GÜNDEM - 11 Ağustos 2017 Cuma 10:03

'Güvenli geçiş, turisti de yatırımcıyı da teşvik eder'

A
A
A
'Güvenli geçiş, turisti de yatırımcıyı da teşvik eder'

Irak’tan Türkiye’ye geçişler sırasında elektronik olarak verilen C-1 vizesi, yerini dünya standartlarında üst seviye güvenlik sağlayan ‘Etiket Vize’ye bırakacak.

Irak’tan Türkiye’ye geçişler sırasında elektronik olarak verilen C-1 vizesinin, yerini dünya standartlarında üst seviye güvenlik sağlayan ‘Etiket Vize’ye bırakacağı bildirildi. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın teşviki ile Gateway Management firması tarafından Irak’ın Bağdat, Duhok, Süleymaniye ve Erbil şehirlerinde kurulan resmi vize başvuru merkezleri hizmete girdi. Türkiye’de de 26 ayrı ülkenin vize işlemlerini yabancı partneri VFS Global ile üstlenen Gateway Management, Irak için en yüksek seviyede filtreleme yapabilecek alt yapısı ve teknolojisi dünya standartlarının üstünde olan resmi vize başvuru merkezlerini faaliyete geçirdi.

Bölgenin en güçlü ülkesi olan Türkiye, Irak’taki vize yatırımları sayesinde sınır geçişlerini en üst güvenlik seviyesine ulaştırıyor. Dışişleri Bakanlığı’nın talimatı ve teşviki ile Gateway Management tarafından Irak’ın Bağdat, Duhok, Erbil ve Süleymaniye şehirlerine 4 milyon 500 bin dolarlık bir yatırımla kurulan resmi vize başvuru merkezleri, dünya standartlarının üstünde hizmet vermeye başladı. 191 kişinin istihdam edildiği vize merkezleri, son derece sağlıksız olduğu tüm otoriteler tarafından kabul edilen ‘C-1 Vize Sistemi’nin kaldırılabilmesi için gerekli tüm altyapıyı sunuyor.

Duhok’ta bulunan vize merkezinin açılışı için önceki gün bir tören düzenlendi. Açılışa, Türkiye Erbil Başkonsolosu Mehmet Akif İnam, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Duhok Valisi Farhad Atrushi, Kuzey Irak Türkiye Masası Direktörü Dr. Abdulselam Reşit İsmail, Gateway Management Yönetim Kurulu Başkanı Halis Ali Çakmak, çok sayıda bölge milletvekili ve üst seviyede yetkililer katıldı.

Törende bir konuşma yapan Gateway Management Yönetim Kurulu Başkanı Halis Ali Çakmak, 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de 26 ülkenin vize başvuruları için hizmet verdiklerini belirterek, Irak’ta da olmaktan dolayı mutlu olduklarını söyledi. Çakmak, “Burada, Avrupa’ya verdiğimiz vize hizmetlerinin daha üstünde servis vermeye başladık. 2016 yılında bizi bu konuda görevlendiren Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na şükranlarımı iletiyorum. Ayrıca, desteklerinden dolayı değerli başkonsolosumuza, Iraklı yetkililere ve neye ihtiyacımız olursa arkamızda olacaklarını belirten yerel otoriteye teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

“Yılda 800 bin vize verecek”

Irak’ta dünya standartlarının üzerinde vize kabul merkezleri kurduklarını belirten Çakmak şöyle devam etti: “Erbil’de başlatmış olduğumuz vize başvuru merkezi çalışmalarını Süleymaniye, Bağdat ve Duhok’a taşıdık. Toplam 4 bin 700 metrekarelik kapalı alan yarattık. Irak halkı için günde 4 bin vize verebilme kapasitemiz var. Yılda 800 bin etiket vize verebilecek durumdayız. Bu merkez Türkiye’ye en yakın nokta olan Duhok için çok önemli. Bizleri bu bölgelerde teşvik eden en büyük unsur da, Sayın Cumhurbaşkanımızın her zaman söylediği, ‘En zor coğrafyalarda bile biz Türk milleti olarak, ecdadımıza yakışır bir gururla her şeyi başarmak zorundayız ve başaracağız’ sözleri olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımız bu bölgeye ve halkına büyük önem gösteriyor. Dolayısıyla vize merkezlerinin açılmasının ilişkilerde çok büyük rolü olacağı ortada”.

