SAĞLIK - 13 Mart 2018 Salı 04:03

Kontrol edilmeyen glokom kör edebilir

A
A
A
Kontrol edilmeyen glokom kör edebilir

Halk arasında karasu hastalığı diye de bilinen tıbbi ismiyle “Glokom” denilen göz tansiyonu yüksekliği ve buna bağlı göz bulgularıyla seyreden hastalık, dünyada körlüğün en önemli nedenlerinden biri olduğunu belirten Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Bahattin Kır, “12 Mart Dünya Glokom Günü” kapsamında göz tansiyonu hakkında merak edilenleri anlattı.

Türkiye Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Bahattin Kır “Göz tansiyonu sıklıkla ileri yaşlarda ortaya çıkan ve sinsi biçimde ilerleyen körlük durumuna gidebilen bir hastalıktır. Tanısı sadece göz tansiyonunu sayısal değerler ile ölçen makinelerle koyulmaz. Hekim tarafından yapılan ayrıntılı göz muayenesi ile özellikle optik sinirde incelme veya zayıflamanın muayene esasında fark edilmesi tanı için anlamlıdır. Sonrasında pakimetre, OCT ve görme alanı gibi üst tetkikler yapılarak tanı kesinleştirilir” dedi.

Dr. Kır; normal değerlerin 10-21 arası kabul edilirken üst sınır kişinin göz yapısına göre değişebileceğini de belirterek, bir hasta için göz tansiyonu değerinin 24 olduğu halde hastalık oluşturmazken başka bir hasta için tansiyon değerinin 16 olmasının hastalık oluşturabileceğini kaydetti. Hastalık için yaş çok önemlidir de diyen Dr. Kır; hastalığın ortaya çıkma yaşının 40’dan sonra sıklık teşkil ettiğini söyledi.


Kontrol edilmeyen glokom kör edebilir

 

 

Bulguları nelerdir?

Göz tansiyonunun bulgularının neler olabileceğine de değinen Dr. Kır “Genellikle asemptomatiktir yani bulgu vermez. Sıklıkla karşılaştığımız 20-30 gibi tansiyon değerlerinde hastalar herhangi bir şikâyetle doktora başvurmazlar. Göz içi basıncı 30’un altında seyreden göz tansiyonu hastaları başlangıçta herhangi bir şikâyeti olmadığı halde son dönemde görmem sanki günden güne azalıyor şeklinde gelebiliyorlar. Bu dönemde mevcut görmeyi muhafaza edecek tedaviler dışında kaybolan görmeyi geri getirmek maalesef mümkün değildir. Göz tansiyonu 30 ve üzeri olursa göz ağrısı gibi şikâyetlerle bulgu verebilirler fakat bu değerleri çok daha nadir görüyoruz ve şikâyet üzerine hastalar başvurduğu için kolay teşhis edilebiliyor” dedi.

 

Bebek veya çocuklarda göz tansiyonu olur mu?

10.000 doğumda bir gibi çok nadir sıklıkta doğum sonrası göz tansiyonu görebiliyoruz diyen Dr. Kır; “Fakat bu hastalık Konjenital Glokom diye adlandırdığımız farklı bir hastalıktır. Beraberinde gözde büyüme ve göz yaşarması ile seyreden bir sendromdur. Yine çok nadir bir durum olan 10 yaş civarında Juvenil Glokom diye adlandırdığımız bir sendromda da göz tansiyonu yüksekliği görebiliyoruz. Fakat bu iki sendrom çok nadir olup farklı bulgularla hekim karşısına geldikleri için bu hasta gruplarında göz tansiyonu ölçmekten çok genel muayene ile değerlendirmek tanı koydurmak için daha anlamlıdır” şeklinde konuştu.

Kimler risk altındadır?

Glokom sinsi bir hastalık olduğu için bu hastalığın tanısında rutin göz taramalarının çok önemli olduğunun da altını çizen Dr. Kır; risk gruplarını şu şekilde belirtti;

1. 40 yaş üstü hastalar
2. Ailesinde glokom öyküsü olanlar
3. Göz travması veya göz ameliyatı geçirenler
4. Yüksek miyop veya hipermetrop olan hastalar
5. Migreni olan hastalar
6. Sigara kullananlar
7. Şeker ve hipertansiyon hastalığı gibi kronik hastalığı olanlar
8. Uzun dönem steroid grubu ilaç kullanan hastalar
9. Bazı göz tansiyonunu yükseltebilen ilaç kullanan hasta grupları (bazı prostat ilaçları gibi)

Bu grup hastalara ayrıntılı göz muayenesi yapılarak göz tansiyonu ekarte edilmesinin gerekli olduğunu ifade eden Dr. Kır, 40 yaşından sonra göz tansiyonu için yılda bir muayene önerdiklerini söyleyerek, diğer risk altındaki gruplar için muayene sıklığı hastanın durumuna göre ve hekim tavsiyesi üzerine değişebileceğini belirtti.

