SPOR - 12 Ekim 2017 Perşembe 17:28

Luis Neto: 'Önce Yeni Malatya, ardından Galatasaray'

A
A
A
Luis Neto: 'Önce Yeni Malatya, ardından Galatasaray'

Fenerbahçe'nin Portekizli savunma oyuncusu Luis Neto, antrenman öncesinde açıklamalarda bulundu. Dünya Kupası'na gidecekleri için mutlu olduğunu söyleyen Neto, Galatasaray derbisi için, "Önce Yeni Malatya maçı var. Derbiyi bundan sonra düşünmek zorundayız" dedi.

Fenerbahçe'nin Portekizli futbolcusu Luis Neto, antrenman öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Portekiz Milli Takımı'nın Dünya Kupası'na katılacak olması nedeniyle mutlu olduğunu söyleyen Neto, "Portekiz Milli Takımı ile iki kritik karşılaşma bizi bekliyordu. Oraya giderken bunun önemini biliyorduk.

Aldığımız sonuçlarla Dünya Kupası'na direkt olarak katılma hakkı elde ettik. Bundan dolayı da çok mutluyuz. Bizim için artık Fenerbahçe'yi düşünme vakti geldi. Umarım burada iyi bir çalışma dönemi geçiririz" diye konuştu.

Milli takımda Beşiktaş'ın yıldız oyuncusu Pepe ile yan yana geldiği bir fotoğrafla ilgili de konuşan Neto, "Pepe ile olan fotoğrafta, milli takıma yeni gelmiştik. Tamamen bir sohbet anıydı. Bizim maçımızda hakemlerle ya da burada yaşadıklarımızla hiçbir alakası yoktu. Tamamen şakalaştığımız bir andı. Güzel de bir fotoğraftı bence. Uzun bir adan sonra birbirimizi görmenin mutluluğuyla sohbet ediyorduk" ifadelerini kullandı.

"Hakem durumu dengelemiş olabilir"

Beşiktaş maçında gördüğü kırmızı kartla ilgili de konuşan Neto, "Daha önce de bu konuyla ilgili görüşümü aktardım. Karmaşık bir andı benim için. Anlık gelişen bir olay içinde karar vermem gerekiyordu. Böyle bir karar aldım. Bana göre sert bir faul değildi ama son adam olarak değerlendirdi hakem. Eğer iki dakika önce Beşiktaş'ın oyuncusunu atmamış olsaydı, bana da sarı kart verebilirdi. Biraz baskıdan dolayı, belki durumu dengeleme düşüncesiyle böyle bir karar verdi. Artık olan oldu ve geçmişte kaldı. Şimdi önümüzdeki maçları düşünmeliyiz" dedi. 9. haftada oynanacak olan Galatasaray maçı sorulan Neto, "Herkes Fenerbahçe-Galatasaray maçının neler ifade ettiğini gayet iyi bir şekilde bilir.

Buraya geleli kısa bir süre olmasına karşın bu maçın öneminin farkındayım. Önce bizi bekleyen çok önemli bir Evkur Yeni Malatyaspor karşılaşması var. Galatasaray maçına çıkmadan önce bu müsabakadan galibiyetle ayrılmak zorundayız. Kendi sahamızda oynayacağız. Son maçımızda yenildik ve yeniden galibiyetlere dönmek mecburiyetindeyiz. Özgüven açısından da bizim için son derece kritik bir maç olacak. Evkur Yeni Malatyaspor maçını geçip, daha sonra Galatasaray karşılaşmasına odaklanacağız. Herkesin konsantrasyonu öncelikle Evkur Yeni Malatyaspor müsabakasında olacaktır. Bu maç bitsin, ardından bizi bekleyen büyük maça, Galatasaray maçına hazırlanacağız" açıklamasında bulundu.

