POLİTİKA - 08 Kasım 2018 Perşembe 11:55

Hazine Bakanı Albayrak: 'Dövizdeki operasyonu 2 ayda püskürttük'

A
A
A
Hazine Bakanı Albayrak: 'Dövizdeki operasyonu 2 ayda püskürttük'

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, "Dövizdeki operasyonu 2 ayda püskürttük" ifadelerini kullandı

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ”Büyük operasyonu 2 ayda püskürttük. Türkiye bugün ağustos ve eylül ayından çok daha güçlü bir durumda. Ama yeterli değil, daha da ileriye gideceğiz. Eğer rakamlar bu istikamette giderse, yıl sonunda cari denge çok daha büyük bir sürprize gebe olacak” dedi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda “Adım Adım Ekonomi” programında konuşan Bakan Berat Albayrak, “Bugün geldiğimiz nokta gayet güzel, ama yeterli değil. Türkiye son 16 yıldır her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da ciddi bir başarı hikâyesi ortaya koydu. Bu hikâyeyi adım adım inşa ederken bankacılık ve finans sektörü, kamu, özel ve reel sektör hepsi topyekûn ivme ortaya koydu. 2023’e doğru hızla ilerlerken büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etme noktasında en önemli eşiklerden bir tanesini 24 Haziran seçimleriyle geride bıraktı. 2013’ten bu yana bir çok dahilî ve haricî sınamanın ardından 24 Haziran seçimiyle milletimiz bu iktidara 5 yıllık önemli ve güçlü bir yetki verdi. Bu önümüzdeki 5 yıllık süreçte bir yandan yapısal dönüşümlerini hayata geçirecek, diğer yandan da dünyanın en güçlü üretim ekonomilerinden biri olma yolunda çok önemli adımlar atmaya devam edecek. Bu büyük yolculuğun en önemli, en kritik virajlarından bir tanesini dönerken, çok tarihî bir süreci hep birlikte yaşamaya devam ettik. Ağustos ayı ile birlikte çok geniş kapsamlı spekülatif adımla karşı karşıya kaldık” dedi.

Albayrak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ağustos ayında yaşadığımız süreç, 2008 yılında yaşanandan farklı olarak kur, faiz ve enflasyon alanında çok büyük bir operasyon ile Türkiye’yi karşı karşıya koydu. 2 ayda o kadar hızlı ve güçlü adımlar attık. Bu yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği hızlı, güçlü aktif karar alma mekanizmalarıyla şükürler olsun, koordinasyonla çok hızlı refleksler vererek bu sürecin birçoğunu bertaraf ettik, püskürttük. Ekonomi yönetimi olarak, çok güçlü bir koordinasyonla, aksiyon ve adımlarımızla, aldığımız tedbirlerle çok ciddi refleks gösterdik. Türkiye ekonomisini, milletin refahını ve milli para birimini hedef alan bu ataklara karşı 2 aylık bu süreç bize çok büyük bir tecrübe kazandırdı. Bu süre zarfında ekonomimizde meydana gelen etkileri teker teker ortadan kaldırmaya başladık. Adımlarla daha da güçlü sonuçlar almaya devam edeceğiz. Bu kapsamda 2 temel alana