EKONOMİ - 23 Haziran 2017 Cuma 11:49

'İş güvenliği yasasının ertelenmesinin sakıncalarını siyasilere sunduk'

A
A
A
'İş güvenliği yasasının ertelenmesinin sakıncalarını siyasilere sunduk'

OSGBDER Cengiz İmeci, olası iş güvenliği yasası ertelenmesinin sakıncalarını Ak Parti, CHP ve MHP’li vekillere rapor olarak sunduklarını söyledi.

Ortak Sağlık Ve Güvenlik Birimleri İşletmecileri Derneği (OSGBDER) Başkanı Cengiz İmeci yaptığı açıklamada, iş güvenliği yasasının ertelenmesinin gündemde olduğunu, ertelemenin oluşturabileceği olumsuz durumları 30’un üzerinde sivil toplum örgütü ile hazırlanan bir raporla Ak Parti, CHP ve MHP’li vekillere rapor olarak sunduklarını söyledi. İmeci yaptığı açıklamalarda, “Çalışmalarımız sonucunda kamu işyerlerinde tehlike sınıflarına göre yeni bir düzenleme yapılmasının gerektiği konusunda fikir birliğine vardık” dedi.

İmeci şunları kaydetti: “Son zamanlarda çalışma hayatını ve işverenleri ilgilendiren bir yasa kamuoyunda çok konuşulur oldu. İşin uzmanı olmayanlar işin uzmanı olanlardan daha çok İş Güvenliğini köşelerinde malzeme yapar oldular. İş Güvenliğine zırva kanun diyerek önemsiz bir yasa olduğunu ima edenler oldu. 1 milyon işyerine 1 milyon iş güvenliği uzmanı ve bir milyon işyeri hekimini nereden bulacağımızı söyleyenler çıkmıştır. Bu kadar önemli bir yasada araştırma yapmadan gayrı ciddi açıklama yapıp kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi çok üzücü ve talihsizliktir.Kamuoyunda Üretim Reform yasa tasarısı olarak bilinen ve TBMM’de 18 Haziran 2017 tarihinden kabul edilen 7033 Sayılı sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun 86 ncı maddesi ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli İşyerleri ile kamu işyerlerinin tamamında İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi görevlendirilmesi yükümlülüğünü 1 Temmuz 2020 tarihine ötelemektedir. 6331 sayılı yasa 39 madde iken sadece 38 nci maddenin bir bölümü ertelenmektedir. Yasanın diğer 38 maddesi yürürlükte olup işverenlere çok büyük sorumluluklar yüklemektedir”.

İmeci, işverenlerin uymak ile sorumlu olduğu ve ertelenmeyen yükümleri de şöyle sıraladı: “Risk değerlendirmesi analizi yapılması ve güncelliğinin sağlanması, acil Eylem Planı Hazırlanması ve Acil müdahale ekiplerinin güncel olmasının sağlanması, mevcut çalışanlara ve her yeni giren çalışana İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitiminin verilmesi, çalışan temsilcisi atanması, çalışan temsilcisine özel eğitim verilmesi ve belgelendirilmesi, çalışanlara Sağlık Gözetimi (İş Giriş Raporu ve ilgili tahlillerin düzenli yapılması), işyerindeki elektrik pano kontrolü ve topraklama ölçümlerinin düzenli aralıklarda yapılaması, acil Durum Planı dahilinde yangın eğitimi ve tahliye tatbikatı, çalışan sayısına göre yeterli sayıda zorunlu ilk yardımcı personel bulundurulması”.

“İş Güvenliğinde 325 bin liraya kadar ciddi para cezaları vardır”

İş Güvenliğinde 325 bin liraya kadar ciddi para cezaları bulunduğunu dile getiren İmeci, ”Görüldüğü üzere 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası işverenlere ciddi yükümlülükler getirmiştir. Her hangi bir ceza ile karşılaşmamak için mevzuatın gerekliliklerini yerine getirmek üzere profesyonel destek almakta fayda olacaktır. İş Güvenliği mevzuatından kaynaklanan sorumlulukların yerine getirilmemesi halinde çalışan sayısına ve işyerini tehlike sınıfına göre bin 350 Türk Lirasından 325 bin Türk Lirasına kadar ciddi para cezaları verilmektedir” şeklinde konuştu.

