GÜNDEM - 08 Ekim 2017 Pazar 10:07

Mayın avlama gemileri düşmana korku salıyor

A
A
A
Mayın avlama gemileri düşmana korku salıyor

Türkiye karasularında mayın tespiti ve imhasını başarı ile gerçekleştiren mayın avlama gemileri dosta güven düşmana korku veriyor. Mayın avlama gemileri NATO’da da üstün başarılara imza atıyor.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Erdek Mayın Filosu Komutanlığı, Türkiye karasularında ve uluslararası tatbikatlarda başarılı işlere imza atıyor. 1999 yılında meydana gelen depremin ardından Gölcük’ten Balıkesir Erdek’e taşınan Mayın Filosu Komutanlığı, 5 adet Engin sınıf, 6 adet Aydın sınıf olmak üzere bünyesinde 11 mayın avlama gemisi bulunduruyor. Deneyimli personeli ile başta NATO tatbikatlarında önemli görevler üstelenen mayın avlama gemileri, dayanıklı ve modern yapısı ile de dikkat çekiyor.

Aydın sınıfı mayın avlama gemisi TCG Anamur'da gerçekleştirilen yangın tatbikatı, gerçeğini aratmadı. Yangın tatbikatı esnasında her yeri kaplayan dumana anında müdahale eden ekipler, yangını söndürme başarısı gösterdi. Uzun sefere çıkan gemide, kantininden dinlenme alanlarına kadar her şey düşünülürken, yapılan yemekler ise aile ortamını aratmıyor.

Tatbikat amaçlı suyun altına bırakılan PAP cihazı ile mayının yeri tespit edildikten sonra, kontrollü bir şekilde patlatıldı. Her anı büyük titizlikle yürütülen çalışmalar sonunda açıklamalarda bulunan Aydın sınıfı mayın avlama gemisi TCG Anamur Komutanı Deniz Binbaşı Bülent Karagöz, “Donanmamızda bulunan Aydın sınıfı mayın avlama gemilerimiz dünya mayın avlama gemileri arasında mevcut en son teknolojiye sahiptir. Bu gemilerin inşasında manyetik senörlü mayınlar tarafından tespit edilmeyi zorlaştırması ve riski düşürmesi maksadıyla, NON- manyetik çelik kullanılmıştır. Sadece bu özelliği nedeniyle bile donanmamız metre karesi en pahalı gemilerdir. Bu gemilerin planlanan izler üzerinde hassasiyet ile seyir icra edebilmeleri maksadıyla GSP’ten mevki alarak gemiyi otomatik olarak konumlandırabilme ve emredilen rota üzerinde seyredilme imkanı bulunan dinamik oto pilot sistemi bulunmaktadır” dedi.

300 metre derinliğe kadar bulunan mayınları uzaktan kumandalı sualtı cihazları ile tespit ettiklerini anlatan Karagöz, “Belirli derinliklerde oluşabilen sıcaklık tabakaları nedeniyle tespit edilemeyen mayınları değişebilir derinlik sonarlar sayesinde tespit edebilme özelliğine sahip olan bu gemilerde 300 metre derinliğe kadar bulunan mayınlar uzaktan kumandalı sualtı cihazları vasıtası ile teşhis edebilmektedir. Yine aynı cihazlar tarafından patlayıcı şarj bırakılarak ve gemiden uzaktan kumanda ile patlatılarak mayınlar imha edilmektedir. Bu gemilerde görev yapan mayın harbi dalgıcı özel ihtisaslı personel tarafından mayının teşhisi, imhası, etkisiz hale getirilmesi taşınarak mevkiinin değiştirilmesi gibi faaliyetleri icra edilmektedir” diye konuştu.

NATO’DA Türkiye komuta ediyor

"Harekat sahanın dip yapısı, derinlikler, deniz suyu tuzluluk oranı sıcaklık ve ortam şartları gibi değerlerin NATO çapında kullanılan matematiksel hesaplama yöntemleri ile belirlenen parametrelere uygun yapılır" diyen Binbaşı Karagöz, “Gemilerimiz icra ettikleri bu önemli görevlerin yanı sıra sualtı arama kurtarma faaliyetleri de başarı ile yerine getiriliyor. Mayın avlama gemilerimiz sahip oldukları imkan ve kabiliyetleri ile dünya bahriyelerinde mevcut mayın avlama gemileri arasında seçkin bir konuma sahiptir. Özellikle Aydın sınıf mayın avlama gemilerimiz NATO’nun en etkin mayın gemileri olarak öne çıkmaktadır. Filomuzdaki gemiler kendi unsurlarımızla icra ettiğimiz tatbikat ve eğitimlerin yanı sıra yabancı ülkelerin davet tatbikatlarına ve NATO çapında yapılan tatbikatlara da iştirak etmektedir. Ayrıca belirli periyotlarda NATO mayın karşı tedbirleri görev grubuna ülkemiz komuta etmektedir. Halihazırda TCG Edremit mayın avlama gemimiz bu grup kapsamında görev yapmaktadır” şeklinde konuştu.