odaklandık. Göreve geldiğimizden itibaren mücadele alanlarının başına enflasyonu koyduk. Yaşadığımız bu süreçte, kurun üzerinde olduğu hesaplamalarla fiyatlara yansıtılması, enflasyon konusunda mücadele alanımızı daha da büyüttü, daha da önemli hale getirdi. Eylül ayında, bu fiyatlardaki anormalitenin oluşturduğu fiyatlar, bu dalgalanmalar... Eylül ayı enflasyon raporunu incelediğimde, bir çok sektör, bu belirsizlikte dolar kurunu 8,50’den fiyatlayarak bir fiyatlama ortaya koymuş. O dönem geçti, bu süreç ortadan kalktı. O zaman fiyatlama davranışları da normale inmeli ki enflasyona etki eden fiyatlama baskısı ortadan kalkmalı. Toplumsal tüketim alışkanlıklarını hissetmeliyiz. Bu yüzde 10 asgari kampanyası ekim ayının ortasında başlamasına rağmen, geçtiğimiz yıla eşgüdümlü bir ekim ayı çıktı. Bu fiyatlama davranışlarının daha aşağıya düşmesi itibariyle, kasım ve aralık ayında çok daha güçlü, çok daha pozitif neticeler için net bir resimle karşı karşıyayız. Gün gün, sektör sektör takip ediyorum. Türkiye bugün ağustos ve eylül ayından çok daha iyi, çok daha güçlü, çok daha pozitif noktada. Gerek kurdan, gerek ülkemizin CDS primlerinden, gerekse kredi faizlerinde eylül ayından çok ama çok daha iyi noktadayız. Daha da iyiye gidecek. Bütün bu gelişmeler pozitif şekilde yansımaya başladı. Birkaç aylık bu fırsatçı fiyatlama davranışları geride kaldı. Ekonomide dengelenme ve istihdamın sağlanması ile birlikte enflasyonla mücadeleye destek sağlamak amacıyla hükümet olarak biz de bir dizi ÖTV ve KDV indirimi ile alakalı indirimler açıkladık. Yüzde 1,9 olan bütçe açığı, millî gelir hedefimizden hiçbir sapma olmadı. Şu anda böyle bir sıkıntı olmadı”.

“Türk milleti olarak tarihimiz boyuncu hep zor olanı başarmış bir milletiz” diyen Bakan Berat Albayrak, “Ekim ve kasım rakamları bunu ortaya koyuyor. Bu indirimler, destekler neticesinde değerlerdeki iyileşmeler daha da hızlanarak devam edecek. Biz, her iyileşmeyi, her pozitif gelişmeyi toplumumuza, vatandaşımıza yansıtmaya devam edeceğiz. Kurun etkisiyle çok yüksek değerlere yaklaşan akaryakıtlar, kurda sağlanan bu gelişme, vergi maliyetlerini yakaladıkça petrol fiyatlarındaki düşüş sonrası aşağıya inmeye, bunları da indirim olarak vatandaşlarımıza yansıtmaya başladık. İnşallah daha da pozitif gelişmeler yansıtacağız. Tüm bu süreçlerde hem bütçe disiplinini gözettik, hem de enflasyon baskısını azalttık, vatandaşlarımızı koruduk. Attığımız kısa vadeli adımlarının yanında, enflasyonla mücadele konusunda yapısal reformlarla alakalı adımlarımızı atmaya başladık. Özellikle gıda enflasyonu konusunda, orta ve uzun vadeli stratejileri, yapısal değişikleri gıda komitesi koordinasyonunda hayata geçirmek için bu hafta ilk toplantımızı yaptık” dedi.

