GÜNDEM - 25 Aralık 2015 Cuma 18:03

İstanbul yollarında bir gün

A
A
A
İstanbul yollarında bir gün

Çocukluğundan beri karavanla dünyayı gezmek istedi ama İstanbul’un trafiğinde direksiyon sallamaya başladı. 31 yaşındaki Mustafa Serdar Çapan, hayalindeki yolculuk için E sınıfı ehliyet aldı ve İETT’nin şoför koltuğuna oturdu. 20 milyonu aşkın nüfusu olan kentte vatandaşları her gün çeşitli yerlere yetiştirmenin telaşına ortak olan Çapan’ın zorlu İstanbul yollarındaki bir gününü İHA görüntüledi.

Sabahın ilk ışıklarıyla iş yerinin kapısındaki kilidi açmaya giden esnaftan dersine yetişmeye çalışan öğrenciye kadar tüm İstanbulluların bir araya geldiği otobüslerdeki bir günün nasıl geçtiğini hiç merak ettiniz mi? Günde ortalama 5 milyon kişiyi gidecekleri yere ulaştıran toplu taşıma araçları trafik yükünün büyük çoğunluğunu üstleniyor. İETT şoförü Mustafa Serdar Çapan’ın kaptanlığındaki 32 M kodlu Cevatpaşa-Mecidiyeköy hattının bir gününe eşlik eden kameralarımız, vatandaşları her gün çeşitli yerlere yetiştirmenin telaşına ortak oldu. Otobüsün saatler 05.30’u gösterdiğinde başlayan yolculuğunun görünen kısmı, gece 12 dolaylarında sona eriyor. 12’den sonraki süreçte ise ikinci mesaisine ‘merhaba’ diyen otobüs için bakım, onarım ve temizlik aşamaları başlıyor. Bayrampaşa’daki evinden 04.30 sularında çıkarak Kâğıthane İETT Garajı’na gelen Mustafa Serdar Çapan, burada o gün birlikte yollara düşeceği otobüsü teslim alıyor ve rotasını kalkış durağına kırıyor.

“BU İŞLE İNSAN SARRAFI OLDUM”
Çocukluğundan beri karavanla dünyayı gezmek isteyen Mustafa Serdar Çapan’ın, hayaline bir adım daha yaklaşabilmek için aldığı E sınıfı ehliyet kendisine İETT’nin kapılarını araladı. Yaklaşık 2 senedir İETT’de görev yapan Çapan, ilk günden bu yana insanları daha yakından tanımaya başladığı söyledi. “İnsanların hareketlerini, mutluluklarını ve hüzünlerini yüzlerinden okuyabiliyorsunuz. Bu işle insan sarrafı oldum” diyen Çapan, sefer sırasında karşılaştığı enteresan durumları ise şöyle anlattı: “Geçenlerde bir yolcumuz otobüse bindi ve ‘Kaptan ben şimdi uyuyacağım ama durağa geldiğimiz zaman sen beni uyandırırsın’ dedi. Yolcularımız otobüse binerken ellerindeki yiyeceklerden bize de ikram ediyorlar. Hatta bir keresinde küçük bir maskot hediye eden bile oldu.”

“İNSANLARIN KAVUŞMASINI GÖRMEK ÇOK GÜZEL”
“Güler yüzlü yolcular bizim de motive olmamızı sağlıyor” diyen Mustafa Serdar Çapan, insanları gidecekleri yere ulaştırmanın manevi bir anlamı olduğunu söyledi. Özellikle Otogar hattında çalışırken duygusal anlara şahit olduğunu belirten Çapan, “İnsanları bekledikleri kişilere ulaştırmak bizi de mutlu ediyor. Özellikle Otogar hattında çalışırken insanlar akrabalarını almaya gidiyorlar ve onların birbirine kavuştuğunu görmek güzel oluyor. Onları gitmek istedikleri yere en hızlı, konforlu ve güvenli şekilde ulaştırmaya çalışıyoruz” şeklinde ifade ediyor.

