SAĞLIK - 28 Mart 2017 Salı 11:17

Kışın yıpranan cildinizi yeniden canlandırın

A
A
A
Kışın yıpranan cildinizi yeniden canlandırın

Acıbadem Altunizade Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşe Gül Erdoğan, bahar mevsiminde cildi yenilemenin püf noktalarını anlattı, önemli tavsiyelerde bulundu.

Kış aylarında rüzgarlı ve soğuk hava koşulları, klima ve kalorifer gibi ısıtıcılar ile hava neminin çok düşük olması gibi faktörlerin etkisiyle cildin doğal nemini kaybettiğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Erdoğan, “Bunun sonucunda kuru ve mat görünen cildimiz dış etmenlere karşı daha savunmasız hale geliyor. Yıpranan cildimizde beliren kırışıklıklar da daha yorgun ve yaşlı görünmemize yol açıyor. Baharın yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığı bu günler; kış aylarının cildimizde bıraktığı olumsuz etkileri gidermek, soluk, mat cildimizi yeniden canlı ve parlak hale getirmek için en ideal zaman. Her zaman olduğu gibi bahar aylarında da cilt bakımının birinci basamağı ve vazgeçilmez olanı, iyi bir cilt temizliği yapmak. Bu nedenle temizleyici ürünleri günde 2 kez düzenli olarak uygulamaya özen gösterin. Cilt tipinize göre (yağlı, kuru ve karma cilt) dermatoloğunuzun önereceği uygun temizleyicilerle cildiniz daha canlı, siyah noktalarından arınmış ve parlak görünecektir. Aynı zamanda doğal tonikler de özellikle yağlı ciltlerin bakımında gözeneklerin daha iyi temizlenmesine yardımcı oluyorlar” ifadelerini kullandı.

“Günde en az 8 bardak su için"

Kışın kuruyan ve yıpranan cildin cilt tipine uygun nemlendiricilerle canlandırmanın çok önemli olduğuna vurgu yapan Dr. Erdoğan, “Bunun nedeni ise nemlenen cildin daha canlı ve sağlıklı görünmesi. Kullanacağınız ürünlerin hyaluronik asit, A, E, C vitaminleri, aloe vera veya shea yağı içermesine özen gösterin. Özellikle baharın ilk güneş ışınları cildimize her zamankinden daha fazla zarar verebiliyor. Güneş koruyucular cildimizi zararlı ultraviyole ışınlarından koruyarak hem cilt yaşlanmasını önleyen, hem de cilt kanserlerinden korunmamızı sağlayan ürünler. Güneş koruyucu ürünleri sokağa çıkmadan 20-30 dakika önceden sürmeniz ve 3 saat aralıklarla yenilemeniz gerekiyor. Koruyucunuzun en az 50 faktörlü olmasına da dikkat etmelisiniz. Günde en az 8 bardak su içerek vücudunuzu toksinlerden arındırıp, cildinizin daha nemli ve sağlıklı görünmesini sağlayabilirsiniz. Ancak unutmayın, kış şartlarında kuruyan ve kırışan cildinizin sıvı ihtiyacını saf sudan karşılamalısınız; çay, kahve veya meyve suları doğru seçenekler değiller. Aşırı çay veya kahve tüketimi tam aksine diüretik etki yaparak vücuttan daha çok su atılmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.

“C vitamini, cildi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyor”

“Vücudumuzun normal metabolik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan ve sağlıklı hücrelere saldırarak yapılarını bozan moleküller olan serbest radikaller cilt kalınlığının azalmasına, kırışıklıklara, lekelere ve ciltte sarkmalara neden oluyor. Antioksidan maddeler ise bizi serbest radikallerin bu zararlı etkilerinden koruyor” diyen Dr. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Antioksidanlar cilt hücrelerinin büyümesini hızlandırıyor, güneşin zararlı etkilerini önlemeye yardımcı oluyor ve cildi yaşlanmaya karşı koruyorlar. A vitamini, dokuların bakımı ile onarımını sağlıyor ve yeni hücre oluşumuna katkıda bulunuyor. A vitamini karaciğer, süt, yumurta, kayısı, havuç, balkabağı, yeşil kabak, kara lahana, ıspanak ve kavunda bolca bulunuyor. E vitamini, serbest radikaller ile savaşarak yaşlanma sürecini geciktiriyor, cildi nemlendiriyor ve kırışıklık oluşumunu azaltarak cildin daha sıkı hale gelmesini sağlıyor. Ayçiçek çekirdeği, avokado, kuşkonmaz ve lahana E vitamininden zengin besinler arasında yer alıyor. Ara öğünlerde de günde mutlaka bir avuç tuzsuz ve kavrulmamış badem, ceviz ve fındık gibi kuruyemişleri tüketmeyi ihmal etmeyin. Bu yemişlerin E vitamininden zengin içerikleri cildinizin derinden nemlenmesine yardımcı oluyor ve sağlıklı bir ışıltı kazandırıyor. C vitamini, cildi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden koruyor, cildin kollajen üretimini arttırıyor, daha pürüzsüz ve canlı olmasını sağlıyor. C vitamininin bolca bulunduğu besinler arasında yer alan maydanoz, kivi, portakal, çilek, yeşil biber ve brokoliyi sofranızda düzenli olarak bulundurun.”