“Ekonomi hızla iyileşiyor”
Ekonominin çok ciddi iyileşme göstermeye başladığını anlatan Albayrak, “Dün detaylı ticaret verilerine bakıyorum. Orta vadeli programda 60 milyarlar diyorlardı, biz 44-45 diyorduk, yıl sonu itibariyle cari açık, cari denge. Ağustos, eylül, ekim aylarındaki rakamlara kabaca baktığımda, ilk gelen tahminler 40 milyar doların altına doğru inmeye başladığımız yönünde. Ben buradan bir sürprizin daha altını çizeyim. Yıl sonu rakamları eğer bu istikamette giderse, yıl sonunda cari denge çok daha büyük bir sürprize gebe olacak, ama detayını vermeyeyim. Ama istikamet çok güçlü, olumlu yönde seyrediyor. Gerek mâlî disiplin, gerek makro göstergeler, gerek üretim ve istihdam noktasındaki bu kriz tellallığı ölçüsünde oluşturulan spekülâtif ataklar, Türkiye ekonomisine birilerinin umduğu ve beklediği gibi hiçbir etkiyi yapmadan; çok güçlü bir şekilde, yıl sonuna kadar bu neticeleri göreceğimizi şimdiden ufak ufak ifade edelim. Kur şoklarının sebep olduğu ve bizim odaklandığımız diğer alanda bankacılık sistemi ve özel sektörün durumudur. Özellikle kur etkileri çerçevesinde, bankacılık sektörü özelinde birçok sektörü tek tek mercek altına alıyoruz. Hangi sektörlerin durumu nasıl, borç, stok, riskler potansiyeller nelerdir? Tek tek fotoğrafını çekiyoruz. Her sektöre ilişkin senaryoları da tek tek çalışıyoruz. Bazı sektörlerin durumu çok iyi. Maddî olarak da, kârlılık olarak da, genelde Bursa sanayiinin ve ticaretinin durumu iyi. Allah bütün sektörlerin durumunu Bursa gibi yapsın. Türkiye’nin içinden geçtiği süreçlerde özellikle tecrübe çıkartarak, geleceğe daha emin adımlarla yürümesine sağlayacak bir sistemi kurmanın ve kurgulamanın yoğun bir çabası içindeyiz. Baştan beri onu söylüyorum. Türkiye yaşadığı her saldırıdan son 5 yılda, yurt dışında hep onu ifade ediyorlar, ‘Türkiye’nin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi’ diyorlar. Terör, saldırılar, darbeler, şaka gibi, film gibi. Türkiye olarak biz bunları yaşadık. En son finansal süreç. Ama her bu süreç Türkiye’yi daha da güçlü kıldı. Daha da güçlü, içinden çıktığı bir engin tecrübe ortaya koydu. Bütün bunların ötesinde makro ekonomideki bütün iyileşmeler bizi bu noktada ne bir gevşeme ne de en ufak bir zayıflamaya, motivasyonumuza sebep olmamalıdır. Bilâkis her süreç bizi daha motive etmektedir. İdeallerimize, büyük ve güçlü Türkiye idealimize daha da kısa sürede ulaşacağımıza olan inancı güçlendirmektedir. Böyle bir süreçteyiz. Kimsenin piyasadaki bu güçlü algıyı, bu pozitif havayı bozmasına izin vermeyeceğiz. Özellikle dışarıdan ve dışarıdakilerin maşaları var ya, şöyle böyle olacak diyenler var ya, her dedikleri patlıyor. Her dedikleri ellerinde kalıyor. Her pozitif gelişme bu algıyı çökertiyor. İşte göreve geldiğimiz günden bu yana spekülâtif atakların, hem bankacılık, hem de reel sektörün likidite sorununa yol açmaması için ciddi adımlar attık. Gerek bankalar birliği, gerekse BDK ile bütün finans sektöründeki paydaşlarla güçlü bir koordinasyon, piyasaları rahatlatmak için, nakit akışında aksama olmaması için ciddi tedbirleri hayat geçirdik. Bunu ticarî anlamda bakıldığında reel sektörümüz görüyor. Ağustos ayındaki kur saldırılarını müteakip, eylül ayında tarihimizde görmediğimiz yeni bir operasyon, vatandaşlarımız bunu pek bilmiyor, ama iktisadî, ticarî hayatın içindekiler biliyorlar. Bursa bilir” şeklinde konuştu.

