POLİTİKA - 08 Kasım 2016 Salı 15:26

Kılıçdaroğlu, ilk kez HDP’lileri eleştirdi

A
A
A
Kılıçdaroğlu, ilk kez HDP’lileri eleştirdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrasilerde ana kural, seçimle gelenin seçimle gider ama seçimle gelen, ’Ben hukukun üstündeyim, ben her istediğimi yaparım’ diyemez. ’Ben savcıya gitmem, hakime gitmem, ifade vermem’ diyemez" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmasına eski Başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’i anarak başladı. “Türkiye nasıl oldu da ezenlerin ve ezilenlerin ülkesi oldu” diye soran Kılıçdaroğlu, “Dolar almış başını gidiyor söz etmiyoruz, 17 milyon yoksul var söz etmiyoruz. 6 milyon işsizimiz var söz etmiyoruz. Her 4 üniversite mezunundan birisi işsiz. Hepimizin kafasında bir şey var; ne olacak bu Türkiye’nin hali diye. Eğer bu kaygı yerleşmişse bir toplumda görüşü ne olursa olsun bütün vatandaşların kafasında aynı kaygı var. Bugüne dair güveni yok geleceğe dairde güveni yok. ne olacak diye vatandaş kaygı duyuyor. Asla umutsuz olma kardeşim. Ne olursa olsun bil ki bu ülkenin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü savunan, vatanını, bayrağını savunan CHP var” ifadelerini kullandı.

“SENİ ORAYA TÜRKİYE’Yİ BÖL DİYE Mİ OTURTTUK"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Türkiye’nin geldiği hale bakın. Başbakan çıkmış bölünme tehdidinden söz ediyor. ‘Başkanlık gelmezse Türkiye bölünür’ diyor. Seni oraya Türkiye’yi böl diye mi oturttuk. Sen nasıl bu lafı edersin. Söyledim cevap veremiyor. Bu lafı eden bir kişi Başbakanlık koltuğunda oturamaz. Bu lafı eden bölücülerin taşeronluğuna soyunmuş kişidir. Yazık günah bu ülkeye. Türkiye’nin dünya kadar sorunu var. Öyle bir noktaya geldik ki ezenlerin ve ezilenlerin Türkiye’si. Kapı çaldığı zaman herkes kaygıyla kapıyı açıyor. Çünkü bu ülkede can güvenliği yoktur, mal güvenliği yoktur, basın özgürlüğü yoktur kişi özgürlüğü yoktur. Otobüste bile tekme atabilirsin. Bu kadar bölünen bir Türkiye hayra alamet değildir. Toplantı ve gösteri yapma hakkı o da yok ve en önemlisi devleti devlet yapan adalet yok. O nedenle işimiz zor. Bizim taşıdığımız bu kaygıları bütün dünya taşıyor. Onlar da soruyor; Ne olacak bu Türkiye’nin hali ve Türkiye dünyadan soyutlanıyor. Peki biz Cumhuriyet’i neden kurduk. Bugün Türkiye bu dünyanın dışında. Gittikçe Kuzey Kore’ye benziyoruz. Orada da bir diktatör var. bütün dünyadan soyutlanmış vaziyette kendi dünyalarını yaşıyor. bu çok tehlikeli gelişmedir. Diyorlar ki herkes bize düşman, Almanya, Fransa, Amerika, AB, Rusya, Japonya herkes düşman. Ben merak ediyorum peki Birleşmiş Milletler de mi bize düşman. BM açıklama yapıyor, onlar da aynı kaygıyı taşıyor. Türkiye’deki gelişmelerden endişe duyuyoruz diyor. Bunlar televizyon söylüyor mu hayır, gazeteler yazıyor mu hayır çünkü sansür uygulanıyor. BM bu kaygıyı niye dile getiriyor? Çünkü kendilerini BM’ye ihbar ettiler. İhbar eden Türkiye Cumhuriyeti hükümeti. Bizde darbe girişimi oldu 13 maddeyi askıya aldık. İki maddesi çok önemli, bir adil yargılama yapmayacağım. Türkiye’den adaleti kaldırıyoruz diyor. Tutulanlara insanı davranmak ister gözaltı ister hapiste olsun insani davranmayacağım diyor bunlara.”

