GÜNDEM - 16 Haziran 2018 Cumartesi 11:21

İki üniversite bitirdi organik çilek yetiştiriyor

A
A
A
İki üniversite bitirdi organik çilek yetiştiriyor

Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Kaleönü Mahallesinde oturan Yavuz Seis, iki üniversite bitirmesine rağmen iş bulamayınca kendi işini kendi kurarak çilek yetiştiriciliğine başladı.

İşinden çok memnun olduğunu belirten Seis, siparişleri zaman zaman yetiştirmekte zorlandığını belirterek çok karlı bir işe giriştiğini söylüyor.

İşe girmek için girdiği sınavlardan başarılı olamayınca tavsiye üzerine çilek üreticiliğine başladığını söyleyen Seis, bu yıl 4 tonun üzerinde çilek yetiştirmeyi hedeflediğini belirtti. Ürünün pazarlanmasında her hangi bir sıkıntı yaşamadığını ifade eden Seis, özellikle kendi gibi üniversiteyi bitirip de işe giremeyenlere çilek yetiştiriciliği tavsiye etti.

Yetiştirdiği çilekleri aracı kullanmadan sattığını belirten Seis, “İki tane üniversite bitirdim. Halkla ilişkiler ve İşletme mezunuyum. Üniversiteyi bitirdikten sonra bir müddet işsiz gezdim. Sınavlara girdim ancak kazanamadım. Bir abimizin vasıtasıyla bu işle tanıştım. 2017 yılının Kasım ayında bu işe başladım. Geçen yıl 2 tona yakın ürün aldım. Bu yıl inşallah 4 tonu geçmeyi hedefliyoruz. Şu an 2 dönümde yaklaşık 8 bine yakın fidanım var” dedi.

"Pazarlama sıkıntısı yok"

Yetiştirdiği çilekleri rahatlıkla sattığını kaydeden Seis, “Araştırmama göre Trabzon genelinde 600 ton çilek üretimi yapılıyor. Bize göre karlı yatırım. Direkt tarladan piyasaya veriyoruz. Kendim bizzat aracıları kullanmadan tanıdıklarıma satış yapıyorum. İlk başlarda piyasayı tanımadığım için Pazar sıkıntısı çekiyordum ancak şimdi böyle bir sıkıntımız yok. Geri dönüşler çok olumlu. Organik gübre kullanıyoruz. Çileğimiz normalde bekleme süresi 5 günü buluyor. Tüketilmesi gereken bir ürün olduğu için fazla beklemez. Şu an sadece Trabzon’da satış yapıyorum. İleriye dönük olarak yurt içinde de pazarlamayı düşünüyorum. Bununla ilgili projeleri yakından takip ediyorum” diye konuştu.

"Çilek şehrin batı kesimlerine daha uyumlu"

Çileğin yağmuru fazla sevmediğini dolayısıyla Trabzon'un doğusunda pek yetişmediğini kaydeden Seis, “Trabzon’un doğu tarafları fazla yağışlı olduğu için oralarda fazla yetişmiyor. Yani çilek fazla yağmura pek gelmiyor. Bulunduğumuz yer mikroklima iklim olduğundan dolayı burası için çok uyumlu. Çilek çok narin bir bitki. Su aldığı zaman hemen çürüyüp bozuluyor. Alan çok büyük olduğundan bazen tek başıma yetişemiyorum kardeşlerim ailece bana destek oluyor. Her gün 6-7 saatim burada geçiyor. Nisan 20’sinde hasat yapmaya başladık. Nisandan önce soğuk olduğu için pek elverişli olmuyor. Havalar güzel gidince yılda 6-7 kez hasat yapılabilir. Çilek kendini takviye yaparak yeniliyor. Yediveren limon gibi kendini devamlı yeniliyor. Yetiştirdiğimiz çilekler organik. Son zamanlarda kanser olayları arttı. Yediğimiz ürünlerin ne olduğunu pek bilmiyoruz. Televizyonlarda doktorlar, diyetisyenler sık sık organik olmayan ürünlerin kanser yaptığından bahsettiği için onlardan da etkilendim. En azından yaptığımız ürünü, kullandığımız gübreleri biliyoruz. Altı ayda, üç ayda bir zaten tahliller yaptırıyoruz” şeklinde konuştu.

"Devlet teşvik veriyor değerlendirelim"

İmkanı olanların bu işe girmelerini tavsiye eden Seis, “2013 mezunuyum, 4 yılım boş geçti. İlla bir plazada yada bir kurumda çalışmak gerekmez. Arazileri olan özellikle Ziraat mühendisleri arkadaşlara sesleniyorum onlar bu işin avantajlı taraflarını biliyorlar. Böyle bir imkânı değerlendirsinler. Zaten devletimizin büyük katkısı var, teşvik veriyor” dedi.

