POLİTİKA - 14 Haziran 2017 Çarşamba 17:28

IKBY’yi uyardı: Karardan geri dönülmeli

A
A
A
IKBY’yi uyardı: Karardan geri dönülmeli

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin referandum kararına ilişkin, "Bu, yanlış bir karardır, bu karardan geri dönülmelidir. Bu, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve mevcut anayasasına aykırı bir girişim olacaktır" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kalın, terörle mücadelenin tüm kararlılıkla süreceğine işaret ederek, "İlginç olan şey terörle mücadele söz konusu olduğunda kendi devletlerine müzakere, yumuşama gibi tavsiyelerde bulunmayan çevrelerin terörle mücadelesi söz konusu olduğunda sıklıkla açılım yapın tarzı tavsiyelerde bulunmaları. El Kaide, DEAŞ’a mücadele söz konusu olduğunda bu çevrelerin hiçbirisinin kendi hükümetlerine bu tür tavsiyelerde bulunduğunu bugüne kadar duymadık, görmedik. Tüm bunlara rağmen Türkiye, terörle kararlı bir şekilde mücadele edecektir" ifadelerini kullandı.

Katar merkezli yaşanan krize değinen Kalın, "İlk andan itibaren sorunun Ramazan ayının ruhuna uygun şekilde ve kardeşlik hukuku çerçevesinde bütün ülkelerin çıkarına olacak şekilde çözülmesi için yoğun bir çaba sarf ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun bir telefon diplomasisi oldu, bunlar bu hafta da devam edecek. Bizim hem Katar hem Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerle Kuveyt ve Bahreyn ile yaptığımız temaslar çerçevesinde öncelikli hedefimiz bu sorunun müzakere yoluyla çözülmesi, krizin tırmandırılmaması. Bu kriz bölgeye ve İslam dünyasına zarar vermektedir. Biz DEAŞ gibi, Suriye’de devam eden savaş gibi, terörle mücadele, yoksulluk gibi birçok sorunla mücadele etmek zorundayız. Bunlar dururken bu tür krizler üzerinden bölgenin daha da gerilmesi, elbette bölgenin aslında asli imkan ve kaynaklarının heba edilmesi anlamına gelecektir. Bu noktada biz krizin tırmandırılması değil, düşürülmesi noktasında bütün aktörlerin yapıcı bir katkı sunması çağrısında bulunuyoruz" dedi.

Katar’la yaşanan krizin çözümü için imkanların seferber edildiğine dikkati çeken Kalın, "Krizin çözülmesi için biz de imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. İki dost ve kardeş ülke birbiriyle gerilime girdiğinde biz bunu nasıl azaltırız, bütün çabamız bu yönde. Katar’da yaşayan insanların günlük hayatını etkileyen birtakım tedbirlerin alınması için kurumlarımız harekete geçtiler. Oraya gıda nakliyatı başladı. Aslında iki yıllık geçmişi olan, Katar’ta askeri üs kurulmasıyla ilgili süreç de geçtiğimiz hafta TBMM’de onaylandı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu üssün amacı, bölge ülkelerinin tamamının güven ve istikrarını sağlamaktır. Üssün amacı herhangi bir ülkeye karşı herhangi bir askeri faaliyet içerisinde bulunmak değildir" şeklinde konuştu.

Bu üsle Türkiye-Katar askeri savunma sanayi ilişkilerinin daha da gelişeceğini anlatan Kalın, "Bazen Türkiye Katar’da neden askeri üs kuruyor gibi itirazların gündeme getirildiğini görüyoruz. Bildiğiniz gibi, bölgede ABD başta olmak üzere bazı ülkelerin çok ciddi askeri üsleri bulunmakta. Biz, Katar’a askeri üs meselesini gündeme getirdiğimiz zaman bunu Suudi Arabistan’la da paylaştık ve arzu edilirse orada da bir çalışma içerisine girebileceğimizi daha önce zaten ifade ettik. Biz bu konuda yapıcı bir tutum içindeyiz. Bu krizin çözülmesi ile ilgili olarak da elimizden geleni gayreti göstermeye devam edeceğiz. Bu konuda herkesin belli bir sorumluluk içinde hareket etmesi önem arz ediyor" diye konuştu.

