ALTAY VAROL - BURAK COŞKUN/DENİZLİ
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Denizli Barosu tarafından düzenlenen ve Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi salonunda gerçekleştirilen Türk Borçlar Kanunu'nun Getirdiği Yenilikler konulu konferansta konuştu.
Son günlerde telefonların dinlenmesi ile ilgili açıklamalarda bulunan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, "İletişimin dinlenmesi konusunda büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bundan önce basına yansıyan konuşmalarımda anlatmaya çalıştım.
Burada belirtmek istiyorum. Yargı bağımsızlığı sistemi tam olmadığı için maalesef bugün idarenin temsilcisi durumunda olan Adalet Bakanlığı'nın yargı üzerindeki vesayet yetkisi devam ettiği sürece elbette ki bu eleştiriler her zaman olacaktır. Bugün toplumda dinlenme paronayası oluşmuştur. Bu elbette hastalıklı toplum haline getiren bir durum ortaya çıkarmaktadır. Ortaya çıkan somut olaylar, bunun paronayanın da ötesinde olduğunu göstermektedir. Asıl işin üzücü tarafı da orası.
Biz gerek yasaya uygun olarak yapılan dinlemeler olsun gerekse yasaya uygun
olmayan dinlemeler olsun, eğer bunlar temel hak ve özgürlükleri ihlal edici nitelikteyse, hukuk sistemini zedeleyici nitelikte ise, mutlaka bunların üzerine gidilmelidir. Yasaların değişmesi gerekiyorsa, yasaların değişmesi gerekir. Bütün bunlar için çabalarımızı sürdürüyoruz. Yapılan eylemlerin, işlemlerin hukuka uygun olup olmadığını araştırıyoruz ve gerekli işlemleri de yetki ve görevlerimiz dahilinde mutlaka yerine getireceğimize kimsenin kuşkusu olmamalıdır" dedi.
Konuşmasında, anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsediğini belirten Gerçeker, "Yürütme, yasama ve yargı 3 ayrı erk olarak düzenlenmiştir. Bunlar birbirinden bağımsız olarak görev yaparlar. Hiçbirisinin birbirinden üstünlüğü yoktur. Biz hukuk devletiyiz diyorsak, demokratik cumhuriyete inanıyorsak, yargı bağımsızlığına da bütün kurallarıyla, kurumlarıyla, kişiler olarak saygı göstermek zorundayız.
Bu toplumun teminatı olan bir kurum için bir ayrıcalık değil, gerekliliktir. Bugün yargı sistemimizde yapılmak istenen reformlara biz hiçbir zaman karşı değiliz. Yargı reformunun yapılmasını herkesten çok biz istiyoruz. Maalesef 12 Eylül anayasası en büyük darbeyi yargı bağımsızlığına vurmuştur. Yargı bağımsızlığını büyük ölçüde zedeleyen 12 Eylül anayasasındaki hükümlerin mutlaka değiştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yargı reformu yapacağız derken, yargı bağımsızlığını geriye götürmek değil, ileriye götürmek için bu reformları yapmak zorundayız. Bugün, anayasamız kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiş, yargı tamamen bağımsız ve bağımsız olması gerekiyor ki, tarafsız olsun. Tarafsız olarak anayasadan aldığı yetkiyle, yetkisini millet adına kullanmaktadır. Yargı organının demokratik meşruiyet diye bir sorunu yoktur. Biz demokratik meşruiyet hakkını anayasadan alıyoruz. Biz, düşüncelerimizi çeşitli platformlarda ortaya koyduk. Rapor halinde düzenleyip yetkili merci ve kişilere verdik.
Bunun da takipçisi olacağız. Yargının bir bütün olduğuna inanıyorum. Bugüne kadar hep birlikte, sırt sırta yargı bağımsızlığı için mücadele ettik. Bundan sonra da mücadelemiz birlikte devam edecektir" dedi.