GÜNDEM - 31 Temmuz 2014 Perşembe 09:43

İsrail’in tohum politikasına karşı proje geliştirdiler

A
A
A
İsrail’in tohum politikasına karşı proje geliştirdiler

Ürettiği hibrit tohumlarla sürdürülebilir tarımı durdurarak tekelinde tutmayı amaçladığı öne sürülen İsrail’in büyük projesine son verecek çalışma, Kaz Dağlarında başlatıldı.

Türk bilim adamlarıyla birlikte bir süredir yerli tohum üretimi konusunda çalışmalar yapan Balıkesir’in Edremit ilçesindeki bir ar-ge firması, hibrit tohumlara olan bağımlılığı yok edecek düzeye geldi ve yerli tohum üretimine başladı. Kaz Dağları’nda, akademisyenlerin denetimiyle sürdürülen yerli tohum üretimi sayesinde, toprak altı seralarda tıbbi aromatik ve endemik bitkiler ile birlikte sebze tohumları da üretilebiliyor. Yerli tohumların en iyi toprağın altında yetiştirilebileceğini düşünen Türk bilim adamları, Kaz Dağları’nda bol oksijen bulunması ve hava sıcaklığının sabit olmasından dolayı seralarda tam verim alındığını ifade ediyor.

PROF. DR. GÜLENDAM TÜMEN DE PROJEYE DESTEK VERİYOR
Projeye akademik destek veren Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülendam Tümen, günümüzde Türkiye’de yerel tohumların korunması için büyük bir çaba gösterildiğini söyleyerek, “Günümüzde, özellikle tarım alanında yerel biyolojik çeşitliliklerin korunması için büyük bir faaliyet sürdürülmektedir. Bu faaliyet, tüm dünyada ve özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde yoğunlaşmıştır. Çünkü günümüzde biyoteknolojik olarak üretilmiş hibrit türlerin yoğun olarak ekildiğini de düşünürsek, bu yerel türlerin ve ırkların yaşatılması gerekiyor. Dünyada da bununla ilgili, Dünya Bankası’ndan destekli büyük projeler başladı. Şu anda, Edremit’te Faruk Durukan’ın çiftliğinde bu yerel ırkların tohumları toplanılarak, yeniden ekilmekte. Çok miktarda tohum üretilerek, tekrar çiftçiye bunların verilmesi planlanmaktadır. Bütün amaç, yerel ırkların ortaya çıkartılması ve tekrar yaşaması için mücadele vermektir. Örneğin, bu bölgede aynı dalın üzerinde 5 tane başak taşıyan buğdaylar bulunmaktadır. Bu buğdaylar bölgeye ekilecek ve çok miktarda tohum elde edildikten sonra çiftçiye verilecek ve daha verimli, doğal, organik ürünler elde edilmeye çalışılacaktır” dedi.

“İSRAİL’İN HİBRİT TOHUM PROJESİ TÜM DÜNYAYI TEHDİT EDİYOR”
Projenin amacının yerli tohumlara sahip çıkmak ve gelecek nesillere sağlıklı tohumlar bırakabilmek olduğunu ifade eden Kale Natürel isimli ar-ge firması sahibi ve Türk kaşif Faruk Durukan, “İsrail’in hibrit tohum projesi tüm dünyayı tehdit etmeye başladı. Bu proje, sürdürülebilir tarımı tehdit ediyor ve durdurmayı hedefliyor diye düşünüyoruz. Bu da dünyayı açlıkla terbiye etmek düşüncesi ile eş değerdir. Bu projeyi baltalayacak bir proje olarak, bizler de yerli tohum geliştirmeye ve üretmeye başladık. Balıkesir Üniversitesi ile ortaklaşa yaptığımız çalışmalar çok olumlu sonuçlar verdi. Kaz Dağlarındaki özel tarım arazimizde yerli tohum üretimine başlamış bulunmaktayız. Yerli tohumlar sayesinde ülkemiz dışa bağımlılıktan kurtulacak ve gelecek nesillerimiz daha sağlıklı hale gelecek. Projemiz ilk etapta kendi arazilerimizde denendi ve son aşamaya geldik. Artık bundan sonraki süreçte, Kaz Dağlarında yetişen tohumlarımız ülkemizin her köşesine gönderilebilecek ve gerekirse dünyaya tohum satabileceğiz. Kaz Dağlarına seçmemizin nedeni, burada bol oksijen olması ve toprak veriminin çok yüksek olmasıdır. Daha önce, ön çalışmalar yapıp, olumlu sonuçlar almıştık. Bu projenin ülkemize ve dünyaya hayırlı olmasını diliyoruz. Bu arada, kendi yetiştirdiğimiz hayvanların gübreleri de buradaki arazilerimizde kullanılmaktadır. Projeye destek veren Balıkesir Valisi Ahmet Turhan’a, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur’a ve Balıkesir Üniversitesi’ne teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Üretilen yerli tohumlardan memnun olduklarını söyleyen Kaz Dağları köylüleri ise, hibrit tohumlardan kurtulacak olmanın sevincini yaşadıklarını ifade etti. Aldıkları yerli tohumları tarlalarına eken bazı köylüler, “Eskiden olduğu gibi yerli tohumları kullanmak istiyoruz. Yerli tohumların verdiği ürünler hem kaliteli hem de sağlıklı” dedi.