Türkiye’nin güvenliği


Erbil Başkonsolosu Mehmet Akif İnam da yaptığı konuşmada, Irak’tan gelen yoğun vize taleplerine yetişmekte zorlandıklarını, bu dört vize kabul merkezinin hizmete girmesiyle Irak vatandaşlarına çok daha modern ve sağlıklı vize verilebildiğini söyledi. Vizelere son onayın kendileri tarafından verildiğini belirten Başkonsolos İnam, “Türkiye’nin güvenliği ve Iraklılar’ın sağlıklı hizmet alabilmesi için bu merkezler büyük önem arz ediyor” dedi.

“Halkımız itibar etsin”

Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Duhok Valisi Farhad Atrushi ise konuşmasında, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan Duhok’ta da konsolosluk açılmasını beklediklerini söyledi. Vali Atrushi, “Açılan vize merkezi Duhok halkı tarafından sevinçle karşılandı. Halkımız bu resmi vize başvuru merkezine itibar etsin” dedi. Konuşmaların ardından Duhok Vize Başvuru Merkezi’nin açılış kurdelesi kesildi. Konuklar vize merkezini gezerek çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Gerekli alt yapı kuruldu

Konuyla ilgili bir açıklama yapan Gateway Management Yönetim Kurulu Başkanı Halis Ali Çakmak, etiket vize uygulamasının önemine dikkat çekti. Çakmak şunları kaydetti: “Etiket vize uygulaması hem Türk hem de Iraklı yetkililer tarafından en güvenli uygulama olarak kabul görüyor. C-1 vizelerinin kaldırılacak olması, Türkiye’nin sınır güvenliği, belge güvenliği ve ulusal güvenliği için çok önemli. Çünkü, geçici bir sistem olarak öngörülen C-1 vizeleri hiçbir batılı devlet tarafından kullanılmıyor. Zira çok düzenli ve yüksek hassasiyette yürütülecek vize merkezleri ile çelişiyor. Dışişleri Bakanlığımız tarafından geçici olarak başlatılan bu uygulamanın bir an evvel durdurulmasını bekliyoruz. Mevcut C-1 sistemi suistimale açık. Bu sitemdeki güvenlik risklerinin ne kadar büyük olduğu ortada. Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden geçen göç harekatı azalmış olsa da durmayacak. En önemli sorun da Türkiye’nin güvenliği. Yüksek kontrollü vizeler, Türkiye’ye olan güveni arttırır, turisti ve yatırımcıyı teşvik eder. Vize kabul merkezlerimizde, her zaman en doğru, en hızlı ve en güvenli çözümü sunuyoruz. C-1’in kaldırılabilmesi için gerekli alt yapı kuruldu”.

