POLİTİKA - 24 Temmuz 2016 Pazar 19:20

Kılıçdaroğlu'dan 10 maddelik ‘Taksim Bildirgesi’

A
A
A
Kılıçdaroğlu'dan 10 maddelik ‘Taksim Bildirgesi’

CHP'nin Taksim Meydanı'nda düzenlediği 'Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'ne farklı siyasi partilerden binlerce kişi katıldı. Kılıçdaroğlu, mitingde 10 maddelik ‘Taksim Bildirgesi’ okudu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Her türlü darbeye ve parlamenter sistemin üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak, demokrasiden yana olanların, bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi demeliyiz” dedi. 

CHP'nin Taksim Meydanı'nda düzenlediği 'Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'ne farklı siyasi partilerden binlerce kişi katıldı.

Kılıçdaroğlu'dan 10 maddelik ‘Taksim Bildirgesi’

Taksim Meydanı’nda toplanan yüzbinler darbe girişimi sırasında şehit olanlar anısına bir dakikalı saygı duruşunda bulundu. İstiklal Marşının okunulmasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplanan kalabalığa seslendi.

“Gün birleşme günüdür” ifadelerini kullanarak konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, “Gün dikta yönetimlerine karşı direnme günüdür. Gün, halkın sesini dinleme günüdür. Bugün Taksim'deyiz, birlikteyiz. Bizim için hepimizin tarih yazdığı bir gündür bugün. Biz Taksim'e niçin geldik? Taksim'de ne yapacağız? Hedefimiz ne? Bütün bunlara yanıt vermek için, cevap vermek için bir Taksim manifestosu hazırladım. Şimdi sizlere okuyacağım” dedi.

Kılıçdaroğlu daha sonra ‘Taksim Bildirgesi’ olarak adlandırdığı 10 maddeyi okudu. Kılıçdaroğlu, bildirgedeki 10 maddeyi şu şekilde sıraladı:

“1- 15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış, ama bombalar altında parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularını, varsa iç ve dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz.

2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız ortak payda oluşmuştur. Siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine katkı vermek zorundadır.

3- Her türlü darbeye ve parlamenter sistemin üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak, demokrasiden yana olanların, bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi demeliyiz.

4- Darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır.

5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

6- Bu darbe girişimi anayasada yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokraside denge ve denetleme işlerinin güvencesi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.

7- Balyoz, Ergenekon ve casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.

8- Bu darbe girişimini devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Siyasal yandaşlık, cemaatçilik değil bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Devletin yeniden inşaası zorunludur.

9- İnancı kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde sokaklarında meydanlarında parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi 3'ncü sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye değil özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan alınmalıdır.

10- Devlet, kinle öfkeyle ön yargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde yargılanmalıdır. Devletin vakarı bunu zorunlu kılmaktadır. İşkence, kötü muamele, tehdit devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.”

Ardından Kılıçdaroğlu, “Bunu sizlerin oyunuza sunuyorum. Bayraklarınızı değil, ellerinizi kaldırın. Ben bütün basın mensuplarından bu görüntüyü çekmelerini istiyorum. Hepinize en içten şükranlarımı saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. 

"Tarihi bir meydanda ve tarihi bir gündeyiz"
“Tarihi bir meydandayız ve tarihi bir gündeyiz. Taksim Meydanı, bizim demokrasi tarihimizde yer alan bir meydandır” diyen Kılıçdaroğlu, “Ecevit’e suikast düzenleneceği söylendiğinde, Ecevit şu açıklamayı yaptı ‘Yarın tek başıma Taksim’e gideceğim’ dedi. Ve geldi, arkasında bugün olduğu gibi yüzbinler vardı. 1 Mayıs 1977 kanlı bir mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Ve o gün çok sayıda vatandaşımız, taksim meydanında hayatını verdi. Kanlı 1 Mayıs olarak bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu meydanda geldi. Ve Taksim meydanı... Ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanlarda Gezi olayları yaşandı ve o olayda ellerinde karanfiller kitaplarla gençlerimiz, bu ülkenin gençleri, umudumuz, hep beraber ayağa kalktı. Ülkemizi seviyoruz, insanlarımızı seviyoruz” diye konuştu.

"Darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi medya özgürlüğüdür "
Cumhuriyet kurulurken birlik ve beraberliğin olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “İnşallah yine birlik ve beraberlik içinde Türkiye'yi hep birlikte çağdaş uygarlığa ulaştıracağız. Bugün aynı zamanda medyanın basın bayramı. Tam 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık ve Basın Bayramı bu ülkede 108 yıldır kutlanmaya çalışılıyor. Medya özgürlüğünü sağlamak hepimizin ortak görevidir. Bakın 15 temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından birisi medya özgürlüğüdür. Medyanın açık ve net darbeye karşı olmasıdır” dedi.

"Darbelerde en ağır bedeli ödeyen CHP'dir"
Darbeye karşı çıkan bütün siyasi partilerin genel başkanlarını kutladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti'nin darbeler tarihine baktığınızda, en ağır bedeli ödeyen CHP'dir. Her darbeden sonra mal varlıklarımıza el konuldu, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız hapse atıldı, il ve ilçe başkanlarımız ciddi bedeller ödedi. Biz, kanla dişle tırnakla kazandığımız demokrasinin kıymetini de darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Bombalar altında Meclis dik durdu, demokrasi kazandı” şeklinde konuştu.

"Erleri linç edenler yargılansın"
Darbe girişiminde yer alan erlerin durumuna değinen Kılıçdaroğlu, “Darbe sonrasında, emre uyan er ve erbaşların linç edilmesini asla ve asla kabul etmiyoruz, linç edenlerin yargılanmasını istiyoruz. Askerlik yapan herkes çok iyi bilir ki, komutanın verdiği emre bütün erler uyarlar. Emre uydu diye siz eğer o askeri linç ederseniz, peygamber ocağına ihanet etmiş olursunuz. Her asker bizim başımızın tacıdır. Bu meydana söz veriyorum bunların takipçisi olacağız. Demokrasi aynı zamanda bağımsız ve tarafsız yargı demektir. Yani adalet demektir demokrasi aynı zamanda. Darbeciler adaleti hiçbir zaman savunmadılar. Darbeciler bağımsız mahkemeleri asla savunmadılar. Darbeciler kendi mahkemelerini kurdular. DGM dediler, sıkıyönetim dediler, özel yetkili mahkeme dediler. Yargıyı vatandaşın ensesinde bir sopa olarak kullandılar. Onun için darbeye de darbecilere de diktaya da karşıyız” diye konuştu.