"Futbolun içinde bu durumlar var"

Takımın her maçta gol yemesi ve sık sık cezalı oyuncuların olmasıyla ilgili konuşan Neto, "Bazen böyle durumlar yaşanabiliyor. Futbolun içinde sakatlıklar, kırmızı kartlar var. Bazı oyuncuların fiziksel anlamda sorun yaşadığı dönemler olabiliyor. Ama lig uzun bir maraton ve böyle durumlar her zaman başınıza gelebilir. Bizimle ilgili kötü olan nokta, bunların hepsinin art arda gelmesi. Bu anlamda şanssızlık yaşadık. Benim ve Martin Skrtel'in kırmızı kartı oldu. Her iki pozisyon da farklı değerlendirilebilir, kırmızı kartla sonuçlanmayabilirdi.

Şu anda bunu değiştiremeyiz. Fenerbahçe'de oynayan her oyuncunun mutlaka verimli olabilecek kalitesi vardır ki buraya getirilmiştir. İdeal bir durum oluşmadı bizim için. Tek düşüncemiz bu durumu bir an önce lehimize çevirmek ve takımı daha iyi noktaya getirmek. Hepimiz en hızlı şekilde takımı yukarılara taşımayı, layık olduğu yerle döndürmeyi düşünüyoruz. Tek konsantrasyon noktamız bu" diye konuştu.

"Biz Fenerbahçe'yiz ve zaferlere başlayacağız"

Türkiye Ligi'nin son derece zorlu ve çekişmeli bir lig olduğunu ifade eden Neto, "Ben bunu görme fırsatı yakaladım. Henüz ligin başındayız. Önümüzde oynamamız gereken çok fazla maç var. Her maç zor, her takım zorlu maçlar oynayacak. Rakiplerimiz için de aynı durum geçerli. Hala bizim elimizde bu duruma reaksiyon gösterme, durumu lehimize çevirme fırsatı var. Önümüzdeki maçlarda istediğimiz galibiyetleri alabilirsek, hala dönebilecek, arayı kapatabilecek durumdayız. Çünkü rakiplerimiz çok zorlu maçlara çıkacak. Özellikle deplasman müsabakaları çok zorlu burada. Türkiye Ligi, şampiyonluğun kolay elde edildiği bir yer değil. Her maç öngörülemez nitelikte geçiyor. Maçtan önce hiçbir şekilde skor tahmini yapamıyorsunuz. Bizi de bekleyen zor maçlar olacak.

Ama biz Fenerbahçe'yiz. Bunu kesinlikle unutmamamız lazım. Önemli oyunculardan kurulu büyük bir takımız. Takım içinde çok iyi bir hava var. Çalışmayı seven oyunculardan kurulu bir grubuz. Çok yakın zamanda galibiyet serilerine, istediğimiz zaferlere başlayacağız diye düşünüyorum" diyerek sözlerini tamamladı. Neto, açıklamalarının ardından antrenmanı izleyen kız öğrencilerle "Dünya kız çocukları günü" nedeniyle birlikte basın mensuplarına poz verdi. 