“Eylül ayında 12 Eylül 1980 darbesinde bile yaşamadığımız ticaretin finansmanına operasyon yapıldı”
Albayrak, “Ağustos ayındaki kur saldırılarına müteakip eylül ayında tarihimize görmediğimiz yeni bir operasyon vatandaşlarımız bunu pek bilmiyor ama iktisadi ticari hayatın içindekiler biliyorlar, Bursa bilir. Eylül ayında ticaretin finansmanı 12 Eylül 1980 darbesinde bile yaşamadığımız ticaretin finansmanına operasyon yapıldı. Teminat mektubu, garanti mektubu, açamazsın. Türkiye’nin bütün bankaları kamu değil, bütün özel bankalar yabancı ortaklı bankalar yok ne ile nakit dediler. Nakitle ticaret mi olur? Malı koydun gemiye 3 ayda gitti, 6 ayda geldi. Bir mektup vereceksin. Yok nakit karşılığı. Bu tarz işlemlere bu tarz bir operasyonel mana da blokaja mağruz kalmasına rağmen Türkiye eylül ayının ikinci yarısından sonra bunu da püskürterek bu süreçten güçlü bir şekilde çıktı. Bütün bunları yaşadık. Ekim ayı ile birlikte dengelenme süreci başladığını çok net bir şekilde görürken, özellikle finansal maliyetler noktasında ticareti kredilerde yüzde 40-50’leri, bunları geride bıraktık. Ben gün gün takip ediyorum BDDK rakamlarını. Bugün itibariyle bu rakam bütün ortalama sektörlerdeki yapıcı büyük bankalar noktasında yüzde 30’ların altına geldik. Günlük ortalama yüzde 30’un altında kullandırılan krediler. Bu yeterli mi? Daha yeni başladık. Bu rakamlar daha da düşecek. Sıkı bir şekilde mevduat ve kredi faizleri düşüyor. Makas çok açık bu daralacak. Bankacılık sektörünün korkuları kaygıları var, aradaki marj makası yüzde 10’lara dayandı. Hem bu makas daralacak, hem de finansman maliyeti kredi maliyeti bu noktada karlılık makul düzeyde devam ederken, reel sektörde daha uygun maliyetli daha da düşen faizlerle daha da iyi bir şekilde buna erişmeye başlayacak. Kasım ayında hazinemizin uyguladığı yeni politikalarla, 2019’da uygulayacağı politikalarla çok daha aktif ve agresif olacak. Bunu piyasada hissedeceksiniz” dedi.

“Küresel yatırımcı güveninde ciddi anlamda artış oldu”
“Ülkemizde olan küresel yatırımcı güveninde ciddi anlamda artış oldu” diyen Albayrak, şunları söyledi:
“Özellikle ekim ayında dolar tahvil ihalemizin ardından Türkiye’ye bir kuruş vermiyorlar falan derken, 3 katından fazla yaklaşık 6.5 milyar dolarlık taleple 2 milyar dolar ihracımız çok büyük bir başarı ortaya koydu. Böyle bir küresel süreç ve operasyonun yaşandığı dönemde, dün çok önemli başka bir ihalemiz oldu, euro piyasaları açısından bakıldığında; hazine finans programı çerçevesi içerisinde uluslararası sermaye piyasalarında, bu noktada yoğun bir talebin gerçekleştiği piyasada, bir buçuk milyarlık euronun üzerinde, Şubat 2026 vadeli euro tahvil ihracatımızı gerçekleştirdik. Yüzde 5,25 olarak gerçekleştirilen getiri oranı ile talebin 3 katından fazla yaklaşık 4,7 milyar euroyu bulduğu bir ihale ile çok başarılı bir hazine sürecini ortaya koyduk. Adım adım daha da ileriye gidip, daha da güzel... Maliyetler düşüyor, vadeler daha iyi, talep daha yüksek, hazine olarak başta biz finansal kurumlarımız, reel sektörümüz, bu noktadaki iyileşmeyi başta devlet olarak, bizim attığımız tüm adımlarla daha da hissetmeye devam edeceğiz. Küresel ekonomiye ilişkin tüm belirsizliklerin yoğunlaştığı dönem, kısa süre içerisinde dolar ve euro cinsinden 3 katından fazla talebin gerçekleştiği ihraçlarla birlikte, ekonomimizin güçlü temellerine ve uyguladığımız tüm bu politikaların başarısına, dünyanın dört bir yanından yatırımcıların duyduğu güvenin neye dayanarak pekiştiğini en somut göstergelerinden bir tanesi olarak hayata geçirdik. Nitekim bu ihraç her zaman var. Bizim yatırımcı tabanımızı borçlanma para birimimizi çeşitlendirme anlamında da bu stratejide başarıya ulaştığını göstermektedir. Yeni dönem çok farklı stratejiler izleyeceğiz. Son olarak Türkiye karşılaştığı tüm finansal dalgalanmalara karşı kısa süre içerisinde attığı adımlarla olumlu sonuçlar almaya devam ediyor ve devam edecek. Ekonomimizin orta vadeli yol haritasını belirleyen yeni ekonomi programı çerçevesi içerisinde tüm kesimler oldukça başarılı ve ayakları yere basan program olarak değerlendiriliyor. Yatırımcılarla yürüttüğümüz piyasa iletişimi güçlü bir şekilde teveccüh görüyor. Uluslararası piyasa sermayelerinde başarılı şekilde sonuçlanıyor.”