Organik Tarımın Yaygılaştırılması ve Kontrolü Projesi kapsamında Trabzon İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Akçaabat İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile birlikte yürüttüğü çilek yetiştiriciliği projesi 2015 yılında Çınarlık Mahallesinde başlatılmış, 2016 ve 2017 yıllarında Kaleönü, Darıca, Söğütlü ve Akçakale Mahalleleri de projeye dahil edilmişti.

Öte yandan çilek yetiştiriciliğinde 1,5-2,5 ton arasındaki ortalama verim ve 8-10 TL arasındaki kilogram fiyatı ile çiftçilerin çilek üretimine ve organik tarıma geçiş isteğini artırdığı belirtildi. Organik çilek üretimi lezzeti, aroması ve görüntüsüyle büyük talep görürken, fidesi, gübresi, ilacı, sulama sistemi, örtüsü devlet tarafından karşılanıyor.  

Bekir Koca - Ozan Köse
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı Mart ayında yüzde 17,1 arttı Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mart ayı Motorlu Kara Taşıtları verilerini paylaştı. Mart ayında 226 bin 617 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 45,5’ini motosiklet, yüzde 39,1’ini otomobil, yüzde 8,7’sini kamyonet, yüzde 3,8’ini traktör, yüzde 1,8’ini kamyon, yüzde 0,6’sını minibüs, yüzde 0,4’ünü otobüs ve yüzde 0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 17,1 arttı. Mart ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre motosiklette yüzde 21,9, traktörde yüzde 18,3, otomobilde yüzde 15,4, otobüste yüzde 15,4, kamyonette yüzde 7,3, kamyonda yüzde 0,8 artarken özel amaçlı taşıtta yüzde 8,8 ve minibüste yüzde 6,9 azaldı. Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,2 arttı. Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı özel amaçlı taşıtta yüzde 43,4, motosiklette yüzde 33,6, minibüste yüzde 30,4, otobüste yüzde 19,7, otomobilde yüzde 16,2 artarken kamyonette yüzde 13,1, kamyonda yüzde 11,8 ve traktörde yüzde 5,4 azaldı. Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Mart ayı sonu itibarıyla 29 milyon 367 bin 254 oldu. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların yüzde 52,8’ini otomobil, yüzde 18,1’ini motosiklet, yüzde 15,5’ini kamyonet, yüzde 7,5’ini traktör, yüzde 3,3’ünü kamyon, yüzde 1,7’sini minibüs, yüzde 0,7’sini otobüs ve yüzde 0,4’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 865 bin 144 adet taşıtın devri yapıldı. Mart ayında devri yapılan taşıtların yüzde 67,1’ini otomobil, yüzde 14,9’unu kamyonet, yüzde 10,3’ünü motosiklet, yüzde 3,2’sini traktör, yüzde 2,2’sini kamyon, yüzde 1,6’sını minibüs, yüzde 0,5’ini otobüs ve yüzde 0,2’sini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. Mart ayında 88 bin 718 adet otomobilin trafiğe kaydı yapıldı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yüzde 66,1’i benzin yakıtlı. Ocak-Mart döneminde trafiğe kaydı yapılan 278 bin 891 adet otomobilin yüzde 66,1’i benzin, yüzde 12,9’u dizel, yüzde 12,7’si hibrit, yüzde 7,1’i elektrikli ve yüzde 1,2’si LPG yakıtlıdır. Mart ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı 15 milyon 498 bin 386 adet otomobilin ise yüzde 35,2’si dizel, yüzde 33,0’ı LPG, yüzde 29,2’si benzin, yüzde 1,7’si hibrit ve yüzde 0,6’sı elektriklidir. Yakıt türü bilinmeyen(3) otomobillerin oranı ise yüzde 0,2’dir. Ocak-Mart döneminde 633 bin 710 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı yüzde 37,5 artarak 633 bin 710 adet olurken, trafikten kaydı silinen taşıt sayısı da yüzde 15,9 artarak 6 bin 792 adet oldu. Böylece Ocak-Mart döneminde trafikteki toplam taşıt sayısında 626 bin 918 adet artış gerçekleşti.