"BU YANLIŞ BİR KARARDIR, BU KARARDAN GERİ DÖNÜLMELİDİR"

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin referandum kararını da değerlendiren Kalın, "Bu, yanlış bir karardır, bu karardan geri dönülmelidir. Bu, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve mevcut anayasasına aykırı bir girişim olacaktır. Irak’ın şu anda karşı karşıya bulunduğu siyasi, ekonomik ve diğer sorunları çözmek yerine bunları daha fazla derinleştirme potansiyeline sahip olacak bir adım olacaktır. Bir diğer önemli konu da, referandumun Kerkük’te yapılacağının ilan edilmesi de aslında soru işareti. Burada böyle bir referanduma zorla gidilmek gibi bir çabanın içerisine girilmesi Kerkük başta olmak üzere o bölgede de gerilimi artırmaktan başka bir fayda sağlamayacaktır. Umarız bu referandumun iptal edilmesi ya da bundan vazgeçilmesi noktasında adım atarlar" ifadelerini kullandı.

"ABD’NİN BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE BU KADAR ANGAJE OLMASINI, CİDDİYE ALMASINI ANLAMAKTA ZORLANIYORUZ"

Musul merkezli operasyona değinen Kalın, "DEAŞ sonrası Musul’un yeniden inşası noktasında Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. DEAŞ’tan kurtulduktan sonra diğer bölgelerde daha yapacak çok iş olacaktır" dedi.

Suriye konusuna işaret eden Kalın, "Çatışmasızlık bölgesi oluşturulması konusunda bir mutabakat sağlandı, şu anda bunun askeri modaliteri çalışılıyor. Hangi bölgeye kimin yerleşeceği konusunda detay çalışmalar yapılıyor. Ortak çalışma grubu oluşturuldu. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor" diye konuştu.

Bir tarafta da ABD’nin öncülüğünde DEAŞ’la mücadele konusunda bir operasyonun olduğunu hatırlatan Kalın, "Şu anda devam ediyor operasyon. Biz de hayırlı olsun dedik ve onları kendi başlarına bıraktık. Bizim açımızdan temel kaygıların devam ettiğini ifade etmek isteriz. YPG/PYD unsurlarının çekilmesi ve buraların Araplar’a bırakılacağının gerçekleşmediğini gördük. Benzer durumları Tel Abyad’da da görüyoruz. ABD’nin bir terör örgütüne bu kadar angaje olmasını, ciddiye almasını anlamakta zorlanıyoruz" açıklamasında bulundu.

"FETÖ İLE MÜCADELE DEVAM EDECEKTİR NEREDE OLURLARSA OLSUNLAR"

FETÖ davalarının şu anda devam ettiğini belirten Kalın, "Bununla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız da süreci yakından takip ediyor. Biz de davaların takipçisi olacağız. Zaman zaman bu davalar çerçevesinde bazı siyasilerin yaptığı yorumlarda hala bunun kontrollü bir darbe olduğu yönünde, tiyatro, mizansen olduğuna dair ifadelerin kullanıldığını görüyoruz. Bu her şeyden önce 15 Temmuz şehitlerinin aziz hatırasına bir saygısızlıktır. Bu kadar delil ortadayken, bu kadar dava dosyası görülmekteyken, bu iddiaların dile getirilmesi ancak ve ancak bu darbeyi yapanların ekmeğine yağ sürmek, dolaylı olarak onlara destek vermek anlamına gelir. FETÖ ile mücadele devam edecektir Türkiye ve dünyanın dört bir yanında, nerede olurlarsa olsunlar. Türkiye devletinin ve milletinin nefesini enselerinde hissetmeye devam edecekler" ifadelerini kullandı.

Uyuşturucu ile mücadele konusunda ilgili bakanlıkların kapsamlı bir çalışma başlattığını belirten Kalın, bu yönde de kamu kurumları, STK’lar olarak yoğun bir çalışmanın içine girildiğini ifade etti.