Şimdi önümüzde çok daha güçlü yapısal dönüşümlerle birlikte önemli bir beş yıl olduğunu dikkat çeken Albayrak, “Ortaya koyduğumuz bir çerçeve ile üç temel fazdan bahsettik. İlk fazımız dengelenme süreci, sonra disiplin ve dönüşümle, bu disiplini sıkı politikalarla birlikte yapısal reformlarla birlikte ortaya koyacağız. İşte bütün hepsini bir noktada değerlendiriyoruz. Türkiye üretim ve ihracat kapasitesi, rekabetçi kur ve rekabetçi insan kaynağı çerçevesi içerisinde sanayi ve endüstriyel dönüşümü bu anlamda, sadece Bursa için değil tüm Türkiye için, ihracat noktasında ekonomik olarak yukarıya taşıyacak, ihracat noktasında yukarıya taşıyacak bir stratejiyi ortaya koyacağız. Onun için Türkiye’de her yerde bunu ifade ediyorum: Türkiye’de ithalatı olup da ikamesi olmayan neredeyse hiçbir ürün yok. Otomobilinden telefonuna kadar, tekstilden tutun da her ürün var. Kaliteli, daha uygun, daha rekabetçi ve bu çerçevede planlanan bir stratejik dönüşümle, 2019 ve 2013 yolculuğu çok daha güçlü, güzel olacak. İnşallah büyük ve güçlü Türkiye yolculuğuna Türkiye’yi taşıyacak önemli bir dönem olacak” ifadelerini kullandı.
Programın ikinci kısmı basına kapalı olarak gerçekleştirildi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mardin TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Netanyahu ve çetesinin, savaş suçları mahkemesinde bu katliamın failleri olarak hesap vereceğine inanıyorum" Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Mardin’de düzenlenen Uluslararası Beytülmakdis Sempozyumu’na katıldı. Kurtulmuş, "Netanyahu ve çetesinin, savaş suçları mahkemesinde bu katliamın failleri olarak hesap vereceğine inanıyorum" dedi. Her yıl farklı ülkede düzenlenen Uluslararası Beytülmakdis Akademik Sempozyumu, Mardin Artuklu Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un katılımıyla bu yıl 24’cüsü düzenlenen sempozyum ’Akademi ve Siyonizm: Baskılar, Korkular ve İtirazlar’ ana temasıyla gerçekleştirildi. Yurt içi ve yurt dışından katılımlarla hazırlanan Uluslararası Beytülmakdis Akademik Sempozyumu İSRA Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı, Unıversıtı Malaya, Academy For İslamic Jerusalem Studies, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Universitas Djuanda Bogor, Universiti Utara Malaysia ve Kadim Akademi ortaklığında başladı. Sempozyumda konuşan TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, insanlık tarihinin gördüğü en büyük ve insanlık dışı soykırımın yaşandığını belirtti. Kurtulmuş, "Siyonizm, baskı, tehdit ve korkutmayla akademi dünyasını etkisi altına alıyor. Siyonizm, elindeki ağır silahların yanında akademik anlamda da elinde bulundurduğu tehlikeli anlayış nedeniyle de dünyanın en yıkıcı zihniyetidir. Siyonizmle mücadelede akademik çalışmaların ve akademik kadroların da çok önemli bir rolü ve sorumluluğu vardır. Yeniden güçlü bir şekilde küresel ölçekte insaf ve izan sahibi akademisyenlerin örgütlenmesi