POLİTİKA - 22 Şubat 2017 Çarşamba 16:36

İbrahim Kalın net konuştu: Hiçbir geçerliliği yok!

A
A
A
İbrahim Kalın net konuştu: Hiçbir geçerliliği yok!

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “PYD-YPG bugün bulunduğu bölgelerde alan hakimiyeti sağladıysa bu ABD’nin ona verdiği destek sayesinde olmuştur. ‘YPG dışında alternatif yok’ argümanının hiçbir geçerliliği yok, alternatif güçler var” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemine ilişkin bilgi verdi. Kalın, Erdoğan’ın Rusya’ya yapacağı ziyarette Suriye, terörle mücadele, Irak ve ikili ilişkilerin ele alınacağını söyledi. 26 Şubat’ın Hocalı katliamının yıldönümü olduğunu hatırlatan Kalın, Azerbaycan devletine ve milletine başsağlığı dileklerini ileterek, “Haklı mücadelesinde Azerbaycan’ın yanındayız, bu pozisyonumuzu koruyacağız. Yukarı Karabağ sorununun çözümü, Ermenistan işgali altında bulunan Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuşması ve Kafkaslar’da normalleşme sürecinin başlaması için bütün taraflara çağrılarımızı yineliyoruz” açıklamasında bulundu.

16 Nisan tarihinde gerçekleşecek olan halkoylamasına ilişkin de konuşan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki süreçte sahada olmaya devam edeceğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ilgili görüşlerini millet ile doğrudan paylaşacağını kaydeden Kalın, “16 Nisan günü yapılacak oylama Türkiye’nin bundan sonra muasır medeniyetler seviyesine ulaşmasında, istikrarlı, güçlü, müreffeh bir toplum olmasında, demokratik ilkeleri gözeten, denetim ve kontrol mekanizmalarını tam yerine oturtmuş bir sistemi hayata geçirmesi noktasında önem arz ediyor. Bu anayasa değişikliği aynı zamanda demokrasinin en temel prensiplerinden birisi olan kuvvetler ayrılığı ilkesini koruma altına almaktadır” dedi.

“Zaman zaman rasyonel bir temeli olmamakla beraber zihinleri bulandırmak için üretilen karşı argümanların pek bir fayda vermediğini, hatta kutuplaşma başlığı altında gündeme getirildiğini görüyoruz” diyen Kalın, önerilen sistemin en temel özelliğinin doğrudan millete dayanan ve güvenen bir sistem olduğunu söyledi. 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili yargılamaların devam ettiğini hatırlatan Kalın, “Üniformalı teröristlerin yargı önüne çıkartılması, bu ihanet suçunu işleyenlerin bedelini ödemeleri bakamından büyük önem arz ediyor. Bir kısmı arsız ve utanmadan ‘ben bu darbeyi yaptım’ diyor, hiçbir şey olmamış gibi yaşananları inkar ve ret yoluna gidenler de var. Bu yargı sürecini izleyeceğiz. Yapanın yanına hiçbir şeyin kalmadığını göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Körfez ziyaretine ilişkin konuşan Kalın, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar’ı kapsayan bu ziyaretin Türkiye’nin Körfez ile ilgili ilişkiler bakımından çok önemli bir adım olduğunu kaydetti. Bu trafiğin bundan sonra giderek yoğunlaşacağının altını çizen Kalın, FETÖ ile mücadele konusunu yapılan ziyaretlerde gündeme getirildiğini ifade etti. Maarif Vakfı çalışmalarının Türkiye’nin yurt dışında FETÖ ile mücadelesinde önemli rol oynadığını belirten Kalın, bu konudaki mücadelenin her alanda ve satıhta devam edeceğini kaydetti.

“PYD-YPG’ye destek vermesi kabul edilebilir bir durum değildir”

El Bab operasyonunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın saat saat yakından takip ettiğini belirten Kalın, “Amaç, El Bab da dahil olmak üzere 2 bin kilometrekareden fazla alanın tamamen terörden arındırılmış güvenli bir bölge haline getirilmiş olmasıdır. Aslında Cerablus, Azez, El Bab hattına baktığımız zaman bunun büyük oranda fiilen gerçekleştiğini görüyoruz” dedi.