Bozhan Memiş - Mehmet Şirin Topaloğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hakkari Yüksekova’da sürü halindeki yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor Hakkari’nin Yüksekova ilçe merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan ’Yılan Pınarı’ bölgesinde sürü halinde güneşlenen yılanlar, Brezilya’nın Yılan Adası’nı andırıyor. Yüksekova’nın Yürekli ve Karabağ köyleri arasındaki ’Yılan Pınarı’ bölgesinde yılanların sürü halinde görünmesi, görenleri hem korkutuyor hem de şaşırtıyor. Yol boyu sürü halinde bulunan yılanlar, Brezilya’nın ’Yılan Adası’nı andırıyor. Sıcak havayla birlikte ortaya çıkmaya başlayan yılan sürüleri, hem korkutuyor hem de görenlerin ilgisini çekiyor. Özellikle insanların olmadığı zamanlarda açık alanlara çıkan ve zehirsiz olduğu bilinen yılanlara zarar verilmemesi noktasında çağrıda bulunan Yüksekova Ziraat Odası Başkanı Perviz Geçirgen, “Yüksekova`ya bağlı Yürekli köyünde bulunan `Yılan Pınar`ındayız. Her sene nisan ayının ortalarında mayıs ayının başlarında bu zararsız yılanlar ortaya çıkıyor. Burası Brezilya’nın Yılan Adası’na da benziyor. Bu zararsız yılanlar özellikle saat 13.00 ve 14.00 gibi ortaya çıkıp güneşliyorlar. İnsanlar olmadığı zaman hem taşların üzerine hem de yol üzerine geliyorlar. Her sene olduğu gibi onları görmek için tekrar buraya geldik. Aslında burada muazzam bir manzara var. Buraya resim video çekmeye gelenler oluyor. Bu gelenler arasında bazı şahıslar yılanlara zarar veriyorlar. Lütfen fotoğraflarınızı çektiğinizde, yılanlara zarar vermeden yeniden bölgeden ayrılın" dedi.
Denizli Vali Coşkun, üniversiteli gençlere kamu sektörünü anlattı Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen ‘Sektör Günleri’ adlı etkinliğin kamu sektörünü tanıtan oturumuna konuk oldu. PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan tarafından karşılanan Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun daha sonra programın düzenlendiği Şehit Piyade Teğmen Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda öğrencilerle buluştu. Etkinlik, İİBF Öğretim Üyesi Maliye Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Akçay’ın kamu sektörü üzerine yaptığı sunum ile başladı. Maliyeci perspektifinden kamu sektörünün yapılanmasını anlatmak üzere bütçe yapısı itibariyle 5018 sayılı Kanun hakkında bilgiler veren bir sunum gerçekleştiren Dr. Öğr. Üyesi Akçay, sunumunda ayrıca kaymakamlık sınavları, İçişleri Bakanlığı ve bakanlığın birimleri hakkında bilgiler de verdi. Öğrencilere kamu sektörü hakkında bilgiler veren Vali Ömer Faruk Coşkun, konuşmasında kendi kariyerinden de örnekler verdi. Vali Çoşkun, “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun olduktan sonra İçişleri Bakanlığımızın açmış olduğu Kaymakam Adaylığı sınavına girerek ve o sınavın sonucunda kaymakam adayı olarak ilk defa mesleğe atandım. Mülki İdare Amirliği mesleği olarak adlandırılıyor. Kaymakamlık mesleği bu meslek sınıfının içerisinde kaymakam adaylarımızdan başlayarak kaymakamlarımız, vali yardımcılarımız, mülkiye müfettişlerimiz ve valilerimiz bulunmakta. Bu dediğimiz pozisyonların hepsi Mülkiye İdare Amirliği mesleği sınıfını oluşturmakta ama bizim mesleğimizin esası kaymakamlıktır. Bunun da başlangıcı az önce ifade edildiği gibi İçişleri Bakanlığımızın açmış olduğu sınavlardan sonra başarı göstererek kaymakamlık adaylığına atanması ve yaklaşık 3 yıllık