ÇEVRE - 17 Aralık 2015 Perşembe 09:53

Marmara'nın Uzun Göl'ü turistlerin yeni gözdesi olacak

A
A
A
Marmara'nın Uzun Göl'ü turistlerin yeni gözdesi olacak

Eşsiz güzelliğiyle Uzun Göl’ü aratmayan Gököz Göleti, yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olacak.

Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından turistlerin akın ettiği Trabzondaki Uzun Göl’e bir alternatif de Bursa’dan çıkıyor. Manzarası ve tabiî güzellikleri ile şimdiden yerli ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı olan Gököz Göleti'nin turizme kazandırılması için çalışmalara başlandı. Bugüne kadar çok fazla bilinmediği için köylülerin ve balıkçıların kullanımıyla sınırlı kalan göletin çok yakın zamanda turist akınına uğraması bekleniyor.
Uludağ’ın çok yakın olması gölete güzellik katarken, dağ çıkmak isteyenler içinse buranın yeni bir konaklama alanı olmasını sağlıyor. Göletin etrafındaki 3 bin dönümlük arazi yatırımcıların dikkatini çekerken, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Keles Belediyesi burada tesis çalışmalarına şimdiden başladı. İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere yakınlığıyla da dikkat çeken Gököz göleti, temiz havası ve sakinliğiyle yakın zamanda yaz ve kış turizminin tercih edilen bir bölgesi haline gelecek.

Gököz'ün ünlü sanatçı Müzeyyen Senar'ın köyü olduğunu ifade eden Keles Belediye Başkanı Mehmet Teke, “Uludağ manzarası eşliğinde bin 50 rakımlı gölet turizm bölgesi olacak. Büyükşehir ve bizim ciddi projelerimiz var. Etrafında 3 bin dönüm arazimiz var. Bu arazinin yaklaşık 400 dönümü Keles Belediyesi'ne ait. Hem yabancı, hem de yerli yatırımcılarımız buraya olağanüstü bir ilgisi var. Artık metropollerdeki insanların Trabzon’a gitmesine gerek yok. Özellikle son zamanlarda Arap yatırımcılar buraya son derece ilgi göstermektedir. Şu an artık son çalışmaları yapmaktayız. Onları da artık Bursa’ya bekliyoruz. Buradaki düzenlemeleri bitirerek Türkiye’deki ikinci Uzun Göl'ü oluşturuyoruz” dedi.

“İNSANLAR METROPOLLERDEN KIRSALA KAÇIYOR”
Keles’in aynı zamanda tarihi ve kültürel alanda da önemli bir yer olduğunu belirten Başkan Teke, “Osmanlı’dan yadigar kalan bir ilçe. Kırsal turizm denildiğinde ise özellikle Marmara Bölgesi’nde en önemli merkezlerden birisi. Bir müteşşebbis 2 buçuk milyon liralık bir yatırımla Natural Park’ı hizmete açtı. Bin 50 rakımlı ilçemiz Bursa’nın en yüksek ilçesidir. Şehrin rutubetinden, kirliliğinden, gürültüsünden kaçmak isteyen vatandaşlarımızı bekliyoruz. İnsanlar buraya gelip hava almak, toprakla uğraşmak istiyor. Artık dünyada metropollerden kırsala doğru bir kaçış var. İnsanlarımız belki de gündüzleri işine gidip akşamları tekrardan buraya gelmek isteyeceklerdir. Ayrıca sadece burası değil biraz ileride Baraklı göleti de var ve bunlar arasında yürüyüş parkurları oluşturuyoruz. Uludağ da buradan çok uzak değil. İnsanlarımız burada konaklayarak Uludağ’a günü birlik gidebilirler” diye konuştu.

İŞTE TURİZM CENNETİ UZUN GÖL'ÜN BUZ TUTUMUŞ HALİ

Marmara'nın Uzun Göl'ü turistlerin yeni gözdesi olacak

 

 

ORHAN BOZDEMİR - MEHMET FARUK BEHDİOĞLU - ONUR AKTAŞ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.