Duhok valisinin de belirttiği gibi, vize başvuru merkezlerinin büyük memnuniyetle karşılandığını ve bölge halkının bu merkezlere itibar etmeye başladığını belirten Halis Ali Çakmak, “Etiket vize servisleri en sağlıklı yöntem olarak kabul görmeye başladı. C-1 vizelerinin bir an evvel durdurulması Türkiye güvenliği için çok önemli. Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın bu merkezlerden sonra, sonlandırılmasını ön gördüğü, ulusal güvenliğimize de risk oluşturan C-1 vize türünün kaldırılmasını beklemekteyiz” şeklinde konuştu.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa YÖK Başkanı Erol Özvar: "Türkiye’deki üniversitelerin yüzde 99.8’i dolu" Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Arama Konferansı’ programına katılmak için Bursa’ya geldi. Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferans, saygı duruşu sonrası İstiklal Marşı’nın okunmasıyla beraber BTÜ Rektörü Profesör Doktor Naci Çağlar’ın konuşmasıyla başladı. Çağlar, YÖK Başkanı Erol Özvar’ı ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti belirterek, "Bugün burada üniversitemizin ‘Arama Konferansı’ için toplandık. Üniversitemizin mevcut durumunu, şehrimizin ve bölgemizin potansiyelini, ülkemizin yeni yüzyıldaki yerini ve dünyadaki trendleri dikkate alarak bu arama konferansında ‘2030 yılı ve sonrasında üniversitemizi nerede görmek istiyoruz’ sorusuna cevap arayacağız. Hepinize, katılımınızdan dolayı teşekkür ederim" dedi. “Üniversitelerimizde 4 milyonu örgün olmak üzere toplam 7 milyon öğrencimiz var” Bursa Teknik Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu konferansta konuşan YÖK Başkanı Erol Özvar, "Yükseköğretim Kurulu olarak, mümkün olan her fırsatta Yükseköğretim Sistemi’nin paydaşlarıyla bir araya gelmeye ve fikir alışverişinde bulunmaya büyük bir gayret verdiğimi söyleyebilirim. Başlıca hedefimiz olan Türk yükseköğretiminin dünya üzerinde rekabetçi, yenilikçi, sürdürülebilir ve nitelikli bir yapıya sahip olması için ortaya koyulan her türlü görüş ve önerinin çalışmalara katkı sağlayacağına yürekten inanıyorum. Burada da fevkalade neticeler alacağımızın kanaatindeyim. Bugün ülkemiz 208 üniversitesi yaklaşık 185 bin akademisyeni ve 4 milyonu örgün eğitim olmak üzere 7 milyona ulaşan öğrencisi ile son derece büyük bir kapasiteye ulaşmıştır. Bu kapasite ile Avrupa üniversiteler alanının en önemli paydaşlarından bir tanesidir. Bu kapasiteye ulaşılmasında başta sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde son 20 yılda Yükseköğretim Sistemi’ne yapılan yatırımların katkısı müstesnadır. Ülkemizde yükseköğretime erişim talebi güçlü bir şekilde devam etmektedir. 2023 yılında 3 buçuk milyondan fazla öğrencimiz üniversite sınavlarına başvurmuş, üniversite kontenjanlarının doluluk oranı yüzde 99.8 gibi son derece yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Bu yoğun ve güçlü talebe, doğru politikalar ile cevap vermek Yükseköğretim Kurulu’nun en temel hedeflerinden biridir. YÖK olarak bir taraftan ülkemizin yükseköğretimde sahip olduğu kapasitenin ve gücün önemini vurgularken, diğer yandan yükseköğretimimizin kalitesini daha da yükseltme irademizi her platformda ifade etmeye devam ediyorum. Üniversitelerimizin uluslararası alandaki saygınlıklarını ve görünürlüklerini yükseltmek, akademisyenlerimizin projelerini artırmak AR-GE faaliyetlerini teşvik etmek ve nihayetinde ülkemizin her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli beşeri sermayeyi artırmak başta olmak üzere kaliteyi önceleyen bir anlayış ile YÖK olarak hareket ettiğimizi buradan paylaşmak isterim. Üniversitelerimizdeki kalite süreçlerini yakından takip etmemiz, bu süreçlerde üniversiteleri her şekilde desteklememiz bu anlayışımızın bir tezahür olarak