Türkiye’nin ilk ve tek bitki özü üretim tesislerinde Ar-Ge çalışmaları yürütülen 30’a yakın yerli tohum çeşidi, satışa hazır hale getirildi. Yetkililer, yakın zamanda hemen hemen tüm bitki ve sebzelerin tohumlarını üretebileceklerini ifade etti.

SERHAT ŞENKÖKÇÜ
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da pişkin müşteriler kamerada: Sigara içirmeyince ücretini ödemeyip kaçtılar Güngören’den Mecidiyeköy’e gitmek için taksiye binen üç kişi, sürücünün araçta sigara içilmesine izin vermemesinin ardından ücreti ödemeden araçtan indi. Taksi sürücüsünün, “90 liramı verir misin?” sözlerine karşılık yolcu, “Benim param yok. Git, onlardan al. Paramla beni rehin mi alacaksın” şeklinde pişkin bir cevap verdi. Yaşanan tartışmayı taksi sürücüsü cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Güngören Merter’de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda taksi sürücüsü İsa Ünver, yol kenarında kendisini durduran üç kişiyi aracına aldı. Şişli Mecidiyeköy’e gitmek için yola çıkan takside yolcular, bir anda sigara içmek istediklerini belirtti. “Paramla beni rehin mi alacaksın?” Ünver’in aracının içinde sigara içilmesine izin vermemesinin ardından yolcular ile sürücü arasında tartışma çıktı. Bunun üzerine araçtan inen yolcular, 90 liralık taksimetre ücretini ödemek istemedi. Ünver’in, “90 liramı verir misin” sorusuna, “Paramla beni rehin mi alacaksın? Benim param yok, git onlardan al” diyerek cevap veren pişkin yolcular ücreti ödemeden araçtan ayrıldı. O anlar taksi sürücüsünün cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Kaydedildiğini gören şahıs ise “Hem beni sosyal medyaya atacaksın hem de para isteyeceksin” diyerek uzaklaştı. “Sen niye karışıyorsun?’ diyerek araçtan ineceklerini söylediler” Taksi sürücüsü İsa Ünver ise, “Bugün E-5’te ilerlerken bir arkadaş Merter’de beni durdurdu. Kendisiyle birlikte iki tane de kadın bindi. Bana Mecidiyeköy’e gideceklerini söylediler. Kavşaktan dönüp Mecidiyeköy istikametine bağlanacağım esnada araçta sigara içmek istediler. Araçta sigara içmenin yasak olduğunu ve buna izin veremeyeceğimi bildirdim. Arkadaş bunun üzerine söylenmeye başladı. ‘Biz içiyoruz, kimse karışmıyor. Sen niye karışıyorsun? diyerek araçtan ineceklerini söylediler. İndirmek için müsait bir yere yanaştım. 90 liralık taksimetre ücretine itiraz ettiler” dedi.
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi
Rize Stajyer ebe olarak görev yaptığı Çocuk Cerrahi Servisi’ni çizimleri ile renklendirdi Rize Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde eğitim gören stajyer ebe İrem Dinç, staj yaptığı hastanede Çocuk Cerrahi Servisi’nin duvarlarına çizdiği çizgi film karakterleri ile hasta çocuklar mutlu ediyor. Rize Merkez Çay Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde öğrenim gören 17 yaşındaki Yaren İrem Dinç, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Çocuk Cerrahi Servisinde ebe yardımcısı stajyer öğrenci olarak çalışmaya başladı. Çocuk Cerrahi Servisinin duvarlarının boya yenilenmesi yapılacağı sırada serviste hizmet veren hemşirelerin "Keşke biraz eğlenceli yaptırsak" demesi üzerine "İsterseniz ben yapabilirim" diyen stajyer öğrenci Yaren İrem Dinç, hastane duvarlarına çizgi film karakterlerini çizdi. Dinç, tüm servis duvarlarına farklı çizgi film karakterleri çizerken, hemşireler ve diğer stajyer arkadaşları da büyük bir keyifle boyamaları gerçekleştirdi. Ortaya rengarenk bir çocuk cerrahi servisi çıkarken bu işlemin bütçesi ise doktorlar ve hemşireler başta olmak üzere tüm servis çalışanları tarafından sağlandı. Hastalarının çocuk