"İSTANBUL VE ANKARA’DA ŞEHİTLERİMİZ İÇİN BİRER ANIT YAPILMAKTA"

"15 Temmuz’un sene-i devriyesi yaklaşıyor" diyen Kalın, "Birinci yıl dönümünde Cumhurbaşkanlığımız himayesinde ve ilgili kurumlarımızın koordinasyonunda 15 Temmuz sene-i devriyesi ile ilgili birtakım anma faaliyetleri planlanmaktadır. Bu faaliyetlerin yaklaşık bir hafta boyunca yapılması, 10-16 Temmuz tarihleri arasında. Şehitlerimizin aziz hatırasına yakışır şekilde bu anma programlarının yapılması planlanmaktadır. Bu çerçevede şehitlerimizin ruhuna okunacak hatimler, bunların duaları, paneller, sempozyumlar, kısa filmler, klipler hazırlanıyor. Yurt dışı misyonlarında bu konuyla ilgili anma programları yapılacak. İstanbul ve Ankara’da şehitlerimiz için birer anıt yapılmakta. 15 Temmuz günü bu anıtların açılışı Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle gerçekleştirilecek" açıklamasında bulundu.

Kalın, Gazzeli çocukların Ramazan Bayramı’nda sevinmesi için 15 bin tonluk yardım gemisinin hazırlandığını ve bayramda bu yardımların Gazze’ye gönderileceğini ifade etti.

"FRANSA, KATAR VE SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ ARASINDA YAPILACAK ÜÇLÜ TELEFON GÖRÜŞMESİ PLANLANIYOR"

Kalın, açıklamaları sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Katar süreciyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı telefon görüşmelerin olduğunun hatırlatılması üzerine Kalın, "Fransa, Katar ve Sayın Cumhurbaşkanımız arasında yapılacak üçlü telefon görüşmesi planlanıyor. Zannediyorum önümüzdeki günlerde bunu yapacağız. Sayın Trump’la da bir görüşmesi olabilir, önümüzdeki günlerde. Başka devlet başkanlarıyla da olabilir, bunlar planlanıyor. Bu yoğun trafik içinde şu anda hiçbir ihtimali gözardı etmiyoruz. Cumhurbaşkanımızın bir ziyareti olabilir mi? Şartlar olgunlaşırsa, bununla ilgili bir ihtiyaç hasıl olursa, katkı sunacağı düşünülürse böyle bir planlama da yapmamız söz konusu olabilir" diye konuştu.

"KÜLLİYE İLE GENEL MERKEZ ARASINDA KOORDİNASYONUN SAĞLANMASI İLE İLGİLİ ÇALIŞMA DEVAM EDİYOR"

Külliye ile AK Parti Genel Merkezi arasında danışma kurulunun oluşturulmasına ilişkin bir gelişmenin olup olmadığına ilişkin soru üzerine Kalın, "Hükümet, külliye ile genel merkez arasında koordinasyonun sağlanması ile ilgili bu çalışma devam ediyor. Detaylar netleşirse paylaşırız ama şu anda zaten böyle bir koordinasyonun yapıldığı söyleyebilirim. Devletin başından bu işleri koordine etmezseniz ya işler yarıda kalır ya da birbirine karışır. Yıl sonuna kadar, bu süre içerisinde de, gerek bürokrasi gerekse AK Parti’nin kendi içerisinde, teşkilat yapısı içinde birtakım adımların atılacağını kendileri ifade ettiler. Onunla ilgili çalışmalar da devam ediyor şu anda" ifadelerini kullandı.

"AİHM’İN KARARI İSABETLİ KARAR"

AİHM’in KHK mağdurlarına OHAL Komisyonu’nu adres göstermesine ilişkin soru üzerine Kalın, "İsabetli karar. Biz de bir komisyon kuruldu, KHK’larla ilgili başvuru mekanizması var artık. Mağdur olduğunu düşünen vatandaşlarımız buralara başvurularını yapabilirler. Bu hukuki yol açık, bunun işletilmesinin önünde hiçbir engel yok" dedi.

Türkiye’nin Irak’a açılan tek sınır kapısı olan Habur’un bir süreliğine kapatılması yönündeki iddiaların sorulması üzerine Kalın, "Şu anda gündemimizde böyle bir şey şeyler yok. Tabii ki öncelikli amacımız bu işin konuşarak müzakere yoluyla bu hatadan dönülmesi şeklinde. Bu konudaki çalışmalarımız devam edecek. Onlarla oturup konuşmadan bizim hemen yaptırım, sınır kapısını kapatma gibi bir tavır içerisine girmemiz söz konusu değil" diye konuştu.