görülmelidir" ifadelerine yer verdi. "Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler için vardır" Türk yüksek eğitiminde misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma konularında son yıllarda çok önemli mesafeler katedildiğini belirten Özvar, "2016 yılında YÖK tarafından bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programı hayata geçirilmiştir. Bu program sayesinde 25 devlet üniversitesinin genel ve geleneksel çalışmaları dışında bulundukları bölgelerin dinamiklerini esas alarak projeler hazırlamaları ve bölgesel kalkınma odaklı misyonlar edinmeleri sağlanmıştır. Bu bakımdan, son yıllarda Anadolu’nun dört bir yanında bu misyon ile hareket eden üniversitelerimizde önemli gelişmeler kaydedildiğini, bölgesel kalkınma üniversitelerimizin çokça görünür katkılar sağladığını görmekten sadece YÖK değil, bölge insanlarımızın da memnuniyet ile ifade etmiş olması bu alanda yapmış olduğumuz çalışmaların ne kadar isabet kaydettiğini göstermektedir. YÖK’ün gelecek vizyonunda önemli yer tutan bir diğer husus ise ‘İstihdam’ konusudur. Çeşitli vesileler ile ifade ettiğimiz üzere piyasayla, istihdamla, kültür-sanat ve edebiyatla bağı azalmış programları kademeli olarak dönüştürmeye devam ediyoruz. Bu vesile ile toplantının hazırlanmasında ve organizasyonunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Sivas Maraş ve Tokat depremlerini önceden bildirmişti, İstanbul için rahatlatan tahmin Kahramanmaraş depreminin uyarısını 2 hafta öncesinden yaparak gündem olan Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, geçtiğimiz gün gerçekleşen Tokat depremini de 3 saat öncesinden haber vererek yeniden gündem oldu. İçelli’den bu kez İstanbul’u azda olsa rahatlatacak bir açıklama geldi. Deprem Uzmanı ve Maden Teknolojisi ve Yer Bilimi Uzmanı Serkan İçelli, 7 büyüklüğün üstünde beklenen İstanbul depremiyle ilgili yaptığı açıklamada kendi çalışmalarına göre beklenen depremin en fazla 6 ila 6.5 büyüklüğünde olabileceğini söyledi. İcelli, “İstanbul’da büyük bir deprem beklentim yok. Orada bulunan fay 180-190 kilometre uzunluğunda. Bu fay 123 yıl içerisinde 3 kez kırıldı. 2 kez 7 üzeri bir kez de 6 büyüklüğünde. 1912’de Mürefte depremi, 1999 Gölcük depremi zaten burayı rahatlatmıştı, 1963’te de 6.3’lük bir depremle Çınarcık fayı yırtılmıştı ve neticesinde Marmara genel olarak rahatladı. Burada yırtılmayan sadece 30-35 kilo metrelik bir kırığımız kaldı. Buda 6-6,5 büyüklükte deprem oluşturabilecek bir potansiyele sahip. Sismik kesitlere baktığımızda, 12 kilo metrenin altında bir sürünme olduğu zaten bariz olarak bellidir. Deprem silsilesine baktığımızda da bunu teyit edebiliyoruz” dedi. “Sulusaray depremi Kuzey Anadolu zonunu tetiklemez” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde yaşanan depremlerin yine Tokat sınırları içerisinden geçen Kuzey Anadolu fay zonunu tetiklemeyeceğini belirten İçelli, “Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin Kuzey Anadolu fayını tetikleme gibi bir durum yok. Çünkü depremi oluşturan küçük bir fay. Böyle küçük depremler büyük fayları tetikleyemez. 7 büyüklüğün üzerinde bir deprem olsaydı bunu düşünebilirdik. Özellikle depremlerin odak mekanizma çözümlerini çok iyi incelememiz gerekiyor. İki gündür biz bunu inceliyoruz. Özelikle Buğdaylı fayının üzerinde, 23 kilo metrelik bu fayın sağına ve soluna her hangi bir baskı uygulamadığını düşünüyoruz“ diye konuştu. “Beklenen büyük Tokat depremi en fazla 6.2 büyüklükte olabilir” Tokat’tan geçen Kuzey Anadolu Fayında beklenen depremle ilgili değerlendirmede bulunan İçelli, “Bölgemizde bir çok kırığımız var. Özellikle Merzifon Esençay fayı 6.5 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyele sahip. Faylar tesadüfen depremler üretmiyor. Belli bir deformasyon enerjisini biriktirip, kinetik enerjiye çevirmesi gerekiyor. 