bir süre içerisinde değişik aşamaları olan bir adaylık sürecinden sonra tekrar bakanlığımızın yapmış olduğu yeterlilik sınavında başarı gösterdikten sonra ilçelerimize atama yapılmaktadır. Ülkemizin değişik bölgelerinde sınıflarla adlandırılan ilçelerimiz var. Bu ilçelerde kaymakam olarak görev yapan arkadaşlarımız kendi kıdemlerine ve ilçelerin sınıflarına göre ataması gerçekleştirilmektedir. Belirli süre buralarda görev yaptıktan sonra başka bir ilçeye atanabilmekte veya yine kaymakamlıkla Mülki İdare Mesleği sınıfı içerisinde eş değer görev olarak kabul edilen Vali Yardımcılığı pozisyonuna atanabilmekte veya yine Bakanlığımızın merkez teşkilatında değişik pozisyonlar var mülki idare sınıfından olup orda daire başkanlığı, genel müdürlük, genel müdür yardımcılığı gibi pozisyonlar var. Buralara da atama yapılabilmekte. Kısaca söyleyecek olursak, kaymakam adaylığı olarak başlanan bir süreç, bu süreçte yaklaşık 3 yıllık bir zaman aşımı tabi ki geçen süre ve geçirilen aşamalar içerisinde durumlar söz konusu. Bu bir vilayetimizde, valiliğimizde bir stajla başlıyor. Sonrasında bu kaymakamlık adaylığı sürecinde bir yurt dışı ayağı var. Daha çok dil öğrenmek ve bilgi görgüsünü arttırmak üzere yurt dışına gidiliyor. Yine belli bir aşamasında mülki müfettişlerimizin refakatinde görev yapılıyor. Yabancı dil kursu olabiliyor, başka kurslar oluyor. Bunlar tamamlandıktan sonra en sonunda kaymakamlık kursu dediğimiz bir kurs var. Bu kursa devam ediyorsunuz, akabinde yeterlilik sınavı var. Bu yeterlilik sınavından sonra da asil kaymakam olarak ilçelere atanılıyor. Biz kendi üzerimizden yola çıkacak olursak, yaklaşık 10 yıl kaymakamlık yaptım. Yine bizim meslek sınıfının başka bölümü olan Mülkiye Müfettişliğine atandım. Mülkiye Müfettişliği, İçişleri Bakanlığı’nın teftiş kurulunun bir üyesidir. Diğer Bakanlıklarda olduğu gibi kariyer olarak başlanan bir pozisyon değildir. Daha çok 6 yıl ve üzerinde kaymakam olarak görev yapmış olan meslektaşlarımızdan bu pozisyonlara atama yapılmaktadır. Mülkiye Müfettişlerimiz de daha çok valilikler, kaymakamlıklar, emniyet müdürlükleri, nüfus müdürlükleri ve içişlerini bilgilendiren İçişleri Bakanlığı’na bağlı yerlerin denetimini gerçekleştirmekte. Buralarla ilgili inceleme soruşturma gibi durumlar söz konusu olduğunda bunları icra etmekte. Mülkiye Müfettişiyken diğer bölümlere tekrar geçiş yapılabilmektedir. Türkiye’de yönetim sistemi, merkezi yönetim, sizlerin de derslerde daha çok gördüğünüz gibi ve merkezi yönetim yerel yönetimler olarak ana planda ayrılmakta. Merkezi yönetim ve taşra yönetimi var, taşra yönetimi idaresi var. Valilerimiz ve kaymakamlarımızdan daha çok merkezi yönetimin taşra idaresini temsil etmekte bu da yetki genişliği isimli esasla gerçekleşmekte. Anayasanın 126. maddesinde yetki genişliği esasına dayanan düzenleme var. Buradan yola çıkarak yine 5442 sayılı 1942 tarihli İl İdaresi Kanunu’muz var. Daha çok mesleğimizin temelini teşkil eden yetki görevleriyle ilgili ana düzenlemeleri ele alıyor. 5442 bizim hepimizin kanunu, bunun yanında ikinci mevzuatlar var tabi ki daha çok mülki idare sınıfından atanmakta. Ama istisnai görev olduğu için valilerimiz de atanabilmekte” dedi. Etkinlik, öğrencilerin kamu sektörü kariyer basamakları, Mülki İdare Amirliği hakkında yönelttiği soruların Vali Coşkun tarafından cevaplanması ile devam etti. Öğrencilerin yoğun katılım sağladığı etkinlik, Vali Ömer Faruk Coşkun’a İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Coşkun tarafından teşekkür plaketi takdim edilmesi ve hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.
