POLİTİKA - 28 Nisan 2017 Cuma 12:16

İbrahim Kalın:"15 Temmuz’daki travma, uluslararası kitleye iyi yansımadı"

A
A
A
İbrahim Kalın:"15 Temmuz’daki travma, uluslararası kitleye iyi yansımadı"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "15 Temmuz'da Türk toplumunun yaşadığı travma, büyük ihtimalle uluslararası kitleye iyi yansımadı. Dolayısıyla darbe girişimine karşı aldığımız tedbirlerin niye aldığımız da iyi anlaşılmadı" dedi.

İstanbul'da 27 Nisan'da başlayan Atlantik Konseyi'ndeki yerli ve yabancı katılımcıların yer aldığı panele katılan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 16 Nisan referandumunda Avrupa'nın tutumu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra alınan tedbirler, terörle mücadele ve İslam Medeniyeti ile Batı arasındaki ilişkiler konusunda açıklamalar yaptı.
16 Nisan referandum kampanyasındaki Avrupa'nın tutumunu değerlendiren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Özellikle Avrupa medyasında o kadar yanlı yaklaşım vardı ki, kampanya ile ilgili tek taraflı ele alış vardı. Bazı Avrupa devletleri maalesef bazı bakanlarımızın ve politikacılarımızın Türk vatandaşlarımız ile toplantı yapmalarını önlediler. Geçmişte bu toplantıları yapabiliyorduk. Değişik partilerden Türk politikacıları Avrupa'ya gidip vatandaşlarımızla toplantı yapabiliyorlardı. 5 milyon Türk var Avrupa'da hiç sorun yoktu. İlk kez bu defa tuhaf bir durum oldu. Türkiye ile bazı Avrupa ülkeleri arasında ilişkiler gerildi" şeklinde konuştu.

"Türk toplumunun yaşadığı travma, büyük ihtimalle uluslararası kitleye iyi yansımadı"
Referandum sonrasında gözlemcilerin bazılarının tek taraflı ve bazen de çarpık bir resim yansıttıklarını belirten Kalın, "Bunları anlatmamda ki sebep şu; belki biz Türkiye'de olanları uluslararası kitleye yeterli şekilde anlatamadık. Ama bazen uluslararası medya ve fikir önderleri Türkiye'de neler olup bittiğini anlamada zorluk çektiler. Örnek; 15 Temmuz'daki darbe girişimi. Geçmişte 3 belli başlı darbe oldu. Hatta sonuncusu 'postmodern' olarak tanımlandı. Ama 15 Temmuz'da olan gibi hiçbir şeyi yaşamamıştık. Türk toplumunun yaşadığı travma büyük ihtimalle uluslararası kitleye iyi yansımadı. Dolayısıyla darbe girişimine karşı aldığımız tedbirlerin niye aldığımızda iyi anlaşılmadı. 100 binden fazla insanı nasıl işinden attınız? Neden hala bu durumu devam ettiriyorsunuz? ve benzeri. Avrupa'da tarihinde mesela ,illimunati benzetilebilir. İtalya'da böyle bir grup benzetilebiliyor. Ama bunların hiçbiri FETÖ'nün Türkiye'deki topluma girmesine benzeyecek bir şey değil. 30-40 sene devletin kurumlarına girip böyle darbe girişiminde bulunan bir grup yok. Bu konuları görüp dikkatinizi çekmek istiyoruz. Türkiye'nin darbe planlayanların peşine düşmesi gerekmekte'' diye konuştu.

"Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesi olması gerektiği gibi takdir edilmiyor"
Terörle yapılan mücadeleye değinen Kalın, "PKK ve DEAŞ'la mücadele yapıyoruz. Zaman zaman Batılı müttefiklerimiz bize destek oldu ama zaman zaman bakış açısı ve güven konusu işimizi zorlaştırdı. Bu durum müttefikler arasında gerginlik oluşturdu. PKK terör grubu. ABD ve Avrupa terörist olduğunu tanıyor. Bazen PKK'ya karşı mücadelede orantılık bakımından eleştiriliyoruz. Belki insanlar PKK'nın neler yaptığını kaçırıyorlar. Türk Devleti'ne ve Türk halkına yaptıklarının yanı sıra kendi insanlarına karşı savaşıyor. Bu bir savaş suçudur. Aynı şekilde DEAŞ ile mücadele halindeyiz. Bu uluslararası mücadelenin parçası. Ama bazen şunu anlamak zorluk çekiyoruz, neden Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelesi olması gerektiği gibi taktir edilmiyor. Fırat Kalkanı konusunu kendi imkanlarımızla başlattık. Uluslararası koalisyondan ve toplumdan çok az destek aldık. 2 bin kilometrekareden fazla alanı DEAŞ örgütünden temizledik. Daha fazla destek bekledik ama gelmedi" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın sözlerine şöyle devam etti:
''İslam ve Batı ülkeleri çarpışma durumunda olmak zorunda değil ama bazı taraflar bunu istiyor. Medeniyetler çatışması diyenler var. Avrupa ülkelerinde zenofobi görüyoruz. Bunlar hepimiz için endişe verici. İnsanların birbirine karşı tutumlarını şekillendiriyor. Biz giderek birbirimize daha bağımlı bir devir yaşıyoruz. Bir ülke, kendi başına ada değil. Medeniyetin etkisinden uzak duramaz. Bütün mesele bu konuyla nasıl yüzleşeceğiz ve bununla nasıl yaşayacağız. Birbirimize bağımlıyız. Kimlikler, ortak hafıza, kendi kendimizi algılama önem kazanıyor. Medeniyetler değişik şekil alıyor. Bütün bu güven duygusuna eğilip politika lideri, dini liderler ve değişik toplumlararası güveni inşa ederek geçmişin hatalarından kaçınıp gelecek için daha iyi bir devir yaşatabiliriz."
 

Adem Gürer - Murat Ergin
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muş Muş Valisi Çakır, üs bölgesinde askerlerle iftar yaptı Muş Valisi Avni Çakır, Şehit Jandarma Üsteğmen İsmail Moray Üs Bölgesi’nde görev yapan askerlerle iftar yaptı. Muş-Diyarbakır karayolunun 35 kilometresindeki Şehit Jandarma Üsteğmen İsmail Moray Üs Bölgesine gelen Vali Çakır, askerlerle bir araya gelerek iftarını açtı. Vali Çakır, askerlere hitaben yaptığı konuşmada zorlu şartlarda kutsal bir görev ifa ettiklerini belirterek, "Her gün iftar soframızı, ramazanın bereketine uygun bir şekilde sizin gibi kahramanlarımızla, vatandaşlarımız ve öğrencilerimize beraber paylaşmaya gayret ediyoruz. Bu akşam da Moray üs bölgesindeyiz. Şehir merkezinde kar yok. Ama üs bölgesinde bir metre yaklaşan kar örtüsü var. Ne kadar güç şartlarda çalıştığınızı bir kez daha gördük. Zorlu şartlarda görev yaptığınıza şahitlik ederek bir kez daha sizlerle gurur duyduk. Hafta sonu yapılacak yerel seçimler de sizlerin üstün görev anlayışınızla huzur ve güven içerisinde geçmesi için desteğiniz çok önemli. Vatandaşımızın güven ortamını hafta sonu sağlayacağız. Çok zor şartlarda kutsal bir görev ifa ediyorsunuz. Sizlerin bu ramazanda görev şartlarınızı, zorluğunu daha da arttığında farkındayız. O yüzden sizlere tekrar tekrar vatanımız, milletimiz, devletimiz adına teşekkür ediyorum. Hepinizin oruçlarını Allah kabul etsin. Hepinize bundan sonraki yaşantınızda sağlık, mutluluk ve başarı dolu hayırlı günler diliyorum" dedi. İftar programına İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Kasım Ermiş ve İl Emniyet Müdürü Serkan Karaman katıldı.