Nasıl önlem alınmalı?

Göz hekimi muayenesi ile tarama yapılarak önlem alınabileceğini söyleyen Dr. Kır, “Beslenmeye dikkat etmekle (az tuzlu yemek, havuç yemek gibi ) hastalık için önlem alamazsınız” dedi. Halk arasında bilinen bazı şeylerin anlamsız olduğunu da söyleyen Dr. Kır; tuzlu yemek, fazla su içmek ve hızlı kilo alıp vermek gibi etkenlerin göz tansiyonu ile doğrudan bağlantılı olmadığını kaydederek doğru bilinen yanlışları şöyle açıkladı:

1. Arteryel tansiyon atışı ile göz tansiyonunuz yükselmez.
2. Göz tansiyonu 1 günde körlük durumuna getirmez.
3. Göz tansiyonunun makinede sayısal değerinin yüksek çıkması her zaman hastalık var demek değildir. Belki korneanız kalındır ve makineler olduğundan yüksek ölçmüştür. Altın standart hekimin muayenesidir.
4. Bebek ve çocuklarda göz tansiyonu oldukça nadir bir durumdur tanısı erişkin hastaların aksine makinelerden bağımsız şekilde göz hekiminin muayene bulgularıyla koyulur.

Son olarak göz tansiyonunun sinsi bir hastalık olduğunu ve tanı için göz tarama muayenesin de çok önemli olduğuna değinen Dr. Kır; “ Özellikle 40 yaşından sonra yılda bir göz muayenesi öneriyoruz. 40 yaşında önce risk taşıyan hasta grupları da ayrıca ileri tetkik edilmesi hastalığı atlamamak adına önemlidir” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Simge Aköz: “Motivasyonumuz tam, kupayı eve götürmek istiyoruz” Sultanlar Ligi final serisinin şampiyonluk maçında Fenerbahçe ile karşılaşacak olan Eczacıbaşı Dynavit’in milli voleybolcusu Simge Aköz, “Bizim motivasyonumuz tam, kupayı eve götürmek istiyoruz. Onu da inanıyorum ki final maçında göstereceğiz” dedi. Eczacıbaşı Dynavit’in milli voleybolcusu Simge Aköz, 25-21’lik setlerle 3-0 kazanarak Sultanlar Ligi final play-off serisinde durumu 2-2’ye getirdikleri Fenerbahçe maçı sonrası İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine özel açıklamalarda bulundu. İlk olarak iyi bir reaksiyon göstererek şampiyonluk yarışını son maça taşıdıklarını söyleyen başarılı libero, “Bugün tertemiz bir oyun vardı sahada. Final serisine başladığımızda yolun uzun olacağına inanıyorduk. Aslında güçleri çok denk iki takımız. Çok da güzel bir voleybol ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. 3-0 kaybettiğimiz maçtan sonra 3-0 kazanarak çok iyi bir reaksiyon verdiğimizi düşünüyorum. Biz maça çıkmadan önce birbirimize sözler verdik. Bütün agresifliğimizi sahaya yansıtacağımızı söyledik ve bu takımın her bir bireyi bunu sahaya yansıttı. Çok büyük gurur duyuyorum” diye konuştu. “12 sene sonra umarım bu kupayı evimize götüreceğiz” Taraftarların desteğinden etkilendiğini ve 12 yıl sonra kupayı kazanmayı çok istediklerini belirten Simge Aköz, “Taraftarlarımız harika. Onlara çok teşekkür ediyorum. Bizleri hiç yalnız bırakmıyorlar. Tabii ki bir camia kulübüyle yarışmak mümkün değil ama onları işitmek, bizimle birlikte olduklarını bilmek çok güzel. Finalde görüşürüz diyorum. 12 sene sonra umarım bu kupayı evimize götüreceğiz” sözlerini kaydetti. “Motivasyonumuz tam, kupayı eve götürmek istiyoruz” Şampiyonluk için tam anlamıyla motive olduklarını ve finalde kupayı kazanmak için kenetlendiklerinin altını çizen milli voleybolcu, “Hem setler, hem de maçlar eşit şartlarda ilerliyor. Bir set 25-14 biz kazanıyoruz, bir set onlar kazanıyor. Bir maç 3-0 onlar kazanıyor, bir maç biz kazanıyoruz. Çok yoğun bir tempo. İki günde bir maç oynuyoruz. Hem mental, hem fiziksel olarak iyi olan takımın kupayı alacağına inanıyorum. Bizim motivasyonumuz tam, kupayı eve götürmek istiyoruz. Onu da inanıyorum ki final maçında göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