gerekiyor. Siyonist anlayış, baskı, tehdit ve korkutmalarla akademi dünyasını sindirmekte, kendilerine karşı eleştirel bakış gösteren kim olursa etkisiz hale getirmekten çekinmemektedir. Özgü olarak lanse edilen batı akademi dünyasında bir çok başarılı bilim insanı siyonizme karşı tutum gösterdiği için ötekileştirilmiş ve üretemez hale getirilmiştir. Araştırmalar engellenmiş, akademik işbirlikleri Siyonizm baskıları sonucu sonlandırılmıştır. Siyonizm zehirli bir güce sahip olsa da Filistin davası haklılığı itibariyle güçlüdür. Siyonist baskılara rağmen dünyanın bütün ülkelerinde ve başkentlerinde Filistin sempatisi artmaya başlaması da bu haklılığın bir sonucudur" dedi. Mardin’den siyonist baskı altındaki batı akademisyenlerine çağrı yapan Kurtulmuş, Türkiye’nin kapısının baskılar nedeniyle ülkelerinden kaçan bilim insanlarına açık olduğunu söyleyerek, siyonizmin baskısı nedeniyle üretemeyen ve görevini yapamayan bilim insanlarını Türkiye’ye davet etti. TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Netanyahu ve çetesinin savaş suçları mahkemesinde bu katliamın failleri olarak hesap vereceğine inanıyorum. Bütün katliamlarına rağmen bir adım ileriye gidemeyen ve tek bir kişiyi korkutamayan bu katillerin sonu yakındır. Başkenti Kudüs olan, egemen bir Filistin mutlaka kurulacak ve Gazzeliler dünyaya bir zafer yazacaktır." Programda Mardin Valisi Tuncay Akkoyun da bir konuşma yaptı. Kudüs ve Gazze’de yaşanan insanlık dışı soykırımın bir önce sonlanmasını dileyen Vali Akkoyun, aynı medeniyetin eseri olan Mardin ve Kudüs’ün ruhları kardeş iki şehir olduğunu belirterek Mardin’in çok kültürlü sosyal dokusuyla dünyaya örnek bir şehir olmaya devam etmesine karşın Kudüs maalesef bu barış ikliminden uzak bırakıldığını ifade etti. Sempozyumda ükemizden ve dünyanın farklı ülkelerinden insan hakları savunucularına ’Cesaret Ödülleri’ verildi. Saldırılarda ailesini kaybeden, kendisi de yaralanan, Gazzelilere yardımlarına ara vermeden devam eden, akademik çalışmalarla yaşanan soykırımı işleyen Dr. Shaima Abu Shaaban, Diyarbakır’dan siyonizme karşı duruşunu göstermek üzere Gazze’ye giderek Han Yunus ile Refah arasındaki bölgede bulunan bir hastanede her gün yoğun bombardıman altında sağlık hizmeti veren Dr. Taner Kamacı, baskılar ve geçirdiği soruşturmalara rağmen bilimi işgal karşısında tavır almaya devam eden Dr. Stephen Sizer ve Gazze’de yaşadığı evin siyonistlerce bombalanması sonucu babasını kaybeden, Gazze’deki tüm dehşete rağmen El-Cezire muhabiri olarak uluslararası kamuoyunu bilgilendirme görevini cesurca ve başarılı bir şekilde yapmaya devam eden Anas Al-Sharif cesaret ödülü aldı. Sempozyuma TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un yanı sıra Mardin Valisi Tuncay Akkoyun, milletvekilleri, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar, il protokolü, Türkiye’den ve farklı ülkelerden bilim insanları ve akademisyenler katıldı.