POLİTİKA - 24 Mart 2017 Cuma 21:19

Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı: 'Mesele memleket meselesi'

A
A
A
Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı: 'Mesele memleket meselesi'

Kültür ve Turizm Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, Eskişehir'de Odunpazarı ilçesi muhtarları ile buluştu. Bakan Avcı buluşmada, "Mesele şu parti, bu parti, Erdoğan, Binali Yıldırım meselesi değil. Mesele memleket meselesi" dedi.

Bir takım ziyaretlerde bulunmak üzere Eskişehir'e gelen Bakan Avcı, bir otelin toplantı salonunda Odunpazarı ilçesi muhtarları ile bir araya geldi. Türkiye'de yapılan yeni yatırımların bazı ülkelerin hoşuna gitmediğinden söz eden Bakan Avcı, "Geçenlerde hem de bir yabancı televizyon istasyonu bir belgesel yaptı belki sizin de gözünüze çarpmıştır. Bazı Türk televizyonları da bunu yayınladı.

Hollanda’daki falanca havaalanı İstanbul’da 3’üncü havaalimanı yapıldığında ne duruma düşecek, bununla ilgili belgesel yapmışlar. Şu anda transit yolcular için çok kullanışlı olan havaalanının ismini hatırlamıyorum, araştırsam bulurum da Hollanda’da bir havaalanı. Transit geçişlerde kullanılıyor, bundan çok ciddi gelir temin ediyor.

Fakat diyor ki o belgeselde, belgeseli hazırlayanlar havalimanı yetkilileri, ilgili kişilerle konuşuyorlar. Tur operatörleri ile konuşuyorlar. Onların söyledikleri ve anlattıkları şu, eğer İstanbul’da bu 3’üncü havalimanı faaliyete geçerse burası çok ciddi kayba uğrayacak. Çünkü İstanbul, Hollanda’ya göre ve o havalimanına göre, çok merkezi bir konumda. Afrika’ya, Asya, Avrupa’ya da yakın hepsinin en optimum kesişme noktasında İstanbul. İstanbul, coğrafi özelliğiyle zaten çok büyük bir avantajı var.

Son zamanlarda bakıyorsunuz, Türk Hava Yolları maşallah, Allah nazarlardan saklasın şu anda THY dünyanın en fazla, farklı yere uçan havayolu. Milli marka. Çok başarılı bir işletmesi var. Hakikaten hem uçuş noktaları itibariyle dünyanın en büyük hava yollarından biri, hem de hizmet kalitesi itibariyle. Yani bunu sadece biz söylemiyoruz.

Bir şekilde, geçtiğimiz günlerde ABD’den gelen bir arkadaşım anlattı. Türkiye’den Amerika’ya THY ile gitmiş oradan da başka bir kente bir başka hava yolu şirketi ile aktarma yapmış 'kendimi 180 kilometre ile büyük keyifli otoban yolculuğundan sonra köy yoluna girmiş gibi hissettim' dedi. Yani Amerikan uçağına binince gördüğü hizmet kalitesi. Çünkü THY hakikaten, yemesi, içmesiyle misafirperverliğiyle, personelinin nezaketiyle dünya çapında klasmanda üst sıralarda bir hava yolu şirketi. Şimdi onunla uğraşıyorlar. Bunun gibi turizmimizle ilgili şeylerde benzer hesaplar var" dedi.

"Türkiye bu coğrafya, nüfus ile bu durumda kalamaz"

Türkiye'nin coğrafi yapısıyla da önde gelen bir ülke olduğunu ifade eden Bakan Avcı, "Türkiye yatırım yapılabilirlik puanları ile ilgili oynama vesaire bütün bunlar birilerinin fena halde Türkiye ile hesabı var. Peki hesap ne? Bir havaalanı meselesi gösterdiği gibi Türkiye orta boy gel deyince gelen, git deyince giden, sıradan bir ülke olmaktan çıkıyor.

Öteden beri, ben siyaset bilimi okudum. Bu çok kanıtlanabilir bir şey değil. Ama bir söylem olarak hep söylenir dururdu, Türkiye ne olacak ne ölecek, oldurmayacaksın, öldürmeyeceksin. Orta boy idare edilebilinir yönetilebilinir bir ülke statüsünde olacak. Gerçekten uzun yıllar öyle olmuştur. Ama Türkiye’nin coğrafyasına bakıyorsunuz, coğrafi büyüklüğüne bakıyorsunuz ve bu coğrafya bu durumda olmaz. Ya bu coğrafyayı bölecek, küçülteceksiniz veyahut hakkını vereceksiniz. Türkiye bu coğrafya, nüfus ile bu durumda kalamaz. Kalması için çok kötü yönetiliyor olması lazım. Çok kötü oyuna getirilmiş olması lazım" şeklinde konuştu.

"Türkiye geçmişte bütçesinin en büyüğünü savunma giderlerine harcardı"

Türkiye'nin üst klasmanlarda yer almasının gerektiğine değinen Bakan Avcı, "İlişki derinliği bakımından da ilişkilerimizin yoğunluğu bakımından da, Türkiye’nin yeri bu yer değil. Tarih, nüfus, coğrafya, ekonomi bunu emrediyor. Türkiye buradan bir üst klasmana geçmek zorunda. Ya geçeceksiniz veyahut bulunduğunuz coğrafyanın ölçülerine sizi indirecekler.

Türkiye son 15 yıldır ekonomi, coğrafya ve nüfus olarak yerinin burası olmadığını söyledi. Bütün hesaplarını da buna göre yapmaya başladı. Türkiye geçmişte bütçesinin en büyüğünü savunma giderlerine harcardı, savunma giderleri dediğimiz de yurt dışından alınacak silah, mühimmat bütçesiydi. Bütçenin en büyük kısmını savunmaya ayırıyoruz.

