GÜNDEM - 17 Kasım 2017 Cuma 03:48

Kaymakamın azmi, engelli Cahit'i ev hapsinden kurtardı

A
A
A
Kaymakamın azmi, engelli Cahit'i ev hapsinden kurtardı

Elazığ'ın Alacakaya ilçesine bağlı bir köyde evinin önünde yol olmadığı için 4 yıldır tek başına dışarı çıkamayan fiziksel engelli Cahit'i, ev hapsinden ilçe kaymakamının inadı kurtardı. Kaymakam Tuncer, "Beni mahkemeye versinler ama o engelli vatandaşımız yoluna kavuşsun" diyerek başlattığı yol çalışması bitirilmesiyle Cahit'i ev hapsinden kurtardı.

İlçeye 10 kilometre uzaklıktaki Çakmakkaya köyünde ikamet eden elektrikçi 36 yaşındaki Cahit Bozkurt, 6 yıl önce çalıştığı direkte elektrik akımına kapılması sonucu düşerek omuriliğini kırdı. Felçli kalan ve belden aşağısı tutmayan Bozkurt, 2 sene çeşitli hastanelerde tedavi gördü. 2013 yılında köyüne yerleşen Bozkurt, yol olmadığı için 4 yıl aile desteği olmadan evden dışarı çıkamadı. İlçe Kaymakamı Ömer Faruk Tuncer’den yol yapılması için yardım isteyen Bozkurt olumlu cevap aldı. Kaymakam Tuncer'in girişimleriyle güzergah üzerindeki sıkıntılar aylarca uğraşılması sonucu aşılarak Bozkurt'un evinin önünden köy içine kadar olan 300 metrelik alana parke yol yapıldı. Yapılan yol sayesinde ev hapsinden kurtulan Bozkurt, artık istediği gibi tek başına akülü aracıyla cami veya ilçe merkezine gitmeye başladı.

"Kaymakam çok uğraştı, artık dışarı çıkıp gezebiliyorum"

2011 yılında iş kazası geçirdiğini belirten Cahit Bozkurt, “Yüksel gerilim çarpması sonucu 14 metre direkten düştüm ve omuriliğim kırıldı. 2011 yılından buyana omurilik felçlisiyim. 4 senedir de köydeyim. Sosyal hiçbir aktivitem yoktu ve eve kapanıktım. Hiçbir yere gidemiyordum. Kaymakam Ömer Faruk Tuncer’den köy içinde yolumun yapılması için müracaat ettim. Kaymakam Tuncer, çok uğraştı. Sürekli sorun çıkardılar. Kimse yolun yapılmasını istemiyordu. Bizde uğraştık ve şükürler olsun yolumuz yapıldı. En azından dışarı çıkıp gezebiliyorum artık. Zaten hayattan fazla bir beklentimiz yok” dedi.

"Kendi işimi kendim yapınca mutlu oluyorum"

Eskiden yolun patika olduğunu ve sadece hayvanların gidip gelebildiğini dile getiren Bozkurt, “Toprak yoldu. 300 metre komple parke yol yapıldı. Köyün arka tarafından yol vardı. Ama orası çok uzaktı bir iki seferde düştüm. Akşam tek başına gidip gelmekte mümkün değil. Ama burası köyün içi. Bir şey olsa birileri görebilir. Biz bir yere rahat gidip gelebildiğimiz zaman mutlu oluyoruz. Şu an tek başıma üstümü giyinip rahatlıkta gidebiliyorum. Kendi işimi kendim yapınca mutlu oluyorum. Ama önceden mutlaka birisi benle olmak zorundaydı. Devletimize ve kaymakamımıza çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Kaymakamın inadı sorunu çözdü

4 ay önce daireye geçerken kapı önünde tekerlekli sandalyesiyle Cahit’i gördüğünü söyleyen Kaymakam Ömer Faruk Tuncer, “Benle görüşmek istediğini söyledi ve bende konuyu sordum. Yolunun olmadığını ve yapılmasını isteyerek 'Sosyal hayata karışamıyorum, zor olan hayatım daha da zorlaşıyor' dedi. Bende niye olmasın dedim. Daha sonra arkadaşları görevlendirdim. Ama birtakım engellerle karşılaştık. Yol yapılacak yerde sadece hazine arazisi yoktu ve şahıs arazileri de vardı. Arazilerini çok ufak bir miktarda olsa vermek istemiyorlardı. Kendim konuştum, fakat anlam veremediğim bir inatçılıkla vermediler. Köy halkı ikna eder, inatlarından vazgeçerler dedik. Aradan 3,4 ay geçti bir değişim olmadı" dedi.