Amasya Amasya’da koyun sürülerinin yayla göçü erken başladı Amasya’nın Taşova ilçesinde mevsim normallerinin üstünde artan sıcaklıklar nedeniyle koyun sürülerinin yaylaya göçü bir ay erkenden başladı. Sürülerin renkli yolculuğu havadan dronla görüntülendi. Amasya’da hava sıcaklıkları 30 dereceyi gördü. Mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden hava sıcaklıkları sebebiyle yaylaya göç de erken başladı. Besiciler hayvanlarını yaz boyunca yüksek rakımlı arazilerde otlatarak verimliliği artırmayı hedefliyor. Taşova’da hayvancılık yapan Recep Taş (44) havaların ısınmasıyla birlikte kendilerine ait 500 koyun ile birlikte Akdağ Başyurt Yaylası’na ulaşabilmek için yola çıktı. Koyun sürülerin yolculuğu 24 saat sürdü. “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık” Dedelerinden kalan çobanlık mesleği devam ettiren Recep Taş, “Bu sene havaların kurak olmasından dolayı 40-45 gün erken gitmek zorunda kaldık. Nasip bundan sonrası. Yolculuğumuz 24 saat sürecek. Zorlanmamak olur mu? Uykusuzluğu var, yol yürümesi var. Muhakkak her mesleğin bir zorluğu vardır” dedi. Koyunlarının sürü halinde yaylaya göç etmesinin dedelerinden gelen bir gelenek olduğunu anlatan Taş, “Dedelerimizden sonra babam yapmış bu işi. Ondan sonra biz yapmaktayız. Bizim çocuklarımız yapacak bu işi. Yaylada Ekim ayının 15’ine kadar durmamız gerekiyor. Ondan sonra aynı tekrar bu şekilde buraya ineceğiz” diye konuştu. “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz, Yörük’tür kökenimiz” Göçebe geleneğinin kökeninin Orta Asya’ya dayandığını hatırlatan Besici Şamil Soyal da “Orta Asya’dan beri göç halindeyiz. Kökenimiz Yörük’tür. Bu sene de havaların kurak gitmesinden dolayı hayvanlarımızı biraz erken yaylaya yolculuk yaptırdık. Yayla adı üzerinde mera alanı. Burada insanlarımız sonuçta tarım arazisinde yapıyor. Ama mera alanı olduğu zaman yayılım, hava değişimi var. Burada koyunlar ağrıma yapıyor ama yaylada ağrıma yapmıyor soğuk. Sağım yapmak isteyen sağımını yaparak peynirini ve sütünü alıyor” şeklinde konuştu. Yaptıkları işin günden güne kaybolduğuna dikkat çeken Soyal, “Devletimiz acil bu işe destek vermesi lazım. Ne gerekiyorsa onu yapması lazım. Yani küpe parası veriyor devletimiz, yıllık 100 lira hayvan başı. Ama bu yeterli gelmiyor. ’Devletimiz bize sigorta versin, maaş versin, hayvancılığımız 100 ise 200-300 yapalım’ şeklinde hayvancılarımızın talepleri var” ifadelerini kullandı.
Batman Yüksek dağlardan toplanan ışkın bitkisi hastalıklara iyi geldiği gerekçesiyle adeta kapışılıyor Batman’ın Sason ilçesinde yüksek rakımlı dağlarda karların erimesiyle ortaya çıkan ve bölgede yayla muzu olarak adlandırılan ışkın bitkisi, bir çok hastalığın şifa kaynağı olduğu gerekçesiyle kilogramı 150 lira olmasına rağmen yoğun rağbet görüyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yüksek kesimlerde yetişen, kuzu kulağıgiller familyasının ekşimsi tadıyla kiviyi andıran ve muz gibi soyularak yenildiği için ’yayla muzu’ da denilen ışkın bitkisinin olgunlaşmasıyla bölgede yaşayan bir çok vatandaşa gelir kaynağı oldu. Sason ilçesine bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar sabahın erken saatlerinde dağlardan kopardığı Işkın bitkisini ilçe merkezine getirerek kilosunu 150 liradan satarak aile geçimini sağlıyor. Işkın bitkisinin başta kalp rahatsızlığı olmak üzere bir çok hastalığa iyi geldiği için yoğun talep gördüğünü belirten vatandaşlardan Zülküf Ebinç, yüksek dağlardan kopardığı ışkın bitkisini ilçede satarak ailesini geçindirdiğini söyledi. Ebinç, “Bu bitkinin adı ışkındır. Yayla muzu olarak da biliniyor. Işkın Sason ilçesinde yüksek kesimlerde yetişiyor. Bir çok hastalığa ilaç olduğunu biliyoruz. Başta kalp rahatsızlığı olmak üzere tansiyon rahatsızlığı ve şeker hastalığına ilaçtır. Biz bunu aile geçimimizi sağlamak için sabah erken saatlerde grup olarak çıkıp yüksek dağlardan kopararak getirip kilosunu 150 liradan satıyoruz” dedi. “Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor” Işkın bitkisini koparmak için gece saatlerinde yola koyulduklarını belirten vatandaşlardan Hasan Yıldırım, “Bu bitki yüksek kesimlerde yetişiyor. Bu bitki şifalı olduğu için çok tercih ediliyor. Şu anda kilosunu 150 ile 200 lira arasında satıyoruz. Herkes çok tercih ediyor. Günlük 150 kilo toplayarak satıyoruz. Bu bitkiyi koparabilmek için gece saat 03.00 gibi yola çıkıyoruz. Yaklaşık 5 saat yol yürüyoruz. Çok yüksek yerde yetiştiği için dönüşümüz akşamı buluyor” diye konuştu.