GÜNÜN İLK IŞIĞINDAN GECENİN KARANLIĞINA
İlk seferi, birbiri ardına gerçekleşen onlarca sefer izliyor. Her seferdeki yolcu profilinin değiştiğini belirten kaptanımız, mesleği sayesinde insanların dertlerini ve mutluluklarını daha iyi anlamaya başladığı itirafında bulunuyor. Mesai ve ders başlangıç saatlerinin yoğunluğunun ardından herkesi gideceği yere yetiştirmiş olmanın mutluluğuyla rahat bir nefes alan Mustafa Serdar Çapan, yolların boş, insan yoğunluğunun ise daha az olduğu bu saatlerde sabaha oranla daha rahat oluyor. Öğlen seferlerinin de sona ermesiyle mesai bitiminin yaklaşması önce yolları hareketlendiriyor. Daha sonra birbiri ardına işten çıkan yolcular, bir an önce gidecekleri yere daha hızlı ulaşabilmek için toplu taşıma araçlarına doğru hareket ediyor. Artık trafik faktörünün de devrede olduğu akşam seferlerinin stres katsayısı da sabaha göre bir parça daha artıyor. Üzerlerinde günün yorgunluğu olan yolcuların en çok düşündükleri şeylerin başında ise varacakları yere daha hızlı gitmek geliyor. Otobüs; Mecidiyeköy, Çağlayan, Okmeydanı, Halıcıoğlu, Ayvansaray, İsmetpaşa Caddesi, Bayrampaşa Devlet Hastanesi, Ayancık Sokak, Forum İstanbul ve Kocatepe Mahallesi derken son durak olan Cevatpaşa’ya yaklaştıkça yolcuların yerleri boş koltuklara kalıyor. Mecidiyeköy kalkışlı ve Cevatpaşa varışlı son seferini de gerçekleştiren kaptanımız, artık otobüsün tabelasını ve iç ışıklarını söndürerek güne başladığı nokta olan Kâğıthane İETT Garajı’na doğru yola çıkıyor.

BAKIM-ONARIM-TEMİZLİK
İstanbul’da; İkitelli, Anadolu, Topkapı, Edirnekapı, Ayazağa, Hasanpaşa, Kâğıthane, Beykoz Şahinkaya ve Sarıgazi olmak üzere 9 İETT Garajı bulunuyor. 65 bin metre kare alan üzerine kurulu ve 236 otobüs kapasiteli Kâğıthane İETT Garajı’nda otobüsümüzün ikinci mesaisi başlıyor. Gün boyu yollarda beraber olan kaptan ile otobüsün yolları, garaj girişinde Araç Kabul yani Tesellüm aşamasında ayrılıyor. Aracı, şoförden teslim alan garaj görevlisi, önce otobüsün içini ve dışını kontrol ederek görünen bir sıkıntı olup olmadığına bakıyor. Ardından İşletim kısmına getirilen araç için Yağ-Yakıt İkmal aşaması başlıyor. Bu süreçte servisten dönen araçların yağ, yakıt ve su gibi eksilen malzemelerini tamamlamaya yönelik işlemler yer alıyor. Yakıtı boşaltılan otobüs için artık sırasıyla dış yıkama, park ve iç temizlik aşamaları başlıyor. Dış yıkama aşamasında araçların dış temizliklerinin yapılarak servise hazır hale getiriliyor. Daha sonra ise araçların garaj içerisinde belirlenen noktalara konumlandırılmasını esas alan parklanma sürecine geçiliyor. Aracın nihai park yerinde en önemli aşamalarından biri olan iç temizlik işlemleri başlıyor. Bu süreçte otobüslerin iç temizlikleri sağlanarak yolcular için daha hijyenik hale getiriliyor. Her gece düzenli olarak tüm araçların tüm iç yüzeyleri temizlik personeli tarafından temizleniyor. Bu aşamaların sonunda servise çıkmaya hazır hale gelen aracı kontrol eden İETT şoförü ‘start’ tuşuna basıyor ve gün yeniden başlıyor.

ARIZA BAKIMI SÜRECİ
Servisten dönen bir araçta şoförün tespit ettiği ya da tesellüm sırasındaki görevlinin dikkatini çeken bir terslik olması durumunda ise arıza bakım süreci devreye giriyor. Bu süreçte arızalı araçlara müdahale ediliyor ve bu araçların bakım ve onarım faaliyetleri yer alıyor.

BANU EZBER - UĞUR GÜLBOY 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde 300 binden fazla konut inşaatı devam ediyor" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.