İmeci, 30’un üzerinde sivil toplum örgütü ile çalışma başlattıklarını belirterek, “50’den az çalışanları olan az tehlikeli işyerlerinde ve kamu işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğunun ertelenmesi gündeme geldiğinde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri İşletmecileri Derneği (OSGBDER) in içinde bulunduğu 30’un üzerinde sivil toplum örgütü ile TİSGFED (Tüm İş Sağlığı ve Güvenliği Dernekleri Federasyonu), Ege İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu, Marmara İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu Marmara İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu, Anadolu İş Sağlığı ve Güvenliği Platformu olarak ertelemenin sakıncalarını yasa yapıcılara anlatmak üzere TBMM adeta akın ettik. Görüşmelerimiz esnasında Partilerin Grup Başkanvekillerine, Komisyon Başkanlarına, Ak Parti, CHP ve MHP'li milletvekillerine tüm detayları ile ertelemenin sakıncalarını anlatarak görüş ve önerilerimizi içeren rapor sunduk.

Ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müsteşarı Sayın Ahmet Erdem ile kaygılarımızı anlatmak üzere görüşme gerçekleştirdik. Ayrıca ertelemenin kamu ayağında yaşanacak sıkıntılarını değerlendirmek üzere Ankara temaslarımız kapsamında Türkiye KAMU-SEN Genel Başkan Sayın İsmail Koncuk ve Türkiye SAĞLIK-SEN Genel Başkanı Sayın Önder Kahveci ile görüşerek çalışmalarımız hakkında bilgi verdik, son gelişmeleri değerlendirdik” dedi.

“Kamu işyerleri tehlike sınıfları düzenlemesi yapılmalıdır”

Görüşmeler neticesinde kamu işyerlerinde tehlike sınıflarına göre yeni bir düzenleme yapılmasının gerektiği konusunda fikir birliğine varıldığını söyleyen İmeci, “Şöyle ki çok tehlikeli sınıfta yer alan bir özel hastane İş Güvenliği uzmanı ve İşyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu varken kamu hastanesinde bu zorunluluğun olmaması güvenliksiz ortamlar oluşturmaktadır. Özel mesleki ve teknik liseler tehlikeli sınıfta oldukları için İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri hekimi bulundururlarken kamuda yer alan mesleki ve teknik liseler hizmet almamaktadırlar. Buna benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Bu nedenle inanıyoruz ki en kısa sürede yeni bir düzenleme ile benzer farklılıkların önüne geçilecektir. Kamuoyunda yanlış bir algı oluşmuştur. Az tehlikeli işletmelerin bakkal, manav ve eczane gibi işyerlerinden oluştuğu düşünülmektedir. Halbuki tehlike sınıfları tebliği incelendiğinde az tehlikeli işyerlerinin bakkal, manav ve eczane gibi işyerlerinin dışında üretim, imalat, yanıcı parlayıcı madde depolaması yapan işyerlerinden, nüfusu yoğun şekilde olan ve her an iş kazası yaşanma riski taşıyan yurt, okul, otel gibi işyerlerinden oluştuğu unutulmamalıdır. Bu nedenle tehlike sınıfları tebliğinin yeniden ele alınmasında fayda olacaktır” diye konuştu.

“OSGB’ler istihdam bürosu haline gelmiştir”

“Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB) istihdam bürosu haline dönüşmüş durumdadır” diyen İmeci, şöyle konuştu: ”Hiçbir sektörde olmayan bir çalışma modeli OSGB'lere dayatılmak istenmektedir. Yetki belgesi başvurusu yapılırken en az bir tam zamanlı iş güvenliği uzmanı, tam zamanlı işyeri hekimi ve tam zamanlı diğer sağlık personeli istihdamı zorunluluğu vardır. Üstelik 10 çalışandan fazla ve çok tehlikeli işyerlerinde diğer sağlık personeli görevlendirmesi zorunlu iken OSGB ler ruhsat aşamasında bu personeli bulundurma zorunluluğu olması anlaşılır gibi değildir. Sorumlu Müdür haricinde diğer personelin iş yoğunluğuna göre part time veya tam zamanlı çalışmasının önü açılmalıdır. Bunun yanında OSGB'ler bulundukları ile ve komşu illere hizmet verebilmektedirler. Bu uygulama nedeniyle şu anda maalesef ülkemizde OSGB enflasyonu yaşanmaktadır. İl sınırı düzenlemesi kaldırılmalıdır. OSGB bünyesinde içerisinde oluşturulan revirler birer sağlık ocağı şekline getirilmiş olup, OSGB'lerin büyük çoğunluğunda ambalajından dahi açılmamış revir malzemeleri çürümeye yüz tutmaktadır. Plaza katlarında kurulan OSGB'lerde tekerlekli sandalyeler ve sedyeler aksesuar olarak durmaktadır. Dolayısıyla OSGB'lerin kuruluş amaçları yeniden gözden geçirilmeli, daha işler bir hale getirilmelidir”. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya ALKÜ’de Akademik Atama, Yükseltme ve Ödül Töreni Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nin (ALKÜ) gurur günü olan “Akademik Atama, Yükseltme ve Ödül Töreni” eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın katılımıyla yapıldı. Akdağ, “Daha ileriye gitmemiz gerekiyorsa ezber bozmamız gerekiyor. Yeni yöntemlerle ezber bozarak devam etmemiz gerekiyor” dedi. Akademik Atama, Yükseltme ve Ödül Töreni bilim dünyasına büyük katkılarıyla bilinen Yazar Alev Alatlı’nın isminin verildiği konferans salonunun kurdele kesimiyle başladı. Salonun açılış kurdelesini eski Bakan Recep Akdağ, ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan ile protokol heyeti kesti. Açılışın ardından heyet, Alev Alatlı Konferans Salonu’ndaki törene katıldı. “Daha ileriye gitmemiz için ezber bozmamız gerekiyor” Törenin onur konuğu 58, 59, 60, 61 ve 65. hükümetlerde Sağlık Bakanlığı görevini yürüten Recep Akdağ konuşmasında böyle bir törene katılmaktan gurur duyduğunu dile getirdi. Antalya ve Alanya’nın bir Selçuklu kenti olduğunu vurgulayan Akdağ, kadim Selçuklu Devleti’nin hatırasını yaşatmanın da büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti. ALKÜ’nün kısa sürede gelişmiş bir üniversite haline geldiğini söyleyen Akdağ, "Bu kıymetli salonumuza değerli yazarımız Alev Alatlı’nın isminin verilmesi hepimizi gururlandırdı. Bilimsel alanda ileriye gitmemiz için akademisyenlerimizin büyük bir önemi var. Daha ileriye gitmemiz gerekiyorsa ezber bozmamız gerekiyor. Yeni yöntemlerle ezber bozarak devam etmemiz gerekiyor. Uzun süre yaptığım bakanlık görevinde yeni uygulamalarla ezber bozarak ülkemize sağlık alanında büyük gelişmeler yaşattık. Bugün burada 115 öğretim üyemizin yeni cübbelerini giyecek olması inanılmaz mutluluk verici bir olay. Bu törende giyilen her cübbenin arkasında annelerin, babaların, eşlerin ve çocukların büyük emeklerinin olduğuna ben bizzat şahidim. Cübbelerini giyen akademisyenlerimize başarılar diler; törenin üniversitemize, ülkemize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını dilerim” dedi. “ALKÜ olarak nice başarılara şahit olacağız” Rektör Türkdoğan konuşmasında törenin yapıldığı konferans salonunun düşünce dünyasına ışık tutan mütefekkir yazar Alev Alatlı’nın isminin verildiği bir gün olduğunu vurguladı. ALKÜ Akademik Atama, Yükseltme ve Ödül Töreni’nin büyük bir gurur günü olduğunu söyleyen Rektör Türkdoğan, “Bilime katkı sağlayan 115 akademisyenimizin yükselmelerinin heyecanına şahit oluyoruz. Ülkemizin kalkınması için bilimin ışığında yetişen akademisyenlerimizin yetişmesi kolay olmuyor. Bir akademisyen zamanının çoğunu ailesinden, çocuklarından feragat ederek bilime ayırıyor. ALKÜ çok daha büyük bir üniversite olacak ve nice başarıları hep birlikte kutlayacağız. Bu onurlu başarıyı