olduğu serviste artık ağlama sesleri daha az duyulurken, hasta yakınları ise çocuklarının keyifli zaman geçirmesinden memnun. "Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor" Oğlunun sünneti için Çocuk Cerrahi Servisi’nde bulunan Mehmet Mustafa Telci, sünnet öncesinde çocukla beraber duvarlarda yer alan tüm karakterler hakkında konuşarak korkusunu azalttıklarını ve bu durumdan çok memnun olduklarını ifade ederek “Oğlumuzun sünnetini yaptık. Sağ olsun buradaki arkadaşlar da yardımcı oldu. Gayet memnunuz şu anda. Vallahi kimin aklına geldiyse çok güzel olmuş. Özellikle şu boyama işini yapan kızımızın eline emeğine sağlık. Küçük ayrıntılar bazen çok güzel oluyor. Vallahi bizimkinin ilgisini çekti” dedi. “Stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz” Çocuk cerrahi servisinin sorumlu hemşiresi Oya Kutlu ise stajyer öğrencinin böyle bir yeteneği olduğunu duyduklarında hemen harekete geçtiklerini ve hasta yakınlarının durumdan çok memnun olduğunu kaydederek “Stajyer arkadaşımızın böyle bir yeteneği var doğuştan. Ben de çocuk cerrahi servisini renklendirmek istiyordum. Tam da üzerine denk geldi. Arkadaşlarımla birlikte stajyer hemşiremiz çiziyor, biz de ona yardım ederek boyuyoruz. Servis bu şekilde bu hale geldi. Herkes çok memnun. Tepkiler çok güzel. Zaten bütün çabamız çocuklarımız için. Hasta çocuklar için de bir nebze olsun rahatlatıcı oluyor. Hani korkuyorlar, servise gelmek istemiyorlar, içeri girmek istemiyorlar ama karakterleri görünce, duvarları renkli görünce hepsi koşarak geliyor. Sevinçli oluyorlar. Mutlu oluyorlar. En güzel bizim için çok güzel bir şey. Emeklerimiz amacına ulaştı” ifadelerini kullandı. “Çocukların ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor” Serviste boya tadilatının başladığı sırada hemşirelerin kendi arasında ki servisi eğlenceli hale getirme hayali sohbetlerini duyan stajyer hemşire Yaren İrem Dinç, kendisinin resim çizme yeteneği olduğunu söyledi. Dinç “Servis yeni boyanıyordu o sıralar. Hani keşke biraz daha süslü olsa gibisinden konuşmalar oldu hemşirelerle. Ondan sonra ben de böyle bir şey yapabileceğimi söyledim. İşte küçüklüğümden beri uğraştığımı söyledim. Sonrasında böyle bir şeye kalkıştık. İlk önce hemşirelerle beraber yeni yeni boyalar alarak başladı. Sonra işte doktorlar da yardım ettiler. Öyle böyle gelişti yavaş yavaş. Şimdi fotoğraf çekiyorlar, çocukları burada daha çok eğlendiriyorlar, oynatıyorlar. Hani çocukların da odağı genelde duvarlar oluyor, karakterler oluyor. Bu yüzden de hani ağlamaları en azından ertelenmiş oluyor. Hoşuma gidiyor yaptığım şeyin böyle güzel bir şekilde karşılanması, hani beğenilmesi” diye konuştu. “Burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer” Yeteneğinin küçük yaşlardan bu yana geldiğini ve hiç eğitim almadan kendisini resim konusunda geliştirdiğini ifade eden Dinç “Küçüklüğümden beri zaten uğraşıyordum böyle bir şeyle. O yüzden hani pek de zor olmadı benim için ama bir eğitim veya ekstradan bir yardım asla yok. Kendi kendime geliştirdim genel olarak. Yani çalışmadan çalışmaya değişiyor hani gölge gerekiyorsa çalışmaya bu tabii daha fazla vakit istiyor, daha fazla emek istiyor. Çizgileri, büyüklüğü, küçüklüğü çok fazla fark ediyor ama bir duvarı ortalama karakterse eğer bir günde bitiyoruz boyamasıyla beraber. Bence daha çok ilgi odağı oluyor burası çünkü diğer servislerden bir tık daha farklı. Çünkü burası daha çok küçüklerin olduğu bir yer, daha çok eğlenilmesi gereken bir yer. O yüzden engel yok olmak tabii ki de daha çok ilgi çekiyor. Böyle olması daha güzel” şeklinde konuştu.