1939 yılındaki Erzincan depremi vardır. 42-43 depremleri o bölgeyi zaten rahatlatmıştı. Yıllık 2.5 santimetrelik yamulma hızını hesap ettiğimizde şuanda odada ki potansiyel enerji 6-6.2 büyüklükte deprem üretebilecek potansiyeldedir” ifadelerini kullandı. “Sulusaray’da 5 büyüklükte yeni depremler beklenebilir” İçelli 2 gündür depremlerle sallanan Tokat’ın Sulusaray ilçesindeki fayda 5 büyüklükte yeni depremler beklenebileceğinin altını çizerek şunları söyledi. “Tokat Sulusaray’da halen 5 büyüklüğünde depremler bekliyoruz. Panik yapmaya gerek yok. Özellikle Tokat buradaki depremleri çok fazla hissediyor. 5.6’lık depremlerde 4.5’lik artçılar gelmeni normaldir. 5 büyüklükte depremlerde oluşabilir ama daha büyük bir deprem beklemiyoruz.”
Yozgat Yozgat’ta depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat’ta sabahın erken saatlerinde hasar tespit çalışmaları yapıldı. Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, depremde 147 ev, 14 ahır ve 8 camide hasar oluştuğunu söyledi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde dün saat 18.11’de meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki deprem, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşarken, depremin izleri gün ışıyınca ortaya çıktı. Bölgede çok sayıda yapı hasar görürken, cami minarelerinin yıkıldığı ve ahırlarda hasar oluştuğu görüldü. Ekipler Kadışehri, Aydıncık ve Çekerek ilçelerinde hasar tespit çalışmalarına hızla devam ederken, bölgelere yardım ulaştırılması için koordinasyon sağlanıyor. Yozgat’ın Kadışehri ilçesi Yelten köyünde kimi vatandaşlar AFAD tarafından verilen çadırlarda kalırken, kimi vatandaşlar da traktör römorklarını çadıra dönüştürerek geceyi geçirdi. Yozgat Valiliği öncülüğünde depremden etkilenenlere 200 çadır ve bin battaniye dağıtılarak, vatandaşların yemek ihtiyacı karşılandı. “200 çadır, bin battaniye dağıttık” Depremde herhangi bir can kaybı ve yaralanmanın yaşanmadığını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, şu ana kadar 147 ev, 8 cami ve 14 ahırda zarar oluştuğu yönünde ihbar geldiğini belirtti. Vali Özkan, “Arkadaşlarımız sahada günün ışımasıyla birlikte tekrardan görev aldılar ve hasar tespit çalışmaları bir yandan binalarda, bir yandan tarımsal hasar tespit çalışmaları, bir yandan da bina içlerindeki mal zararına dönük hasar tespit çalışmalarımız devam ediyor. Çok şükür çok ciddi denilebilecek bir sorunumuz, bir problemimiz yok. Gerek evinde oluşan hasardan gerekse endişeden dolayı evine giremeyen insanlarımız vardı. Bu surette de derhal çadır dağıtımını AFAD ve Kızılay üzerinden gerçekleştirdik. Gece sabaha kadar kurulumların çoğunu bitirdik. Bunların yanı sıra battaniye dağıtımlarımızı yaptık. Şu ana kadar 140 çadırın kurulumunu yaptık. Tabii sabah gidince orta çadırlar da isteyen oldu. Onlarla beraber 200’e yaklaştı çadır sayımız. Bine yakın da battaniye dağıtımımız oldu. Gelen talepleri de karşılıyoruz. Hiçbir problemimiz yok” dedi. Depremden etkilenen Yelten köyü sakinlerinden Bekir Taşkın, “Evimizin arka tarafı komple çökmüş, eşyaları annem ve babam dışarı çıkarmış. O eşyaları başka yere taşıyacağız” dedi. “Evden çıkmakta zorlandım” İzzet Balta ise hasarın çok olduğunu, evden çıkmakta zorlandığını söyleyerek, “Evimizin duvarları komple döküldü, ahırımız zarar gördü. Geceyi çadırda geçirdik. Rabbim devletimizin yokluğunu vermesin” şeklinde konuştu. “Rabbim kimseye bu durumu yaşatmasın” Sefer Sağlamer ise, “Rabbim kimsenin başına vermesin bu durumu, çok kötü sallandık. Ben Ankara’dan buraya misafirliğe gelmiştim, şiddetli deprem oldu. Köylerde hasar çok oldu. İki gündür geceyi dışarıda çadırlarda geçiriyoruz. Rabbim devletimizden razı olsun” ifadelerini kullandı.