(Enise Vural / İHA)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Ortaokul öğrencileri araştırma projeleri yarışmalarında ödüller sahiplerini buldu Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) ev sahipliğinde düzenlenen 18. TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Erzurum Bölge Yarışmaları Finali’nde kazanan projeler belli oldu. Gençlerin takım halinde çalışmalarını, toplumsal ve kültürel değerlerimizi korumalarını, bilimsel etik kurallarını göz ardı etmemelerini, hayal gücü, mühendislik, problem çözme ve entelektüel becerilerini geliştirmelerini sağlamak amacıyla 18.’si düzenlenen TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’nın Erzurum Bölge Finalinde dereceye giren öğrenciler için ödül töreni düzenlendi. Atatürk Üniversitesi Nene Hatun Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene ETÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, Erzurum Vali Yardımcısı İlyas Öztürk, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Mustafa Sözbilir, Erzurum İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız, TÜBİTAK Proje Yarışmaları Erzurum Bölge Koordinatörü Prof. Dr. İrfan Kaymaz, TÜBİTAK temsilcileri, akademisyenler, öğretmenler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Programda konuşan TÜBİTAK Proje Yarışmaları Erzurum Bölge Koordinatörü Kaymaz, yarışmaya katılan tüm öğrencilerin bilimin ve merakın peşinde olduğunu belirterek: “Bu 3 günde edindiğiniz kazanımların hayatınızın bundan sonraki kısmında size çok önemli yetenekler kattığını fark edeceksiniz. Bilim yolculuğuna ortaokul sıralarında başlamak pek çok büyük bilim insanının hayat hikayesinde karşımıza çıkar. Isaac Newton sizin yaşlarınızdayken yer çekimi yasalarını keşfetmeye başlamıştı. Bu merak onu tarih boyunca unutulmaz keşiflere yönlendirdi. Yine Fatih Sultan Mehmet daha çocuk yaşlardayken İstanbul’u fethetmenin hayaliyle yaşıyor ve bu büyük hayali gerçekleştirmek için çalışıyordu. Sizlerin de tıpkı onlar gibi hayallerinizin peşinden koşarak ülkemizin aydınlık geleceğine çok önemli izler bırakacağına olan inancımız tamdır. İşte bu anlamda TÜBİTAK bu hayalinizi gerçekleştirmenize yardımcı olmak için 18 yıldır bu yarışmaları düzenliyor. Bu ve benzeri yarışmalar Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemesinde çok önemli bir misyonu yerine getiriyorlar. Çünkü ülkemizin bu yolculuktaki en büyük ihtiyacı yüksek teknolojiye sahip laboratuvarlar, geniş araştırma bütçeleri veya büyük binalar değildir. Bunlar yapılabilir, inşa edilebilir, elde edebilir şeylerdir. Asıl zor olan şey bilimsel merakla dolu, araştırmayı seven, keşfetme isteğiyle konuların peşinde koşan gençlerdir. Yani sizlersiniz. O nedenle bu salonu dolduran siz değerli gençler bu ülkenin geleceğinin en değerli kaynaklarısınız. Ortaokul sıralarında sahip olduğumuz bilimsel merakımız ve projelerinizle ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemesine önemli katkılar sunacağınıza canı gönülden inanıyorum. Her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyor ve başarılarınızın devamını diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından devam eden programda Biyoloji, Coğrafya, Değerler Eğitimi, Fizik, Kimya, Matematik, Tarih, Teknolojik Tasarım, Türkçe ve Yazılım alanları olmak üzere 10 alanda jüri üyeleri tarafından seçilen projeler açıklandı ve ödüller takdim edildi.