“17 AĞUSTOS 2016 İTİBARİYLE HAPİSHANELERDE TUTUKLU VE HÜKÜMLÜ SAYISI 214 BİNE ULAŞMIŞ”

Hapishanelerde 2002’de 60 bin kişi olduğunu, şimdi ise bunun tam dört kat arttığını bildiren Kılıçdaroğlu, “17 Ağustos 2016 itibariyle hapishanelerde tutuklu ve hükümlü sayısı 214 bine ulaşmış. 10 kişilik koğuşta 30 kişi kalıyor. 2 kişilik koğuşta 10 kişi kalıyor. Öğrenciler hapiste, binlerce suçsuz insan var hapiste sorgusuz sualsiz yatıyor. Üniversite hocaları, gazeteciler hapiste. Dünyada en çok gazeteciyi hapseden ülke Türkiye Cumhuriyeti. Dönüp millete diyeceğiz ki ‘bizde demokrasi var’ kimse inanmıyor. Er, erbaşlar, astsubaylar hapiste, erin, erbaşın ne günahı var öğrencilerin ne günahı var. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Onlara kalsa Türkiye’yi bu hale Cumhuriyet Halk Partisi getirdi. Evet mizah gibi geliyor ama öyle. Kendileri yönetiyorlar, kendileri oynuyorlar bir şey aksaklık olunca CHP niye itiraz ediyor. Bir yerde bir mağdur varsa zalimden ötürü baskı altındaysa ben zulmemi sahip çıkacağım mağdura mı sahip çıkacağım. Zulmün karşısında susan dilsiz şeytandır. Türkiye’yi bu hale kim getirdi, iktidardakiler. Nasıl getirdiler. Üç terör örgütüne destek vererek getirdiler. Tek tek sayacağım. Eğer zulümden yana değilseniz, mazlumlardan yanaysanız, Cumhuriyet’ten yanaysanız bunları anlatmak hepimizin ortak görevidir" şeklinde konuştu.

“SEÇİMLE GELENİN SEÇİMLE GİDER AMA SEÇİMLE GELEN, ’BEN HUKUKUN ÜSTÜNDEYİM, BEN HER İSTEDİĞİMİ YAPARIM’ DİYEMEZ”