Deniz Kıdemli Üsteğmen Ahmet Çetinkaya ise TCG Anamur gemisinin mayın harbi faaliyetlerinin gerçekleştirildiği SHM’yi anlattı. Çetinkaya, “Bulunduğumuz yer savaş harekat merkezi. Adından da anlaşılacağı üzere gemimizin ana görev fonksiyonu olan mayın harbi faaliyetleri buradan icra edilmektedir. Sonar sistemi sualtına gönderilen ses sinyallerinin su altında bulunan cisimlere çarparak geri dönmesi sonucu sonar ekranında oluşturulduğu görüntü vasıtasıyla mayın ve benzeri cisimlerin tespitini ve sınıflandırılmasını sağlar. Tespit sahasında sahip olduğumuz sonar sistemi vasıtasıyla dökülen mayın ve ve benzeri cisimlerin yeri ortalama 400-600 metre mesafeden belirlenir.

Kısaca mayın harbine değinirsek dökülen mayınların bulunarak zararsız hale getirilmesidir. Tespit, sınıflandırma, teşhis, imha olmak üzere dört safhada yapılmaktadır. Bulunan cisim tespit edildikten ve belirli kriterlere göre mayın olabileceği değerlendirilmesi yapıldıktan sonra bu değerlendirmenin görsel olarak doğrulanması amacıyla uzaktan kumandalı insansız sualtı cihazlarımız ya da mayın harbi dalgıçlarımız tarafından teşhis edilerek imha faaliyeti icra edilir. Bu faaliyetlerin icrası gemimizde mevcut mayın harbi ihtisaslı subay ve astsubaylarımız tarafından gerçekleştiriliyor” dedi.

Uzaktan kumanda ile kontrol edilebilen cihazlar mevcut

Torpido Kıdemli Başçavuş Mustafa Aydoğan ise uzaktan kumanda ile kontrol edilerek suya salınan ve mayının tespit eden PAP hakkında bilgi verdi. Aydoğan, “Bulunduğumuz yer PAP hangarı olup, PAP, MK-5 cihazı sonar tarafından sınıflandırılan temasların teşhis ve imhasında kullanılmak üzere dizayn edilmiştir. Bu cihaz dökülen mayınların bulunarak zararsız hale getirilmesinde en önemli silahlarımızdan biridir. Deniz durumu 4’e ve azami saatte 25 KTS rüzgar durumuna kadar görev yapabilmektedir. Çalışma derinliği azami 300 metre olup 90 dakika süreyle görev yapabilmektedir. Uzaktan kumandalı bir cihaz olup batarya ile çalışmaktadır. PAP cihazına 2 bin metrelik fiber optik kablo ile kumanda verilmekte olup üzerinde siyah, beyaz ve renkli olmak üzere 2 adet kamera bulunmaktadır. İki yatay, ikisi dikey olmak üzere toplam 4 adet motor bulunmaktadır. Gemi sonarından bağımsız olarak çalışan sonara da sahiptir” ifadelerini kullandı.

TGC Anamur mayın avlama gemisinde iskele gözcülüğü görevini yürüten sözleşmeli er Emre Seçgen, “Gemimizdeki savaş nöbet yerim iskele gözcülüktür. Görevim esasında seyir emniyetini bozacak her türlü tehdidi vardiya subayına rapor ederim. 13 Mart 2016 tarihinden itibaren sözleşmeli er olarak görev yapmaktayım. Buradaki sıcak aile ortamı sayesinde gemimize katıldığım andan itibaren kolaylıkla uyum sağladım. Burada çok güzel şartlarda görev yapmaktayım. Buraya askerliğimi yapmadan geldim. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve TCG Anamur Komutanlığı’nın bir ferdi olmaktan çok mutlu ve gururluyum” dedi. 