Kaan Kızıl - Murat Delice - Murat Ergin - Murat Solak

Kılıçdaroğlu'dan 10 maddelik ‘Taksim Bildirgesi’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu: “Bugünün önemine uygun olarak bir görüşme oldu ve bayramlaşıldı” AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in TBMM’de görüşmesi hakkında “Bugünün önemine uygun olarak bir görüşme oldu ve bayramlaşıldı” dedi. AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özel’in görüşmesi hakkında gazetecilerin sorularını cevapladı. Akbaşoğlu görüşme ile ilgili, “Bu konuyla ilgi tabi ki daha önceden de kamuoyuna yansıyan bir talep söz konusuydu. Bu sene inşallah yerine gelmiş olacak. Karşılıklı olarak görüşüp netleştirilecek. Bugüne ilişkin bir resepsiyon. Milli egemenliğin tecelligahı olan meclisimizin 104’üncü yaşında hep beraber burada güzel bir ambiyans oluşturduk. Bütün milletimizin temsilcileri bu birlikteliği ortaya koydu. Cumhurbaşkanımızın resepsiyona teşrifleri ile hep beraber, bütün milletvekilleri ve davetliler ile Cumhurbaşkanımız bir araya geldiler. Daha sonra da içerideki odada değerli siyasi partilerimizin genel başkanları ve temsilcileri ile görüştü. İçeride milletvekillerimiz, CHP Genel Başkanı, Hüda-Par Genel Başkanı, DSP Genel Başkanı AK Parti Grup Başkanı, Meclis Başkanvekillerimiz ve Meclis Başkanımız tabi ki, MHP Grup Başkanvekili vardı. Bugünün önemine uygun olarak bir görüşme oldu ve bayramlaşıldı” şeklinde konuştu.
Çorum Trafik kazası, 4 yaşındaki Zeynep’i ailesinden ayırdı Çorum’un Alaca ilçesinde iki otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında 1 çocuk hayatını kaybederken, 4 kişi de yaralandı. Kaza, Çorum-Yozgat karayolunda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, Yozgat istikametinden Çorum’a seyir halinde olan Mustafa Fansa (51) yönetimindeki 31 U 3003 plakalı otomobil ile Muhammed Y. idaresindeki 19 ACH 630 plakalı otomobil Boğaziçi köyü kavşağında çarpıştı. Çarpışmanın etkisiyle Fansa yönetimindeki otomobil yol kenarında bulunan tarlaya uçtu. Yoldan geçen sürücülerin ihbarı üzerine olay yerine polis ekiplerinin yanı sıra 112 ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Kazada sürücü Mustafa Fansa ve araçta bulunan Muhammed Emin Fansa (17), Emine Fansa (42), Yunus Emre Fansa (10) ve Zeynep Fansa (4) yaralandı. Yaralılardan 4 yaşındaki Zeynep, sağlık ekiplerinin tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay yerinde ilk müdahalesi yapılan yaralılar Alaca Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralılardan Emine Fansa, Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Kazanın ardından Muhammed Y., araçla olay yerinden kaçtı. Bölgedeki kameraları inceleyen polis ekipleri kaçan sürücüyü Yıldızhan Mahallesi Edebali Sokak’ta terk edilmiş halde buldu. Yaptıkları çalışmalar sonucu Muhammed Y.’ye ulaşan polis ekipleri sürücüyü gözaltına aldı. Depremzede olduğu öğrenilen Fansa ailesinin Çorum’da görev yaptığı öğrenildi. Kazayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
Ankara Emre Belözoğlu: “Sosyal medya lağım çukuru” MKE Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, “Sosyal medyanın benim için hiçbir anlamı yok. Gerçek olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir karşılığı olmadan bir lağım çukuru olduğunu düşünüyorum” dedi. Ziraat Türkiye Kupası Yarı Final ilk maçında MKE Ankaragücü, konuk ettiği Beşiktaş ile golsüz berabere kaldı. Maçın ardından düzenlenen basın mensuplarına açıklamalarda bulunan MKE Ankaragücü Teknik Direktörü Emre Belözoğlu, bütün futbolcuları ile gurur duyduğunu belirterek, “Bugün Beşiktaş’a net bir üstünlük kuran oyuncu grubum vardı. İnşallah finale çıkan takım oluruz. Bu takımın çok daha iyi yerleri hak ettiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. Üzgün olduğu tarafları açıklayan Belözoğlu, sezon genelini değerlendirerek, “Skorlar gelmedi. Çok fazla beraberlik var. Ama yine de oyuncu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. "Bu takımın ligde sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum" Sarı-lacivertlilerin teknik patronu, skor üretemediklerinden dolayı üzgün olduklarını kaydederek, şunları söyledi: “Lige hemen döneceğiz. Ligde de kendimizi sağlam pozisyona alacak skorlara ihtiyacımız var. Bu takımın sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. Taraftarlarımıza, oyuncularıma teşekkür ederim. Skor gelmedi ama oyun anlamında çok yüksek bir dominasyon vardı.” "İnşallah Morutan’ın büyük bir sakatlığı yoktur" Maçta sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kalan Morutan ile ilgili konuşan Belözoğlu, "İnşallah Morutan’ın büyük bir sakatlığı yoktur. Tendonda bir kopma varsa o zaman altı ayı bulur. Ümit ediyorum öyle bir haber almayız. Böyle bir şey inşallah yaşamaz. Ama yaşarsa da çok iyi dönebilecek karaktere sahip bir oyuncu" dedi. “Sosyal medya lağım çukuru” Bir basın mensubunun, ‘MKE Ankaragücü futbolcularının sosyal medyada eleştirildiğini’ söylemesi üzerine, Belözoğlu, şu ifadelere yer verdi: “Sosyal medyanın benim için hiçbir anlamı yok. Gerçek olduğunu düşünmüyorum. Hiçbir karşılığı olmadan bir lağım çukuru olduğunu düşünüyorum sosyal medyanın. Alex bugün elinden geleni yapmaya çalıştı. Ben bir oyuncu transfer ederken, ondan bir performans bekleyerek ediyorum. Bugün performansında eleştirilecek bir şey bulamıyorum. Benim adıma sosyal medyanın hiçbir karşılığı yok. Bizim ailemize küfür edecekler, biz şikayetçi olduğumuzda bize yalvaracaklar yok öyle bir dünya. Bu ülkede, bu düzelmedikten sonra benim oyuncum ve ben mücadele etmek zorundayız. Sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.”