EĞİTİM - 25 Nisan 2017 Salı 17:13

‘Mektebim’ Antalya’da açılıyor

A
A
A
‘Mektebim’ Antalya’da açılıyor

Mektebim Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko, özel okulların tercih edilirken sınavlarda birinci çıkarmalarına değil, önemli olanın anasınıfından aldığı öğrenciyi nereye getirdiğine bakılması gerektiğini söyledi.

Mektebim'in Antalya’da hizmete girecek yeni kampüsü, gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı. Akra Otel’de gerçekleştirilen toplantıya, Mektebim Okulları Kurucusu Ümit Kalko’nun yanı sıra Mektebim Okulları Muratpaşa Direktörü Atilla Altuntaş, Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü Derya Gani, Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mevlüt Yeni, Korkuteli Belediye Başkanı Hasan Gökçe, İl Emniyet Müdür Yardımcı Ramazan Ahmet Taşır, Muratpaşa İlçe Emniyet Müdür Yardımcısı Cem Şahiner, Muratpaşa İlçe Milli Eğitim Müdürü Hasan Tevke, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve davetliler katıldı.
Toplantıda konuşan Ümit Kalko, bir okulun açıldığı zaman bir hapishanenin kapandığını dile getirerek, eğitim işinin kalkınması öncelikli olan bir ülke için olmazsa olmaz olduğunu söyledi.

Kalko, eğitimin kısa vadede karşılığını almanın biraz zor olduğunu belirterek, “Orta ve uzun vadede, eğitim dışında hiçbir yatırım karşılık bulamamaktadır. Şuanda bir Güney Kore, Japonya, Hindistan örneğinden gidecek olursak, bu ülkelerde uzun yıllar istikrarlı yönetimlerin olması, istikrarlı eğitim politikalarının olması, bununla beraberde bu ülkelerin biranda dünyanın en stratejik dev ülkelerinden biri haline getirdi. Ülkemizin eğitim alanında en hassas noktalarından birisi özel okul sektörüdür. Bizim özel okul alanındaki serüvenimiz Türkiye’de 2010’lu yıllara kadar yüzde 4 oranındaydı. 100 okul varsa 96’sı devlet, 4’ü tanesi özel okuldu. Bunun çeşitli sebepleri vardı. Ekonomik seviyesi iyi olmayan vatandaşlarımız vardı, eğitim girişimcilerine yatırım teşvikleri sunulmamıştı. Bundan dolayı yeni özel okul yapımına ilgi yoktu” diye konuştu.

“2023’de özel okul payı yüzde 25”
Dershanelerin değişim sürecinin devreye girmesi, devletin özel okul yatırımlarını teşvik etmesi, velilere öğrenci başına uygulanan teşvik sistemiyle sektörün biranda hız kazandığının altını çizen Kalko, “Yüzde 4 olan sektör, şuan yüzde 9’lara kadar ilerledi. 2023 hedeflerinde bunun yüzde 15’lere ulaşacağı tahmin ediliyor. Şahsi fikrimse bunun yüzde 25’lere ulaşacağı yönündedir. Özel okulların artması isteri istemez rekabet ve kalitenin artması, hatta ve hatta özel okulculukla devletimizin arasında tatlı bir rekabeti dahi sebebiyet verecektir. Bunun yaşanmış örneği sağlık sektöründe olmuştur” ifadelerine yer verdi.

“Başarıyı sunan anayasamız var”
Gelişmekte olan bir ülke olmaktan, gelişmiş bir ülke olmanın yolunun eğitimden geçtiğini vurgulayan Kalko, “Mektebim adını Atatürk’ün kurduğu millet mekteplerinden alan bir eğitim kurumudur. Eğitim sektörüne yatırım yapmaya başladığımız, bir anayasa oluşturduk. Bunu kendi içimizde oyladık. 4 maddelik bir anayasamız var. Birinci maddemiz, eğitim sektöründe yatırımcı olduğumuzu müddetçe, vatanını milletini seven toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede duracağız. İkinci madde, eğitimden kazandığımızı eğitime yatıracağız. Üçüncü maddemiz, eğitim sektöründe yatırımcı olduğumuz müddetçe, başka hiçbir sektörde yatırım yapmayacağız. Dördüncü maddemiz, yukarıdaki ilk 3 madde değiştirilemez” dedi.

“Eğitimden aldığımızı eğitime verdik”
Kalko şöyle devam etti:
“Türkiye genelinde 2011- 2012 yılında özel okulcuğa başlayıp, 2017 yılında 51 kampüs, 160 tane okula ulaşmamızın sırrı bu anayasa maddelerimizden geçiyor. Biz, tüm vaktimizi, naktimizi, tüm enerjimizi Mektebime ayırdık. Başka hiçbir sektöre odaklanmadık. Uzun yıllardır dünyada varolan bir kuralı değiştirdik. ‘Büyük balık küçük balığı yutar’ derler. Biz kurulduğumuzda küçük balıktık ama biz hızlı bir balıktır. ‘Hızlı balık yavaş balığı geçer sözünü ortaya koyduk’. Dershane sektörü kapanma, dönüşümü süreciyle uğraşırken biz hızlıca okul yatırımı yaptık.”