Manisa Kaymakam Özdemir ve Başkan Aşkın Cemar’ı fuarda yalnız bırakmadı Kula Kaymakamı Ömer Ahmet Özdemir ve AK Parti Kula İlçe Başkanı Eyüp Yavuz Aşkın, bu yıl 29. kez düzenlenen Marble İzmir-Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nın ana sponsoru olan Cemar Mermer ve Traverten’in standını ziyaret etti. Kula’nın istihdam ve ihracat noktasında önde gelen firmalarından biri olan Cemar Mermer ve Traverten’i doğaltaş sektörünün en büyük küresel buluşması Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı’nda Kaymakam Özdemir ve Başkan Aşkın, VR sanal gerçeklik gözlüğü ile teknolojik bir gezinti yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen doğal taş sektörünün en büyük küresel buluşması Marble İzmir Uluslararası Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı, bu yıl 29. kez ziyaretçilerine kapılarını açtı. Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da sektörün devleri arasında yerini alarak fuarın ana sponsoru olan Cemar Mermer ve Traverten, yerli ve yabancı ziyaretçilerinin yanı sıra protokol üyelerini de fuarın en gözde noktasındaki standında konuk ediyor. Bu çerçevede Kula Kaymakamı Ömer Ahmet Özdemir ve AK Parti Kula İlçe Başkanı Eyüp Yavuz Aşkın, Cemar Mermer ve Traverten’in standını ziyaret ederek firmanın Genel Müdürü Yusuf Yalçın ile bir süre sohbet etti. Fuarın sektöre olan faydaları hakkında görüş alışverişinde bulunan Kaymakam Özdemir ile Genel Müdür Yalçın, Kula’nın tanıtılmasına da büyük katkı sağlayan fuarda bir süre ziyaretçiler ile sohbet etti. Gelişen teknolojiye de ayak uyduran Cemar Mermer ve Traverten tarafından hazırlanan VR sanal gerçeklik gözlüğü ile firmada teknolojik bir gezinti yapan Kula Kaymakamı Ömer Ahmet Özdemir, Cemar Mermer ve Traverten’in Kula’ya sağladığı katkılardan dolayı firma adına Genel Müdür Yusuf Yalçın’a teşekkür etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Cemar Mermer ve Traverten Genel Müdürü Yusuf Yalçın ise Kula Kaymakamı Ömer Ahmet Özdemir ve AK Parti Kula İlçe Başkanı Yusuf Yalçın’a teşekkür ederek hem firmanın sektördeki gelişimine hem de Kula’nın dünya genelinde tanıtılmasına katkı sağlamaya devam edeceklerini söyledi.
Antalya Mide ülserine karşı doğal probiyotik arı ekmeği tavsiyesi Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, sağlık faydaları bilimsel çalışmalarla ortaya koyulan arı ekmeğinin, mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde potansiyel faydalar sunabilecek doğal bir arı ürünü olduğu belirtti. BEE’O Propolis Ar-Ge Merkezi’nde analizleri yapılmış olan Anadolu arı ekmeğinin mide ülseri üzerine karşı olumlu etkilerini gösteren bilimsel çalışma, 2023 yılı Kasım ayında Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenen 48. Ulusal Fizyoloji Kongresi’nde poster olarak sunuldu. BEE’O Propolis Kurucusu ve Genel Müdürü Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı, “Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmada, arı ekmeğinin mide ülseri üzerine antiinflamatuvar ve antioksidan etkileri araştırılmıştır. Araştırma iki ana gruba ayrılan ratlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bir grup rata, ülser oluşmadan 10 gün önce ve ülser oluştuktan sonra 3 gün boyunca arı ekmeği takviye edildi, diğer grup ise aynı dönemlerde sadece serum fizyolojik tuzlu su aldı. Diğer grupta ise ülser oluşmadan önce herhangi bir takviye yapılmadı, bu gruplar yalnızca ülser oluştuktan sonra 10 gün boyunca arı ekmeği veya serum fizyolojik aldılar. Araştırmacılar, ülserin şiddeti, inflamasyon ve oksidatif stres zarflarını çeşitli yollarla ölçtüler. Araştırmanın verileri; arı ekmeği takviyesi alan ratlarda, kontrol gruplarına göre mide ülseri şiddeti, myeloperoksidaz aktivitesi ve inflamatuvar sitokin seviyelerinin (TNF-, IFN-, IL-1, IL-6, IL-8) anlamlı düzeyde düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, oksidatif stresle ilişkili zarflarda azalma gözlenmiştir. Sonuçlar, arı ekmeğinin mide ülserinin önlenmesi ve tedavisinde antioksidan ve antiinflamatuar etkileri sayesinde potansiyel bir fayda sağlayabilecek doğal bir arı ürünü olabileceğini göstermektedir” dedi. Arı ekmeği, diğer adıyla perga, kovanda arılar tarafından polenin daha uzun süre saklanabilmesi amacıyla üretiliyor. Doğal bir arı ürünü olan arı ekmeğinin yaklaşık yüzde 20-35 protein, yüzde 3 lipit, yüzde 24-35 karbonhidrat ve yüzde 3 vitamin ve mineral içeriğine sahip olduğu belirtiliyor.