“El Bab’da elde edilecek başarı DEAŞ’ın Suriye’deki son kalesi olan Rakka’nın terör örgütünden tamamen temizlenmesi açısından büyük önem arz ediyor” açıklamasında bulunan Kalın, Amerika’nın PYD-YPG’ye verdiği desteğe ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

“Suriye’de Obama yönetiminin DEAŞ ile etkin bir mücadele veriyor gerekçesi ile PKK’nın uzantısı olan ve kendileri diye bir terör örgütü olan PYD-YPG’ye destek vermesi kabul edilebilir bir durum değildir. PYD-YPG’nin DEAŞ’a karşı Suriye sahasında en etkin mücadele eden grup olduğu efsanesi Cerablus’ta başlattığımız Fırat Kalkanı Harekatı ile yerle bir olmuştur. PYD-YPG bugün bulunduğu bölgelerde alan hakimiyeti sağladıysa bu ABD’nin ona verdiği destek sayesinde olmuştur. ‘YPG dışında alternatif yok’ argümanının hiçbir geçerliliği yok, alternatif güçler var. Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve geleceğini güvence altına alacaksak bunu ancak doğru aktörlerle yapabiliriz. Orada ayrılıkçı faaliyetlerde bulunan örgütlerle ne DEAŞ’la tam manası ile mücadele edilebilir ne de Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve toplumsal insicamını sağlamaya dönük adımlar atılabilir. Rakka konusunda operasyonel düzeyde yürütülen çalışmaları Genelkurmay Başkanlığımız bizzat Hulusi Akar Paşa’nın koordinasyonunda yürütmekte. Amerikan Genelkurmay Başkanı İncirlik’e geldi ve bu konuyu detaylı bir şekilde konuştular. Bizim önerimiz Rakka ve diğer bölgelerde terörle mücadelede doğru aktörlerle mücadele edilmesi, bunu yapabilecek gücümüz var. Bu Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği ‘Terörle mücadele konusunda Suriye’de ve Irak’ta hem sahada olacağız hem de masada olacağız’ sözünün bir teyididir.”

“Türkiye’nin suçlanması kabul edilebilir değildir”

Türkiye-AB ilişkileri konusunda çalışmaların devam ettiğine işaret eden Kalın, “Bizim özellikle şu aşamada AB’den temel beklentimiz; vize muafiyeti konusunda adımların atılması, Suriyeli mülteciler konusunda vaatlerin yerine getirilmesi, fasılların açılması önündeki engellerin kaldırılması, Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir rotaya oturtacak bir stratejik bakış açısının geliştirilmesidir. AB ülkelerindeki yükselen sağcılık, popülizm, yaklaşmakta olan seçimler, mülteci krizi ve benzeri gerekçelerle Türkiye’nin AB üyeliğinin sürekli ötelenmesi, bu süreçte Türkiye’nin suçlanması kabul edilebilir değildir” dedi.

Kalın, terörle mücadele konusunda AB’nin daha güçlü ve daha net bir şekilde Türkiye’nin yanında durmasını beklediklerini kaydederek, “Çünkü Türkiye’nin güvenliği sadece Türkiye’nin güvenliği değildir, bölgenin güvenliğidir. Bu aynı zamanda Balkanlar’ın ve Avrupa’nın güvenliğidir” diye konuştu.

“Yüzlerce yıldır okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez”

İsrail ile normalleşme sürecine değinen Kalın, “Bizim yaklaşımımız baştan beri iki devletli çözüm temelinde İsrail-Filistin ihtilafının kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulmasıdır. İki devletli çözüm aynı zamanda Filistin halkının da hak ettiği bağımsız, sürdürülebilir ve egemen bir devlete kavuşması anlamına gelir. Bu çerçevede İsrail hükümetinin geçtiğimiz haftalarda yoğunlaşarak artırdığı yasa dışı yerleşimlerle ilgili politikalarını kabul etmediğimizi, bundan vazgeçmeleri gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum. Kudüs ve Harem-i Şerif’in mevcut statüsünü tehlikeye sokacak adımlardan sarfınazar edilmelidir” ifadelerini kullandı.