İzmir Memur-Sen Genel Başkanı’na maaş sorusu: “Cumhurbaşkanı maaşından kaç kat fazla maaş alıyorsunuz?” Anayasa Mahkemesinin (AYM) verdiği karar üzerinden Memur-Sen’i eleştiren Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan, “Kendilerine hak olarak görerek 345 lira toplu sözleşme ikramiyesini dillerine pelesenk yaparak, çalışma bakanlığı önünde yatıp kalkmalarına ve daha bu zamana kadar hezimetle sonuçlanan hiç bir toplu sözleşme mutabakatı için talep etmedikleri ek protokol ile yeniden Anayasa Mahkemesinin başta eşitlik ilkesi olmak üzere uluslararası antlaşmalara, 4688 sayılı yasaya aykırı bularak iptal ettiği yüzde 2 baraj uygulamasını yeniden hayata geçirme çabalarını esefle kınıyorum” dedi. Anayasa Mahkemesi (AYM), kamu görevlilerinin toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanabilmesi için ‘yüzde 2 barajını aşan sendikalara üye olma’ şartı getiren düzenlemeyi iptal etmişti. Demokratik Sağlık-Sen Genel Başkanı Togan Demircan da yetkili sendika olan Memur-Sen’den gelen açıklamalara tepki gösterdi. “Gözlerini para hırsı bürümüş” diyen Demircan, tek dertlerinin aidat sendikacılığı olduğunu defaten ortaya koyan, gerek Danıştay gerekse Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen, yürürlükten kaldırılan sözde kazanımlar için harcadıkları enerjiyi de hayretle izliyorum” diye konuştu. Demircan, geçim sıkıntısından dolayı yuvaların dağıldığı, babaların eşlerini ve çocuklarını öldürüp sonra da kafalarına silah dayadıkları bir dönemde bulunulduğuna değinerek “Yetkili sendikanın temsilcilerinin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen “kendilerine hak olarak görerek” 345 lira toplu sözleşme ikramiyesini dillerine pelesenk yaparak, çalışma bakanlığı önünde yatıp kalkmalarına ve daha hazini bu zamana kadar hezimetle sonuçlanan hiç bir toplu sözleşme mutabakatı için talep etmedikleri ek protokol ile yeniden Anayasa Mahkemesinin başta eşitlik ilkesi olmak üzere uluslar arası antlaşmalara, 4688 sayılı yasaya aykırı bularak iptal ettiği yüzde 2 baraj uygulamasını yeniden hayata geçirme çabalarını esefle kınıyorum” cümlelerini aktardı. “Gözlerini para hırsı bürümüş” Memur-Sen’in Anayasa Mahkemesi iptal kararını hileyle aşmaya çalıştığını vurgulayan Demircan, şunları kaydetti: “Memurun hakkı yenildi kazanımı elinden alındı diyor. Vallahi bu bir kazanım değil, vallahi memurun hakkı Anayasa Mahkemesi kararı ile teslim edildi. Keşke bu sözde ikramiyeyi tamamen kaldırsaydı, sendika üyeleri aidatlarını kendileri ödeseydi, doğrusu budur. Gözlerini para hırsı bürümüş, memurun kayıplarının umursanmadığı, sadece belli bir kesimi kapsayacak şekilde düzenlenen ancak diğer tarafta üç milyon memurun kaybına yol açan bir maddenin iptali neredeyse akıllarını başlarından almış.” “Şımarık tavırlarla sanki bu ülkenin bir parçası değillermiş gibi asli görevlerinin dışında her konuda fikirleri ve girişimleri olan bu zatların taleplerinin, özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığının “tasarruf tedbirleri” kapsamında karşılık bulmayacağını düşünüyoruz” diyen Demircan, “Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a tepkisini sürdürdü. “Birkaç aylık gelirimizi sizlere gönderebiliriz” Demircan, “Gündemlerinde yoksulluk sınırının altında ücret alan kamu görevlilerinin olması gerekirken dayanışma aidatı, toplu sözleşme ikramiyesi gibi akla ve izana aykırı talepleri ile nereye varmak istediklerini açıkçası kestiremiyorum. Yani bir sendika temsilcisinin talebini önce kendisinin makul ve kabul edilebilir bulması gerekir sonra karşı taraf ile paylaşması gerekir. Mali açıdan çok zor durumdaysanız, geliriniz maaş ve huzur haklarınıza yetmiyorsa, birkaç aylık gelirimizi sizlere gönderebiliriz. Yeter ki siz şaşalı yaşamınızdan bir şey kaybetmeyin. Kamuoyunun sizler ve il temsilcilerinizin ne kadar aylık aldığını merak ettiklerini ve sizlerden bir bordro paylaşımı yapmanızı beklediklerini hatırlatmış olalım” şeklinde konuştu. “Memur gramla et alırken siz beş çeşit ürünü tüketebiliyor musunuz?” Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın’a maaş üzerinden de eleştirilerde bulunan Demircan, şu sözlere yer verdi: “Sahi Cumhurbaşkanı maaşından kaç kat fazla maaş alıyorsunuz? Temsil ettiğiniz üyenizden yirmi kat fazla maaş aldığınız söyleniyor, bu nasıl bir duygu? Memur evine gramla et, peynir alırken siz beş çeşit et ve süt ürününü gönül rahatlığı ile alıp tüketebiliyor musunuz? Hiç haber izlemiyor musunuz? Daha dün üyeniz olan emekli memurların hali içinizi acıtmıyor mu? Sendikal çalışmalarınızda geçim sıkıntısına yönelik tek bir eleştiri almıyor musunuz? Herkesin bir eli yağda, bir eli balda mı? Yoksa tüm üyeleriniz sizin işlettiğiniz marketlerden alışveriş yapıp, otelinizde mi ikamet ediyor, iş yerine sizin ticari taksilerinizle mi gidip geliyor? Size sendikanın asli görevleri neler bunları öğreteceğiz. Beş yıl da enflasyon farkının bir zam olmadığını öğrettik, bunu da öğreteceğiz.” “Memurun yakasından düşün” Demircan, şöyle devam etti: “Yeter artık, açlık sınırının üzerinde, yoksulluk sınırının altında hesap uzmanı yaptığınız, fiyat etiketlerine bakarak her şeyi gramla almak durumunda kalan memurun yakasından düşün. Muhtaç hale getirdiğiniz memurun haline bakın, utanın ve bir talebiniz olacaksa önce seyyanen zamdan başlayın, en düşük memur maaşının en az seksen bin lira olması için çaba sarf edin. ‘Tok açın halinden anlamaz’ atasözünü boşa çıkarın. Ez cümle talepleriniz yüzünüzü ağartsın, kızartmasın.”
İstanbul Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: “Genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyeti kritik önem taşıyor” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye-Avrupa Birliği, Bilim, Araştırma, Teknoloji ve Yenilik Yüksek Düzeyli Diyalog 2. Toplantısı’nda AB Komiseri Iliana Ivanova ile ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Bakan Kacır, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve AB Komiseri Iliana Ivanova bilim, araştırma, teknoloji ve yenilik alanında ikincisi düzenlenen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısında bir araya geldi. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen toplantıya Türkiye ve AB tarafından çok sayıda üst düzey temsilci katıldı. Toplantı kapsamında basın açıklamasında bulunan Bakan Kacır, Türk araştırmacıların, mühendislerin ve yenilikçi firmaların diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını kolaylaştırmak adına yapay engellerin kaldırılmasının elzem olduğunu belirterek, “Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı. “AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk” AB ile ikili ilişkileri en üst seviyede ele alarak görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Kacır, “Bugün Sayın Ivanova ile birlikte bilim, araştırma, teknoloji ve yenilikçilik alanında Yüksek Düzeyli Diyalog mekanizmasının ikinci toplantısını İstanbul’da gerçekleştirdik. Yüksek Düzeyli Diyalog, ikili ilişkileri daha odaklı bir şekilde, en üst mercilerden ele almayı amaçlayan bir mekanizma. AB ile ikili ilişkilerimizi en üst seviyede ele alarak önemli ve kapsamlı bir gündem etrafında verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Bilim ve teknoloji politikalarından, sanayinin yeşil ve dijital dönüşümüne; ülkemizin AB fonlarından daha etkin yararlanmasından bilim ve Ar-Ge ile ilgili AB yapılarına katılımımızın artması yönünde önemli istişarelerde bulunduk. Ülkemizin Avrupa Araştırma Alanı’na entegrasyonunu arttırabilmek amacıyla önerilerimizi ve iyi uygulama örneklerimizi karşılıklı olarak paylaştık. Bilim, teknoloji ve inovasyon politikalarımızdaki önceliklerimizi ortaya