bizlere yaşatan ailelere ve değerli akademisyenlerimize yürekten teşekkür ediyorum” dedi. Rektör Türkdoğan, Piri Reis tarafından çizilen Alanya ve Alanya Kalesi’nin tablosunu eski Bakan Akdağ’a hediye etti. 115 akademisyen yeni cübbelerini giydi Konuşmaların ardından ALKÜ’lü akademisyenler atama ve yükselme ile yeni cübbelerini giydi. ALKÜ’de 22 profesör, 50 doçent, 43 doktor öğretim üyesi olmak üzere toplamda 115 öğretim üyesi atama ve yükselme ile yeni ünvanlarına erişti. Bunun yanında 15 akademisyene akademik başarı ödülü, 5 akademisyene de tanınırlık ödülü takdim edildi. Öte yandan emekli olan bir akademisyen ve bir idari personele teşekkür plaketi verildi. Unvanlarına kavuşan akademisyenlere cübbelerini eski Bakan Akdağ, Rektör Türkdoğan, protokol üyeleri ve akademisyenlerin aileleri giydirdi. Törenin devamında ALKÜ’nün kuruluşunun 9’uncu yılı dolayısıyla pasta kesimi yapıldı. Akademik Atama, Yükseltme ve Ödül Töreni, toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Törene eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanısıra Alanya Kaymakamı Dr. Fatih Ürkmezer, Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş, ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan, Alanya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Güner, Almanya Federal Cumhuriyeti Antalya Konsolosu Martin Tscherner, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kılıç, Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, Prof. Dr. Mehmet Akın, Alanya İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Hüseyin Direk, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler, ALKÜ Genel Sekreteri Dr. Sinan Kartal, akademisyenler ve aileleri katıldı.
Samsun Samsun tarımsal üretimde Türkiye’nin yükünü sırtlıyor SAMSUN (İHA) – 74 bin 243 kayıtlı çiftçinin üretim yaptığı Samsun, birçok tarımsal üretim kaleminde Türkiye’nin ilk sıralarında yer alıyor. Samsun’da İl Tarım Projeleri Toplantısı, Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın başkanlığında, vali yardımcıları, ilçe kaymakamları, il tarım ve orman müdürü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü şube müdürleri, ilçe tarım ve orman müdürlerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Valilikten Samsun’un tarımsal üretim istatistikleri kapsamında yapılan paylaşımda, “Bir tarım kenti olan Samsun’da tarımsal üretimin merkezi olan Bafra, Çarşamba, Vezirköprü ve Ladik Ovaları bu alanda şehrimizin sahip olduğu en önemli değerlerdir. 972 bin 459 ha yüzölçümünün yüzde 39,5’ine tekabül eden 379 bin 850 ha’lık bölümü işlenen tarım alanı olan Samsun’da 74 bin 243 kayıtlı çiftçimiz bulunmaktadır” ifadeleri yer aldı. Birçok tarımsal üretimde Samsun ilk sıralarda Sosyal medya hesabından yapılan yazılı açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Samsun Türkiye’de lahana, karnabahar, fiğ otu ve kenevir üretiminde 1’inci, fındık, çeltik ve brokoli üretiminde 2’nci sırada yer almaktadır. Samsun sahip olduğu 20 bin 9 manda sayısıyla ülke sıralamasında 1’inci, toplam büyükbaş hayvan varlığı bakımından ise 345 bin 548 adet ile 12’inci sıradadır. 629 adet çeşitli boy uzunluklarında ruhsatlı balıkçı teknesinin bulunduğu Samsun’da 58 bin 969 tonu avcılık yoluyla, 13 bin 269 tonu da yetiştiricilik yoluyla olmak üzere toplamda 72 bin238 ton su ürünleri üretimi gerçekleştirilmiştir. Samsun’da 2023 yılında tarımsal desteklemeler adı altında çiftçilerimize 599 milyon 880 bin 325 TL ödeme yapılmıştır. Samsun’da 2023 yılında devam eden ve uygulanan 29 tarım ve hayvancılık projesine Tarım ve Orman Bakanlığı, DOKAP, Samsun Valiliği YİKOB, Samsun Büyükşehir Belediyesi, OKA ve Bafra, Havza, Vezirköprü Ziraat Odası bütçeli toplam 38 milyon 473 bin 424 TL hibe desteği sağlanmıştır. Samsun’da 2023 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden 13, DOKAP bütçesinden 11, Samsun Valiliği YİKOB bütçesinden 3, Büyükşehir Belediyesi bütçesinden 7 ve OKA bütçesinden 1 proje uygulanmış ve devam etmiştir. Samsun’da 2024 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinden 13, 2024 ve 2025 yıllarında DOKAP bütçesinden 7 proje uygulanacak olup, 7 projenin daha uygulanması planlanmaktadır.”