Ankara Palandöken: “Konaklama fiyatlarında abartıya gidilmemeli” Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, konaklama fiyatlarında abartıya gidilmemesi uyarısını yaparak, “İnsanların yaşadığı ülkede tatil yapma şartları kolaylaşsın” dedi. Dokuz günlük bayram tatilinde otel fiyatları cep yakınca yerli turistin yurtdışına yöneldiğini belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “2024’te turizm sektöründen önemli katkılar beklerken potansiyel olarak turizm gelirimiz de artıyor. Ancak yerli turistin yurtdışına çıkarak döviz bırakmasının önüne geçilmeli. Bayram tatilinde 6,8 milyon kişi hava yolu ile seyahat etti. Döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak son dönemde otel fiyatları yükseldi. Yerli turistin bu ücretlerle yurt içinde seyahat edebilmesi mümkün değil. Dolayısıyla bir taraftan döviz girdimiz artsın, turist kazanalım derken diğer taraftan da yerli turisti kaybetmeyelim. Bildiğiniz gibi birçok ülke ile 3-5 günlük tatillerde vize sorunu kalktı. Bu bir taraftan sevindirici ancak diğer taraftan da ülkemizden dövizin çıkması ve turizm gelirimizin azalması anlamına geliyor. Turizm Bakanlığımız tarafından iç turizmde yerli turiste teşvik mekanizmaları ile promosyonların tanınması ve bu sıkıntının giderilmesi lazım. İnsanların yaşadığı ülkede tatil yapmasının şartları kolaylaştırılmalı” diye konuştu. “2023’te 56.7 milyon turist Türkiye’yi tercih etti” Ülkemizin dövize ihtiyacı olduğu dönemde yerli turistin yurt dışına kaçmaması için formül bulunması gerektiğini söyleyen Palandöken, “Coğrafi konumu, doğal turizm kaynakları, köklü tarihsel geçmişi ve geniş mutfağı ile ülkemiz adeta bir turizm cenneti. Turizm açısından son yılların rekoru olarak nitelendirilen 2023’te 56.7 milyon turist Türkiye’yi tercih etti. Turizm geliri ise 54,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Turizmdeki başarımız ülke ekonomisi açısından sevindirici ancak Türkiye turizm açısından çok daha yüksek bir potansiyele sahip. Dört mevsimi bir arada yaşayan ve eşsiz coğrafi özelliğe sahip ülkemizin turizmdeki payını artırmalıyız. Bununla birlikte yerli turistimiz de yabancı ülkelere kaptırılmamalıyız. 2023’te ülkeden çıkış yapan ziyaretçi sayısı bir önceki yıla göre yüzde 11,1 artarak 57.7 milyon oldu. Çünkü yüksek döviz kuruna rağmen vatandaşın yurtdışı tatili yurtiçinde her şey dahil konseptli bir tatilden daha uyguna gelmeye başladı. Buna bir de çeşitli kampanyalar ve kapıda vize vb. gibi uygulamalar eklenince yerli turistin parası yurtdışına kaçıyor” diye konuştu. “Turizmi yılın 12 ayı canlı tutmalıyız” Turizm gelirimizi yabancı ülkelere kaptırmamak için formüller bulunması gerektiğini belirten Palandöken, “Öncelikle turizmi mevsimsellikten kurtararak yılın 12 ayı canlı tutmalıyız. Esnaf ve sanatkârlarımızın turizm gelirinden elde ettiği payı arttırarak ülke ekonomisine katkıda bulunmalıyız. Özellikle son zamanlarda trend haline gelen sağlık turizmi, gastronomi turizmi ve kültür turizmi gibi turizm alanlarından daha çok fayda sağlamalıyız. Turist sayısındaki artışı ülkemizin ve yerli üretimlerimizin tanıtımında fırsata çevirmek için yeni konseptler belirlemeliyiz. Yabancı turistler yalnızca otellerle sınırlı kalmamalı, gittikleri şehirlerin özelliklerini, yöresel ürünlerini tanımalı ve Türk insanının misafirperverliğini hissetmeli. Havaalanı, otogar ve otel gibi kalabalık noktalarda doğal güzelliklerimizin, yöresel ürünlerimizin ve yerli üretimlerimizin tanıtımını içeren broşürlerin dağıtımı zorunlu olmalı” şeklinde konuştu.
