm birimlerini bir şekilde yavaş yavaş sızıp 40 yıl içerisinde nihayetinde çok önemli noktaları ele geçirip, ayrıca Anadolu insanının tüm kaynaklarını ve bu kaynakları çok farklı şekillerde ele geçirip bütün dünyada lobi faaliyetlerine ve bütün dünyadaki illegal Uluslar arası yapıların emrine koyabilecek bir yapı. Tehlikeli, sinsi bir yapı. Her şeyi kullanabilen, her türlü hiçbir değeri olmayan, bizim kutsalımızı uluslararası güçlerin amaçları doğrultusunda kullanan bir yapı. Bu kadar tehlikeli bir yapı. Bunlar geçmişte 17-25 Aralık yargı darbe girişimini yaptılar, başarılı olamadılar. Ardından Gezi olaylarında yine parmakları vardı. Bu süre içerisinde çözüm süreci boyunca ve sonrasında bunların PKK ile açık bir işbirliği vardı bölgede. Tüm bunlar toplanıp gelindi ve nihayetinde son aşamada da 15 Temmuz’da alçakça bir darbe girişiminde bulundular. Bu darbe girişiminde talimatı yine ağa babalarından aldılar, uluslararası güçlerden aldılar. Bu ülkenin Meclisini, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni ve birçok yerini, Gölbaşı’ndaki, Ankara’daki emniyet birimlerini, sivil vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırdılar ve 246 insanımız şehit oldu. Bu süreçte yine 2 bini aşkın insanımız gazi oldu. Uluslararası güçlerden aldıkları talimatla harekete geçtiklerinde şunu unutmuşlardı ki; bu milletin azmi, aziz milletin mücadelesini ve dik duruşunu unutmuşlardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğini, ferasetini unutmuşlardı. Ama Allah’a hamdolsun, o gün çok büyük bir mücadele verildi. Bu millet dik durdu. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde dik durdu. Hakikaten istiklal mücadelesi verildi. İnsanı üzen; bunlar 40 yıldır din dediler, Allah dediler ve ne kadar kutsalımız varsa kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya kalktılar. Ama biz yıllardır hep bunu ifade ediyorduk. Uzun yıllar önce de birçok şekilde ifade etmiştik. ‘Bunlar Cenabı Allah’ı bile unuttular’ demiştik. O gün çok eleştirilmiştik. O gün de buna inanıyorduk, bugün de inanıyoruz. İnşallah Türkiye bu beladan da kurtulacak” diye konuştu.
“Bu millet o gün gerçekten de bir daha yıkılamayacağını bütün dünyaya gösterdi” diyen Çiftçi, şöyle devam etti:
“Bu millet o gün millet olduğunu, bin yıldır bir millet içerisinde yoğrulduğunu ve bir bütün olarak millet olduğunu, bu milletin içerisine hiç kimsenin nifak ve ayrım sokamayacağını gösterdi. O gece ve devamı gecelerinde Batı'da olduğu gibi güneyde, kuzeyde, doğuda, güneydoğuda da binler, on binler, milyonlar sokaklara çıkıp Cumhuriyet’e ve istiklaline sahip çıktı. O gün birçok yerde insanlar şunu bekliyordu: Doğu, Güneydoğu’da böyle bir şey olmayacak ama o gün insanlar artık çok net bir şekilde FETÖ’nün de, PKK’nın da gerçek yüzünü gördü. O gün insanlar demokrasisine, Cumhuriyetine, milletine sahip çıktı. O gün belki Doğu, Güneydoğu açısından bir rahmet doğdu. İnsanların aidiyeti bu millete, bu devlete aidiyeti bir kat daha fazla oldu. Bütün nifak tohumlarına rağmen 40-50 yıldır PKK’nın, uluslararası güçlerin uğraşmasına rağmen, ülkemizin içindeki dinamiklerin uğraşmasına rağmen, FETÖ’nün bunları organize etmesine rağmen, bu millet her yerde kendisine sahip çıktı. Darbe gecesi Ankara’daydık, Kızılay’daydık, Külliye’nin önündeydik. Sonrasında bölgeye gittim ve Van’a gittim. Van’a gittiğimde bir teyzenin Cumhuriyet Caddesi’nde bir cümlesi olmuştu. ‘Evladım, ben Türk bayrağını omzuma atıp şu caddelerde bir daha gezebildim ya ölsem de gam yemem’ dedi. Bizi çok duygulandırdı. Belki o zamana kadar insanlarda bir tereddüt, korku vardı PKK’nın sarmış olduğu ama hamdolsun onunla birlikte hepsi ortadan kalktı. Bu millet gerçekten bir millet olduğunu; Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Arnavutuyla bir tek olduğunu, tek bir millet vurgusu içerisinde demokrasisine ve Cumhuriyet’ine sahip çıktı.”