İstanbul TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Bu coğrafyada zayıf olanın tutunma ihtimali yoktur" Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Numan Kurtulmuş, Sultanbeyli’de sivil toplum kuruluşları ile iftarda bir araya geldi. TBMM Başkanı Kurtulmuş, "Dünyada zalime dur diyecek bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye öncülük yapacaktır" dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Sultanbeyli’de sivil toplum kuruluşları ile iftar yemeğinde bir araya geldi. Salon Semazen’de gerçekleşen programa Kurtulmuş’un yanı sıra, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, AK Parti Sultanbeyli Belediye Başkan Adayı Ali Tombaş, meclis üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve iş adamları katıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan iftar programı oruçların açılmasıyla birlikte konuşmacıların açıklamalarıyla devam etti. STK temsilcileriyle iftarda buluşan Kurtulmuş, "Türkiye olarak dünyanın en önemli çatışma gerilim alanlarının tam merkezindeyiz. Dünyamız hızla maalesef şer güçler tarafından dünyayı istedikleri gibi yönetmek ve kendilerinden başkasına bu dünyayı bir şekilde dar etmek için ortaya çıkmış olan güçler dünyayı süratle neredeyse bir 3. Dünya Savaşı’na doğru sürüklüyorlar. işte 6 aya yaklaşan bir süre içerisinde Gazze’de yaşananların modern zamanlarda karşılaştığımız en büyük insani kıyım olduğunu, en büyük katliam olduğunu, artık bir soykırım boyutlarına çoktan vardığını ve bu olurken insanlığında ne yazık ki derin bir gaflet uykusuyla buna karşı seyirci kaldığını görüyoruz. Aynı şekilde hemen Rusya-Ukrayna arasında devam eden 2 yılı aşkın savaş sırasında yüz binlerce insanın ölümü şehirlerin yakıldığı bu savaş sırasında da en son Moskova’daki terör saldırısıyla birlikte meselenin yeni bir boyuta taşınmak üzere olduğunu görüyoruz. Karadeniz’de, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Doğu Akdeniz’de, Orta Doğu’da içinde bulunduğumuz, merkezinde bulunduğumuz bu coğrafyada gerçekten büyük gerilimlerin büyük çatışmaların olduğuna şahidiz. Türkiye olarak bu coğrafyada hem güçlü bir şekilde ayakta durmak, ama hepsinden önemlisi millet olarak birlik beraberlik içerisinde sosyal dayanışmamızı tam manasıyla gerçekleştirmiş ve bir kardeş millet olarak hep beraber kardeşçe hareket eden 85 milyon olarak dünyaya karşı sağlıklı bir duruş sergilemek mecburiyetindeyiz" dedi. "Bu coğrafyada zayıf olanın tutunma ihtimali yoktur. Onun için biz güç kuvvet derken hele hele Cumhuriyetimizin ikinci asrını sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye’nin yüz yılı haline getirelim derken kastettiğimiz budur" diyen Kurtulmuş, "Tam manasıyla her alanda güçlü olan bir Türkiye. Güvenlik ve istikrar içerisinde yolda devam eden bir Türkiye. İnşallah Türkiye olarak sağladığımız bu güvenlik ve istikrar iklimini daha kuvvetlendirerek devam ettireceğiz" diye konuştu. "Dünyada zalime dur diyecek bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye öncülük yapacaktır" Kurtulmuş, "Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye Gazze meselesinin ilk gününden itibaren bu meselenin çözülebilmesi için büyük bir güçle mücadele veriyor. Öncelikle acil ateşkes ve bununla birlikte insani yardımın Gazze’ye ulaştırılması yapılan bütün temaslarda Türkiye’yi öne koyduğu ana fikirdir. İsrail’in Netanyahu ve çetesinin durdurulması uluslararası alanda en çok mücadele verdiğimiz konuların başında geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız bendeniz meclis başkanınız olarak yüzün üzerinde meclis başkanı, hükümet başkanı ve devlet başkanıyla bu süre içerisinde görüşmelerimiz oldu. Ancak maalesef öyle görünüyor ki bundan sonra bu konuyla ilgili olarak arkasına aldıkları destekleri de artık yavaş yavaş kaybediyor Netanyahu ve çetesi, bundan sonra yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde Türkiye’nin öncülüğüne ihtiyaç var. Türkiye olarak yeryüzünde yeni bir düzenin kurulabilmesi, yeni bir siyasal sistemin kurulabilmesi için mücadele etmeye mecburuz. Dünya 5’ten büyüktür derken laf olsun diye başkalarına ayar vermek için bu sözü söylemiyoruz. Bu dünya bu şekliyle devam etmez. İsrail’i kim durduracak? Onun için dünyada zalime dur diyecek, mani olacak bir sistemin kurulması şarttır. Bunun için de Türkiye Allah’ın izniyle öncülük yapacaktır" ifadelerini kullandı.