“Haftada en az 3 gün yapacağınız spor aktivasyonlarıyla cildiniz daha sıkı ve daha parlak görünecektir”
Sigaranın cildin kan dolaşımını bozduğunu ifade eden Dr. Erdoğan, “Yenilenemeyen ve toksinlerden arınamayan ciltte de kuruluk ve kırışıklıklar oluşuyor. Baharla birlikte havanın ısınmasıyla dış mekan aktivitelerini çoğaltmalı, daha hareketli bir yaşamı hedeflemelisiniz. Spor cilde gelen kan akımını arttırıyor ve böylece derinin beslenmesi artıyor, cildimiz canlanıyor. Spor ayrıca terleme yoluyla vücuttaki toksinlerin hızla atılmasına da yardımcı oluyor. Haftada en az 3 gün yapacağınız spor aktivasyonlarıyla cildiniz daha sıkı ve daha parlak görünecektir. Cildimizi bahara hazırlarken tüm önlemlerin yanında sağlık profesyonellerinden de yardım almanız önemli. Cildinizde kalıcı çizgiler, lekelenmeler, tüylenmeler, çökmeler ve sarkmalar, damar genişlemeleri olmuşsa mutlaka dermatoloji uzmanına başvurmalısınız. Uzman doktorun yapacağı değerlendirmeler sonrasında size özel tedaviler belirlenecektir. Peeling, mezoterapi, PRP, botoks, dolgu ve lazer yöntemlerinden faydalanarak sağlıklı ve daha genç görünen canlı bir cilde sahip olabilirsiniz. Peeling kimyasal solüsyonlar sürülerek en üst ölü tabakasının soyulması ve cildin kendini yenilemesi işlemidir. Özellikle meyve asitli peeling ve enzim peeling uygulamalarında yoğun soyulma olmuyor ve günlük yaşama devam edilebiliyor. Peeling uygulaması sonrasında sağlıklı görünen, pürüzsüz ve parlak bir cilt tonu sağlanıyor. Ayrıca ölü tabakadan arınan ciltte kremler daha iyi emiliyor ve daha etkili sonuçlar elde edebiliyor. Peeling uygulamaları 1-2 hafta aralarla 6-7 seans şeklinde gerçekleştiriliyor” diye konuştu.

Uygulanan yöntemler

Mezoterapinin vitamin, mineral, aminoasit ve ilaçların orta deri tabakasına verilme işlemi olduğunu kaydeden Dr. Erdoğan, “Yüz, boyun, el ve dekolte bölgelerine yapılan mezoterapiyle cilt yenileniyor, ince kırışıklıklar ve lekeler gideriliyor. Cilt canlanıyor, besleniyor ve daha parlak, daha sağlıklı görünüyor. 2-3 hafta aralıklarla, 3-5 seans uygulanması yeterli geliyor. PRP yöntemi, yani trombositten zenginleştirilmiş plazma uygulaması, kişinin kendi kanından elde edilen trombosit adlı hücrelerin ve büyüme faktörü içeren zengin plazma sıvısının cildin orta ve alt tabakalarına küçük enjeksiyonlarla uygulanma işlemidir. Ciltteki dolaşım artıyor, kollajen ve hyaluronik asit üretimi tetikleniyor. İlk seanstan sonra ciltte canlılık, parlaklık ve dolgunluk görülüyor. PRP işlemi 2-4 hafta aralarla 3-6 seanslık kürler şeklinde uygulanıyor. Botoks, clostridium botilinum adlı bakteriden elde edilen bir nörotoksin. Çok ince iğnelerle kas içi uygulanıyor ve toksin sayesinde kırışıklığa sebep olan kas kasılması geçici olarak durdurularak mimik çizgilerinin oluşumu engelleniyor. 10-15 dakika gibi kısa sürede uygulanan botoksun etkinliği 3-6 ay sürüyor. Dolgu uygulamaları ciltteki çöküntüleri, hacim kayıplarını, kırışıklıkları deri altına ve kemik üstüne uygun maddeler ile enjekte ederek giderme yöntemidir. Genellikle son yıllarda hyaluronik asit içeren dolgu ürünleri kullanılıyor. Hyaluronik asit insan vücudunda doğal olarak bulunan bir madde. Zamanla vücudun hyaluronik asit üretme kapasitesi azalıyor. Bu eksikliği dolgu uygulamalarıyla tamamlanıyor. Dolgu maddeleriyle cildin su tutma kapasitesi artıyor ve cildin nemlenmesi sayesinde cilt kalitesi de artıyor. Uygulanan ürüne ve uygulama yerine bağlı olarak değişebilmekle birlikte dolgu işlemi genellikle 6-12 ay etki gösteriyor” açıklamalarında bulundu. 