Ezan yasağına ilişkin de konuşan Kalın, “Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu İsrail Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede dile getirmişti. Kudüs’ün kutsiyeti, Harem-i Şerif’in kutsiyeti dikkate alındığında burada yüzlerce yıldır okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez. Biz de bu konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

Derya Yetim 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Evcil hayvan endüstrisi İstanbul’da buluşuyor Evcil hayvan ürün ve hizmetleri sektörünü bir araya getiren, Türkiye evcil hayvan sektöründeki en büyük organizasyon Petzoo Fuarı, 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Küresel evcil hayvan ürün, malzeme ve aksesuar sektöründe son 5 yılda büyüme kaydedildiği ifade edilirken Uluslararası Evcil Hayvan Ürün, Malzeme ve Aksesuar Tedarikçileri Fuarı (Petzoo) 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Her yıl yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiyi ağırlayan fuar uluslararası pazarda yer almak, global iş birlikleri kurmak, marka ve ürünlerini tanıtmak isteyen Türk firmaları için fırsatlar sunuyor. “105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı" Evcil hayvan ürünleri sektörünün gelişimi açısından fuarın çok önemli olduğunu vurgulayan Ulusal Fuarcılık Genel Müdürü Selçuk Çetin, “Ulusal ve uluslararası evcil hayvan ürünleri sektörünün bir araya gelmesini sağlayan buluşma noktası fuar, pazar büyütme, sektörü geliştirme, ihracatı arttırma odaklı bir organizasyon. Türkiye’nin markası Petzoo artık dünyanın pek çok ülkesinde tanınıyor. Türkiye pazarında yerli ürün ve hizmetler hakimiyet kurdu hatta yurtdışında da söz sahibi olmaya başladı. 30 bin metrekarelik alanda gerçekleştireceğimiz fuara yoğun bir talep var, şimdiden çok az yerimiz kaldı. Geçen sene katılımcı firma ve markalar, ürünlerini ve hizmetlerini 120 ülkeden gelen 50 bin civarında ziyaretçiye tanıtma imkanı buldu. Bu yıl özellikle yurtdışında yaptığımız özel tanıtım çalışmaları ile çok daha fazla yabancı ilgisi bekliyoruz. Rakamlar Türkiye’nin potansiyelinin ve sektörün globalleşmesinin göstergesidir. Evcil hayvan ürünleri sektörü günümüzde 300 milyar dolarlık dev bir pazar haline geldi. 105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı gerçekleştiren Türk pet sektöründe yaklaşık bin firma faaliyet gösteriyor. 2025 yılı sonunda yeni pazar arayışı ile ihracatın 500 milyon dolara çıkacağını öngörüyoruz. Günümüzde evcil hayvanlara dair her türlü ürün ve hizmet Türkiye’de üretilebiliyor. Fuarda, evcil hayvan sahiplerinin ihtiyaç duyabileceği her şeyi bir arada bulmak mümkün” dedi.
Bingöl Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihsel olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden M.S. 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.
Kayseri Başkan Büyükkılıç’a ziyaretçi akını Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, 31 Mart Yerel Seçimleri’nde milletin iradesi ile yeniden güven tazelemesinin ardından şehir protokolünün yanı sıra, sivil toplum kuruluşları, odalar, dernekler, teşkilatlar ve vatandaşlar tarafından ‘hayırlı olsun’ ziyaretleri kapsamında adeta ziyaretçi akınına uğruyor. Yerel yönetim hizmetlerini gönül belediyeciliği anlayışıyla yürüten Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, kamu kurum kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile istişareler