Belediye başkanları toplantısında yaptığı konuşmadan bir cümlesinin seçildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Seçimle gelen seçimle gider diye bir cümle kullandım. Vay efendim sen bunu nasıl söylersin, şunu mu söylememi bekliyordunuz; seçimle gelen darbeyle gider bunu mu söylememi istiyordunuz. Biz 15 Temmuz’a niye karşı çıktık. Ama onların kafası ters çalışıyor. Saraya bağımlı beyinleri. Demokrasilerde ana kural, seçimle gelenin seçimle gider ama seçimle gelen, ’Ben hukukun üstündeyim, ben her istediğimi yaparım’ diyemez. ’Ben savcıya gitmem, hakime gitmem, ifade vermem’ diyemez. Gidecektir, ifadesini verecektir, savunmasını yapacaktır. Hiç kimsenin yargılamanın dışındadır diye bir ayrıcalığı yoktur Türkiye’de. Hiç kimsenin böyle bir ayrıcalığı yoktur. Ben şahsen pek çok davada yargılanıyorum avukatım var, gerektiğinde giderim dilekçemi hazırlıyorum hakkımı savunuyorum. Yargıdan kaçmak değil, eğer yargı taraflı davranırsa hep beraber eleştiririz. Ama yargıdan kaçmamalıyız " değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da pişkin müşteriler kamerada: Sigara içirmeyince ücretini ödemeyip kaçtılar Güngören’den Mecidiyeköy’e gitmek için taksiye binen üç kişi, sürücünün araçta sigara içilmesine izin vermemesinin ardından ücreti ödemeden araçtan indi. Taksi sürücüsünün, “90 liramı verir misin?” sözlerine karşılık yolcu, “Benim param yok. Git, onlardan al. Paramla beni rehin mi alacaksın” şeklinde pişkin bir cevap verdi. Yaşanan tartışmayı taksi sürücüsü cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Güngören Merter’de dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda taksi sürücüsü İsa Ünver, yol kenarında kendisini durduran üç kişiyi aracına aldı. Şişli Mecidiyeköy’e gitmek için yola çıkan takside yolcular, bir anda sigara içmek istediklerini belirtti. “Paramla beni rehin mi alacaksın?” Ünver’in aracının içinde sigara içilmesine izin vermemesinin ardından yolcular ile sürücü arasında tartışma çıktı. Bunun üzerine araçtan inen yolcular, 90 liralık taksimetre ücretini ödemek istemedi. Ünver’in, “90 liramı verir misin” sorusuna, “Paramla beni rehin mi alacaksın? Benim param yok, git onlardan al” diyerek cevap veren pişkin yolcular ücreti ödemeden araçtan ayrıldı. O anlar taksi sürücüsünün cep telefonu kamerası tarafından kaydedildi. Kaydedildiğini gören şahıs ise “Hem beni sosyal medyaya atacaksın hem de para isteyeceksin” diyerek uzaklaştı. “Sen niye karışıyorsun?’ diyerek araçtan ineceklerini söylediler” Taksi sürücüsü İsa Ünver ise, “Bugün E-5’te ilerlerken bir arkadaş Merter’de beni durdurdu. Kendisiyle birlikte iki tane de kadın bindi. Bana Mecidiyeköy’e gideceklerini söylediler. Kavşaktan dönüp Mecidiyeköy istikametine bağlanacağım esnada araçta sigara içmek istediler. Araçta sigara içmenin yasak olduğunu ve buna izin veremeyeceğimi bildirdim. Arkadaş bunun üzerine söylenmeye başladı. ‘Biz içiyoruz, kimse karışmıyor. Sen niye karışıyorsun? diyerek araçtan ineceklerini söylediler. İndirmek için müsait bir yere yanaştım. 90 liralık taksimetre ücretine itiraz ettiler” dedi.
İstanbul Beşiktaş’ta o eve yine araç çarptı: 3. kez faciadan dönülen anlar kamerada Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ayda içinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. Ehliyetsiz olduğu ve boş viteste seyrettiği iddia edilen sürücü, aracının kontrolünü kaybedince kısa süre önce tadilatı biten eve daldı. Ölen ya da yaralının olmadığı kazada evde bir kez daha hasar oluşurken, dehşet anları kameralara yansıdı. Beşiktaş Yıldız Mahallesi’ndeki bir apartmanın bodrum katındaki daire, 3 ay içerisinde 3. kez meydana gelen kaza nedeniyle bir kez daha hasar aldı. O dairede yaşaya Selver Yaprak ise 23 Nisan sabahı uyandıktan kısa süre sonra dışarıdan gelen çarpma sesiyle dışarı koştu. Saat 06.30 sıralarında 34 GAV 509 plakalı otomobiliyle dik bir yokuştan inen Erten Çayir (58), aracın kontrolünü kaybedince Selver Yaprak’ın yaşadığı eve çarpmıştı. Yaprak, gördüğü manzara karşısında şaşkınına döndü. Pencere demirlerinin daha büyük bir kazanın önüne geçtiği olayda yaralanan olmazken otomobil sürücüsü ve mahalleli büyük bir panik yaşadı. Eve çarpan Çayir, büyük bir şok yaşadı. İddiaya göre ehliyetsiz olan sürücünün yardımına koşan vatandaşlar, onu sakinleştirmeye çalıştı. Kazanın sabah erken saatlerde olması sebebiyle sokakta kimsenin olmaması facianın önüne geçti. Dehşet anları kameraya yansıdı Dehşet anları ise güvenlik kameralarına anbean yansıdı. Görüntülerde, Erten Çayir’ın direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın, Selver Yaprak’ın evine daldığı görülüyor. “3 ayda üçüncü kaza” 3 ay içerisinde evine 3 araç daldığını söyleyen Selver Yaprak, “Yine aynı şey, yine aynı kaza bir ay önce de olmuştu. Bu sabah yine bir gürültüyle uyandık. O saatte ben uyuyordum, kazadan 10 dakika önce su içmeye kalkmıştım. Yine yokuştan inen araba girdi bu 3 ayda üçüncü kaza. 1 ay önce olan kazanın masrafının ödemesini dün aldık bugün yine araba girdi. Kazanın ardından ben dışarı çıktığımda sürücü şoktaydı. Komşumuz sakinleştirmeye çalışıp su vermiş. Sabah saat 6 gibi bana sütçü geldi kaza olduğunda uyanıktım. Yine demirler değişecek, camlar değişecek” diye konuştu. “Deprem oldu sandık ama bu kazalara alıştık” Bu kazalarının toplamda 6 kere yaşandığı söyleyen apartmanın 30 yıldır yöneticisi olan Coşkun Ökol, “Bu apartmanda 60 yıldır yaşıyorum. 30 yıldır da yöneticisiyim. Bu yaşadığımız olay 3 ayda 3 kez oldu. Benim çocukluğumdan bu yana da 3 kez daha olmuştu. Bu olayı 6 kez yaşadık. Önlem alınmıyor, buraya iki tane baba koymakla önlem alındı zannediliyor. Bu yokuşa hız kesici koydular, 2 tane koydular ama az. Arabalar yine vites boşta iniyorlar, yine hızlı geliyorlar ve apartmanın içine giriyorlar. Buna engel olamıyoruz, çözüm bulunması lazım. Yokuş iniş değil çıkış yapılabilir, hız kesici sayısı artırılabilir, buraya çelik halat konulabilir. Sabahın altısında deprem oluyor zannettik. Burada trajikomik bir durum var. Biz buna alışıyoruz, depremde bile korkmayacağız bu gidişle. Sokağın kalabalık olduğu bir anda bu kazanın sonu ölümdür. Yokuş dik ve boş viteste gelen bir arabayı durdurmak imkansız. Şoförün ehliyeti yoktu, suçunu kabul ediyor. Sonrasında el frenine asıldım ama durduramadım diyor. Boş viteste indikten sonra bir değil iki tane el freni çeksen ne olur. Birinci viteste inse hiç böyle sorunlar olmayacak” dedi