Goncagül Özcan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bingöl Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ mağaraları turizme kazandırılmayı bekleniyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihî olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden MS 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.
Gaziantep "Gazi’m Antep” konseri izleyicileri büyüledi Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları ve öğrencileri tarafından hazırlanan "GAZİ’M ANTEP" adlı Türk Halk Müziği Konserini katılımcılar beğeniyle izledi. Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı öğretim elemanları ve öğrencileri tarafından hazırlanan ve Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünde yapılması planlan ancak 12 askerin şehit olması nedeniyle iptal edilen "GAZİ’M ANTEP" adlı Türk Halk Müziği Konseri gerçekleştirdi. Konserde, Gaziantep savunmasıyla özdeşlemiş kahramanlık türkülerin söylenmesinin yanı sıra Şehitkamil’in şehit edilişi, Gaziantep savunmasındaki yerel halkın Fransız askerleri karşısındaki direnişi gibi birçok olay yaklaşık 100 kişilik öğrenci grubu tarafından canlandırıldı. GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Zinnur, GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı mensubu olmasından dolayı gurur duyduğunu ifade ederek, konserde emeği geçenlere teşekkür etti. Konserin Sanat Yönetmeni Öğretim Görevlisi Hakan Tayüz ise konserin ciddi emekler sonrası gerçekleştirdiğini belirterek, katkıda bulunanlara teşekkür etti. Konser sonunda Müzik ve Genel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Özden, GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Müdürü Prof. Dr. Zinnur’a, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kul da Konserin Sanat Yönetmeni Öğretim Görevlisi Hakan Tayüz’e çiçek takdim etti.
Antalya Korkuteli’ne 60 öğrenci kapasiteli yeni kreş Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in talimatlarıyla 19 ilçeye yayılan Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevlerine bir yenisi daha eklendi. Büyükşehir Belediyesi’nin Korkuteli’de açtığı Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevi ilçenin önemli bir ihtiyacını karşılıyor. 4-6 yaş aralığındaki çocukları okul öncesi eğitime hazırlayan Korkuteli Çocuk Kreşi ve Gündüz Bakımevi’nde çocuklar hafta içi günlerde öğretmenler eşliğinde hem öğreniyor hem de oyunlar oynayarak eğlencenin tadını çıkarıyor. Çeşitli etkinliklerle çocukların oyun becerileri gelişiyor, sosyalleşmeleri sağlanıyor. 60 öğrenci kapasiteli kreş, Korkuteli’nin önemli bir ihtiyacını karşılıyor. Korkuteliler, güvenilir kreş hizmetine uygun fiyata ulaşmanın mutluluğunu yaşıyor. Çocuklar için hazırlanan günlük program ve faaliyetler ile ilgili bilgi veren okul öncesi öğretmeni ve kreş sorumlusu Burcu Kızıloğlu, “Kreşimiz sabah 08.30’da başlayıp akşam 17.30 saatleri arasında hizmet veriyor. Kayıtlarımız devam ediyor. Çocuklarımız çeşitli etkinlikler ve oyun saatleri ile güne başlıyorlar. Çocuklarımızın gelişimine katkı sunacak besleyici öğün programlarımızı uyguluyoruz” dedi. Kreşte çocuklar için özenle hazırlanan programlarla onların sıkılmadan eğlenerek keyifli vakit geçirmeleri sağlanıyor. Lego, çeşitli oyuncaklar, drama ritim çalışmaları, bahçe etkinlikleri, oyunlar şarkılar ve danslarla hem zihin dünyalarını besleyecek hem de fizyolojik gelişimlerini sağlayacak aktiviteler gerçekleştiriliyor. Çocuklara farklı çocuklarla arkadaşlıklar kurarak paylaşmaları ve birlikte yaşamaları da öğretiliyor. Gün içerisindeki uyku saatleri ile çocuklar dinlendiriliyor.