GÜNDEM - 20 Şubat 2018 Salı 22:53

Küresel çocuk ölümlerinde hızlı artış

A
A
A
Küresel çocuk ölümlerinde hızlı artış

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF), yayınladığı bir raporda, yoksul ülkelerde yeni doğan çocuk ölüm oranını 'korkunç’ olarak açıkladı. UNICEF, gelişmiş ülkelere oranla fakir ülkelerdeki doğan bebeklerin ölüm oranının 50 kat fazla olduğunu bildirdi.

UNICEF Genel Direktörü Henrietta Fore, “Bir milyon insan doğdukları günde ölüyor. Her yıl dünyadaki 2.6 milyon yenidoğan ilk aylarında hayatını kaybediyor.” dedi. Henrietta Fore, “En tehlikeli doğum olayının yaşandığı 10 yerden 8 tanesinin, yoksulluk, çatışma ve zayıf kurumlar nedeniyle hamile kadınların teslim sırasında yardım alma ihtimalleri çok daha düşük olan Güney Afrika'da olmaktadır. Her ülke yeni doğan ölüm oranını 2030'a kadar yüksek gelirli ortalara düşürürse, 16 milyon hayat kurtarılabilir” diye konuştu.

Raporda, Japonya, İzlanda ve Singapur'da doğan bebeklerin hayatta kalma şansının en yüksek olduğu, Pakistan, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Afganistan'daki yeni doğanların en kötü ihtimalle karşı karşıya kaldıkları belirtildi. Rapora göre, Japonya'da bin 111 yeni doğan bebekten 1'i hayatın ilk ayında ölürken, Pakistan'da bu oranın 22 olduğu belirtildi. Ayrıca, düşük gelirli ülkelerde genel olarak bin doğumda ortalama yeni doğan ölüm oranı 27 ölü, yüksek gelirli ülkelerde bu oran bin kişide 3 ölüm olduğu ifade edildi.

Yenidoğan ölümlerinin yüzde 80'inden fazlasının prematürite, doğum sırasındaki komplikasyonlar veya pnömoni ve sepsis gibi enfeksiyonlardan kaynaklandığı açıklandı. 

Candemir Sarı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Çöl tozu 30 Nisan’a kadar temizlenecek Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya, Burdur ve Isparta’da etkisini gösteren Çöl tozu taşınımı konusunda uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının bölgede olan yoğunluğuna dikkat çekilen açıklamada, “Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarımızda olumsuz etkiler gösterebilir. Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir” denildi. Bugün, Antalya, Isparta ve Burdur çevrelerinde yoğun bir şekilde gözlenen çöl tozu taşınımı ile ilgili Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, yazılı bir açıklama yayınlayarak uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının çeşitli sağlık, çevre ve ekonomik etkilere neden olabileceğine dikkat çekilen açıklamada, oda olarak kamuoyunu bilgilendirme ve önlemlerin alınması gerekliliği konusunda uyarı yaptıkları belirtildi. Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarda olumsuz etkiler gösterebileceği aktarılan açıklamanın devamında, “Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir. Genellikle çöl tozu geçtikten en geç 2 gün içerisinde yağış ile birlikte atmosferden temizlenirken, bu sefer 30 Nisan 2024’e kadar bölgemizde yağış beklenmemektedir” denildi. Bu süreçte çöl tozu taşınımının etkilerini en aza indirmek için vatandaşlara önlem olarak önerilerin de belirtildiği açıklamanın sonunda, şu ifadelere yer verildi: "Çocuklar ve kronik sağlık sorunları olan bireyler dış ortamda uzun süre vakit geçirmemelidir. Göz yanması gibi rahatsızlıkların yanı sıra mevcut hastalıkların tetiklenme riski bulunmaktadır. Görüş mesafesinin aniden azalabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Karayolunda seyahat ederken çöken toz sebebiyle takip mesafeleri uzatılmalıdır. Vatandaşlarımızın T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından işletilen hava kalitesi izleme istasyonları verilerini takip ederek gerekli önlemleri almalarını rica ederiz (https://sim.csb.gov.tr/Services/AirQuality). Çevre Mühendisleri Odası olarak, çöl tozu taşınımının etkilerini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için tüm ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulamaktayız.”