Samet Doğru - Abdullah Çibir
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mansur Yavaş’tan büyükelçi ve misyon şeflerine 23 Nisan resepsiyonu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. 65 ülkenin büyükelçisi ile misyon şeflerinin katıldığı davette konuşan Yavaş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığını ve bu günün ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün olduğunu belirterek, “Dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ankara’da coşkuyla kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. Yavaş’ın ev sahipliğinde Mogan Park Konuk Evi’nde gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonuna Ankara Valisi Vasip Şahin, büyükelçiler ile yabancı misyon temsilcileri, Ankara ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, basın mensupları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine değinerek başlayan Yavaş, “Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı ve ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün. Bu anlamda dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. “Başarımızdaki en büyük rol yönetim anlayışımız” Türkiye’deki son yerel seçimlerden bahseden Yavaş, yüzde 60,4 gibi rekor bir oy oranı ile tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini dile getirerek, “Bu başarıda hiç şüphesiz geçtiğimiz 5 yılda ortaya koyduğumuz adil, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, insan ve çevre odaklı yönetim anlayışımız önemli rol oynadı. Betona ve ranta değil, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını merkeze alan projelerimiz Ankara halkı tarafından kabul gördü. Bundan dolayı önümüzdeki dönem de aynı anlayışla halkımıza hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. “Halkın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” Ankara halkının refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarına artan bir azimle devam edeceğinin altını çizen Yavaş, “Akıllı şehir, yeşil dönüşüm, kırsal kalkınma, kent turizmi ve termal turizm gibi alanlarda söz verdiğimiz projeleri gerçekleştirmek için azimle çalışacağız. Tüm bu çalışmaları yaparken dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak sizlerle yakın işbirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Sizlerin de bir Ankara sakini olarak ülkelerinizdeki tecrübeleri bizimle paylaşmanızdan ve iş birliklerimizi artırmaktan büyük mutluluk duyacağımızı bir kez daha belirtiyoruz” diyerek iş birliği çağrısında bulundu. "Avrupa Birliği temel hedeflerimiz arasında" Avrupa Birliği’ne girişi önemsediklerini belirten Yavaş, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri arasında yer aldığını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Avrupa Birliği’ne giriş projesine büyük önem verdiklerini, bunun Türkiye için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son dönemdeki Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de dikkat çeken Yavaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üye statüsü yerine ’dış ilişkiler’ çerçevesinde yer alması oldukça düşündürücüdür. Benzer şekilde geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin Kıbrıs çözümü çerçevesinde ele alınması da cesaret kırıcıdır. Ne yazık ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik adımları geleceğe dair net bir yol göstermiyor ve ciddi bir jeostratejik vizyon veya tutarlı bir eylem planı içermiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin stratejik çıkarları, Gümrük Birliği’nin siyasi şartlara bağlı kalmadan ve daha fazla gecikme olmadan yeşil ve dijital politikalar doğrultusunda modernize edilmesini gerektiriyor. Bu, sadece Avrupa Birliği ve Türkiye’nin rekabet gücünü ve stratejik özerkliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda zorlu siyasi ve jeopolitik sorunların üstesinden gelinmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin oluşmasına da destek olacak.” “Milletimiz ‘mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir” Yavaş, 18 Mart 2016’da gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlarla ilgili de şunlara değindi: “Türkiye’nin üzerindeki sığınmacı yükünü iyice artırdı ve kontrol edilemeyen bir göç akışına yol açtı. Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun oluşturduğu toplumsal huzursuzluk, demografik baskı, sosyo-kültürel ve ekonomik çatışmalar, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan milletimizin endişeleri gözetilmelidir. Türkiye coğrafyasındaki müstesna rolünün bilincindedir. Tam da bu sebeple milletimiz ’bir mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir. Ülkemizin üzerine yüklenen bu yük, hakkaniyetle ve rasyonellikle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan mültecilerin kendi ülkelerinde doğru bir planlama ve insan haklarına uygun şekilde yeniden iskan edilmesi konusunu önemsiyorum.” “Filistin halkının yanındayım” Atatürk’ün "Yurtta sulh, dünyada sulh" ilkesinin her zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Yavaş, çocuk ve sivillere yapılan saldırılarda Filistin halkının yanında olduğunu belirterek, “21. yüzyılda çocukları, sivilleri öldürmek, susuz ve elektriksiz yaşamaya zorlamak sadece savaş değil, insanlık suçudur. Çocuk ve sivillere yapılan bu saldırılarda Filistin halkının yanında olduğumu belirtiyorum. İsrail hükümetini sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum. Gazze’de, Filistin ve İsrail’in her yerinde en kısa sürede savaşın sona ermesini ve daha fazla çocuk ve sivilin hayatını kaybetmemesini umuyorum” diye konuştu. "Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram tüm dünyayı etkilemektedir" Zor zamanlarda belediye başkanları olarak etkilenen bölgelere ve insanlara yardım sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram, sadece savaş bölgelerinde yaşayan insanları değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Ayrıca Ankara’da yaşayan herkesin seslerinin duyulduğu ve endişelerinin dikkate alındığı bir istişare ortamı oluşturmak için buradayız. Savaşların gölgesinde barışın değerini bir kez daha anlamamız ve içselleştirmemiz gerekmektedir. Barışı korumak ve barışın yeniden tesisini sağlamak, sadece ulusal bir görev değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluktur. Uluslararası toplumun bir parçası olarak Türkiye’nin barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları, dünya genelindeki barış çabalarını destekleyici bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Bizler, belediye başkanları olarak bölgesel çatışmalara insani açıdan, barışçıl açıdan bakmaya devam edeceğiz.”
Bolu Orman yangınlarıyla mücadele için ormancılara İHA pilot eğitimi verildi Bolu’da orman personeline, orman yangınlarıyla mücadele için kullanılacak olan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi verildi. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde başta orman yangınlarıyla mücadele çerçevesinde kullanılacak olan, orman alanlarındaki dumanın, orman yangınlarında tehlike arz eden noktaların tespitini ve yayılış yönünü görme imkanı sunan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi orman personeline verildi. Orman suçları ile mücadele ve orman koruma çalışmalarında, kaçak hafriyat döken araçların veya şahısların koordinatını hassas şekilde veren, belirlenen hedefleri 8 kilometre yarı çapında takip edebilen ve en önemlisi termal kamerası ile gece net görüş sağlayan İnsansız Hava Aracı (İHA) kullanımına yönelik eğitim alan ormancılar, artık ormanlarda İHA’ları kullanacak. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Kadıoğulları tarafından verilen eğitime Aladağ Orman İşletme Müdürü Ahmet Toklu ve Mengen Orman İşletme Müdürü Emre Koçak ile tüm işletme müdürlüklerinden işletme müdür yardımcıları ve işletme şefleri ile Bolu Orman Bölge Müdürlüğü teknik personeli katıldı. Özellikle maden ve izin saha kontrolleri, kaçak hafriyat dökümlerinin takibi, açma ve işgal suçlarının tespiti, kaçakçılık ile mücadelede gece korumaları, orman yangınları, kadastro çalışmaları, arama-kurtarma çalışmaları, ağaçlandırma çalışmaları, fidan sayımları, teras ve yol ölçümleri görüntüleme, tespit ve sayısallaştırma çalışmaları olmak üzere birçok konuda kullanım alanına sahip olan İHA ve entegre kamera sistemlerinin aktif olarak daha verimli kullanımına yönelik eğitimlere devam edileceği öğrenildi.
Afyon ‘Geçmişe Yolculuk’ isimli tiyatro oyunu büyük beğeni topladı Afyonkarahisar’da Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği, İçişleri Bakanlığı desteğiyle ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi kapsamında İstanbul’da tiyatro oyunu sergiledi. Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği’nin ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi İçişleri Bakanlığı tarafından kabul gördü. Proje kapsamında 16 kişilik ekip 5 skeçten oluşan “Geçmişe Yolculuk” isimli tiyatro gösterisini İstanbul Pendik Yunus Emre Kültür Merkezinde sahneledi. Tiyatro gösterimlerinde kayınvalide-gelin ilişkisi, Afyon gastronomisi ve davet kültürü, düğün gelenekleri, şifalı su tanıtımı ve kadına şiddet konuları ele alındı. Gönüllü Hanımlar Derneği Başkanı Fulya Bolcal, "Gerçek bir tiyatrocu nasıl olur, kimdir, bu soruların cevapları bizlerde yok aslında. Doğuştan yetenekli ya da ömrümüzü bu işe adamış da değiliz. Öğrenmeye çalıştık, gönül verdik. En önemlisi, her ayrıntısı gizemle dolu bu sanat dalını çok sevdik. Ocağımızdaki yemeğimizin altını kısıp koştuk eğitimlere, kekimizi fırından çıkarıp sıcağıyla paketleyip geldik provalara. Bu yaştan sonra ne çok alışkanlığımızdan vazgeçtik sahnelerde sesimiz daha gür çıksın diye. Kimimiz anne, kimimiz anneanne, kimimiz babaanne, kimimiz ev hanımı, kimimiz iş kadını olan bir avuç kadınız" dedi.