“Okula göre eğitim modeli”
Kalko, Mektebim okullarında verilen eğitim hakkında da bilgiler vererek, “Bizler özelliklede eskiden sadece özel okullar sınavlarda başarılı olan nesiller yetiştirme gayretindeydi. Artık özellikle de 15 Temmuz’un ardından vatansever olma şartı kesinlikle olmak zorunda oldu. Vatansever, milli değerlere sahip çıkan, akıl ve bilim yolundan giden çağdaş muasır medeniyetleri de kendine ilke edinen nesiller yetiştirmek hedeflerimiz. Bizim yol haritamız bu. Bizim bütünsel eğitim modeli altında bir modelimiz var. Her yaş kategorisindeki öğrencilerimizin daha kolay öğrenebilecekleri şekilde eğitim sistemleri demek. Anaokulunda oynayarak, ilkokulda keşfederek, ortaokulda projeyle, lisede yaşamsal beceri metoduyla eğitim veriyoruz.”

“Yabancı dil eğitimi”
Öğrencilerine Türkçeyi çok iyi öğretmek için çabaladıklarını vurgulayan Ümit Kalko, “Sosyal medyadaki Türkçe yazım karakterlerinden biz neslimizi kurtarmadan diğer yabancı dilleri öğrenmek yada öğretmek çok sağlıklı olmuyor. Birinci, ikinci ve üçüncü yabancı dil mevcut. Anaokulundan başlayarak yabancı dile çok önem veriyoruz. Ortalama bir sınıfta 13-15 saat arası haftalık yabancı dil eğitimimiz var. Yüzde 40 yabancı dille geçen sisteme sahibiz. Tüm eğitim süreçlerinde öğrencilerimizin kullanabileceği eğitimi vermek zorundayız. Bunu yapamadığımız zaman, bunun ne çocuğumuza nede geleceğimize faydası olmaz. Yaptığımız bir anketin sonucuna göre özel okul tercihinde en dikkat edilen noktanın yabancı dil olduğunu gördük. Bizler sizlerin neler beklediğini çok iyi biliyoruz. 51 kampüsümüze gelirken velilerin önceliklerini biliyoruz. Çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi ana omurgaya koyduk, veli ve yönetim ilişkisini de arkadan destekleyerek bir sistem ortaya koyduk” dedi.

“Başarı kriteri”
Özel okul tercihlerinde sınavlarda başarı kriteri, kaç birinci çıkardı gibi söylemlerin yanlış olduğunun vurgulayan Kalko, “Sakın bunlara bakmayın. TEOG’da Türkiye birincisi 8 tane var. YGS ve LYS’de ilk 100’de iki, ilk binde 18 öğrencimiz var. Ama bunlar bizim çok başarılı olduğumuz anlamına gelmesin. Gerek özel eğitim kursları, özel okullar tanıtımlarında, ‘TEOG’da birinci bizden çıktı’ diyor peki diğerleri ne oldu. Yada birinci olan o çocuk kaç yıldır sizin okuldaydı. Son sınıfta yoksa burslu mu geldi. Önemli olan bir okulun anasınıfından itibaren aldığı çocuğu nereye getirdiğidir. Sizle bunlara bakın. O okulun eğitim sistemine, vizyonuna, sosyal ortamlarına ve mümkünse öğretmenleriyle tanışarak eğitim öğretim durumuna bakmalısınız. Bizim de TEOG ve YGS’de de özel çalışmalarımız var. Ama bizler çocuklarımızın yaşam becerilerini de arttıracak, sosyalleştirip, geliştirecek ortamlarda sunuyoruz. Biz, sadece sınavlarda başarılı olacak nesiller yetiştirmiyoruz, hayatta başarılı olacak nesiller yetiştiriyoruz” şeklinde konuştu.

“Muratpaşa kampüsü”
Mektebimin Muratpaşa kampüsünün 11 bin metrekare kapalı alana sahip olduğunu kaydeden Kalko, “Bin 200 kontenjana sahip. İçinde bir çok sosyal olanaklara sahip, yarı olimpik yüzme havuzu, konferans salonu, cep sinema salonu, buz pateni alanı, robotik sınıflar, gelişmiş laboratuarlar, müzik ev sanat atölyelerine kadar bir çok özelliği barındırıyor. Özel okulun sıfırdan yapılmasını daha doğru ev sağlıklı buluyoruz. Bizim, 51 kampüsümüzün tam 50 tanesi sıfırdan özel okula göre tasarlanmıştır. İyi bir eğitim, iyi bir eğitim ortamında verilir. Antalya’ya yatırım yapmak bu seneye kısmetmiş. Gelecek sene Konyaaltı’nda, bir sonraki sena Lara yatırım yapacağız. Bu yatırımlarımızı Alanya, Manavgat, Korkuteli lokasyonlarında sürdüreceğiz” dedi.

“Dünya markası olma hedefi”
Kalko vizyonlarını ise şöyle açıkladı: “81 ilimizin hepsinde bir Mektebim bayrağının dalgalanmasını hedefliyoruz. Yurt dışında vatansever bir eğitim kurumu olarak bir Türk eğitim markasının bayrağını da dalgalandırmak istiyoruz. İstanbul’da Türkiye’nin en kapsamlı üniversitelerinden Mektebimi kurmak istiyoruz. Önümüzde 4 yıllık sürede çok yatırımımız var. 6 bin çalışanı, 30 bin öğrencisi olan büyük aileyiz. Yapacağımız yatırımla 15 bin çalışanı 125 bin öğrenci, 250 bin veliye hitap eden Türkiye’nin değil dünyanın en büyük eğitim kurumlarından biri olmak en büyük iddiamızdır.”
Mektebim Muratpaşa Kampüslerinin 2017-2018 eğitim öğretim döneminde hizmete gireceğini bildirildi.

İsa Akar-Harun Erdoğdu

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.