koyduk. Yeşil ve dijital dönüşüm alanında son dönemde kaydettiğimiz ilerlemeleri paylaştık. İkiz dönüşümde ortak hedeflerimizin gerçekleştirilmesi için Ufuk Avrupa ve Dijital Avrupa başta olmak üzere Birlik programları ile Katılım Öncesi Yardım Aracı arasındaki sinerjinin arttırılması gerekliliğini ele aldık. Son olarak inovasyon eko-sistemlerimizin entegrasyonunu sağlamak amacıyla teknoloji transferi ve girişimcilik alanında işbirliği fırsatlarını değerlendirdik. Bugün gerçekleştirdiğimiz Yüksek Düzeyli Diyalog Toplantısı aynı zamanda ülkemizdeki önemli başarıların ödüllendirilmesine de vesile oldu” ifadelerini kullandı. “2021 yılından bu yana 243,4 milyon avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda, ülkedeki Ar-Ge ve inovasyon altyapısını adım adım güçlendirerek teknolojide öncü Türkiye’yi inşa ettiklerini ifade eden Bakan Kacır, "Bilimde, teknolojide ve inovasyonda uluslararası iş birliklerini bu vizyonun olmazsa olmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu bakış açısıyla; araştırmacılarımıza, girişimcilerimize, sanayicilerimize ve KOBİ’lerimize Avrupalı ortaklarıyla beraber çalışma imkanı sunan AB Programlarına katılımı ve bu programların sunduğu imkanlardan en üst düzeyde yararlanmayı stratejik öncelik olarak belirledik. 2003 yılından bu yana aktif olarak yer aldığımız AB Araştırma ve yenilik Programlarında son yıllarda elde ettiğimiz başarılar, Türkiye’nin Avrupa araştırma ve inovasyon ekosisteminin önde gelen paydaşları arasında olduğunu göstermekte. Türk araştırmacılar ve yenilikçi firmalarımız; bu programlardan etkin faydalanmamızda en fazla katkı sağlayan başat aktörler olarak öne çıkmakta. Araştırma ve inovasyon alanında, Avrupalı ortaklarımızla somut iş birliğimizin örnekleri arasında dünyanın en büyük sivil Ar-Ge programı Ufuk Avrupa’da ülkemizin başarı grafiği yer alıyor. 2021 - 2027 yıllarını kapsayan Ufuk Avrupa Programı’nda; 2021 yılından bu yana bin 107 Türk yürütücünün dahil olduğu 486 proje aracılığıyla; 243,4 Milyon Avro hibe desteğini ülkemize kazandırdık” diye konuştu. “Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta” Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştirdiklerini aktaran Bakan Kacır, “Araştırma ve inovasyon ekosistemi, planlı endüstri alanları, girişimcilik kültürü ve nitelikli insan kaynağıyla küresel bir üretim üssü haline gelen ülkemiz sanayisi, her geçen gün Avrupa değer zincirindeki güçlü rolünü perçinlemeye devam ediyor. Güneş paneli, beyaz eşya, ticari araç, düz cam ve çimento gibi birçok alanda Avrupa’da lider konumda olan sanayimizin rekabetçiliğini korumak ve 2053 net sıfır emisyon hedefimizi hayata geçirebilmek amacıyla ikiz dönüşümü her daim ajandamızın en üst sıralarında tutuyoruz. Türkiye; güçlü Ar-Ge ve teknoloji ekosistemi, nitelikli nüfusu ve yenilikçi girişimcileri ile Avrupa’nın kalbinde yer almakta. Avrupa ve Türk Araştırma Alanının entegrasyonunu sağlamak adına somut işbirliği mekanizmaları geliştiriyoruz. Bu mekanizmaları ve programları sadece ülkemize kazandırdığımız fon ve finansal imkanlar olarak görmüyoruz. Aynı zamanda Türk ve diğer Avrupalı paydaşları bir araya getiren, birlikte çalışmaları için fırsat sağlayan yapılar olarak görüyoruz. Bu nedenle; Türk araştırmacılarımızın, mühendislerimizin ve yenilikçi firmalarımızın diğer Avrupalılarla birlikte çalışmalarını; teknoloji ve Ar-Ge transferlerini kolaylaştırmak adına yapay engelleri kaldırmamız elzem. Avrupa’nın inovasyon ve teknoloji ekosistemine dinamizm ve ivme kazandıran genç araştırmacılarımız ve girişimcilerimiz için vize muafiyetinin kritik önemi haiz olduğunu belirtmek istiyorum” dedi.