Ankara İYİ Parti Genel Başkanı Akşener: “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur" İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında, "Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Ankara’nın Keçiören ilçesinde gerçekleştirilen iftar programına katıldı. Burada konuşan Akşener, her dönemde zorbalığa ve zorbalara karşı durduklarını belirterek, “Milletimizin istikbaline kastedenler mücadele etmek için her türlü fedakarlığı yapanlar olduk. Bir yerde haksızlık gördüğümüz vakit kim olduğuna bakmaksızın hakkı savunanlar, haksızlığa uğrayanların yanında kaya gibi duranlar olduk. 2019 yılında Ankara büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, istifayı bastığı CHP’den yeniden aday olması engellendiğinde yanında biz vardı. 2020 yılında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in ayağını kaydırmak isteyenlerin karşısında bir tek biz vardık. 2022 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası haberini aldığımda Saraçhane’ye koşan bir tek biz vardık. Ama heyhat, bugün geldiğimiz noktada aldığımız karara saygı göstermek yerine hepsinin teker teker hainlik ettiği de biz olduk, İYİ Parti oldu” ifadelerini kullandı. “Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” Seçimlere hür girme kararı aldıklarından beri Antalya’daki ve İstanbul’daki meclis üyelerinin CHP’den liste garantisiyle istifa ettirildiğini ifade eden Akşener, “Pazarlıkların en çirkini burada Ankara’da oldu. Hatta ABB Başkanı Mansur Yavaş, geçenlerde çıktığı televizyon programında kendi ağzıyla olanı biteni itiraf etti. Partimizden istifa ettirdiği il, ilçe başkanlarının, Ankara teşkilat mensuplarımızın şu anda kendisiyle çalıştığını söyledi. Biz bunları zaten biliyorduk. Bunu alenen televizyonda itiraf etmesine, bu pişkinliğe şaşırdım. Böyle bir ahlaksızlıkla böbürlenen bu şuursuzluğa şaşırdım. Bundan daha 12 ay önce görmek isteyipte maalesef göremediğimiz bu cesarete de ayrıca şaşırdım. Bugün geldiğimiz noktada Mansur Yavaş, artık CHP Genel Merkezi’nin ev kölesi olmuştur” açıklamasında bulundu. “Bana abla demeyin, istemiyorum” "İşi düşen hemen abla edebiyatına başlıyor” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti: “Ben artık CHP yöneticilerinin yüzüne ‘abla, abla’ deyip sonra yoldaş medyalarında bana ve partime küfür kıyamet sövdürmelerinden gerçekten sıkıldım. İYİ Partililere CHP’ye kazandırdığı sürece iyi insanlar deyip kendi yolumuzda yürüdüğümüzde ‘bunlar AKP’li, faşist ve sağcı’ diye saldırmalarından artık bıktım. Beni, partimi ve bizi destekleyen vatandaşlarımızı sürekli CHP’ye bir şeyler kazandırmak zorunda olan paryalar olarak görme şımarıklığından da artık usandım. Bana abla demeyin, istemiyorum. Çünkü sizin bana vıcık vıcık riyakarlıkla abla demeniz beni samimiyetle ablası, kardeşi ve annesi gören milletimize yapılmış koca bir hakarettir.”