gerçekleştirerek ortak aklı ön planda tutmaya yeni dönemde de devam ediyor. Başkan Büyükkılıç, yerel seçimlerde yeniden seçilerek Kayseri için hizmetlerine aralıksız devam ederken, tebrik ve teşekkür ziyaretleri kapsamında, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Dursun Büyükbaş, Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Bölükbaşı, ERÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Kamil Cihan ve heyeti, Milli Yol Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ali Saraçoğlu ve heyeti, Servisçiler Odası Başkanı Yavuz Ay ve yönetimi, ASKON Başkanı İlker Barlı ve beraberindekiler ile Sarıoğlan Yıldırım Mahallesi Muhtarı Orhan Koçer, İl Müftüsü Yusuf Akkuş ve kentte görev yapan il müdürleri, KİMDER Başkanı Hacı Ali Çakıcı ve heyeti, Büyükkılıç’a ziyarette bulundular. Başkan Büyükkılıç, misafirlerini başkanlık toplantı salonu ve makamında ayrı ayrı kabul ederek, sohbet etti, istişarelerde bulundu. Ziyaretlerin ardından açıklamalarda bulunan Büyükkılıç, Büyükşehir Belediyesi olarak gönül belediyeciliği ve kucaklayıcı hizmet anlayışı çizgisinde gayret gösterdiklerini vurgulayarak, “Nazik ziyaretleri için ziyaretçilerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ederim. El ele, omuz omuza uyum kültürü ve ortak akıl ile hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi. Samimi ve sıcak bir ortamda gerçekleşen ziyaretlerde Başkan Büyükkılıç’a hediye takdimleri olurken, Büyükkılıç misafirleriyle ayrı ayrı fotoğraf çektirdi.
Karabük Karabük’te üreticiler ana arı yetiştirmenin püf noktalarını öğrendi Karabük’te arıcılık yapan 26 üreticiye “Ana Arı Yetiştiriciliği" kursu verildi. Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve Karabük Arı Yetiştiricileri Birliği ortaklığında Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı(BAKKA) Teknik Desteği sağlanan “Ana Arı Yetiştiriciliği" kursu düzenlendi. Bal arısı koloni bireyleri ve önemi, ana arı üretim modelleri, kontrolsüz şartlarda ana arı yetiştirme, kontrollü şartlarda ana arı yetiştirme, yapay tohumlama, ana arının gelişmesine etki eden etmenlerin ele alındığı eğitimde kursiyerlerin ana arı yetiştirmek için gerekli olan malzemeleri bilmeleri, hangi zaman ve şartlarda üretim yapılması gerektiğini bilmeleri, en verimli koloniyi oluşturmanın arıcılık alanındaki önemi ve gerekliliğini kavrayabilmeleri, ana arının ve larvaların takibinin önemini bilmeleri, ana arı ve koloni hastalıklarını bilmek ve hastalıklara karşı çözüm üretebilmek gibi becerilere hakim olmaları amaçlandı. Yüksek Ziraat Mühendisi Alim Tutar, Karabük İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından arıcılık yapan üreticilere verilen “Ana Arı Üretim Eğitimi’nin teorik bilgilerinin daha önce verildiğini ve şuanda da pratik olarak devam ettiğini söyledi. Eğitim ile birlikte üreticilerin ana arı yetiştirmek için pratik bilgilere ulaştığını belirten Tutar "İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından her yıl ilimizde arıcılık yapan ya da arıcılık yapmak isteyen çiftçilerimize arıcılık kursu açılmaktadır. Ancak “Ana Arı Yetiştirme Kursu” İl Müdürlüğünün başvurusu, Bakanlık onayı ile ilk defa açılmaktadır. Kursa Alanında uzman Bakanlığında onay verdiği hocalar tarafından verilmektedir. Her arıcımız kendi arılığında bulunan ana arıyı üretmesi ve özellikle kendisine bunu iş kolu olarak görmek isteyen arkadaşlarımız olursa bunlar da ileride ana arı işletmesi