Cahit'in en son ağladığını ve kendisine çok dokunduğunu aktaran Kaymakam Tuncer, "Ne olursa olsun ben bu yolu yapacağım dedim. Gerekirse beni mahkemeye versinler ama o engelli vatandaşımız yoluna kavuşsun dedim. O şekilde işe giriştim. Hakkımda iftiralar varan boyutta çok şikayette bulundular. Ama bunlar önemli değil. Önemli olan Cahit’in mutluluğudur. Sonuçta hepimiz engelli adayıyız. Aynı duruma düşebiliriz ve bu şekilde düşünmek lazım. Bu şekil düşününce de aldığım riske değer diyorum” şeklinde konuştu. 

Ahmet Mücahid Kantarcıoğlu - Kamil Cankılıç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri farklı ülkelerde Kütahya’yı tanıtıyor Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfıyla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya gelerek Kütahya’yı tanıtıyor. Okul Müdürü Rüştü Benli konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kuruculuğunu Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nun üstlendiği, Romanya’nın kurucu ortak olduğu “My History,My Town, My Culture” ( Tarihim,Kasabam,Kültürüm) isimli eTwinning Projesine ortak olarak katılan Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin proje çerçevesinde Kütahya’yı tanıttıklarını ifade etti. Müdür Rüştü Benli, “ Her ülkenin ve şehrin kendi kültürel, tarihi zenginliklerinin öğrenciler tarafından tanıtıldığı proje faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’nin kuruculuğunda Romanya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Yunanistan, Polonya, Litvanya ve Arnavutluk’taki okullarla ortak faaliyetler yürütülmektedir. Bu çerçevede Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan “Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfımızla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya geliyor ve biz de kendi şehrimiz Kütahya’mızı tanıtıyoruz. Efelerimizi ve Efe oyunlarımızı anlatarak başladığımız projemizde, Kütahya’mıza özgü şalvar, çini, iğne oyası, hamam bohçası, bor madeni ve benzeri ürünler ile Kütahya Kültür köşesi oluşturduk. E müzede sergilenecek olan bu çalışmamızdan sonra okulumuzda Kütahya’mıza özgü yemeklerin yer aldığı Kütahya Yöresel Yemek günü düzenledik. Sıkıcık çorbası, dolamber böreği, leblebi, haşhaşlı lokum, gözleme, ılabada dolması gibi pek çok yöresel yemeği yapılış aşamaları ile birlikte ortaklarımızla paylaştık. Bundan sonrası için de proje faaliyetlerimiz çerçevesinde Kütahya’mızı tanıtmaya devam edeceğiz. Kütahya’mızın sahip olduğu tüm bu güzellikleri paylaşmaktan çok mutluyuz. Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak okulumuzun da adı olan şehrimiz Kütahya’yı tanıtıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz ve bu süreçte desteklerini esirgemeyen velilerimize de çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kocaeli İki belediyenin çalışanları birbirine girdi Kocaeli Şehir Hastanesi’nin etrafının düzenlenmesi sırasında iki belediyenin çalışanları karşı karşıya geldi. Yaşananlar üzerine Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görüştü. İddiaya göre İzmit Belediyesi ekipleri, şehir yanında bulunan ve Tavşantepe Mahallesi’nde kalan sokağın asfalt çalışması için bölgeye gitti. Bu sırada aynı sokakta çalışma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile İzmit Belediyesi çalışları karşı karşıya geldi. İki grup arasında zaman zaman kavgalar da yaşanırken, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bölgeye geldi. İzmit Belediyesi ile gelen grupta yer alan bir kişi İzmit Belediyesi meclis üyesi İbrahim Efe’yi ittirdi. Yere düşen İbrahim Efe’ye İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile yanında bulunanlar, "Kendini yere atıyorsun, numara yapma" diye tepki gösterdi. Bu sırada Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında bulunan bir kişi de yere düştü. Yaşananlar an be an kaydedildi. Ayağa kalkan İbrahim Efe, "Başkanım bu yapılanlar doğru