Bursa Gümüş balığının ihracat serüveni başladı İznik Gölü’nde gümüş balığı sezonu hızlandı. Yunanistan, Ukrayna ve Amerika’ya ihracatı yapılan ve bu ülkelerde işlendikten sonra cips olarak paketi 4 dolardan satışa çıkarılan gümüş balıkçılığı bu yıl bereketli başladı. İznik Gölü’nde son 25 yıldır yapılan gümüş balıkçılığında bu sezon sıcakların başlaması ile birlikte balıkçılar ağlarını İznik Gölü’ne bırakmaya başladı. 12 ay boyunca tutulması serbest olan ancak sıcak havaların başlaması ile tam anlamı ile sezonu açılan Gümüş balıkçılığı İznik Gölü’nde Orhangazi ve İznik’teki Su Ürünleri Kooperatiflerine bağlı balıkçılar tarafından yapılıyor. 5 kooperatif sezonu bereketli açtı Orhangazi, Narlıca, Göllüce, İznik ve Çakırca Su Ürünleri Kooperatifine bağlı su ürünleri kooperatifine bağlı balıkçıların İznik Gölü’ndeki Gümüş Balığı mesaileri de başlamış oldu. Sezonda toplam bin ton balığın tutulması hedeflenen bölgede bu yıl ki sezon da bereketli başlamış oldu. Orhangazi Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Zelkif Bektaş, gümüş balıkçılığı sezonunun tüm Orhangazi ve bölgeye hayırlı olmasını dileyerek, "Gümüş balığı ihraç ettiğimiz bir balık türü. Epey döviz getiren bir balık. Bu sene de bereketli, hamdolsun. Güzel bir başlangıç, inşallah sonu da iyi olacak" dedi. Zelkif Bektaş, şu anda İznik Gölü çevresinde faaliyet gösteren 5 ayrı kooperatifin yıllık bin ton gümüş balığı tutacağını belirterek, bu kooperatiflerin, Orhangazi, Narlıca, Göllüce, İznik ve Çakırca Su Ürünleri Kooperatifi olarak faaliyet gösterdiğini ifade etti. İznik yakasındaki kooperatiflerin Orhangazi kooperatiflerine oranla daha yüksek kapasiteli olduğunu da belirten Zelkif Bektaş, "Bu yıl çok bereketli bir sezon. İnşallah böyle devam eder" ifadelerini kullandı Zelkif Bektaş balığın Türkiye’de paketlenerek öncelikli olarak Yunanistan’a ihraç edildiğini hatırlatarak, "Ukrayna hatta Amerika’ya gönderen firmalar var. Bu balıklar oralarda cips haline getirilip paketlenip satışa sunuluyor. Oralarda cipsin paketinin 4 dolara satıldığını öğrendik. Geçen yıl balığın kilogram fiyatını 11-12 TL’ye veriyorduk. Maalesef beklediğimiz fiyat bu yıl yok. Bu yıl 13 TL’ye satabiliyoruz. Bu sezon 5 kooperatifin İznik Gölü’nden ortalama bin ton gümüş balığı avlayarak ihracata göndereceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu. "Kendimiz cipse dönüştürebiliriz ama tesis lazım" Zelkif Bektaş, gümüş balığının Türkiye’de de işlenip paketlenebileceğini anlatarak, "Bunun için bizdeki tesis yetersiz kalıyor. Bunda devlet büyüklerimizden tek istediğimiz İznik Gölü bölgesinde 600-700 tonluk bir soğuk hava depo yapması. O durumda biz bunları burada paketleriz. Böylece katma değeri yüksek bir ürün elde etmiş oluruz. Daha önceleri çok söz verildi. Bursa Büyükşehir Belediyesi soğuk hava deposu yapılması için sözler verilmişti. İnşallah şimdi gelen yeni başkanlardan bunu bekliyoruz. Aynı projelerin devamı olarak İznik Gölü’nde böyle bir soğuk hava deposu yapılmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.