Niğde Niğde’de okuma yazma kursunu tamamlayan kursiyerler düzenlenen törenle sertifikalarını aldı Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün Yeşilgölcük ve Alay Beldeleri’nde açtığı okuma yazma kursu tamamlandı. Kursa başarıyla tamamlayan 12 kursiyere düzenlenen törenle sertifikaları verildi. Yeşilgölcük ve Alay’da düzenlenen sertifika törenine Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik, Yeşilgölcük Belediye Başkanı Nurettin Yurtseven, Alay Belediye Başkanı Yusuf Akdemir, Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin, Yeşilgölcük Anadolu İmamhatip Lisesi Müdürü Ahmet Tayfun Eren, Alay İlköğretim Okulu Müdürü Abdullah Bozok, öğretmenler ve kursiyerler katıldı. Törende yaptığı konuşmada bireyin eğitiminin önemine dikkati çeken Niğde Valisi Cahit Çelik’in eşi Nermin Çelik hayatın her alanında aktif rol olan kadınların eğitim seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. Çelik; "Günümüz dünyasında toplum değişen ekonomik ,teknolojik ve sosyolojik şartlarla beraber kadına her zaman olduğundan daha büyük sorumluluklar yüklemektedir. Cemiyetin her alanında gün geçtikçe rolü daha çok ön plana çıkan kadınlarımızın eğitimden de en üst düzeyde yararlanma hakkının bulunduğunu ve bu hakkın bireye teslim edilmesi noktasında da Devletimizin büyük sorumluluk üstlendiğini görmekteyiz .Ekonomik ve toplumsal hayatta farklı roller üstlenen kadınlarımızın eğitiminin güçlü olması, gelişmiş ve müreffeh bir toplum olma yolunda daha kararlı adımlar atma hususunda bizleri cesaretlendirmektedir. Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde 2018 yılında başlatılan “Okuma-Yazma Seferberliği” projesi Ülkemizin dört bir yanında Halk Eğitimi merkezlerimizin koordinesinde okullarımızda açılan kurslarımızla devam etmektedir" dedi. Niğde Halk Eğitim Merkezi Müdürü Orhan Çetin Halk Eğitim Merkezleri’nde kurs açılabilmesi için 12 kişi olması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında okuma-yazma kursu için bir kişinin yeterli olduğunu vurguladı. Çeşitli sebeplerle okuma yazma öğrenemeyen ve kursu başarı ile tamamlayarak sertifika almaya hak kazanan kursiyerler ise yaşadıkları mutluluğu dile getirdi.
Ankara Pursaklar Belediyesi’nden okul bahçelerinde çevre düzenlemesi Pursaklar Belediyesi, ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. “Kitaplar Devletten Kırtasiyeler Belediyeden” projesi kapsamında kırtasiye seti, TYT, AYT ve LGS soru bankası kitabı gibi eğitime verdiği destekle vatandaşların büyük takdirini kazanan Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin’in talimatları ile belediye ekipleri, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamlarda vakit geçirebilmeleri için ilçede eğitim veren okulların bahçelerinde çevre düzenleme çalışmaları yapıyor. Pursaklar Belediye Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, eksiklikleri olan okulların belirlenmesinin ardından eğitim kurumlarındaki eksiklikleri gidererek, öğrencilerin daha güvenli ve sağlıklı ortamda eğitim görmelerine imkân sağlıyor. İhtiyaç duyan okulların çevre düzenleme çalışmalarına destek verdiklerini belirten Belediye Başkanı Çetin, ‘‘Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın ve gençlerimizin en iyi şartlarda eğitim alabilmeleri için belediye imkânlarını seferber ederken, sağlıklı ortamlarda eğitim alabilmeleri için okullara da gerekli destekleri veriyoruz. Birçok okulumuzun fiziki şartlarına katkıda bulunuyoruz. Şu anda da ekiplerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Okullarımıza, geleceğimizi emanet edeceğimiz öğrencilerimize ve öğretmenlerimize dün olduğu gibi bugün de, yarın da gerekli desteği vermeye devam edeceğiz’’ ifadelerini kullandı.