GÜNDEM - 24 Eylül 2018 Pazartesi 21:11

İş kazası geçirdi hayatı karardı

A
A
A
İş kazası geçirdi hayatı karardı

2010 yılında geçirdiği iş kazası sonrasında mağdur olan Gönül Kaya Arık, ''Adalet yerini bulsun, hakkımı istiyorum'' dedi.

Gönül Kaya Arık, 2010 yılında çalıştığı unlu mamuller fabrikasında iş kazası geçirdi. Geçirdiği iş kazası sonucunda omuriliği zedelenen ve günlük yaşamındaki ihtiyaçlarını karşılarken zorlanan Arık, açtığı davadan herhangi bir sonuç alamadı. Birçok kez davayı kazandığını fakat karşısında bir muhatap olmadığı için işlem yapılamadığını belirten Arık, ''2010 yılında dokuzuncu ayın 16'sında iş kazası geçirdim. Yufka fabrikasında çalışıyordum. Yufkalar elimde düştüm. Omuriliğimin, belimin üstüne düştüm. Bir saate yakın olduğum yerde kaldım. Hiç ilgilenmediler. Sonra eşimi aradım. Ambulans geldi beni aldı. Götürürken patron geldi, 'Onkoloji Hastanesine götürelim' dedi. Ben de eşimi aradığımı söyledim. Ondan sonra ne ilgilendi, ne sorumlular geldi, aradı, ilgilenmediler. Bir geçmiş olsun dahi demediler'' ifadelerini kullandı.

''Kazandığım halde tazminatımı alamıyorum'' 

İşverenin kazadan 6 ay sonra kağıt imzalatmak için geldiğini söyleyen Arık, ''Maaş alıyorum diye imza atacakmışım. Ben maaş almıyorum, neyin imzasını atayım dedim ve atmadım. O zaman ne benden ne de devletten beş kuruş para alamazsın dedi ve gitti. Mahkemeye verdik. Avukat tamam bu dava kazanılmıştır dedi. Öyle dedikten sonra mahkeme bitti, süreç tamamlandı. Tazminatı kazandım. Kazandığım halde tazminatımı alamıyorum. Neden alamadığımı da bilmiyorum. Avukat da dava bitti kapandı diyor. Nasıl kapandı bilmiyorum. Ben sakat kaldığımla kaldım" diye konuştu. 

Avukatının kendisini yeterince bilgilendirmediğini söyleyen Arık, ''6 ay içerisinde suç duyurusunda bulunmam gerekiyormuş. Bunu ben bilmiyordum. Avukatım da bana söylemedi ve ilgilenmedi. Ben ona vekaletimi vermiştim zaten. Daha sonra da bunun üstünden zaman geçmiş dediler. 6 ay süresi varmış bunun. İki defa aynı yerden ameliyat oldum. Şu anda belim sorunlu, iş yapamıyorum. Bütün her şeyimi eşim dostum yapıyor'' şeklinde konuştu.

''Adalet yerini bulsun, hakkımı istiyorum'' 

''Gereğinin yapılmasını istiyorum. Çünkü kolay şeyler yaşamıyorum'' diyen Arık, ''Bazı avukatlar baştan biz alsaydık olurdu, şimdi geç kaldınız dediler. Zaman aşımı da demediler. Baştan değiştirebilirdin dediler. Davayı kazandım, tazminatımı kazandım ama muhatap yok. İşveren bütün malını mülkünü başka birine devretmiş dedi avukat. Adalet yerini bulsun, hakkımı istiyorum. Kimseden bir şey istemiyorum. Sakat kaldığımla kaldım. Gereğinin yapılmasını istiyorum. Çünkü kolay şeyler yaşamıyorum'' dedi.

Seda Kahramantürk - Emre Yüzügüldü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.