“FETÖ’nün sonu geldiği gibi PKK’nın da sonu gelmiştir ve gelecektir”

PKK’nın toplumun birlik ve beraberliğini bölmeye çalışan, uluslararası güçlere hizmet eden bir taşeron örgüt olduğunu vurgulayan Çiftçi, “Bu süreç şunu gösterdi ki PKK’nın da, FETÖ’nün de aynı noktadan yönetildiğini, aynı uluslararası bir taşeron yapı olduğunu çok net bir şekilde ifade ediyor. Darbe öncesi birçok konuşmamızda da bunu ifade etmiştik. Hiç bu darbe yokken biz FETÖ’nün de paralelinde birisinin etnik yapı, diğerinin de dini yapıyı kullanarak böyle argümanların kullanıldığını ilk görünüşte birbirine benzemediğini ancak her ikisinin de uluslararası bir taşeron örgüt olduğunu, ruh ikizi olduğunu ifade etmiştik. Hiç bunlar yokken bunları ifade etmiştik. FETÖ’cü darbe girişimiyle bunu başaramayanlar bu defa ülkeyi kaosa sokmak için ardından Doğu ve Güneydoğu’da sokaklara çıkıp Cumhuriyet’ine, demokrasisine, ülkesine, Cumhurbaşkanı’na sahip çıkan milleti cezalandırmak için aldıkları talimatla birçok eylemler, patlamalar, sivil katliamlar yaptılar. Ama bu çok açık ve nettir ki, FETÖ’nün sonu geldiği gibi PKK’nın da sonu gelmiştir ve gelecektir. Onda hiçbir endişe yoktur. Bu millet devletinin yanındadır” şeklinde konuştu.

FETÖ temizlendikten sonra terörle daha etkin mücadele edildi”

FETÖ’nün ordudan ve polisten temizlenmesinden sonra operasyonların daha başarılı olduğunu ve etkin mücadele edildiğini kaydeden Çiftçi, “Bu çok açık ve nettir. Bölgede bugüne kadar bunları belli ölçüde besleyen, koruyan, kollayanların kim olduğu açık bir şekilde ortaya çıktı. Bunların temizlenmesiyle birlikte daha milli, daha güçlü, daha sağlıklı bir güvenlik birimlerine sahip olduk. Bunların onları koruyan, kollayan, şehirlere yerleşen birlerce on binlerce noktada buldukları tuzakları görmemeleri mümkün müydü? Mümkün değildi. Bu çok şekilde birilerinin ihanetini de ortaya koyuyor. Ama devlet bu hainlerden arındıkça, temizlendikçe geleceğine de çok daha hızlı sahip çıkıyor bölgeye de sahip çıkıyor ve operasyonlarda çok daha isabetli ve doğru gidiyor. Bu şekilde masum insanlarda korunuyor, mazlumlar korunuyor. Devlet kendi insanına sahip çıkıyor, teröristle vatandaşı birbirinden çok açık bir şekilde ayırıyor. Çok önemli bir stratejiyle yolunda emin adımlarla ilerliyor. Operasyonlar sadece bununla kalmıyor. Bununla beraber devlet kendi vatandaşına sahip çıkıyor, şehirler açılan çukurlarla, yapılan çukur siyasetiyle yerle bir edildi. Evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kaldı insanlar. Ama devletimiz oralarda da sahip çıkıyor. Oralarda hızlı bir çalışma var. Sayın Başbakanımız ilan etti. Bunlar kısa süre içerisinde yaklaşık 67 bin konutun yapılacağı, 15 bin ilk etapta, ardından yapılacaklarla birlikte 67 bin muhteşem bir rakam” değerlendirmelerinde bulundu.

Belediyelere kayyum atanması

HDP ve DBP'li belediyelere atanan kayyumlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Çiftçi, “AK Parti’nin ilk çıkışı belediyelere ve yerel yönetimlere dayanır. O günkü Sayın Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı döneminde yapmış olduğu muhteşem değişim, dönüşüm ve hizmetlerle AK Parti bugünlere gelmiştir. Belediyecilik önemlidir. AK Parti bundan dolayı da elinde bulunduğu Türkiye’deki bütün belediyeler hakikaten çok büyük hizmetler, çok büyük yatırımlar yapıyor. O şehirlerin de kaderini değiştiriyor. Belediyeciliğin temel amacı o belde sakinlerinin huzuru, güveni ve geleceği için altyapı, üstyapı yatırımları yapmak, sosyal yatırımlar yapmak, değiştirip dönüştürmektir o şehirleri. Üzülerek söylüyorum, HDP’li belediyelerin böyle bir amaçları, hedefleri olmadı ve olmayacak, açık ve net. Öyle bir düşünceleri de yok, çekinceleri de yok. Yatırım mı yapalım, hizmet mi yapalım ve insanların ihtiyaçlarını karşılayalım. Onlar tamamen girdiler oradaki siyasi otoritenin emrine. Orada PKK’nın emrine girip onların emelleri, hedefleri doğrultusunda yatırımlar yaptılar. Nihayetinde birçoğu da hiçbir şekilde hizmet kaygısı yaşamadı. Yaşamayınca da her türlü yanlışın, her türlü PKK’ya destek ve yardımı sağlamak için her türlü gayreti gösterdiler. Gösterince de nihayetinde devlet kuralları, kanunları vardır, mevzuatı, hukuku vardır. Hukuk devletinde herkesin de yapması ve yapmaması gereken şeyler vardır. Bu ölçüde bu adımlar atıldı. Nihayetinde bölgede şuanda bir rahatlama ve memnuniyette var. Süreç içerisinde oradaki atanan arkadaşların doğru ve sağlıklı yatırımlarla hükümetimizin de katkılarıyla çok büyük bir değişim ve dönüşüm olacağı kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.  

Onur Emre Durak
ANKARA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.