EĞİTİM - 31 Mayıs 2018 Perşembe 11:21

LGS’ye 2 gün kala adaylara ve velilere sınav tüyoları

A
A
A
LGS’ye 2 gün kala adaylara ve velilere sınav tüyoları

Yaklaşan LGS öncesi adaylara ve velilere sınav tüyoları verildi. Adayların sınava girerken soğukkanlı ve moralli olmaları gerektiği belirtilirken bu zor süreçte velilerin ise sınava girecek çocuklarına ‘güven hissi’ aşılaması vurgulandı.

1 milyona yakın öğrenci 2 Haziran Cumartesi Günü Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) girecek. Öğrenciler kadar velileri de bir nevi etkileyen sınav öncesi Eğitimci Yasemin Pakkan ve Ebeveyn Koçu Zeynep İşman sınav stresi ve uygulamaları hakkında önemli detaylar verdiler. Adayların sınava yüksek moral ve soğukkanlılıkla girmelerinin altı çizildi. Sınav öncesi velilere de bazı görevler düşüyor. Özellikle ebeveynlerin sınava girecek çocuklarına güven hissi aşılamaları gerektiği vurgulandı. 

Eğitimci Yasemin Pakkan, sınav sisteminin yıl içinde değişmesinin öğrencilerin motivasyonunu bozduğunu belirterek, “2 Haziran Cumartesi Günü 8’inci sınıflar sınava girecekler. Tabi biliyorsunuz sınav sistemi bu yıl çok değişiklik gösterdi. Önce Kasım’daydı sonra birden iptal oldu. Çocukların motivasyonları da bozuldu. Önceleri bir Kasım bir de Nisan sınavı oluyordu. Şimdi sadece Haziran olunca açıkçası motivasyonları biraz kayboldu ama toparladılar diye düşüyorum. Hepsi için bir dönüm noktası, sakin olup soğukkanlı bir şekilde sınava girmeleri çok önemli” dedi.

Bu yıl sınavın çok zor olmayacağını düşündüğünü aktaran Pakkan, “Sınava 980 binin üzerinde öğrencinin gireceği söyleniyor. Bu kadar çok çocuk sınava gireceği için zannediyorum ki çok zor bir sınav olmayacak. Ben çocukların moralle, soğukkanlılık sınava girmelerini öneriyorum. Sınava girecek tüm öğrencilere başarılar diliyorum” diye konuştu.

“Sakinliğe bürünmek bence sonucu çok etkileyecek” 

Eğitimci Pakkan, sınav öncesi aileleri önemli uyarılarda da uyardı. Pakkan, “Bazı aileler sınavdan önceki son birkaç günde aşırı heyecanlanıyorlar ve farkında olmadan da çocukları etkileri altına alıyorlar. ‘Gıdaya dikkat edelim zihni açılsın, balık verelim bu hafta başka bir şey yemesin ya da sınavdan bir gün önce çok erken yatıralım iyi dinlensin’ gibi düşünceler çok yanlış. Bence herşey olduğu gibi sakin, sanki bir deneme sınavına gidiyormuş gibi bir sakinliğe bürünmek bence sonucu çok etkileyecek” şeklinde uyarılarda bulundu.

Öğrencilere ‘ara’ uyarısı 

Eğitimci Yasemin Pakkan, sınavda verilecek 45 dakikalık arada çocuklara sorular hakkında konuşmamaları konusunda uyarıda bulundu. Pakkan, adayların verilen arada sınavda bir hata yaptıklarını öğrenmesinin ikinci bölüme moralsiz bir şekilde gireceklerine neden olacağını söyledi. Pakkan, “Geçtiğimiz sene TEOG’da her dersin sınavından verilen ara çocukları strese soktu. Bu sınavda da ilk bölümden sonra 45 dakika ara verilecek. Çocuk araya çıktığında bir arkadaşıyla konuşursa ve o sınavda bir hata yaptığını anlamış olursa sonraki bölüme moralsiz girecektir. ‘Ben zaten hatalar yaptım şimdi hepsini yapsam da bir anlamı yok’ diye düşünecektir. Çocuklara tavsiyem sınav arasında sorularla ilgili konuşmasınlar. Verilen arada dinlenin, müzik dinleyin ne yaparsanız yapın ama sorular hakkında konuşmayın” diye konuştu.

Önce aileler stresle baş etmeliler 

Ebeveyn Koçu Zeynep İşman ise sınavda velilerin yapmaları gerekenler konusunda bilgi verdi. Her sınav öncesi yaşanan en büyük problemlerden olan stresin aslında belli bir miktara kadar yararlı olduğunu belirtti. Özİşman, “Stres kavramından bahsetmek istiyorum. Strese her zaman kötü ve olumsuz bir olgu olarak bakıyoruz. Fakat aslında stresin belli bir miktarı iyidir. Stres insanı harekete geçiren ve motive eden ve vücudumuzun bir savunma mekanizmasıdır. Hele ki hayatlarının geri kalanını etkileme olasılığı olan böyle bir sınavda çocuğun strese girmesi çok doğaldır. Dolayısıyla ailelerin önce bir böyle bakması lazım. ‘Çocuğum strese giriyor’ diye daha fazla kaygılanıyorlar. Bir de herşeyde olduğu gibi anne ve babanın stresle nasıl baş ettiği çok önemli. Strese giren bir annenin çocuğuna ‘sakin kal canım’ demesinin hiçbir anlamı olmuyor” dedi.

“Çocuğunuza her koşulda destek vereceğinizi hissettirin” 

Zeynep İşman’a göre anne ve babalara üşen en önemli şey; sınav gibi yoğun stresli dönemlerde çocuğun her koşulda yanında olduklarına ve destek vereceklerini hissettirmek. Konuyla ilgili olarak İşman, “Bu bir ebeveynlik yaklaşımıdır. Çocuk sınavda başarılı da olabilir, başarısız da olabilir. Ne olursa olsun ‘Seni seviyorum, yanındayım, desteğim sana, sınavlar gelir geçer ama sen her zaman bakisin’ duygularını sözle değil daha çok davranışlarla hissettirmek önemlidir” ifadelerini kullandı.

Zeynep İşman, ailelerin yapmaması gereken davranışlar hakkında şöyle konuştu: 

“Asla başka çocuklar arasında kıyaslama yapılmamalıdır ya da geleceğe dair felaket senaryoları çizmemek, çocuğun yanında olumsuz olasılıklardan bahsedilmemelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde çocukların stresi artacaktır.

Çocukları doğru dinlemek çok önemlidir. Mesela çocuğumuz bu hafta sürekli ‘sınav çok mu zor olacak acaba, sınavda ne yapacağım’ şeklinde söylemlerine anne baba olarak ‘nereden bileyim sınav zor mu olacak girmedim ki daha önce’ denilmesi veya ‘çalışırsa zor olmaz’ şeklinde verilen cevaplar hiçbir işe yaramayacağı gibi bütün iletişimi de kapatacaktır. Çocuk orada aslında başarısızlık durumunda karşılaşacağı tepkileri öğrenmek istiyor. Ebeveynler olarak bunları anlayabilmek çok önemli. Bu gibi durumlarda çocuklara güven ve destek hissi verilmelidir.”  

Ali Canberk Özbuğutu - Fatih Gavuz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.