O parayı da mühimmat ve silah alımında kullanıyoruz. 14 yıldır Türkiye bütçesinden en büyük payı Milli Eğitime ayırıyor, gençlerin ve çocuklarımızın daha iyi yetişmesi için ayırıyor. Ben Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen atayan Milli Eğitim Bakanıydım. 300 bine yaklaşmıştı. Bunu ben yapmadım, bana bu imkan verildiği için böyle bir bütçe verildiği için bana hükümetim sen bu sene 50 bin al 'Tamam bütçede karşılığını koydum, bu yıl 30 bin al' dediği için bunları yapabildik. Okul ve derslik sayımızı öğretmen başına düşen öğrenci sayımızı bir üst klasmanlara çıkarmayı başardık" diye konuştu.

"Gereken cevabı milletçe vereceğimize inanıyorum"

16 Nisan referandumu hakkında da konuşan Bakan Avcı, olayın parti meselesi olmadığını anlattı. Türkiye düşmanlarının 15 Temmuz ile son şanslarını denediğini belirten Bakan Avcı, sözlerini şöyle tamamladı:
"Fatih Projesi şu anda ortaokul ve lise seviyesinde eğitim desteği veren portallar içerisinde Fatih Projesi bünyesinde kurulmuş EBA dünyanın en büyük eğitim portalıdır.

Şimdi bunu yapan bir Türkiye birilerine tabi ki ters geliyor. Çünkü Türkiye daha önce kendi aralarında paylaştıkları 'hava alanı sende kalsın, öteki bende kalsın' yani kendi aralarında yaptıkları düzenlemelere tamam diyen bir Türkiye çıkıyor. Son zamanlarda buna göre toplum olarak öz güven gelince fazla konuşmaya da başladık. Dolayısıyla Türkiye ile uğraşmaları için pek çok neden var. Şimdi bunu fırsat biliyorlar.

Daha önce muhtelif yöntemlerle de bunu denediler. Yani 15 senedir olayların içerisindesiniz. Açıktan ya da gizliden açık toplantılarda, kapalı kapılar arkalarında Türkiye’ye pek çok tuzaklar kuruldu. Türkiye Allah’ın da izniyle bunları birer birer geçti. En sonuncusu, yani bütün projeler bitti oradan buradan dolandılar netice alamayınca en son 15 Temmuz felaketiyle son şanslarını denediler. Gereken cevabı milletçe vereceğimize inanıyorum. Bunun için de sizden çok açık destek rica ediyorum. Çünkü mesele şu parti, bu parti, Erdoğan, Binali Yıldırım meselesi değil.

Mesele memleket meselesi. Bir saldırıyla karşı karşıyayız. Değişik yöntemlerle denediler, sökmedi. Şimdi bunun üzerinden tekrar bir girişimde bulunuyorlar. Buna fırsat vermememiz gerekir. Biz kendi meselelerimizi kendi aramızda konuşuruz ama şu anda İsveç’teki bilmem ne gazetesiyle Kandil ve Pensilvanya ile Almanya ne oluyor size? Sizi birleştiren ne? Nedir sizin Türkiye ile alıp veremediğiniz? Bu kadar insan Türkiye’deki 18 maddelik anayasa değişikliğine evet mi hayır mı diyecek. Hepsi ayağa kalkmış durumda ve hepsi aynı potadan konuşuyorlar. Demek ki burada bir şey var. Anlatmak istediğim bu." 

Burak Tekin - Mehmet Sıddık Yeşilırmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bora Kaplan’ın avukatı: “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davaya avukat beyanlarıyla devam edildi. Sanık Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” dedi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, yargılamanın bu aşamada avukat beyanlarıyla devam edeceğini söyledi. Sanık Barış Kurt’un avukatı Muhammet Hardalaş, “Barış Kurt’un ismi sadece Erkan Doğan’ın ifadelerinde geçmektedir. Doğan bugüne kadar sekiz ifade vermiştir. İlk ifadesini kolluk kuvvetlerine vermiştir. Burada Barış Kurt’un adı geçmiyor. Verdiği beşinci ifadede Barış Kurt’un adını geçiriyor. Doğan’ın ifadelerinde yer alan eziyet, yağma, kasten yaralama suçlarını saydığı hiçbir yerde müvekkilim Kurt yoktur. Doğan yedinci ve sekizinci ifadelerinde tüm her şeyi aktarıyor ancak bu son ifadelerinde de Barış Kurt hiçbir şekilde yer almamıştır” diyerek Kurt’un tahliyesini ve beraatını talep etti. “Kaplan kerpetenle diş çekti diyorlar, olacak iş değil” Bora Kaplan’ın avukatı Doğan Soyaslan da, “Bora Kaplan kerpetenle 3-4 tane diş çekti diyorlar. Basında da bu iddialar yer aldı. Nasıl çekecek ki? Kerpeteni nereden bulmuş? Olacak iş değil. Kan kaybından ölür insan” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Bora Kaplan’ın avukatı Umut Köroğlu, esasa ilişkin savunma yapmayacaklarını, Bora Kaplan’ın tutuklanmasının ardından dosyaya dahil olduğunu ifade etti. Avukat Köroğlu, Kaplan’ın yurtdışına ‘Dexas Hamburger’ firmasının bir şubesini açmak için gittiğini anlattı. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve iddianamenin somut delillerle hazırlanmadığını öne sürdü. Duruşmaya yarın devam edilecek. İddianameden İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütü üyelerinin Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’ye 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin iki otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. İddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169’ar yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”