mu?" diyerek Fatma Kaplan Hürriyet’e tepki gösterdi. Yaşananların ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık’ta bölgeye geldi. Fatma Kaplan Hürriyet ile Hasan Aydınlık karşılıklı görüşme gerçekleştirdi. Fatma Kaplan Hürriyet açıklama yaptı Yaşananların ardından Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı açıklamada, "Lütfen biraz uzlaşı. Lütfen beraber hizmet edelim. Birbirimize bilgi verelim. Biz bu konuda erinmeyiz. Teşekkür etmekten de asla gocunmayız. Sonuçta seçilmiş belediye ve belediye başkanlarıyız. Dolayısıyla nezaket gereği birbirimize bilgi vermek çok zor olmasa gerek. Bundan sonra biz yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Uzlaşı arayışımızı devam ettireceğiz. İnşallah bu uzlaşı arayışımıza olgunlukla cevap gelir" dedi.
Denizli Arıcılardan çevre örgütlerine ilginç sitem: "Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak" Denizli’de plansız yapılan ilaçlama, polen toplayan arılara zarar verdi. Gelişmiş ülkelerde aynı zamanda tohumlama yapan arılar için ücret ödendiğine savunan arıcılar, bu konuya duyarsız kalan çevreci örgütlere, “Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak ancak belgesellerde izleyebilecekler” diyerek sitem etti. Baharla birlikte arıların polen mesaisi de yoğun bir şekilde devam ederken, arıcılar için de korku dolu günler başlamış oldu. Arıların polen topladığı gün içinde yapılan ilaçlamalar, kolonilerde kayıplara yol açtı. Denizli’nin Buldan ilçesinde arı yetiştiriciliği yapan ve Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Hakan Aytekin, polen toplayan arıların bu dönemde badem, erik, kiraz, vişne, şeftali, ayva ve armut ağaçlarında dölleme yaptığına dikkat çekti. Meyve üreticilerinin ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarının önemine değinen Aytekin, “Arıların doğal yaşama yaptıkları katkı tartışılamaz. Arı yaşamazsa hayat olmaz. Çiftçilerimiz ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapsınlar ki arı ölümleri olmasın” dedi. Ailesinin tek geçim kaynağının arıcılık olduğuna işaret eden Aytekin, “Baharın gelmesiyle arılarımız hummalı bir çalışmaya başladı. Arılarımız çiçek açan meyve ağaçlarından polen toplarlarken bir taraftan da dölleme yapıyorlar. Bahar gelince işlerimiz yoğunlaşıyor ama biz arı yetiştiricileri için sıkıntılarda başlamış oluyor. Bizim en büyük sıkıntımız, zamansız yapılan ilaçlamalar. Meyve üreticilerimiz zamansız ilaçlama yapmalarından dolayı arılarımız zarar görüyor, zehir alıyorlar. Bugün dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde arıcılara arılar meyve ağaçlarında tohumlama yaptıklarından dolayı ekstra ücret ödenirken, bizler tohumlama sırasında arılarımız zehir almasın diye uğraşıyoruz. Üreticilerimizden ricamız ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarıdır. Albert Einstein’ın da dediği gibi ‘Arılar olmazsa, dünya olmaz. Arı yoksa hayat yoktur’ Bu dünyayı biz dedelerimizden değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Özellikle kimyasal ilaçlardan uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu. “Çevreci örgütler arı ölümlerine duyarsız kalıyor” Arılar konusuna duyarsız kalan çevre örgütlerine sitem eden Aytekin, tepkisini şu sözlerle ifade etti: “Doğa dernekleri ve doğa ile ilgili çevreci sivil toplum örgütlerine sitemde bulunuyorum. Bu konuya önem vermelerini istiyoruz. Eğer arılar olmazsa, onların peşinden koştuğu hiçbir hayvan ve bitki topluluğunun yaşama şansı yoktur. Arı yoksa hayat yok. Arı yoksa peşinden koştukları hiçbirinin hayvanın resmini çekme gibi şansları olmayacak ancak doğayı belgesellerde veya eski çektikleri arşivlerinden izleyebilirler. Arıların zehirlenmesi noktasında lütfen bize destek çıksınlar. Arıların yaşaması, doğanın var olması gerçeğinden yola çıkarak bizlere destek vermeleri gerekiyor. Bu anlamda arıcılarımızın bereketli bir sezon geçirmelerini temenni ediyorum.”