KÜLTÜR SANAT - 07 Ağustos 2014 Perşembe 12:05

Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesi ortaya çıkarılacak

A
A
A
Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesi ortaya çıkarılacak

Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatının 450. yıl dönümü olan 2016 yılında türbenin ortaya çıkarılmasının oldukça anlamlı olacağını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) öncülüğünde Yuvarlak Masa Toplantısı, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de yapıldı. Toplantıya katılan Gaziantep Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatının 450. yıl dönümü olan 2016 yılında türbenin ortaya çıkarılmasının oldukça anlamlı olacağını söyledi.

Türk tarafından Macaristan Büyükelçisi Şakir Fakılı, Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Kültür ve Turizm Bakanlığı Restorasyon Şube Müdürü Nermin Uzunali, TİKA Macaristan Program Koordinatörü Havva Pınar Özcan’ın yanı sıra Macar tarafından Macar Bilimler Akademisi Tarih Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Pal Fodor, Pecs Üniversitesi Doğu Akdeniz Bölgesi ve Balkan Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Pap Norbert, Pecs Müzesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Dr. Erzsebet Nagy, Pecs Milli Koruma Müdürü Gabriella Kohari, Pecs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Erika Hancz, İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Fatih Elcil, Milli Bilimler Akademisi Öğretim Üyesi Dr. Györgyi Kovacs, Szekrzard Müzesi Arkeologu Geza Szabo, Mate Kitanics ve Ferenc Csoka katıldı. Türk ve Macar akademisyenler ile bürokratların katıldığı toplantı iki oturum halinde gerçekleştirildi. Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, üst düzeyde gerçekleşen toplantının ana temasının 1566 yılında Szigetvar Kuşatması sırasında vefat eden Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği türbenin bulunmasına yönelik olduğunu söyledi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın 1566 yılında sonuncu seferi Szigetvar seferindeyken vefat ettiğini ifade eden Prof. Dr. Pamuk, “Sultanın ölümü, Şehzade Selim’in Manisa’dan gelerek saltanata cülusuna ve Belgrad’a gidişine kadar gizlenmişti. Kanuni Sultan Süleyman’ın naaşı, İstanbul’a bozulmadan taşınabilmesi amacıyla tahnit edilerek kalbi ve iç organları çıkarılmış, misk ve amberle yıkanıp defnedilmiş, cesedi ise II. Selim’in Belgrad’a gelişinden sonra İstanbul’a getirilmişti. Birkaç sene sonra Budin Beylerbeyi Sokullu Mustafa Paşa, Sultan Süleyman’ın iç organlarının defnedildiği mevkide mermerden bir türbe yaptırmıştı. Türbe, her ne kadar 25-30 muhafız tarafından korunsa da sınır boyunda olması hasebiyle sık sık saldırıya uğramıştı. II. Viyana Muhasarasını müteakiben 1689 yılında Osmanlıların çekilmesiyle birlikte türbe, 1693’de Habsburglular tarafından yıkılmıştı. Halk arasında efsane haline gelen türbenin yeri konusunda bir fikir birliği oluşmamaktadır. Türbenin Turbek’te olduğu iddiasına karşılık olarak Üzüm Tepe’de olduğuna dair görüşlerde yer almaktadır. Farklı görüşlerin özellikle yazılı belgelerin dışında arazi ve sondaj çalışmaların gereksinim duyulduğundan yuvarlak masa toplantısında daha ziyade arkeologların görüşlerine yer verildiğine değindi” dedi.

Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, toplantıda sunulan bildirilerden anlaşıldığı kadarıyla Sultan Süleyman’ın türbesi konusunda tatmin edici bir sonuca ulaşılamadığını ifade ederek, “Bu durumda çalışmaların daha kapsamlı bir şekilde yürütülmesine ihtiyaç olduğunu göstermektedir. İki tarafın oluşturacağı sinerji neticesinde Osmanlı dönemine ait kültür envanterlerinin de değerlendirmesi kuvvetle muhtemel gözükmektedir. TİKA’nın Macaristan’daki özverili çalışmaları kendisini göstermekte birlikte ‘Kanuni Sultan Süleyman’ın Szigetvar’daki Hatırası’ kitabı Türkçe ve Macarca olarak yayınlanmıştır. Macaristan - Türkiye ilişkilerinin büyük bir gelişme yaşandığı son yıllarda, Kanuni Sultan Süleyman’ın vefatının 450. yıldönümü olan 2016 yılında türbenin ortaya çıkarılmasının oldukça anlamlı olacağını bunun içinde gerek Büyükelçiliğimizin ve gerekse TİKA yetkililerinin gerekli hassasiyetleri gösterdiklerine ve göstereceklerine inanıyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.