oluşturabilmesi için bu eğitim verildi. Çünkü ana arı üretimini ticari maksatla yapabilmesi için bu sertifikaya arkadaşların ihtiyacı var. Bu sertifika olmadan kesinlikle ticari boyutta ana arı üretimi yapan işletme olmaları mümkün değil" dedi. Karabük Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Fuat Alpay, "İlimizde arıcılarımızın en büyük sorunlarından bir tanesi ana arı teminin de sıkıntı yaşamamız. Ana arı üretiminde görülen bazı sıkıntıları aşmak adına İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüzle birlikte ana arı yetiştiriciliği kursu düzenledik. Kursun pratik eğitimini Karabük’te Safranbolu, Yenice ve Karabük Merkez olmak üzere üç bölgeye ayırdık" diye konuştu. Alpay, kursa 26 üreticinin katıldığını söyledi.
Bilecik Kadınların çamurdan temizlediği yeşil soğan sofraları süslüyor Türkiye’de yeşil soğanın en çok üretildiği illerin başında gelen Bilecik’te son hasadına başlanan ürün, Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. Marmara Bölgesi’nin sebze üretim merkezlerinden Bilecik’in Söğüt ve İnhisar ilçesine bağlı köylerdeki seralarda yeşil soğanın son hasadı yapılırken temizlenip satış noktalarına gönderiliyor. İklim dolayısıyla mikro klima özelliği taşıyan bölgede ’Marmara’nın Küçük Antalya’sı diye de adlandırılırken, örtü altı tarımın yapıldığı köylerde Aralık ayı gibi başlayan yeşil soğan hasadının sonuna gelindi. Yeşil soğanın hasadında ve temizliğinde çalışanların çoğunluğunu oluşturan kadınlar, sabah ev işlerini tamamladıktan sonra tarlada toplanan ürünleri çamurundan temizleyerek deste haline getiriyor. Hasatta işin yükünü, zahmetini çeken kadınlar, taze soğanın dikim, söküm, toplama, temizleme, yıkama ve paketleme gibi aşamalarının her bölümünde çalışıyor. Temizlenen yeşil soğanlar Marmara Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin birçok iline gönderiliyor. "İstanbul, Ankara, Bursa bu şekilde büyükşehirlere göndeririz" Bu yıl hasadı tamamlanan taze soğan hakkında bilgi veren Yakacık Köyü Muhtarı Hüseyin Yıldırım, "Marmara’nın küçük Antalya’sı olarak adlandırılan ovadayız. Marulla beraber taze soğan hasadımız da başladı. Belirli miktarda taze soğan yapıyoruz büyük şehirlere gönderiyoruz. Taze soğan bizim köyde 50 dönüm, 60 dönüm vardır. Biz bunun kurusunu alırız dikeriz onu taze yaparız. 50 dönüm aşağı yukarı 500 ton 600 ton kuru soğan alır ekeriz biz kendi köyümüz olarak. Tabi dışarılarda var daha fazla da üretim oluyor. Biz taze soğanı işleriz, işçiliğini yaparız İstanbul, Ankara, Bursa bu şekilde büyükşehirlere göndeririz" dedi. "Söküyoruz, ondan sonra içeride temizlik yapıyoruz, temizliyoruz güzelce paketleyip gönderiyoruz" Yıldırım açıklamanın devamında, "Söküyoruz, ondan sonra içeride temizlik yapıyoruz, temizliyoruz güzelce paketleyip gönderiyoruz. Geçen sene bu kadar değildi bu sene rekolte fazla. Mesela geçen seneden en az 100-150 ton fazla ekim var. Fiyat şu anda tam şey değil bizim burada 30-40 lira arası yeşili. Tabi halde değişiyor" diye konuştu. "Taze soğan işçiliği zor biraz" Taze soğan üreticisi Kamile Aktaş ise "Burada 8 dönüm oluyor. Taze soğanı yapıyoruz, dikiyoruz bu zamanda işte. Bu ayın sonunda da yapıyoruz yani. Soğan bittikten sonra domatese başlıyoruz, dikiyoruz. Şimdi fiyatlar düşük. Bir iniyor, bir çıkıyor. Yani soğan işçilik olunca biraz zor" dedi. Öte yandan İl genelinde bin 877 dekar alanda yılda 7 bin 600 tonu aşkın yeşil soğan üretiliyor.